Devlet Bahçeli, Ahmet Türk'ün Meclis'te Kürtçe konuşmasını, "Başbakan'ın attığı tohumların yeşermesi" şeklinde eleştirdi. Başbakan bu yaklaşıma Afyon'dan yanıt verdi. "Sayın Bahçeli'nin şunu bilmesini isterim. Ben kafa tasçı milliyetçisi değilim." DTP'nin Kürtçe eğitim isteğine de yanıt veren Başbakan, "Kurs açtık. Devlet açsın dediler. Olmaz. Eğitim de Kürtçe olamaz" dedi. Siyasi partilere bir haller olduErdoğan, partisinin Afyonkarahisar Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, yoğun çalışmalarla, yatırımlarla Afyonkarahisar'ın değişim yaşadığını anlattı. “Seçim sandığı ufukta göründü, siyasi partilere bir haller oldu” diyen Erdoğan, bu partilerin, hiç hatırlamadıkları milleti şimdi hatırlamaya başladıklarını, hiç gündemlerinde olmayan meselelerin gündemlerine girdiğini söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu: “Şov yapmaya, milletin önünde takla atmaya, parende atmaya başladılar. Peki, bu millet size sormayacak mı? 22 Temmuz'dan beri parlamentodasınız, bu şehirler için, millet için ne yaptınız diye sormayacak mı? Elbette soracak. 29 Martta bu taklacılara, bu şovmenlere, bu sanal siyasetçilere cevabını benim milletim en güzel şekilde verecek.” Erdoğan, Türkiye'nin 2000 ve 2001 yıllarında tarihinin en büyük ekonomik krizlerini yaşadığını ifade ederek, şöyle devam etti: “İş başında kim vardı? MHP, DSP, ANAP vardı. Milletim bunlara kaç yıllığına görev verdi? 5... Ne kadar kalabildiler? 3.5 yıl kalabildiler. Dediler ki 'Biz bu işi yapamıyoruz.' Erken seçim, çekip gittiler. Şimdi diyorlar ki 'Bize tekrar iktidar verin.' Yahu yapamazsınız. Bu sizin işiniz değil. Bırakıp kaçtınız, eğer sizin gerçekten muktedir bir siyaset anlayışınız olsaydı devam ederdiniz, edemediniz. AKP aldı götürüyor, bu iktidarı götürüyor. Nereye? Hedefe. Ne var bu hedefte? İstikbalin aydınlık Türkiye’si var, buraya gidiyoruz. Öyle günler geldi ki memurların maaşlarını ödeyemediler. Kepenkler inmeye başladı, Başbakanlığın önünde farklı farklı eylemler yapılmaya başlandı. 18 Kasım 2002'de iktidarı devraldık. Dedik ki 'Türkiye ekonomisi böyle gitmez, Türkiye ekonomisini sağlam bir zemine kavuşturacağız. Türkiye ekonomisi için hangi reform gerekiyorsa onu yapacağız. Ekonominin kara deliklerini kapatacağız. Türkiye'nin imkanlarını yine Türkiye için kullanacağız.' 6.5 yıl boyunca bunun kararlı mücadelesini verdik. Ekonomik programımızdan taviz vermedik. Bütçeden, para politikalarımızdan taviz vermedik. 6.5 yılda bir yerel seçim, bir genel seçim, bir referandum ve bir cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadık.” Akla gelmeyen vaadlerErdoğan, daha önceki seçim süreçlerinde ekonominin dengelerinde yaşanan bozukluklara dikkati çekerek, şunları söyledi: “Seçime giren iktidar partilerinin nasıl bol keseden dağıttığını Türkiye çok iyi hatırlar. Akla hayale gelmeyen vaatlerin havada uçuştuğunu, muslukların açıldığını, Merkez Bankasının gece gündüz karşılıksız para bastığını bu millet çok iyi hatırlar. Seçimin arkasından bu milletin nasıl bedel ödediğini, bu millete nasıl bedel ödettirildiğini de benim milletim gayet iyi hatırlar. Seçim öncesi popülist politikalarla geçici bir rahatlama sağlarlar, seçimin ardından var güçleriyle hep kemer sıktırırlar. Bunların hiçbirisine tevessül etmedik. Bu millete fatura ödetecek hiçbir girişimde bulunmadık.” Ezan okunması üzerine konuşmasına bir süre ara veren Erdoğan, dün Yozgat'ta ve Çorum'da gerçekleştirdiği mitinglerden bahsetti. Afyonkarahisar mitingini balkondan izleyen Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'na da seslenen Erdoğan, “Maşallah Veysel Bey... Zaten Afyonkarahisar'ı barajlara, göletlere boğdu” dedi. Türkiye'yi tarihi seviyelere taşıdıklarını, GSYİH'yi 230 milyar dolardan 750 milyar dolara yükselttiklerini belirten Erdoğan, “Sayın Bahçeli bunu bilmez. Acaba 3.5 yılda neyi ilave ettiniz? 6.5 yılda bizim ilave ettiğimiz ortada, 520 milyar dolar. Hayır, etmediniz de” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin “Türkiye'yi çok borçlandırdınız” dediğini anımsatan Erdoğan, kamu net borç stokunun GSYİH'ye oranını yüzde 64'ten yüzde 25'e düşürdüklerini belirterek, “Devamlı bunların yaptığı borçları ödüyoruz” diye konuştu. Devletin borçlanma faizini de yüzde 63'ten yüzde 11.5'e indirdiklerini, şimdi bankaların da 14-15 puandan bu orana gelmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Enflasyon yüzde 30, faiz yüzde 63'tü, kimin dönemindeydi? MHP'nin. Benim milletimi faize mahkum ettiniz, sömürdünüz. Şimdi çıkıp doğru olmayan ifadelerle hedef saptırıyorsunuz. Dürüst olalım, doğru konuşalım. Bu söylediğim rakamlar resmi rakamlar. Çıksın bunları yalanlasın. 'Hayır bu rakamlar yok' desin” diye konuştu. Erdoğan, iktidara geldiklerinde yüzde 30'dan devraldıkları enflasyonun “bir canavar” olduğunu ve şimdi bu canavarın ayakların altında kaldığını dile getirerek, şunları kaydetti: “Öyle bir canavar ki cebindeki parayı adeta güneş karşısında kalmış kartopu gibi eritiyor. Erittiler ama biz bunu 20 puan düşürdük. Bunlar akşam yatıp, sabah kalkıp bir sıfır koymuyorlar mıydı? Bu MHP de koymuyor muydu? Eskiden tuvalete 1 milyona gidiyorduk, bu hale geldik. Eskiden zengine milyoner derlerdi, bizi milyoner denilen parayla tuvalete gider hale getirdiler. Dedik ki 'Biz bu sıfırları atacağız.' Dediler ki 'Atamazsınız, enflasyon patlar.' Altı sıfırı attık, enflasyon patladı mı? Tam aksine çatladı, çatladı. Şu anda paramız değerli bir para. Sayın Baykal, geçmiş bana akıl veriyor, diyor ki 'İşsizliği gidermek için Türk parası değerli, değerini azaltmak lazım.' Ha, Sayın Baykal sen git de işine bak. Ekonomiyi git ehlinden öğren. Daha bu işi öğrenmen için çok fırın ekmek yemen lazım, çok. Daha dur bakalım. Bu TL öyle bir noktaya gelecek ki uluslararası piyasalarda alışverişlerimizi TL ile yapar hale geleceğiz. Onun adımlarını atıyoruz. Bunlar olacak. Onun altyapısı oluşuyor. Bu ülkenin milli parasının kaderini başka paralar belirlemeyecek, bu düzeye geleceğiz. İngiltere, Amerika, Rusya yapıyor oluyor, Türkiye niye yaptığında olmasın? Olacak. Bakın AB'de ortak para birliği var ama uymayanlar var. Niye uymuyorlar? Diyor ki (ben paramla götüreceğim bu işi)” İhracatı 36 milyar dolardan 2008 sonu itibarıyla 132 milyar dolara çıkardıklarını belirten Erdoğan, Ankara'da odalarında yan gelip yatmadıklarını, dünyayı iş adamlarıyla fellik fellik dolaştıklarını, ülke ülke iş bağlantıları kurduklarını, hep beraber bu gemiyi yürüttüklerini söyledi. TBMM'de şov yapmaya uğraştılarAKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Biz TRT 6'yı açtığımızda buna karşı çıkanlar, dün TBMM çatısı altında Anayasa'yı ve TBMM içtüzüğünü ihlal ederek bir kriz çıkarmaya çalıştılar. Bunlar, 'TBMM çalışmalarında Türkçeden başka bir dil kullanılamaz' hükmünü bilmelerine rağmen şov yapmak ve çatışma çıkarmak için uğraştılar” dedi. Erdoğan, partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Afyonkarahisar'ın kendisi ve AKP için tarihi anlamlar taşıdığını söyledi. AKP'nin kuruluş çalışmalarının Afyonkarahisar'da gerçekleştirildiğini, partinin tüzük ve programı için bu şehirde istişarelerde bulunulduğunu belirten Erdoğan, 14 Ağustos 2001 tarihinde de AKP'yi kurduklarını hatırlattı. Erdoğan, şöyle konuştu: “ AKP, Türkiye'nin partisidir. AKP, bu milletin partisidir. AKP, 780 bin kilometrekarelik vatan toprağının, 71.5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının partisidir. İşte bunun için Doğu'da farklı, Batı'da farklı konuşmuyoruz. Hakkari'de farklı, Edirne'de farklı bir dil kullanmıyoruz. Iğdır'da farklı konuşup Afyonkarahisar'da da başka konuşmuyoruz. Özümüz doğru, sözümüz doğru. Samimi, kararlı, cesur bir şekilde milletimize hitap ediyor, milletimizin teveccühünü kazanıyor, milletimizin tercihine mazhar oluyoruz. Hep söylediğimiz bir şey var. Biz medeniyetler beşiği olan ülkemizdeki farklılıklarımızı Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Boşnağıyla, Arnavutuyla, yöresel kültürel ve folklorik hususiyetimizi hep bir zenginlik olarak gördük. Bunları anayasal Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı temelinde hepimizin ortak zenginliği olarak gördük, böyle görmeye de devam ediyoruz. Ama biliyoruz ki biz bunları bir zenginlik unsuru olarak görürken, bunları bir zenginlik unsuru olarak değil, bir gerginlik unsuru olarak kullanmak isteyenler de var ülkemizde. Bunlar, buradan bir gerginlik, bir çatışma, bir ayrışma zemini uluşturmaya çalışıyorlar. Dikkat ederseniz bir tarafta geçmişte çarşıda, pazarda, sokakta kendi mahalli dilini, lehçesini kullanan masum vatandaşları terörize eden yasakçılar var, öbür tarafta da anayasanın ve Meclis içtüzüğünün 'Resmi dil Türkçedir' hükmünü delerek şov yapmaya kalkışanlar var. Bu yasakçılarla bu şovmenler arasında, aynı gerginlik, fark etmiyor, bu tür figüranlar da var. Biz TRT 6'yı açtığımızda buna karşı çıkanlar, dün TBMM çatısı altında Anayasa'yı ve TBMM içtüzüğünü ihlal ederek bir kriz çıkarmaya çalıştılar. Bunlar, 'TBMM çalışmalarında Türkçeden başka bir dil kullanılamaz' hükmünü bilmelerine rağmen şov yapmak ve çatışma çıkarmak için uğraştılar. Çatışmadan beslenen bu grup, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da TRT 6 yayınlarının izlenmemesi için baskı yapan, taraftarlarına da yasak getiren bir gruptur. Çünkü bunların derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Buradan bir tartışma, bir çatışma çıkarıp siyasi rant elde etmeye çalışırlar. Bunlara benim milletimin karnı tok. Kimse artık bu ülkede kardeşi kardeşe düşüremez. Çatışma çıkaramaz. Artık bağcının gözü açıldı. Milletin gözü açıldı.” ‘AKP’yi bölücülerle bir tutma…’ Erdoğan'ın bu sözleri üzerine, meydanda bulanan vatandaşlar, “Kahrolsun PKK” sloganları attı. Doğulusu, batılısıyla Türk Milletinin gerilim senaryolarından bıkıp usandığını ifade eden Erdoğan, hiç boşuna uğraşılmamasını, milletin kimin neyi, niçin yaptığını çok iyi bildiğini ifade etti. Erdoğan, milletin üzümü de yiyeceğini ve bağcıya da teşekkür edeceğini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu arada, Sayın Bahçeli de fırsatı kaçırmamış. Hemen bizi suçlamaya kalkmış. Sayın Bahçeli, bak Afyonkarahisar'dan sana sesleniyorum; bak, ben bölge mitingi yapmıyorum. İl mitingi yapıyorum, il mitingi. Sayın Bahçeli, kapalı salonlardan meydanlara bölge mitingi yapmak için çıkma Baykal gibi. İl il dolaş. Bindirilmiş kıtalarla değil, o ilin sakinleriyle mitingini yap. AKP'yi bölücülerle bir tutma gayreti içerisine girme. Şimdi çıkıyor, bakıyorsunuz orada, soyadı Türk. Resmi dilimizle konuşması gerekirken şu ifadeyi de kullanıyor; 'Bizim, Türkçenin resmi dil olmasıyla ilgili farklı bir düşüncemiz yok' diyor. E güzel... Ama bu Meclis'in çatısı altında, kürsülerde Türkçeden başka resmi dil kullanılamayacağını bilmiyor musun? Biliyorsun. Niçin o zaman böyle bir yola başvuruyorsun? Siz bunları zaten çıkardığımız yasalarla bilboardlarda, eğlencelerde, parti çalışmalarında rahatlıkla halk arasında kullanıyorsunuz. Adımlar attık. Anadilde kurslar açabilirsiniz dedik. Anadilinize karşı bizim koyduğumuz bir yasak var mı? 'Kurslar açın' dedik. Önce bir coşkuyla açtılar, sonra dediler ki 'devlet açsın'. Devletin böyle bir görevi yok. Açın kursunuzu verin dersinizi. 'Eğitim dili Kürtçe olsun'. Hayır arkadaş böyle bir şey de yok. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Çok çok istisnadır bazı ülkelerde. Yok. İşte buyrun Avrupa Birliği üyesi ülkelerde Türkçe azınlık olduğu halde bazı ülkelerde Türkler onlara bile Türkçe dil eğitimi verilmiyor. En önemlisi Almanya'dır. Orada benim Türk kardeşlerim azınlık hukukuna tabi oldukları halde bunu alamıyorlar.” ‘Erdoğan, ölçüp biçenlerden değil’ Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşlar azınlık hukukuna tabi değil, ülkenin asli unsurları olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: “Tabii ki kendi aralarında kullanacaklar, megaboardlarda kullanacaklar, çeşitli eğlencelerinde, şurada, burada, eyvallah... Peki TRT 6'yı, TRT Şeş'i biz niçin kurduk? İstedik ki Türkçe bilmeyen Kürt kökenli vatandaşlarım devletiyle iletişimini daha rahat kursun. Her yönüyle. Folklorik olarak, kültürüyle, haberiyle vesairesiyle. Ne oluyor, ne bitiyor? Bunları rahatlıkla takip edebilsin, hedef saptırılmasın diye bu adımı attık. Ahmet Türk diyor ki 'Başbakan meydanlarda Kürtçe konuşuyor' Ben Kürtçe propaganda yapmıyorum. Kürtçe de konuşmuyorum. Sadece TRT 6'nın açılışında kullandığım ifadeyi Diyarbakır'da kullandım. O kadar. O da bir başbakanın en doğal hakkıdır. Bu bir propaganda değil, sadece 'TRT 6 hayırlı olsun'. Bunu kullandım Kürtçe olarak. Bunu farklı yere çekme. Nerede neyin nasıl kullanılacağını çok iyi bilirim. Tabii MHP'ye de sesleniyorum. Sayın Bahçeli şunu da bilmeni istiyorum: Eğer milli değerlere sahip olmaksa, bu ülkede Tayyip Erdoğan en az senin kadar milli değerlere sahiptir. En az senin kadar. Ama Tayyip Erdoğan kafatası milliyetçisi değildir. Bunu da bilmeni istiyorum. Değildir. Ölçüp biçenlerden değildir. Bu milletin 71.5 milyon nüfusuna ayırt etmeksizin aynı mesafededir. Bugüne kadar böyle geldik, bundan sonra da böyle gideceğiz. Kaldı ki yaptığımız hizmetlerde, attığımız adımlarda bu hassasiyeti bugüne kadar böyle kullandık, bundan sonra da böyle kullanacağız. Hizmetse, iktidarınızı gördük. Biz demokrasiyi seçimlerden seçimlere hatırlayanlardan değiliz. Biz özgürlükleri, temel hak ve hürriyetleri seçimden seçime hatırlayanlardan değiliz.”