-BAŞBAKAN ERDOĞAN LÜBNAN'DA KUVAŞRA (A.A)- 24.11.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İsrail hükümeti artık şunu görmek ve anlamak zorunda: bu bölgede barış olursa bundan bölge kazandığı kadar kendisi de kazanır. Bu bölgede savaş olursa, çatışma olursa bundan bölge insanı zarar gördüğü kadar kendi insanı, kendi vatandaşları da zarar görür. Onun için israil Hükümetini bir kez daha hatalarından dönmeye, özür dilemeye, hem bölge, hem bölge halkı hem de kendisi için barışa gelmeye davet ediyoruz'' dedi. Başbakan Erdoğan, Lübnan Başbakanı Saad Hariri ile birlikte helikopterle Kuzey Lübnan'ın Akkar bölgesinde bulunan, Türkmenlerin yaşadığı Kuvaşra köyüne geldi. Erdoğan ve Hariri, platformdan alanda bulunan Türkmenleri selamladılar. İki ülke milli marşlarının okunmasının ardından Saad Hariri ile Başbakan Erdoğan, alanda bulunan Türkmenlere hitaben birer konuşma yaptılar. Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmaya, ''Türkiye'nin, aziz milletimizin sizlere selamlarını iletiyorum'' diyerek başladı. Lübnan Başbakanı Saad Hariri'ye ''Değerli kardeşim'' diye hitap eden Erdoğan, Saad Hariri'nin de gayretleriyle son dönemde Türkiye ile Lübnan her alanda örnek bir dayanışma sergilediğini dile getirdi. Bugün ve yarın Beyrut'ta Türkiye ile Lübnan arasında ekonomik ve siyasi işbirliğini güçlendiren adımlar atacaklarını vurgulayan Erdoğan, Lübnan ile Türkiye arasındaki vizelerin karşılıklı olarak kaldırıldığını hatırlattı. Türk ve Lübnan halklarının vizelerin kalkmasıyla birlikte adeta yüz yıllık bir hasrete son verdiklerini ve özlemle kucaklaştıklarını belirten Başbakan Erdoğan, iki ülke arasında karşılıklı olarak şu anda güvenlik ve huzur içinde yolculuk yapılabildiğini söyledi. Ortadoğu tarihinin bölge halkları olarak birlikte yazıldığını ve bölge halklarının tarih boyunca acıyı da, hüznü de, sevinci de, coşkuyu da hep birlikte yaşadıklarını ve hep birlikte paylaştıklarını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Şunu asla unutmayınız; bu bölgenin, bu coğrafyanın insanlarını tarih birbirine kardeş eylemiştir. Bu kardeşliği bozmaya, bizim aramıza fitne sokmaya bizi birbirimizden soğutmaya asla ve asla hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Burada, Lübnan'da yakın tarihte yaşanan acıları sadece Lübnan değil, sadece Lübnan halkı değil, bizler de yüreğimizin derinliklerinde hissettik. Beyrut kuşatma altındayken adeta bizler kendimizi kuşatılmış hissettik. Sabra da Şatilla da dökülen kanlar bütün bu bölgeyi olduğu kadar bizleri de derin bir acıya sevketti. Merhum Refik Hariri Beyrut'ta katledilidğinde, şehit edildiğinde Lübnan'ın acısını aynen bizler de yaşadık. Lubnan'a acımasızca yağan bombalar Lübnan'ın çocuklarına yönelik insanlık dışı saldırılar bizim de yüreğimizi sızlattı. Biz nasıl Lübnanın acılarını yüreğimizde hissetiysek, Lübnan da Akdeniz'in ortasında Mavi Marmara gemisinde şehit edilen 9 Türkün acısını yüreğinde hissetti. Şimdi biz Kabil dediğimizde, Bağdat, Darfur, Karabağ, Lefkoşa dediğimizde birileri çıkıp meseleyi farklı yerlere çekmeşe başlıyor. Biz insanlığımızın gereği olarak sesimizi yükseltiyoruz. Biz vicdanımızın sesine kulak veriyor, işte onun için sesimizi yükseltiyoruz. Şundan emin olun: Kim ne derse desin, kim hangi yorumu yaparsa yapsın, biz haksızlık karşısında sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Akdeniz'de korsanlık yapanlara, masum çocukları masum sivilleri acımasızca katledenlere karşı hakkı savunmaya devam edeceğiz. Biz insanlık adına, vicdan adına, masum yavrular adına Kudüs demeye, Gazze demeye, Beyrut ddmeye devam edeceğiz. Biz barış diyeceğiz, biz adalet diyeceğiz, biz uluslararası hukuk diyeceğiz ve biz gerektiğinde katile katil diyecek, katilden bütün yaptıklarının hesabını da Allah'ın izniyle soracağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın, endişesi olmasın. Burada, Lübnanlı kardeşlerimizin arasında bir Türkmen dervişi olan Hacı Bektaşı Veli'nin şu sözlerini hatırlatmak isterim. Diyor ki Hacı Bektaşı Veli; 'bir olalım iri olalım, diri olalım'. Biz bu bölgede bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Barış için adalet için, istikrar ve huzur için bir olacağız. Hak için, hukuk için iri olacağız. Zulme karşı, zalimlere karşı her zaman diri olacağız. İsrail hükümeti artık şunu görmek ve anlamak zorunda: bu bölgede barış olursa bundan bölge kazandığı kadar kendisi de kazanır. Bu bölgede savaş olursa, çatışma olursa bundan bölge insanı zarar gördüğü kadar kendi insanı, kendi vatandaşları da zarar görür. Onun için İsrail Hükümetini bir kez daha hatalarından dönmeye, özür dilemeye, hem bölge, hem bölge halkı hem de kendisi için barışa gelmeye davet ediyoruz. İsrail'in, bölgeyi de dünyayı da ateşe atacak provakatif faaliyetleri artık biran önce durdurmasını istiyoruz. Tüm dünyanın da, dünya kamuoyunun da bu bölgede kalıcı barışın tesisi için elini vicdanına koyup, artık hukuktan, adaletten yana tavır almasını istiyoruz. Biz sadece barış istiyoruz. Biz bu bölgede bu coğrafyada sadece ve sadece huzur istiyor, adalet istiyoruz.'' Lübnan'ın, bölgenin en renkli ve en güzel ülkelerinden bir tanesi olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, barış, huzur ve istikrarın Lübnan'ı bölgenin yıldızı haline getireceğini ifade etti. Erdoğan, ''Biz Türkiye olarak her alanda, her aşamada Lübnan'ın yanında olacağız. Bölgede yaşayan Türkmen kardeşlerim Lübnan'la bizim aramızda bir dostluk köprüsü oluşmasını sağlıyorlar. Barış, içinde Türkmen kardeşlerimin Lübnan'ın barışına katkı sağlamaya devam edeceklerine inanıyorum'' dedi. Lübnan Başbakanı Hariri de konuşmasında Türkiye'nin bölgede okul yaptırmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, Başbakan Erdoğan'a teşekkür etti. Başbakan Erdoğan'a, ''İnsanların sevgisini topluyorsunuz'' diyen Hariri, okulun iki ülke arasındaki dostluğun bir işareti olduğunu söyledi. Hariri, ''Bugün büyük bir misafir ağırlıyoruz. Büyük kardeş, Lübnan ve Arapların dostu Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyorum'' dedi. Beyrut'a 250 kilometre mesafedeki Türkmen köyüne helikopter ile gelen Başbakan Erdoğan, 20 bin civarında Lübnanlı'ya hitap etti. 250 kilometrelik yol boyunca yerleşim birimlerinin balkon, çatı ve direklerine Türk bayrağı ve Erdoğan'ın posterlerinin asıldığı görüldü.