Başbakan Tayyip Erdoğan, 17 Aralık'ta rüşvet, yolsuzluk ve kara para iddialarıyla başlatılan ve hükümete de uzanan operasyonla ilgili olarak yargıyı hedef alan en ağır tepkisini Sakarya Üniversitesi'ndeki konuşmasında dile getirdi. Erdoğan, ikinci yolsuzluk operasyonunu başlatan, ancak emniyetin yargının talimatlarını yerine getirmeyerek delil karartma ve bazı şüphelilerin kaçmasına zemin hazırladığını açıklayan özel yetkili savcı Muammer Akkaş'ın açıklamalarına gönderme yaparak, "Bir savcı adliyenin önünde bildiri dağıtır mı? Yüz karasıdır bu savcı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na suç duyurusunda bulunuyorum" dedi. Erdoğan,. Adli Kolluk Yönetmeliği'nde hükümetin yaptığı değişikliği "anayasa ihlali" olarak nitelendiren Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu için de, "HSYK da suç işledi. Bunları kim yargılayacak? Yetkim olsa ben yargılarım. Bunları millet yargılayacak" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Bakanlar Kurulu kabinemizde bazı görev değişiklikleri yaptık. Sayın Ayşenur İslam kardeşimizi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak görevlendirdik, hayırlı olsun. Ayşenur Hanım’ın 81 vilayetimize ve Sakarya’mıza çok büyük hizmetler kazandıracağını düşünüyorum.
Türkiye, geride bıraktığımız 11 yıl içinde her alanda önemli ilerlemeler kaydetti. Ekonomide, demokratikleşmede, dış politikada, sosyal hayatta Türkiye’yi ilklerle tanıştırdık. Türkiye’yi çok farklı bir konuma yükselttik. Sakarya Üniversitesi’nde bu başarının en temel formülü üzerinde bir kez daha durmak istiyorum. İki sır kavram veya kelime: İstikrar ve güven. Hiç kuşkusuz bu 11 yılın en temel formülü bu sır iki kelimedir.
Türkiye’nin yakın tarihe baktığınızda, istiklal ve güvenin güçlü olduğu dönemlerde Türkiye’nin güçlü atılımlar yaptığını görüyoruz. 50, 60 ve 80’li yıllarda Türkiye istikrar ve güven zemininde tarihi başarılar elde etmiştir. Öte yandan koalisyon dönemlerinde, tek partili dönemlerde, darbe dönemlerinde Türkiye’nin geriye gittiğini görüyoruz.
Mevcut uluslar arası sistemde, özellikle de Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler söz konusu olduğunda bir kazanan varsa, bir de kaybeden vardır. Bir kaybeden varsa, bir de kazanan vardır. Yani Türkiye’nin kaybettiği dönemlerde birileri muhakkak kazanmıştır. Türkiye’nin kazandığı, büyüdüğü, ilerlediği, istikrar ve güvene kavuştuğu dönemlerde de birileri kaybetmiştir. Faiz bu noktada en somut örneklerden biridir. Az önce değerli hocam faizsiz sistemi burada ifade etti. Bir ülkenin borçlanmada kullandığı faiz oranları yüksekse o ülke kaybediyor, o ülkeye borç verenler de yüksek miktarlarda kazanıyor demektir. 2002 yılında, Türkiye bütçesinin yüzde 45’ini faiz ödemesine ayırıyordu. Şu anda bütçesinin yüzde 13’ünü faiz ödemelerine ayırıyor. Faizler 2002 seviyesinde kalsaydı, Türkiye faiz yoluyla 642 milyar lira kaybedecekti. 11 yılda sadece faizleri düşürmenin Türkiye’ye kazandırdığı miktar, 642 trilyon lira olmuştur. Bunun Türkiye’nin neredeyse 2 yıllık bütçesine denk olduğunu hatırlatmak isterim. Türkiye 642 milyar kazanırken, birileri de bu parayı kaybetmiş oldu. Bu büyük parayı kaybedenlerin, istikrarlı ve güvenli bir Türkiye istemeleri asla mümkün değildir.
Bize hep malum, ekonomi tahsili gördüm. Şunu öğretirlerdi, emek, istihdam, üretim, tüketim. Hayır, başarının tek sırrı insandır. Niye insandır? Çünkü bu saydıklarımızın hepsi insanın türevidir. İnsan varsa, bunlar var. Yatırımı yapmamız gereken insandır. Orada kaliteyi artırmak bizim için çok önemli. Onun için Sakarya Üniversitesi’nin söylediği şu başarıları geleceğe yönelik çok farklı bir nesli, nitelikli, inançlı, kararlı bir nesil yetişerek ülkemizin yarınlarını aydınlatacaktır.
Türkiye, 30 yıldır terörle mücadele ediyor. Ülke olarak, bu meseleyi çok konuştuk. Her gün yüreklerimiz yandı. Nasıl bitiririz diye münakaşalar yaptık. Terör biz çözümünü harekete geçirene kadar bitmedi. Biz daha partimizi kurarken, terör meselesi konusunda teşhisimizi ortaya koyduk. Terörün sadece güvenlik tedbirleriyle çözülemeyeceğinin altını çizmiştik.
Terör varsa turist Türkiye’ye gelmez. Terör varsa, istikrarsızlık oluyor, güvensizlik oluyor ve faiz yükseliyor. Faizden kazanıyorlar. Bu bataklıktan beslenenler boyutunu da çözmeniz gerekiyor. Türkiye bugün böyle bir yol ayrımına geldi. Net olarak iki seçenek var. Ya eski Türkiye devam edecek, birileri kazanacak Türkiye kaybedecek. Ya da yeni Türkiye kurulacak, Türkiye kazanacak ve o birileri kaybedecek. Şu anda Türkiye’nin önünde böyle bir tercih, böyle bir seçenek var. Eski Türkiye ile devam edersek nelerin olacağı herkes tahmin edebiliyor. Eski Türkiye yüksek faiz, yüksek enflasyon, belirsizlik, rant konomisiyle devam etmek anlamına geliyor. Eski Türkiye, yeniden yasaklarla, baskılarla, yolsuzlukla, içeride ve dışarıda acziyetle devam etmek demek. Geçmişte olduğu gibi boynu bükük, itibarı zedelenmiş bir şekilde dünya sahnesinde yer almak demek. Yeni Türkiye gündem belirleyen bir Türkiye’dir. Eski Türkiye birilerinin çok paralar kazandığı ama milletin kaybettiği çarpık sistemin sürdüğü bir ülke anlamına geliyor. Yeni Türkiye 2023’e yürüyen bir ülke anlamına geliyor.
Son zamanlarda yolsuzluk adı altında başlatılan operasyonlar, yeni Türkiye’yi inşa etmenin önüne çıkarılan bir engellemedir. Birçok şeyler yavaş yavaş gündeme gelecek. Hepsi ortada. Burada yolsuzluğa bulaşmış olanlar varsa, bunlar zaten ortaya çıkar. Eğer devletin malını kalkıp da yetimin malını birileri hakikaten alıyor, bölüşüyorsa onun hesabını önce biz sorarız. Ancak, iftira tutmasa iz bırakır mantığıyla olmayan şeyleri olmuş gibi gösterenleri de ifşa etmek bizim görevimizdir.
Örneğin şu anda, bazı medya organlarına gizlilik esaslı olan dosyaları servis edenler var. Akşam başsavcı, savcının bunu nasıl servis ettiğini açıkladı. Ben buradan suç duyurusunda bulunuyorum. HSYK da suç işledi. Onlar ne yaptı? Bu açıklamayla Anayasa’ya aykırı hareket ediyorlar. HSYK’yi kim yargılayacak, böyle bir yetkim olsa anında yargılayacağım. Kim yargılayacak biliyor musunuz? Millet yargılayacak.
Diyelim ki bir vakıf hizmeti yapacaklar, yaptıkları hizmetlerde, şahıslarıyla alakası yok. Öğrenci yurtları tashihlerini suç olarak gösterecek kadar seviyesiz, karakter yoksunu insanlar var. Hukuk başka bir şeydir, kanun başka bir şeydir. Biz hukuktan yanayız, kanundan yana değiliz. Eğer kanun, hukuka ters düşüyorsa, orada sıkıntı vardır.
Bir savcı adliyenin önünde basın mensuplarına bildiri dağıtır mı ya? Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir savcı bizim için adaletin yüz karasıdır. Nasıl böyle bir şey yaparsın? Nasıl çıkıp da adliyenin önünde bildiri dağıtırsın. Onu başkaları yapıyor, demek sende de böyle bazı esintiler var. Bunu tabi ki milletim kararını en güzel şekilde verecektir. Bunun da suç duyurusunu yapıyorum. HSYK, sen bu zatla ilgili ne yapıyorsun ve ne yapacaksın?
Bizim iki özelliğimiz var hem yasamayız, hem yürütmeyiz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yargının değildir. Kalkıp yargı kayıtsız, şartsız benimdir diyorsa, bunu da bilelim, ona göre adım atarız. Türkiye şu anda bu tercihi yaparak, iki seçenekten birini seçerek yoluna devam edecek. Ya eski Türkiye’ye dönüş yapılacak, ya da yeni Türkiye’nin inşası hızlanacak. Süreci, yeni Türkiye’nin istiklal mücadelesi olarak tanımladım. Eski Türkiye’nin siyaseti yeni Türkiye karşısında direniyor. Eski Türkiye’nin alışkanlıkları yeni Türkiye karşısında direniyor. Yeni Türkiye’ye karşı hem içeride direniş var, hem dışarıda direniş var. Ama emin ol bu son direniştir. Son kez saldırıyorlar, son kez ellerindeki tüm imkanları, tüm kozları kullanıyorlar. Son kez bir huruç hareketine yelteniyorlar. Milletimizin desteğiyle, bu taaruzları göğüsleyecek ve eski Türkiye’nin kapısını tamamen kapatacağız. 11 yıldır bu ülkenin istikametini millet çiziyor. Yeni Türkiye’de istikameti çizen millet olacak.
Yapılanlar sadece bana, partime ve hükümetimize yönelik değil, direnç ve saldırı topyekün milli iradeyi, siyaset kurumunu, Türkiye’nin istiklalini ve istikbalini hedef almaktadır. Bugün bize yapılan saldırı başarıya ulaşacak olsa, yarın aynı saldırı başka bir partiye, başka bir hükümete yönelik tekrarlanacaktır. Saldırı başarısız olursa, milli irade ve sandık hiçbir zaman tehdit edilmeyecek ve millietin iradesi hiçbir zaman yara almayacaktır. Eğer milletimiz bize git derse gideriz. Hiç tereddüt yok. Saygı duyduğumuz makam orası. Millet kal derken, birilerinin git demesine de hiç ama hiç kulak asmayız.
Biz milletin emanetine sahip çıkacağız. Milletimizin de iradesine sahip çıkacağına inanıyorum. Bu süreçten ülke olarak millet olarak çok daha güçle çıkacağız. Faiz lobisi kaybedecek. Terör lobisi kaybedecek. Kardeşlik kazanacak. Kaos lobisi kaybedecek. İstikrar ve güven kazanacak.
Bakın dikkat edin son saldırıda demir yolu var. Yüksek hızlı treni yaptık ya onun için. Bunlar bizi hala eski kara trenle gidin gelin yük vagonlarının içende gidin gelin diye görmek istiyorlar. Bunlar yüksek hızlı trenle yaşayan bir Türk evladı görmek istemiyorlar. Onun için çılgına döndüler ve orayı hemen öne sürdüler.