Başbakan Erdoğan, ulusa seslendi ANKARA (A.A)

-Başbakan Erdoğan, ulusa seslendi ANKARA (A.A) - 29.11.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında Kasım ayının değerlendirmesini yaparak ay içinde meydana gelen gelişmelere ilişkin görüşlerini paylaştı. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, Almanya ziyaretine özellikle değinmek istediğini belirterek, bu ziyaret sırasında, Federal Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile Türkiye-Almanya ilişkilerini daha ileri bir düzeye taşımak ve oradaki Türk kökenli Alman vatandaşların durumununu ele almak konusunda verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini bildirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bugün itibarıyla, Türkiye için Almanya, Almanya için de Türkiye, birbirlerinin en büyük ticaret ortağı haline gelmiştir. Geçtiğimiz yıl, yani 2010 yılında, Türkiye ile Almanya arasındaki dış ticaret hacmi 25 milyar Avroya ulaştı. 2011 yılının ilk yarısında ise 16 milyar Avroluk ticaret gerçekleştirdik. Şu anda Almanya'da Türk ve Türk kökenli Alman vatandaşları tarafından kurulmuş 72 binin üzerinde işletme var. Bu işletmeler, yılda 33 milyar Avro ciro yapıyor. 350 bin kişiye istihdam sağlayarak, Almanya ekonomisine ciddi bir katkıda bulunuyor. Burada şu hususun özellikle altını çizmek istiyorum; kültürler arası çatışmadan, medeniyetler arası çatışmadan, ırkçılıktan her defasında büyük zararlar görmüş olan Avrupa'nın 2000'li yıllarda hala ayrımcılık üretmesi, göçmenlere karşı ırkçı tavırlar sergilemesi, onları hor görmesi asla kabul edilemez. Bizler, her türlü ırkçılığı, ayrımcılığı, İslamofobia'yı açık bir dille reddediyoruz." -Mısır- Erdoğan, Tunus'ta başlayan, ardından Mısır'da, Libya'da, Yemen ve Suriye'de devam eden değişim ve dönüşüm rüzgarının, bütün bir bölgede etkisini sürdürdüğünü ifade etti. Bölgedeki anti-demokratik yönetimlerin, kendi halklarının demokratik talepleri doğrultusunda bir bir tasfiye olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: ''Bölgedeki hiçbir yönetimin, halktan gelen bu meşru taleplere sırtını dönmesi; Bu talepleri görmezden gelmesi, yok sayması mümkün değildir. Diktatörlerin ardından yönetimi devralmış geçici yönetimlerin de bu süreci geciktirmesi söz konusu olamaz. Nitekim, birkaç gün önce, Mısır'da Başbakan İsam Şeref liderliğindeki kabinenin istifası akabinde, Tahrir Meydanı'nın yeniden büyük kitlesel gösterilere sahne olması, bunun açık bir göstergesi olarak okunmalıdır. Mısır halkı, ülkenin bir an evvel normalleşmesini istiyor. Halk, demokratik yollarla iş başına gelecek bir hükümete kavuşacağı günü bekliyor.'' -''Elbette sessiz ve tepkisiz kalarak seyredemeyiz''- Başbakan Erdoğan, 9 yıllık süreçte, Suriye ile çok iyi ilişkiler tesis ettiklerini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Suriye, ne Türkiye'ye, ne Arap Ligi'ne, ne de dünyaya verdiği sözleri tutmamış; söz vermiş ama gereğini yerine getirmemiştir. Biz, bölgesel barış ve istikrar adına, Suriye'nin bir an önce iç barışa kavuşmasını arzu ediyoruz. Bütün çabalarımız, bütün çağrılarımız, Suriye'nin ve Suriye halkının huzuru ve refahı içindir. Suriye ne kadar huzurlu olursa, Türkiye de o kadar huzurlu olur. Keza, Suriye'de yaşanan durum, Suriye'de meydana gelen dram sadece, birilerinin söylediği gibi, Suriye'nin iç meselesi olarak okunamaz, okunmamalıdır. Bunun da ötesinde bizim Suriye'yle köklü bağlarımız var; dini, kültürel, tarihi bağlarımızın yanında, ciddi oranda bir akrabalık bağlarımız var. 20 milyon nüfusa sahip Suriye'den her yıl 1 milyon insan Türkiye'ye girip çıkıyor. Yani, Suriye nüfusunun yirmide biri. Aynı şekilde, Türkiye’den her yıl 1,5 milyon insan da Suriye’ye gidip geliyor. Böylesine içli dışlı olduğumuz, böylesine organik bağlarımızın, sosyal bağlarımızın olduğu bir ülkede meydana gelecek her türlü gelişmeyi, elbette sessiz ve tepkisiz kalarak seyredemeyiz.'' -"Vanlı kardeşlerimden sabırlı olmalarını istirham ediyorum'' Erdoğan, Van'da meydana gelen depreme de değinerek şöyle konuştu: ''Tüm vatandaşlarımız, Van'daki tüm kardeşlerimiz bilsin ki; Hükümet olarak, millet olarak, Van’ın yaralarını sarmak, Van'ı normale döndürmek için gerçekten samimi bir gayret içindeyiz. Yardım hesaplarında toplanan, yurtiçi ve yurtdışından gelen yardımların miktarı 227 milyon Lira'ya ulaştı. Acil yardım ödenekleri dahil olmak üzere, Van’a gönderdiğimiz yardımın nakit karşılığı şu an itibariyle 341 milyon lira olarak gerçekleşti. Mevsim koşulları nedeniyle her şeyden daha önemli hale gelen barınma ve ısınma ihtiyacını karşılamak üzere, bölgeye şu ana kadar, yaklaşık 73 bin çadır, 335 bin battaniye gönderdik.  Bunun yanında 12 bin 200 kişiyi kamu kurumlarına ait tesislere taşıyarak geçici barınma imkanı sağladık. Elbette eksiklerimiz vardır, olacaktır da… Dünyanın en büyük ekonomileri, en gelişmiş ülkeleri dahi böylesi büyük felaketler karşısında maalesef aciz kalabiliyor. Amerika'daki kasırga felaketlerinde, İtalya'daki sel felaketinde, Avrupa'daki volkanik patlamalarda en gelişmiş ülkelerin mevcut imkanlarının dahi yetersiz kaldığını müşahede ettik. Bizler, şu anda bütün gayretimizle, bütün samimiyetimizle Van'daki yaraları sarmak için çaba harcıyoruz. Türkiye'nin, vatandaşlarımızın, Vanlı kardeşlerimizin gönlü ferah olsun diyorum. Biz, hiçbir vatandaşımızı, hiçbir kardeşimizi asla kaderlerine terk etmeyiz, etmeyeceğiz. Ekonomik, ticari, sosyal anlamda, konut, eğitim, sağlık, enerji, sanayi noktasında, Van için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz ve yapacağız. Tabii her şeyi bir anda yapmamız mümkün olmayabilir, şartların çok zor olduğunu biliyorum ancak bu zorlu süreçte ben Vanlı kardeşlerimden sağduyulu olmalarını, sabırlı olmalarını özellikle istirham ediyorum.'' -''Terörle mücadelede zafiyet olmaz''- Meclis'te bedelli askerlik konusunda büyük oranda bir uzlaşma oluştuğunu, muhalefet partilerinin de bu konuda teklifler hazırlayıp sunduklarını anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Şunu temin etmek isterim; getirdiğimiz yaş sınırlaması dolayısıyla Bedelli Askerlik uygulaması, kat'i surette Türkiye'nin terörle mücadelesinde zafiyete yol açmayacaktır; askerlik ve güvenlik hizmetlerinin aksamasına neden olmayacaktır. Bedelli askerlikle ilgili hazırladığımız kanun tasarısına koyduğumuz bir maddeyle, bedelli askerlik uygulamasından elde edilecek geliri, şehit yakınlarına, gazilere, özürlülere, muhtaç erbaş ve er aileleriyle; Türk Silahlı Kuvvetlerine, Jandarma Genel Komutanlığına, Sahil Güvenlik Komutanlığına ve emniyet hizmetleri sınıfına mensup vazife malullerine yönelik, sosyal hizmet ve faaliyetlerinin finansmanına aktarıyoruz.'' -KCK operasyonları Kamuoyunda KCK operasyonları olarak bilinen tutuklama ve sorgulamalarda da bu hassasiyet gözetiltiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''burada şunu herkese hatırlatmak zorundayım, KCK operasyonları, hükümetin emir ve talimatıyla, kararıyla yapılan değil, istihbarat örgütlerimizin ve emniyet birimlerimizin araştırmaları neticesinde, yargının karar verdiği ve yürüttüğü operasyonlardır'' dedi. ''Hükümet olarak biz sadece kolluk kuvvetlerimizle sürecin içindeyiz'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''KCK operasyonlarından dolayı hükümetin hedef alınması, hükümete yönelik kampanya başlatılması son derece haksız ve yersizdir.  Ayrıca, KCK örgütlenmesini, masum bir sivil örgütlenme olarak gösterenler de büyük bir yanılgının içinde olduklarını artık görüyorlar. KCK örgütlenmesi, Kandil'den, İmralı'dan yönetilen, oralardan talimat alan, terörle işbirliği artık netleşmiş olan, devlete paralel bir örgütlenme girişimidir. Son günlerde ortaya çıkan belge ve fotoğraflar, KCK ile terör örgütü, KCK mensupları ile terör arasında nasıl doğrudan bir ilişki olduğunu da tartışmaya mahal bırakmayacak derecede ortaya koymuştur. Tutuklanan hiçbir belediye başkanı, belediye hizmetlerine, ya da siyasi faaliyetlerine bakılarak tutuklanmamıştır. Her biri, belgesiyle, deliliyle, terörle olan ilişkisine, hukukun dışına çıkan faaliyetlerine bakılarak gözaltına alınmış ya da tutuklanmıştır. Eğer bu gözaltılar ve tutuklular içinde, masumlar varsa, onlar zaten yargı tarafından ayrılacak ve elbette serbest bırakılacaklardır. Ama tüm bir operasyonu, tüm örgütlenmeyi masum göstermek, bu operasyonlar üzerinden, hükümeti, demokratikleşmeyi tartışma konusu yapmak, hükümete de yargıya da yapılmış büyük bir haksızlıktır.'' -''Demokrasi geliştikçe, bu demokrasi düşmanları da işlevsiz kalacaktır''- Terörle mücadele sürecinde, masum insanlarla teröristi bu kadar hassasiyetle birbirinden ayıran bir süreç yaşanmadığını anlatan Başbakan Erdoğan, ''Biz, bir yandan ifade özgürlüğünü genişletirken, yasakları kaldırırken, eskinin hatalarını telafi için uğraşırken, diğer yandan bu özgürlüklere kasteden yaklaşımları kabul etmeyiz, müsamaha göstermeyiz'' diye konuştu. Özellikle, terör örgütü ve onunla ilişkili yapılanmaların, devlete paralel örgütlenme içinde, bölge insanına zulmetmesine, bölge insanından haraç toplamasına, baskı kurmasına, adeta faşizm uygulamasına asla ve asla göz yummayacaklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "Avukat kisvesi altında teröre lojistik destek sağlayanları lütfen görsünler. Cinayetlerin, provokasyonların, faşizm özleminin bu örgütlerin asıl hedefi olduğunu lütfen idrak etsinler. KCK ve benzeri yapılanmalar, demokrasinin önündeki en büyük tehditlerdir. Demokrasi geliştikçe, bu demokrasi düşmanları da işlevsiz kalacaktır. İşte onun için, demokrasiden taviz vermeden, ifade özgürlüğünden, temel hak ve özgürlüklerden taviz vermeden bu süreci nihayete erdireceğiz.''