Erdoğan: Bir anne, baba kızının birinin kucağında oturmasını ister mi?

Erdoğan: Bir anne, baba kızının birinin kucağında oturmasını ister mi?
Başbakan Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı direnişini eleştirirken, "Twitter denilen bir bela var. Yalanın daniskası burada. Sosyal medya, bana göre toplumun baş belasıdır" dedi. Erdoğan, Gezi Parkı'ndaki eylemcilere müdahalenin gerekçesini anlatırken, "İnsanların genlerinde bazı yaklaşımlar var. Belli gruplar belli bir yere yerleştikleri zaman oradan çıkmayı da bilmeyebilirler" görüşünü dile getirdi. Koç Üniversitesi'nin, İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında itiraz etmesine rağmen "dört dörtlük, 10 yaşını geçmiş bir ormana yapıldığını" belirten ve "Bugünkü çevreciler o zaman neredeydi" diye soran Erdoğan, bu üniversiteyi kuran Rahmi Koç ve ailesini kastederek "Çevreci geçinen patronajı var" dedi. Erdoğan, Koç, ODTÜ ve Hacettepe üniversiteleri yönetimlerinin öğrencilerine hakim olamadıklarını da öne sürdü. Başbakan, Rami Kışlası'nın yerine düşündüğü projeyi de, "Rami Kışlası'nın elimizde röleveleri var, orada İstanbul'a büyük bir milli kütüphane yapacağız. Fakat bunlar buna da karşı çıkarlar" sözleriyle açıkladı.
 
Başbakan Erdoğan, Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı. Taksim camisinin meydandaki maksemin arkasına yapılacağını  duyuran Erdoğan, kilise vakfının önündeki bütün işyerlerinin kamulaştırılacağını açıkladı. Erdoğan, Gezi Parkı olaylarını CHP'nin kışkırttığını iddia eden Erdoğan, "Bütün olumsuzluklarına rağmen MHP ve hatta BDP olayların içinde yer almadı" diye konuştu.
 
Başbakan Erdoğan, çok tartışılan alkol düzenlemesine ilişkin kullandığı "İki ayyaşın yasası muteber oluyor da, dinin emrini niye reddediyorsunuz" sözlerini de açıkladı. Erdoğan, alkolü yasaklayan Meni Müskirat Kanunu çıkarıldığında Atatürk'ün TBMM Başkanı olduğunu söyledi, ancak "Büyük bir ihtimalle Gazi'nin bu teklifte imzası yoktu" dedi. "Ben insanımı seviyorum, alkolik olmasını da istemiyorum" diyen Erdoğan, "Alkol açıklamalarımızdan dolayı rahatsız olan varsa, onlara karşı özür beyanında bulunurum" ifadesini kullandı. Ancak Erdoğan, konuşmasının devamında "(Kişi) İçki içiyorsa alkoliktir" dedi ve alkol tüketen AKP seçmeni hakkında "Onlar, alkolik sınıfına girmiyor bana oy verdikleri için" sözlerini dile getirdi.
 
Erdoğan, insanların hayat tarzına müdahale etmediğini belirtirken "Ben yüzde 50'yle kimseyi ezme hakkı görmüyorum, sen yüzde yediyle beni ezme hakkı görüyorsun" dedi. Erdoğan, Fatih Altaylı'nın metroda sarılan bir çifte dair "edepli olun" içerikli bir anons yapıldığını hatırlatması üzerine, "Herkesin kendine ait bazı kuralları vardır" dedi ve "Bir anne, baba kızının birinin kucağında oturmasını ister mi?" ifadesini kullandı. 
 
İşte programda öne çıkan satırbaşları:

 

'Gezi Parkı'nı Türkiye'de bilmeyen çok' 

 

- Taksim Meydanı'nda dört gündür olağanüstü anlar yaşıyor. Taksim'de vandalizme kayan eylemler oldu. Ağaçların kesilmesiyle başlayan eylemler gerek Taksim'e, gerek başka kentlere yansıdı. Dün Erdoğan'ın yapmış olduğu bir açıklama sonrası olaylar son buldu. Bütün bu gelişmleri konuşmak için Başbakan'ı programımıza davet ettk. Taksim'de olan bitenleri nasıl değerlendirirsiniz? İlk günden bugüne kadar...

Bu bir anda ortaya çıkan bir olay mı? Bunu vatandaşlarımızla paylaşmak istiyorum. Kim, neyi nereye getirdi bunu görmeleri maksadıyla. Bu olayın üzerinde durulan yer Gezi Parkı, böyle başladı. Bu gezi Parkı nedir? Neresidir? Bunu Türkiye'de bilmeyen çok, İstanbul'da da olabilir.

- İstanbul'da bilmeyen olabilir.

Bunların demokrasiyle alakası yok. Orada sökülen ağaçlar var, kesilen yok.

- 10 tane sökülmüş, iki tane kesilmiş.

Buranın geçmişi 1780'e dayalı. Burda Topçu Kışlası yapılıyor. Buranın mimarisi çok farklı, bu mimari Lütfi Kırdar'ın valiliğine kadar geliyor ve o dönemde yıkımı yapılıyor ve orası Taksim Stadı olarak kullanılıyor. Sonra İnönü Stadyumu'na taşınıyor. Şu anda bizim önümüze yine geldi. BJK'nin müracaatları var ve İnönü yeniden yapılacak.

 

'Bir hedefim daha var: AKM'yi yıkmak!'

 

Gezi Parkı'yla ilgili olayda bu benim önüme geldi. Belediye Başkanlığı dönemimde ama, 2011'de değil. O zaman destek bulamadım, vazgeçtim ve Başbakan olunca onun bir yoklamasını yaptım. Buraya biz böyle bir eseri kazandırırsak hem orada yeşili büyük anlamda kullanırız, yeşili ve tarihi kullanırız ve yayalaştırma yaparız. Bir hedefim daha var: AKM'yi yıkmak! Biz oraya çok büyük bir kültür merkezi yapalım. Bizim sahne kültürümüz çok zayıf. Bizim burada yapacağımız eserle ddünyadaki en ileri mimari teknoloji nerede kullanılmışsa, burda kullanalım dedik. Baroksa barok, başka türlü bir şeyse onu yapalım. Dolayısıyla bir orada 3 veya 4 tane değişimle bir yapılanma kazanacağız. Tarih-kültür, çevre, yayalaştırma ve AKM ile meydana getireceğimiz yeni bir estetik. Biz bu adımları atarken Gezi Parkı'na kurulun olumsuz yaklaşımı oldu. Üst kurul bunu bozdu ve yine aslına döndü. Bizim Taksim'e kazandırmak istediğimiz bu eser İstanbul'un hiçbir yerinde yok.

- Biliyorum ki siz her konuda anketler yaparsınız, halka sorarsınız. Bu projeyle ilgili maketler Taksim'e konsaydı daha iyi olmaz mıydı?

Tarihi bir eser noktasında, zaten aslı vardı bunun sormaya ne gerek var? CHP'nin yıktığı eseri yeniden dikeceğiz diye başladık. Çılgın projelerden biri de buydu. Neymiş 3. Köprü istemiyorlarmış. Geçen bir TV programında izliyorum. 350 bin ağaç kesilecekmiş. Yahu sen nerden biliyorsun o rakamı?

- Galiba onu Ulaştırma Bakanı söyledi.

Hayır, öyle bir rakam yok. Ben işin içindeyim. Zaten o bölgenin dışında ağırlıklı olarak maki ve kömür ocakları var.

 

'Rami Kışlası yerine milli kütüphane düşünüyoruz'

 

- Ben her haftasonu ordayım. Evim çok yakın. Özür dilerim haddime değil belki ama, kömürün işini bitince ağaçlandırmak vaadyel yapılmış ama kömür ocakları işi bitince ağaçlandırma yapmamış. Orayı mezbelelik gibi bırakmış.

İşte bu iki proje o alanların tanzimini getiriyor. Bu düzenlemeyle oralar düzenlenecek. Havalimanı aynı şekilde...  Burda çevreciliğin en ileri noktası yapılacak. Taksim'deki mesele Gezi Parkı AVM olayı değildir.

- Siz AVM deyince öyle düşündüler.

Böyle bir şey oraya yapılabilir mi? Ben onu söylerken müze, otel de dedim. Yeni bir hedefim daha var. Biz İstanbul'a büyük milli kütüphane de düşünüyoruz. Orası Rami Kışlası'nın yerine olacak. Ona da kıyameti koparacaklar. Buradaki olayda ısrarla çılgın proje diye söylediğim projenin içinde bu da vardı. 2011'de yaptığım basın toplantısında bunların hepsini söyledim, gösterdim.

 

'Eleştiri olsaydı, Koç Üniversitesi yapılmazdı' 

 

- Parkı ilk katleden Hilton'du zaten!

Hilton'un önündeki parkla ilgili benim verdiğim kavgayı izlemişssinizidir. Mesel Koç Üniversitesi'nin olduğu yer. Dört dörtlük ormandı ve burasıyla ilgili benim savaşım.

 

'Rektörler öğrencilere 'eyleme katılabilirsiniz' dedi' 

 

- Ama o zaman çevreciler ağır eleştiriler yapıldı.

Valla kimse benim yanımda yer almadı, ben yalnızdım. Eleştiri olsaydı yapamazlardı o üniversiteyi. Şu anda elimde bir metin var. Bu metin bu üniversitenin rektörü tarafından gönderilmiş."Değerli öğrenciler şehirdeki olağanüstü olaylar nedeniyle sınava katılamayan öğrenciler sağlık raporu alabilir." Diyor ki siz bu eylemlere katılabilirsiniz. Aynı şeyi ODTÜ ve Hacettepe Ünversitesi de yaptı. Olması gereken demokrasi mücadelesiyse bu mücadele sandıkta verilir.

- Demokrasi mücadelesi meydanlarda da verilir. Siz de gençliğinizde yaptınız. Ama yıkıp dökmek olmaz tabii siz de haklısınız. Sabah gördüğüm manzarayla akşam gördüğüm manzara arasında büyük fark var. Sabah grubu kadınlardı, doğru düzgün insanlar vardı. Hiçbir siyasi mensubiyeti olmayan insanlar vardı. Onlar marjinalleri engellemeye çalıştı. Onlar gece evlerine dönünce, meydan marjinallere kaldı.

Biz sebep-netice ilişkisine bakıyoruz. Çünkü kitle psikolojisinde oradaki bir azınlık çoğunluğu alır götürür.

- Kitle ona da tepki gösterdi ama...

Orada da istediği tepkiyi bulamadı zaten. Bu işi körükleyenler onlar zaten. MHP bu işin içerisine bulaşmadı, hatta BDP de bulaşmadı. CHP yalnız kaldı. Elimde yakılıp yıkılan araçların fotoğrafları var.

 

'Hasar raporunda 89 polis aracı, 42 özel araç, 4 otobüs, 18 belediye otobüsü de var' 

 

- Evet, polis araçları...

Burada aşırı uçlar var. Projede CHP'nin onayı var. Hasar raporu 24 saat içinde 89 polis aracı, 42 özel araç, 4 otobüs, 18 belediye otobüsü, 1 konut, 1 polis merkezi, bunların hepsi yakılıp yıkıldı. Neyin karşılığında yapıyorsunuz bunu? Sizin seçim haklarınız mı elinizden alındı? Ne oldu yani?

 

'Twitter denilen bir bela var, yalanın daniskası burada'

 

- Ben gördüğümü söyleyeyim. Orada küçük bir grup vardı, polisin bunlara yönelik ağır hamlesi -onlar bir eylem yapıyordu, zarasızdı ve bunun medyaya yansımasından sonra vatandaşta tepki oluştu, o kadar sert tepki gösterilmeseydi oradaki sıradan vatandaşlar orada olmazdı. Polis bunu yaptırdı.

İnsanın genlerinde olan bazı yaklaşım tarzları var. Bu tür bazı gruplar belli yerlere yerleştikten sonra oradan çıkmayı da bilmeyebilirler ve orayı terörize ederler. Burda da atılan adımlarımız var. Onların yaklaşım tarzlarına cevap veremeyecek durumda değildik. Ama şu an Twitter denilen bir bela var. Yalanın daniskası burada, sosyal medya denen şey bana göre toplumun baş belasıdır.

 

'Demokraside yetki kiminse o kullanır'

 

- Yazılan şeyler hemen yalanlandı ama...

Siz bunları yazarsınız, o yalanlamayı okuyamayan da buna inanır. Photoshoplarla cesetler yayınladılar. Ben 200 bin kişiyi Kazlıçeşme'ye çıkarırım. Ama biz bu yola gitmedik. Partimin tabanı da sessiz mi kalacağız dedi? Biz hepsine sükunet telkin ettik, çünkü Türkiye şu anda yükselme zamanında. Biz 21.5 milyon olan bir partiyiz, yani biz söz sahibi olmayacağız, CHP gelecek tahakküm edecek. Böyle bir şey olamaz. Demokraside yetki kiminse o kullanır.

- Ama herkes birbirine saygı duymalı...

Avrupa'da polis bizimkilerden aşağı kalmıyor. İngiltere'de Almanya'da da oluyor. Gönül olsun istemez tabii, ama insanın olduğu yerde bunlar oluyor maalesef. Yenikapı'da yeni bir alan yapıyoruz mesela. Mitingse miting, konserse konser gitsin orda yapsın, esnafın olduğu yerlerde olmasın.

 

'Bize hakaret edilirken biz de sesimizi biraz yükseltelim'

 

- Bir kısım insan da biz acaba dışlanıyor muyuz hissine sahipler.

Öyle demeyin ya. Siz Galatasaraylısınız. GS Stadı'nı biz yaptık. Açılışına gittim, biz orada yuhalandık. Yahu 400 trilyon para harcamışız ve GS'ye böyle bir stad yakışır demişim ve orası Türkiye'nin bir numaralı stadyumu. Bu gruplara hizmet veriyorsun, size her türlü hakareti yapıyorlar. Hakaret hak mıdır? Siyasiler de köşe yazarları da Başbakan artık diktatör olmaya başladı dedi. Kusura bakmayın da siz köşenizde bize bu kadar hakaret ederken biz de sesimizi biraz yükseltelim ya. Biz bu kadar himzeti yapacağız, siz bize hakaret edeceksiniz biz susacağız. E benim de bir dilim var yahu.Olay parkla ilgili değil, olay tamamiyle ideolojik. Yaklaşan büyükşehir belediyesi seçimleri var. Biz AK Parti'den burayı nasıl alacağız gayreti içindeler.

- Yani bu olaylar AK Parti'nin kaybetmesi için mi yapılıyor?

Bir yanı o, bir yanı da AK Parti nasıl oy kaybeder. Bana edilen hakaretlerden alınganlık duymuyorum, sıkıntı yok. Milletimize hizmet etmeye devam edeceğiz.

- AVM yapılamayacak yani.

İstanbul zaten AVM konusunda doyuma ulaştı. İstanbul'un en büyük sıkıntısı oteldir. Bu da bizim için iftihardır aslında.

- Meydanda yapılacak olan AVM yerine şehir müzesi olsa?

E, tamam şehir müzesi olsun

 

'Maksem'in arkasındaki kiliseyi meydana çıkarılım, öbür tarafa da cami yapalım' 

 

- Peki kaç ağaç kesilecek?

Oradaki ağaçların sökülmesinde çok daha fazlası dikilecek. Ordaki ağaç sayısı artar, eksilmez. Arkadaşlarla görüşürüp Maksem'in arkasındaki meşhur kiliseyi vakfıyla görüşüp bütün oradaki dükkanları kaldıralım. Vakıfla anlaşacağız, oradaki kiliseyi meydana çıkaralım. Öbür tarafta da camii. Bizim medeniyet anlayışımızın çok güzel bir göstergesi olur.

- İçki yasağı meselesi tartışılırken ki ben bunu kendi adıma eleştirmiyorum.

Buna içki yasağı demesek de düzenlemesi desek.

- Evet, düzenleme. Orada iki tane ayyaş dediniz, herkes "Bir şeyi kastediyor" dedi. Siz orada neyi kast ettiniz?

Meni Müskirat Kanunu çıktığında TBMM başkanı kimdi? O şeyi altında iki kişinin imzası yoktur ki büyük ihtimalle orada Gazi'nin imzası da yoktur. Bunlar konuşuyorlar ama rastgele atıyorlar. Bunlar siyaset filan bilmiyor. Ben onu lafın gelişi söyledim.

- Yine bu düzenleme tartışılırken dediniz ki ayyaşlar, alkolikler... Haftada bir içenler de var. Onlar da siz alkolik diyince ben alkolik değilim dedikler.

Ben insanımı seviyorum, alkolik olmasını da istemiyorum. Bunu bir hakaret olarak telakki etmemesi lazım. Çünkü alkol insan sağlığına zararlı. Bize düşen nedir? Gitsin istediği gibi intihar etsin, kendini bıçaklasın, ona yöneticileri müdahale etmeyi kendisi için nasıl telakki ediyorsa ben de bunu kendime görev telakki ediyorum. Anayasa'nın 58. maddesinin hükmünü yerine getiriyorum. Bunun nesi zararlı? Biz aynı zamanda muhafazakar demokrat bir partiyiz ve düşüncelerimizi açıkça ortaya koyuyoruz. Eğer açıklamalarımdan rahatsız olanlar varsa onlardan özür diliyorum, ama ben onların da sağlığını düşünüyorum. Ben cebinde sigara gördüğümün cebinden sigarasını alıyorum ve içmemesini rica ediyorum. Bunu vatandaşımı sevdiğim için yapıyorum, ama bunu Başbakan olarak yapmıyorum, insan olarak yapıyorum.

 

'Kişi içki içiyorsa alkoliktir, bana oy verenler alkolik sınıfına girmez' 

 
- Ama içki içen herkes alkolik değildir. Kırk yılda bir kadeh içen de var. Onlar alınganlık yapıyor.
Hayır, içki içiyorsa alkoliktir. Hem onlar da bana oy veriyor. Onlar alkolik sınıfına girmiyor bana oy verdikleri için.
(Reklam arasından sonra) 
- Keşke Taksim projesinin bir maketi yapılsaydı. İyi olmaz mıydı?
Olabilir. 
- Taksim'de ağaç sayısında bir azalma olmayacak diyebilir miyiz?
Tabii.
- AKM'nin siz başbakan değilken bile yazmıştım keşke yıkılsa bir opera binası yapılsa diye yazıyordum.
Ben bunu bilmiyordum.
- Ben size bir hediye getirdim Size dünyadaki opera binaları kitabını getirdim. Dediniz ki kimseyi kırma niyetim yok, özür dilediniz bu çok önemli bir şey. Alkol konusunda...
Evet, çünkü insanlar kırıldı. Daha çok o kırgınlığın bir yansımasıydı o eylem.
 

Altaylı'dan Erdoğan'a: Kimseye yaranamıyoruz, ne yapmalıyız?

 
- Size kızdıkları kadar bize de kızdılar. Yandaş olmakla eleştirildik. Türkiye'de terör belası bitmek üzereyken, ekonomide işler iyi gidiyorken tahrirkar olmak istemedik. Bunun karşılığını da en az sizin kadar eleştirilerek aldık. İşin acı tarafı siz de bize kızıyorsunuz. Biz kimse yaranamıyoruz. Ne yapmalıyız?
 
Bütün medya demeyelim. Bu vesileyle yaralanan muhabirlere de geçmiş olsun diyorum. Öyle gazeteler oldu ki, köşe yazarları provokatif çağrılar yaptılar. Bunu okuduğumuz anda "Biz nereye gidiyoruz" dedik. Aracı reklam kuruluşları gazeteler, televizyonlara reklam vermiyormuş. Böyle bir şey olabilir mi? Medya grupları için bir sıkıntı, ülkenin ekonomisi için de sıkıntı. Bu kuruluşlar kimdir, dedim tespit edin dedim. Hangi aracı kurumlar reklam konusunda ambargo uyguluyor? Gereği neyse biz de onu yaparız.
- Vermeyebilirler.
E, ama sen aracı kurumsun. Niçin benim reklamımı yayınlamıyorsun? Demek ki sen ideolojik davranıyorsun. Bu Türkiye'de enteresan bir şeye zemin hazırlıyor. 'Biz kalkarız, Türkiye'nin ekonomik itibarını dünyada da sarsarız.' diyolar. Bu reklamverenden kaynaklanmıyor, aracı kurumdan kaynaklanıyor. Çünkü reklamverenin haberin bile yok. Ben birkaç tanesini aradım, 'haberimiz bile yok, kesilmiş mi' dediler?
 

Altaylı'dan Erdoğan'a: Gurur kaynağısınız

 
- Reklamlarda çok azalma oldu son birkaç günde gerçekten. Twitter'da bir belediye başkanı demiş ki "Biz gerekirse tükürüğümüzle boğarız." Siz bizim için gurur kaynağısınız, birilerinin siz, biz demesi hakikaten insanı çok rahatsız ediyor.
Yıllar yılı bu ülkede ne yazık ki ezilen biz ve bizim gibiler oldu, bize çok zulmettiler. Dün akşam evde Suadiye'de bir yurtta bunlar sabah alışverişe gidiyorlar, dükkanda alışveriş yaparken dükkan sahibi onlara istediğini vermiyor. Bir de terbiye dışı ifadeler kullanıyor. Böyle bir yaklaşım tarzı olamaz. El kol hareketleri de yapıyorlar bize. Biz bunlara katlanmak zorunda kalıyoruz. Biz bu ülkenin Başbakan'ıyız ama biz buna katlanıyoruz. Bu ülkede bunca zamandır bunlara katlanan bir topluluk var.
- Kimsenin kimseyi ezmeye hakkı var mı?
Yok işte, ben yüzde 50'yle kimseyi ezme hakkı görmüyorum, sen yüzde 7'yle beni ezme hakkı görüyorsun.
 

'Bir anne, baba kızının birinin kucağında oturmasını ister mi?'

 
- "Metroda edepli davranın" demişler, kıyamet kopuyor.
Herkesin kendine ait bazı kuralları vardır. Bu kurallar içerisinde hareket edilir. Bir metroda ahlak kuralları denilen bir şey vardır. Bu ahlak kuralları aşılırsa bu anons bana göre tabiidir. Buna niye karşı çıkıyorsun? Ben şimdi soruyorum bu toplumda yaşayan bir anne kızının birinin kucağında oturmasını ister mi? Aynı bankta yan yana oturursun, sohbetini yaparsın, saygıyla karşılarsın ama ben Tayyip Erdoğan olarak karşılamam ayrı mesele ama buna rağmen bir şey söyleme hakkım yok. Ben kimsenin giyimine karışamam diyorum, saygı gösteriyorum, herkesten aynı saygıyı bekliyorum. 20 yıldır aynı şeyi söylüyorum "Bizim yaşam tarzımıza karışacaklar" diyorlar. Ben üzülüyorum. Bira şişelerinde T.C yazmışlar bu ahlaksızlık değil mi? T.C bunlardan mı oluşuyor? Hadi bırakalım marjinaller de bunu yapsın diyelim mi? 
 

Bir sonraki adımda daha fazla yasak olacak mı diye inanlar var, kaygılar var.

Fatih bak, 10.5 yıl oldu. Ben bunları dinlemekten bıktım, ama ne yazık ki toplumdaki bazı kesimler söylemekten bıkmadı. Biz yaptığımızla sorumluyuz. Bir köşe yazarı diyor ki sen Ümraniye'de istediğin gibi bir alkol dükkanı bulabilir misin? Böyle bir saçmalık var mı? Nerede bulamazsın? Her yerde alkol var.

Hepimizin ideali şu: Kimsenin kimseye karışmadığı bir ülke istiyoruz.

Bu konuda en radikal tavrı olan biziz. Biz kimseye karışmıyoruz, kimse de bize karışmasın lütfen. Başı örtülü olan olmayana karışmasın. Başı örtülü olanlar kamu kuruluşlarına girebiliyor mu? Hayır, giremiyor. Peki hak mı bu? İkisi de üniversite mezunu ama bir giriyor biri giremiyor. Ortak paydamız şu: Bu ülke hepimizin, sadece AK Parti veya AK Partililerin değil. 76 milyon kime yönetim yetkisi veriyorsa o da bu ülkeyi en ideal şekilde yönetmeli. İktidarımıza kadar Türkiye'de azınlığa verilen hakları hiçbir iktidar vermedi. Azınlıklara haklarını verdik. Aynı şey bütün vatandaşlarım için geçerli... Doğu, Güneydoğu kalkındı.

Terörle ilgili çok cesur bir adım attınız. Zamanlama da denk geldi ve şu anda 6 ayı aşkın bir süredir burun kanamadı. Karşı tarafın beklentileri vardı, PKK-BDP tarafından. Demirtaş'la yaptığım bir sohbette Demirtaş "geri dönmeyecekler, hiç merak etmeyin" dedi. Atılacak adımlar neler bundan sonra?

63 kişilik Akil İnsanlar dolaşıyor, onlar toplumun nabzını alıyor. Bize nihai rapor sunacaklar ve o zaman toplumun beklentisini oradan alıp bu beklentiler üzerinden nihai raporumuzu açıklayacağız. Ondan sonra bakacağız hükümet olarak yapmamız gereken ne var? Biz zaten red politikalrını ayağımızın altına aldık. Bu ülkede benden önce "Kürt kardeşim" diyebilen başka bir başbakan yok. Gelecek olan raporlarla nihai tabloyu görebileceğiz. Biz de yapmamız gereken ne varsa yapacağız. Biz BDP ile anlaşamadık zaten, anlaşamadığımızı için yalnız kaldık ve bu adımı attık.

Anayasaya yansıyacak mı peki?

Anayasaya yansıyacağını sanmıyorum, çünkü sayısal olarak yetmiyoruz BDP ve AK Parti olarak. Bir de tabanlarımızı ne diyecek? Tabanıma rağmen bir adım atamam ki. Sürecin başarıyla biteceğine inanıyorum.

Bir sonraki adım ne olacak?

Milletin huzuru olacak. Doğu Güneydoğu ekonomik olarak ayağa kalkacak.