Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da "dövizi bozdurun, yerli parada bereket vardır" diyerek Türk lirasının dolar karşısında erimesinin durdurmaya çalıştığı ülkenin ekonomik durumuyla ilgili olarak, "İki ya da üç aya kalmaz ekonomi rayına girecek. Yatırımı önemsiyoruz. Vatandaşın desteği çok önemli. O destek sayesinde, ekonomimize karşı yapılan algı operasyonunu geri çevirdik. Bakın bankalarımızın standardını AB kabul etti... Not veren derecelendirme kuruluşlarının aksine. Finans sektörü sapasağlam. AB standartlarının da üzerinde... 2017 yatırımların yoğunlaştığı bir yıl olacak" dedi.
Yazar Fatih Çekirge'nin Hürriyet gazetesinin bugünkü (26 Aralık 2016) nüshasında yayımlanan 'Tehdidi boğduk' başlıklı yazısı şöyle:
Başbakan Yıldırım, “Neden Suriye’deyiz” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Oradayız çünkü vatandaşımızın güvenliği önce gelir. Oradayız çünkü Gaziantep’e, Kilis’e, sınır boylarındaki yerleşim bölgelerine her gün bir havan düşüyordu. Bir roket geliyordu. İşte o roketleri durdurmak için oradayız... Nitekim durdurduk. Gaziantep’teki vatandaşımın güvenliği sağlandı. O tehdidi yerinde boğduk.”
Başbakan Binali Yıldırım’la geçen haftayı konuşuyoruz.
Acılı bir haftaydı. Gözyaşı vardı. Suikast vardı. Müthiş bir savaş var.
Ben sordum, Binali Bey büyük bir samimiyetle cevap verdi.
- Sayın Başbakanım, Fırat Kalkanı bütün hızıyla sürüyor. Ve bir soru var: Neden oradayız?
Evet... Neden oradasınız diye soruyorlar... Oradayız çünkü vatandaşımızın güvenliği önce gelir. Ordayız çünkü Gaziantep’e, Kilis’e, sınır boylarındaki yerleşim bölgelerine her gün bir havan düşüyordu, bir roket geliyordu. İşte o roketleri durdurmak için oradayız. Nitekim durdurduk. Kilis’e atılan roketleri, havanları yerinde durdurduk. Gaziantep’teki vatandaşımın güvenliği sağlandı. O tehdidi yerinde boğduk.
- Sanıyorum, Cerablus’ta hayat normale döndü. Durum nasıl?
Evet, Cerablus’ta savaşın yaralarını sarıyoruz. Gerçek anlamda bir imar seferberliği yapıyoruz. Binlerce insanı evlerine yerleştirdik. Hastaneleri onarıyoruz. İşler hale getirdik. Evleri onarıyoruz. Yolları, altyapıyı yapıyoruz. İnsanlar orada evlerine dönüyor. Güvenlik içinde yeniden hayatlarına dönüyorlar... Şu anada kadar yaklaşık 50 bin insanı evlerine yerleştirdik.
Binali Bey, belki de dünyada ilk kez, bir ülkenin, bir komşu ülkede terörle mücadele ederken, o komşu ülkenin şehirlerini, onardığını, insani yardım için hastanelerini çalışır hale getirildiğini anlatıyor.
Soruyorum:
- Bu arada ekonomiyle ilgili tartışmalar da var. Nasıl bir takvim öngörüyorsunuz?
İki ya da üç aya kalmaz ekonomi rayına girecek. Yatırımı önemsiyoruz. Vatandaşın desteği çok önemli. O destek sayesinde, ekonomimize karşı yapılan algı operasyonunu geri çevirdik. Bakın bankalarımızın standardını AB kabul etti... Not veren derecelendirme kuruluşlarının aksine. Finans sektörü sapasağlam. AB standartlarının da üzerinde... 2017 yatırımların yoğunlaştığı bir yıl olacak.
- Rusya ve İran’la Suriye meselesinin çözümü için önemli bir adım atıldı. Ancak İran’la aramızda soğuk rüzgârlar estiği de söyleniyor...
Ufak tefek alınganlıklar olabilir ama hiçbir zaman İran’la ilişkilerimiz belirli bir düzeyin altına inmez. Alınganlıklar da aşılır... Barış için çok değerleri adımları birlikte atıyoruz.
- FETÖ’nün parasal kaynağıyla ilgili çok söylenti var. Bu konuda ne diyorsunuz?
Mücadele son hızda devam ediyor. En ufak ayrıntıya dikkat ediliyor. Tabii devletin içine sinsice yerleşmişler. Ayıklıyoruz, hasar vermeden ayıklıyoruz. Çaldıkları üç-beş kuruş paraları kaldı. Onu da bitiriyoruz. Yakında nefesleri tümden kesilir. Son çırpınmaları da bitecektir.
Evet, Başbakan Yıldırım’la geçen haftayı değerlendirdiğimiz uzun sohbetten kısa notlar aktarıyorum.
Elbette geçen haftanın önemli olayı, Avrasya Tüneli’ni de konuştuk.
Avrasya Tüneli aslında muazzam bir hayalin başarı öyküsüdür.
Tünelin doğumu şöyle gerçekleşiyor:
Ulaştırma Bakanlığı sırasında Binali Yıldırım, havaalanından şehir merkezine doğru geliyor.
Sahilden ilerlerken trafik sıkışıklığını görünce, kendi kendine şöyle diyor:
- Neden hep Boğaz’ın üstünden köprü yapıyoruz? Boğazın altından da bir geçit yapsak ne olur?
Makam otomobilinin arka koltuğundan Boğaz’a doğru sorulan bu soru, önce bir hayal oluyor.
Öyle ya, elin oğlu Manş Denizi’nin altından Fransa’yı İngiltere’ye bağlamadı mı?
Binali Yıldırım, o dakika Tayyip Erdoğan’ı arıyor.
İşte o telefon konuşması Avrasya Tüneli’nin doğum konuşmasıdır.
Tayyip Bey, “Tamam, hemen çalışmaya başla” diyor.
O günden bu yana sabaha karşı şantiye denetlemesinden denizaltı jeolojik çalışmalarına kadar an ve an Tayyip Bey ve Binali Bey projeyi takip edip, bugüne getiriyorlar.
Uzun ve çok meşakkatli bir süreç bu.
Ve sonuçta bir hayal...
Dünya çapında bir başarı öyküsüne işte böyle dönüşüyor.
Hayırlı olsun.
İyi haftalar...