Paranın zirvesi resmen başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen IMF-Dünya Bankası toplantılarının açılış konuşmasını yaptı. Küresel krizle ilgili önemli mesajlar veren Erdoğan, krizde ortak akılla hareket edilmesinin umut verici olduğunu söyledi. Erdoğan, "Uluslararası mali kuruluşların reformu konusunda da gerekli fedakarlıklar yapılmalı" dedi.İstanbul'un sadece kıtalar arasında değil, medeniyetler arasında, kültürler arasında, ekonomiler ve ticaret havzaları arasında da bir köprü konumunda bulunduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu birleştirici şehrin, zor günlerden geçtiğimiz şu dönemde güçlerimizi, birikimlerimizi, tecrübelerimizi de bu anlamda bir araya getirmek suretiyle dünyamız adına, küresel ekonomi adına iz bırakan bir organizasyona sahip olacağına tüm kalbimle inanıyorum" dedi."Uzun zamandır eşi benzeri görülmemiş bir küresel krizi, önce finans krizi olarak ardından ekonomik bir kriz olarak yaşıyoruz ve bu krizden çıkışa yönelik arayışlar içindeyiz" diyen Erdoğan, gelinen nokta itibarıyla çok karamsar bir tablo çizmenin doğru olmadığını düşündüğünü ifade etti.Erdoğan, "Güçlü politika tedbirleri olumlu sonuçlar vermeye başladı. Bu umut verici bir gelişme ancak bu aşamada tedbiri elden bırakıp rehavete kapılmamamız gerektiği de bir gerçek..." diye konuştu.Bu kriz sonucunda veya bu kriz sürecinde küresel krizlerin gelişmiş ülkelerden de kaynaklanabildiğini ve sınır tanımadığını açıkça gördüklerini vurgulayan Erdoğan, "Dolayısıyla küresel ekonomide rollerin ve sorumlulukların dağılımını gözden geçirme ihtiyacı doğmuştur" dedi.Başbakan Erdoğan, "Şunu memnuniyetle ifade etmek durumundayım; krizin ortayı çıktığı günlerden bugüne kadar yaşadığımız süreçte uluslararası camia son derece etkili bir işbirliği içinde hareket edebildi diyebilirim. Bu süreçte ortak aklın ve istişarenin sonucu olarak bir çok acil kriz, alınan tedbirler neticesinde başarıyla uygulamaya kondu. Bu tedbirlerin sonuçlarını da almaya başladık. Şimdi bundan sonraki gündem orta uzun vadeli yapısal reformlara odaklanmaktır" dedi."Her şey insan için..."Erdoğan, küresel kriz herkese acı bir şekilde, küreselleşmenin neden olduğu inanılmaz boyuttaki ekonomik refaha rağmen hala yoksulluğun önüne geçilemediğini hatırlattı.Erdoğan, "Dünyanın bir bölümü sınırsız bir şekilde tüketirken diğer bir bölümü de açlık nedeniyle hayatta kalma mücadelesi veriyor" dedi.Bunun sürdürülebilir olmadığının bir gerçek olduğunu söyleyen Erdoğan, "Yaşadığı acıları, merhametsizlikleri, insafsızlıkları kapitalizmin vahşi yüzü olarak niteleyen insanların sayısı hiç de az değil. Oysa biliyoruz ki kapital başta olmak üzere her şey insan için" diye konuştu.Erdoğan, bir bölgede yaşanan terör, zulüm, hoşgörüsüzlük, sefalet, fakirliğin küresel boyutlarda etkiler meydana getirebildiğini söyleyerek, "Barışın, refahın, kardeşliğin, güvenliğin, huzurun küreselleşmediği bir dünyada kimsenin mutlu ve huzurlu olma imkanı kalmamıştır" dedi."Diyalog ve işbirliği son derece önemli"Erdoğan, 21. yüzyılın refahın ve huzurun paylaşıldığı bir yüzyıl olmasını istediklerini belirtti. Buradaki temsilcilerin, devletlerin, sivil toplum örgütlerinin ve tüm uluslararası kuruluşların temel hedefinin bu yönde olduğunu dile getiren Erdoğan, "Kimsenin mağdur olmadığı, kimsenin dünyanın zenginliklerinden mahrum kalmadığı, herkesin adalet ve merhamet temelinde bölüşüm sürecinden istifade ettiği bir dünya kurmak durumdayız" dedi. Günümüz dünyasındaki rekabetçi anlayışında, üretilen refahı paylaşması bu refahın devam etmesi açısından son derece önemli olduğunu ifade eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaşanan bu krizin aşılması için ortaya konulan diyalog ve işbirliğinin bu açıdan son derece önemli olduğunu söyledi. Erdoğan, bu diyalog ortamının güçlenerek devam etmesi gerektiğini vurgulayarak, kriz sürecinde etkin rol oynayan IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların önümüzdeki süreçte etkinliklerini daha fazla da artırmaları gerektiğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, ekonomik kriz karşısında ortaya konan işbirliğinin ve diyaloğun, küresel çaptaki her meselede, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası örgütler tarafından etkili bir şekilde ortaya konulması gerektiğini belirterek, o zaman dünyanın daha yaşanabilir daha huzurlu daha dengeli bir dünyaya dönüşebileceğine inandığını ifade etti."Salonun dışındaki protestolara kulak vermek zorundayız"Çifte standart, maddiyet temelli çatışmalar, ayrımcılık ve hoşgörüsüz müdahalelerin halen devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, dünyada hatırı sayılır bir kesimin yaşadıkları olumsuzluklardan kapitalist ekonomiyi sorumlu tuttuğuna dikkat çekti.21. Yüzyılın başlangıcında bu yüzyılın barış, refah ve teröre karşı ortak mücadele yılı olacağı yönünde ciddi bir uluslar arası kamuoyu oluştuğunu belirten Erdoğan, ancak uygulamanın verilen sözlerden farklı olduğunu aktardı. 21. Yüzyılın refah, barış ve hoşgörü ortamına kavuşması için çok ciddi bir seferberliğe ihtiyaç olduğunu anlatan Erdoğan, "Biz 21. yüzyılı refahın ve huzurun paylaşıldığı yüzyıl olmasını tüm kalbimizle istiyoruz. Tüm buradaki temsilcilerin, devletlerin, uluslar arası kuruluşların temel hedefi de bu yöndedir. Eminim ki herkes 21. Yüzyılın tehditler yüzyılı değil, fırsatlar çağı olmasını arzuluyor. Bunun için daha fazla çalışmamız bu meseleye daha fazla kafa yormamız, dünyadan yükselen çığlıklara daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor." Şeklinde konuştu.IMF ve Dünya Bankası toplantılarına yapılan protestolara da dikkat çeken Erdoğan, "Salonun dışında devam eden protestolara kulak vermek zorundayız. " ifadelerini kullandı."Uluslararası mali kuruluşlar yeniden yapılanmalı"Küreselleşme sürecinin, yükselen piyasa ekonomilerinin uluslararası ekonomik sistemlerde oynadığı rolü fiilen artırdığını dile getiren Erdoğan, yükselen piyasa ekonomilerinin dinamik yapılarıyla küresel ekonomik faaliyetin çok önemli bir parçası haline geldiğini, küresel büyümenin seyrini belirleyecek güce ulaştığını söyledi. Bu durumun, 21. yüzyılın ekonomik realitesi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Küreselleşmenin dinamiğini herkese fayda sağlayacak şekilde kullanmak ve potansiyel riskleri en aza indirmek istiyorsak, bu realitenin gereklerine uygun hareket etmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla uluslararası mali kuruluşları, bu fiili durumun gerektirdiği şekilde yeniden yapılandırmak, artık bir zorunluluk haline gelmiştir" dedi. Finansal sektör değerlendirme programıBaşbakan Erdoğan, "Kriz sonrası dönem, dünya ekonomisi için artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yeni bir dönemdir. Bu yeni dönemde tüm ülkeler, birbirleriyle işbirliği yapmak ve diğer ülkelerin görüşlerini dinleme konusunda daha açık olmaya ihtiyaç duyacaklardır. Uluslararası camia olarak üzerimize düşen en önemli sorumluluklardan birisi, uluslararası finansal kuruluşların reformu sürecinde gerekli fedakarlıkları yapmaktır" diye konuştu. Yaşanılan krizin, mali sektördeki kırılganlıkların zamanında tespitinin büyük önem taşıdığını da ortaya koyduğunu belirten Erdoğan, "Bu çerçevede IMF ve Dünya Bankası'na önemli görevler düşüyor. Bu kurumlar tarafından gerçekleştirilen Finansal Sektör Değerlendirme Programını son derece önemli bulduğumuzu ifade etmek isterim" dedi."Bir hayalim vardı o da... "Sözlerine İstanbul ile başladığını İstanbul ile bitirmek istediğini dile getiren Erdoğan, "İstanbul tarih, turizm ve kültür alanında olduğu kadar ekonomik ve ticari alanda da Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen şehirlerinden bir tanesi. İstanbul'da 4,5 yıl belediye başkanlığı yaptım ve o zamandan bir hedefim, bir hayalim vardı, o da İstanbul'u bir finans merkezi haline getirme projesiydi" dedi. Erdoğan, "Tabii farklı merkezi yönetimler olduğu için İstanbul'umuzu o zamanlar bir finans merkezi haline getirmeye muvaffak olamadık. Şimdi ise merkezi yönetim bizde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yine bizde. Oturduk konuştuk ve süratle dedik ki; 'İstanbul'umuzu artık finans merkezi yapma zamanı geldi'. Ve Orta Vadeli Programımızda da kararlılıkla ifade ettiğimiz gibi, bu önemli bir yapısal reform, bunu gerçekleştireceğiz ve İstanbul'umuzu finans merkezi yaparken gerek kamu finans kuruluşlarını, zaten özel sektörün finans kuruluşları burada, denetleyici kurum ve kuruluşları da buraya almak suretiyle İstanbul bu noktada yeniden bir yapılandırmanın içerisine süratle giriyor. Buna göre planlama çalışmalarını bitirdik, şimdi artık uygulama zamanı geldi. Ve küresel bir finans merkezi haline getirmek için de çalışmalarımızı yoğunlaştırdık" diye konuştu. İstanbul ve Türkiye'nin böylesine büyük ve iddialı bir proje için hazır olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin son dönemde finansal derinleşme alanında attığı adımların bu konudaki yüksek potansiyeli, finansal düzenlemeleri çok ileri düzeylere taşımış olması ve kurumsal altyapının iyi tesis edilmiş olmasının, İstanbul'un finans merkezi haline getirilmesinde önemli avantajlar sağladığını vurguladı. Başbakan Erdoğan, "Bu özelliklere ülkemizin genç ve dinamik nüfusu, yetişmiş insan gücü, jeopolitik avantajları, hızlı büyüyen ve gelişen ekonomisi, sağlam birikim altyapısı, zengin kültürel ve tarihi geçmişi eklendiğinde uluslararası finans camiasının İstanbul'un sunduğu avantajları görmezden gelemeyeceğine inanıyoruz" dedi.