'Başbakan 'Kanuni, Şehzade Mustafa'dan sonra beni öldürecek' dese, inanacak taraftarı var'

'Başbakan 'Kanuni, Şehzade Mustafa'dan sonra beni öldürecek' dese, inanacak taraftarı var'

Hülya Karabağlı / Ankara

CHP İzmir Miletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Rıza Türmen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "kendi saflarını sıkılaştırmak ve iktidarda kalmak için toplumda “biz” ve “onlar” şeklinde bilinçli bir kutuplaşma yarattığını" savundu.

Türmen, "Başbakan, “Sultan Süleyman, Şehzade Mustafa’yı öldürdü. Şimdi beni de öldürecek” dese, buna inanacak taraftarı var” dedi. Türmen'e göre, Başbakanın en başından beri kafasında dini referanslı bir Türkiye projesi var.

Türmen, T24'e AKP hükümetinin özgürlükleri sınırlandıran yasal düzenlemelerini ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın izlediği tutumunu değerlendirdi.

"AKP, seçim sandığını tek meşruiyet kaynağı olarak gösterince, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, temel hak ve özgürlükler gibi demokrasinin özünü oluşturan ve iktidarı frenleyici bütün sınırlardan kurtuluyor" diyen Türmen, otoriter rejim vurgusu yapıyor. Türmen'in değerlendirmeleri şöyle:

 

'Türkiye demokrasi ile yönetilmiyor

 

17 Aralık sonrası alelacele hazırlanan HSYK, İnternet, MİT düzenlemeleri siyasetin ve özgürlüklerinin alanını iyice daraltıyor, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırıyor. MİT'e bir yandan sınırsız yetkiler verilirken öte yandan suç işleme serbestliğini sağlıyor. Böyle bir rejimin otoriter mi ya da totaliter mi olduğu tartışılabilir ama tartışılamayacak olan Türkiye'nin demokrasi ile yönetilmediği. Yurtdışındaki çevreler bunu anlamış durumda. Türkiye'deki yönetim biçiminin demokrasi olmadığı konusunda görüş birliği var.

 

'Yolsuzluk iddialarına sandığı gösteriyor'

 

Hükümet, meşruiyetin tek kaynağı olarak seçim sandığını gösteriyor ve buna halk iradesi diyor. Bunu yaparken halkın yarısının kendisine oy vermediğini görmezden geliyor. Yolsuzluk iddialarına karşı da seçim sandığını gösteriyor. Oysa yolsuzluk hesabının verileceği yer sandık değil, mahkeme. Yoksa 'ben seçildim' yolsuzluk yapabilirim' gibi garip bin mantık ortaya çıkıyor. Fren -denge mekanizmalarının ortadan kalkması iktidarın meşruiyetini yitirmesine yol açıyor.

 

'Biz'den olmayan herkes 'düşman'

 

Başbakan kendi saflarını sıkı tutmak ve iktidarda kalmak için kutuplaştırılmış bir toplum stratejisini izliyor. "Biz" ve "Onlar"dan oluşan toplumda "Biz"lerin saflarını sağlam tuttukça ve "biz"lerin sayısı daha fazla oldukça iktidarda kalma olanağı artıyor. O nedenle "Biz" den olmayan herkesi ve her topluluğu düşman olarak göstermek gerekir ki; saflar sağlam tutulsun.

"Başbakan, “Sultan Süleyman, Şehzade Mustafa’yı öldürdü. Şimdi beni de öldürecek” dese, buna inanacak taraftarı var” Liderin her söylediğini sorgusuz sualsiz kabul edecek bir kitle yaratıp medyayı da kontrol ediyorsanız, "Bana karşı darbe yapılıyor" diye karşı saldırıya geçmek daha etkin bir strateji gibi gözüküyor.