Başbakan Binali Yıldırım, darbe girişimini düzenlemekle suçlanan Fethullah Gülen cemaatine yönelik soruşturmanın 'cadı avına' döndüğüne dair eleştiriler hakkında "Devletin, ticaretin, siyasetin içinden, her yerden bu hainleri söküp atacağız. Kimse mağdur edebiyatı yapmasın. Kılı kırk yaracağız, yaşla kuru bir arada yanmayacak" dedi.
Yıldırım, ikinci darbe girişimi iddialarına ilişkin olarak "Bugünlerde sürekli olarak 'İkinci darbe yapılacak. Daha bitmedi, yeniden geleceğiz' diyorlar. Geleceğiniz varsa, göreceğiniz de var" dedi.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, partisinin Kızılcahamam'da düzenlenen "Gençlik Kolları ile Buluşma" programına katıldı. Yıldırım'ın AKP gençlik kolları ile buluşmasında yaptığı konuşmadan satır başları şöyle:
"Gençlik kollarımız her geçen gün büyümeye, kendini yenilemeye devam ediyor. İnşallah bu çalışmalarla fikir dünyamız daha da zenginleşecek, Türkiye’nin meselelerine ilişkin donanımlarınız daha da artacaktır. Sizlerle birlikte olmaktan duyduğum mutluluğu ve gururu bilmenizi istiyorum. Karşımda gördüğüm geleceğimiz olan gençler, size bakarken, biliniz ki Türkiye’nin aydınlık yarınlarını, parlak geleceğini görüyorum. Sizler, hayalini kurduğumuz mutlu, gelişmiş Türkiye’nin umudusunuz. AK Parti olarak biz sadece yaşadığımız bu toprakların sorumluluğunu taşımıyoruz, çok daha geniş bir coğrafyanın sorumluluğunu da taşıyoruz. Her nerede yaşıyor olursa olsun, bütün gençler, insanlığın gelecek umududur. Sizleri geleceğe hazırlamak da Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin en önemli ve öncelikli görevidir. Sizler haftasonu tatillerinizi bir kenara bırakarak AK Parti Gençlik Kolları’nın düzenlediği bu çalışma programına 81 ilden akın akın geldiniz. Bu bir dava şuurudur, parti bilincidir. Bu çalışmalar Erzurum, Afyonkarahisar, Kahramanmaraş ve Kızılcahamam’da 8 hafta boyunca devam edecek. Ekim ayında kalan son iki eğitimi de bugünlerde tamamlıyorsunuz. Bu eğitimlerin düzenlenmesinde en büyük emeği olan AK Parti Genel Merkez Genel Başkanlığı’na, Melih kardeşimize, bütün çalışma arkadaşlarına, MKYK’sına ve emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
"Kurucumuz, liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla meydanlara inen sizlerdiniz. Gençlerdi. Gençleri sürekli tenkit ettiler. 'Gençler apolitik' dediler. Gençler Türkiye’nin sorunlarına Fransız dediler. Gençlere çok şey söylediler. Ama o gençler 15 Temmuz’da Türkiye’ye sahip çıktılar. Alçaklara bu ülkeyi teslim etmediler. Saat 10:30’da Melih’i aradığımda bana dedi ki, dedim 'Melih, hazır ol, teşkilatını hazırla. Cumhurbaşkanımızla konuştuk, ölümüne direneceğiz. Hiç kimseye, hiçbir haine bu bayrağı teslim etmeyeceğiz.' Melih kardeşim 'Biz hazırız genel başkanım' dedi. 'Her an meydanlardayız.' AK Parti demek memleket zordaysa, milletin ayağa kalkması gerekiyorsa, en önde giden teşkilat demektir. O gün şahadet şerbetini içen gençler arasında AK Parti gençlik kolları mensubu 12 kardeşimiz de vardı. Bütün şehitlerimize, gerek vatanın savunması için, gerek 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün defedilmesi için hayatını seve seve veren bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Mekanları cennet olsun. Bütün gazilerimize, acil şifalar diliyoruz.
"MGK’nın aldığı kararla ve Bakanlar Kurulu’nda vereceğimiz kararla 15 Temmuz Şehitler ve Demokrasi günü olarak her yıl kutlanacak. 15 Temmuz artık resmi bir bayram haline gelmiştir. 15 Temmuz asla unutulmayacak. Bugünlerde sürekli olarak “İkinci darbe yapılacak. Daha bitmedi, yeniden geleceğiz” diyorlar. Geleceğiniz varsa, göreceğiniz de var.
"Bunlar FETÖ’nün karanlık kampanyalarıdır. Milletimiz asla itibar etmesin ama rehavet de yok. Gece gündüz her şeye hazır olacağız. Sizlerle hazır olacağız. 15 Temmuz gecesi milleti gördüler. O gece Türkiye’nin bütün minareleri ezanlarla, salalarla inledi. Türkiye’nin bütün meydanları, genciyle, ihtiyarıyla, kadınıyla, erkeğiyle, doldu taştı. Bütün vatandaşlarımız, bütün insanlarımız Türkiye’yi savunmak için akın akın meydanlara koştu. Evet. Şehitlerimiz var. Yüreğimiz yandı ama şunu bilin ki, o şehitler gözlerini kırpmadan toplara, tüfeklere, kurşunlara meydan okurcasına direndiler. 'Ya istiklal, ya ölüm' dediler.
"Doğdukları şehirler farklıydı ama gönülleri hep aynıydı. Hepsinin tek bir amacı vardı. O amaç da vatanı savunmak, ay yıldızlı bayrağı hainlere teslim etmemekti. Bu darbeyi tezgahlayan hainler zannetti ki bu vatan evlatlarını korkutacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın, hükümetimizin korkacağını, geçmişte darbe sesi duyunca şapkasını alan kaçacağını zannettiler ama onlar bilemedi ki darbeyi görünce şapkasını alıp giden değil, darbeye darbe vuran bu milletin önünde şapkasını çıkaran yöneticiler vardı.
"Şimdi artık zaman bunları bünyeden temizleme zamanı. Devletin, ticaretin, siyasetin içinden, her yerden bu hainleri söküp atacağız. Kimse mağdur edebiyatı yapmasın. Kılı kırk yaracağız, yaşla kuru bir arada yanmayacak. İntikam duygusuyla değil, adaletle hareket edeceğiz. Bütün bunları söyledik. Buna rağmen hataların olabileceğini de öngörüyoruz ancak hata yapmayacağız diye hiçbir şey de yapmayacağımızı kimse bizden beklemesin. Öfkeyi bir kenara bırakarak hukuk çerçevesinde hareket ediyoruz. Siyasetteki varlık sebebimiz, demokrasiyi, hukuk devletini eksiksiz olarak hayata geçirmektir. Geçtiğimiz 15 yıl içinde böyle oldu, bundan sonra da böyle olmaya devam edecek. AK Parti kurucu lideri, seçilmiş cumhurbaşkanıyla, Recep Tayyip Erdoğan’la yola çıkarken bir şey söyledi. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
15 yıl geçti. AK Parti ile doğan bebeler bugün 15 yaşına geldi. Onlar AK Parti ile büyüdü. AK Parti'nin neyi yaptığını, neyi yapmadığını tam olarak anlaması mümkün değil. Belki yarısını anlayabilirler. Bugün Türkiye'de ne oluyor diye anlamaya çalışanlar AK Parti'nin yaptıkları konusunda fazla fikri yok. Zannederler ki eskiden beri böyleydi.
"O yüzden size büyük görev düşüyor. Türkiye'nin her köşesinde mutlaka AK Parti'yi, AK Parti'nin davasını, AK Parti'nin Türkiye sevdasını anlatacaksınız. Yılmadan, yorulmadan anlatacaksınız. Bu toplantılar AK Parti şuurunu, takım ruhunu geliştirmek için yapıyorsunuz.
"AK Parti geçtiğimiz 15 yılda iki şeyi başardı. Birincisi Türkiye'nin kalkınması. 15 yıl önceki Türkiye'yi düşünün, bugünkü Türkiye'yi görün ve kıyaslayın. Uzağa gitmenize lüzum yok. Ankara-Kızılcahamam yolunu düşünün. O günkü halini düşünün, bugünkü halini düşünün. Geldiğiniz illerin yollarını düşünün, hastanelerin, okulların, üniversiteleri düşünün ve bir karşılaştırma yapın. Türkiye nereden nereye geldi. 1 Türkiye'yi 3 Türkiye yaptık, Türkiye'yi 3'e katladık. Yollarıyla, hastaneleriyle, okullarıyla dünyaya dudak uçuklatacak büyük projeleriyle Türkiye'ye çağ atlatan partinin adı AK Parti'dir.
aBunları yaparken zannediyor musunuz ki her şey süt limandı, önümüzde kimse yoktu, her şey rahattı. Maalesef öyle olmadı. Darbe heveslileri, vesayet odakları hemen harekete geçti. Tek başına iş başına demiştiz, meydanlara düşmüşüz, 3 Kasım'da işbaşına geçirmiş. Ankara'ya geldik, işe başladık ortaklarımzı peydah oldu. Siz nereydiniz kardeşim, sizi görmedik. Gelenekmiş, Ankara'ya gelince gizli ortaklar varmış. Yağma yok, biz senedi milletten aldık, millete veririz, hadi oradan. Eski alışkanlıkları elinin tersiyle iten partinin adı AK Parti'dir. Bunlar boş durmuyor kapıdan kovuyorsunuz, bacadan girmeye çalışıyorlar.
Darbe kötü bir alışkanlık. Bizim yakın siyasi tarihimizde rastladığımız kötü bir alışkanlık. İlki 1960'a dayanıyor. Demokrat Parti iktidardan indirildi ve 27 Mayıs'ta başbakan ve bakanları yargılandı ve idam edildi. Türkiye dünyada büyük bir demokrasi ayıbına mahkum edildi. Rahmetli Menderes'i Eskişehir'de karşılayan bir gün önce milyonlar, bir gün sonra ortada kimse yok. 70'lere geldik, 71'de muhtıra. 80'e geldik 12 Eylül tekrar darbe. 90'lara geldik 28 Şubat tekrar muhtıra ve Refah-Yol hükümeti istifaya zorlandı. AK Parti tek başına gelince, artık vesayet odakları yok oldu derken, 2000'li yıllar boyunca AK Parti bir yandan Türkiye'yi dönüştürürken, kalkındırırken; Cumhurbaşkanı seçeceğiz yeni bir icat çıkardılar. Cumhurbaşkanı seçebilmek için 367 milletvekilinin hazır olması lazım. Bizim de 363 milletvekilimiz var. Çok bilmiş hukukçular yeni bir icat buldular 367. Onlar kadrolu vesayetçi hukukçular, her dönemde işbaşındalar. Ne o, AK Parti cumhurbaşkanı seçemez. Kim dedi, kardeşim milletin sözünün üzerine söz olur mu? Millet bir şey dediyse herkes selam duracak. Gittik millete sorduk, millet de cevabını verdi. 'Siz mi seçtirmiyorsunuz, biz seçiyoruz' dedi. Bu millet hep yanlışı düzelten millet olmuştur. Kim yanlış yapmışsa o yanlışı düzelten hep millet olmuştur.
"Millet ilk defa 15 Temmuz'da başka bir şey yaptı. Yanlışları ilk seçimde düzeltiyordu. Yanlış yapılıyor, ses etmiyor, seçimde hesabı görüyor, yanlış yapanlar kenara atıyor. 15 Temmuz'da 'Haddi aştınız' dedi. 'Acil operasyon lazım' dedi, o gece hesabı gördü. Hepsini darbecileri birer birer hesabını gördü.
"Bu yetmedi, bu vesayetçiler kenara çekilir dedik, geçmediler. Ne yaptılar? Hemen AK Parti'ye kapatma davası açtırdılar. Tek başına işbaşında. Bütün sorunları çözüyor, millet desteği tam. Bir de bakıyorsun bir sabah AK PArti'ye kapatma davası açılmış. Herkes şaşkın, bütün dünya 'Ne biçim memleket' diyor. Ben o gün yurtdışındaydım, muhatabım 'Bu bir şaka olmalı' dedi. 14 Mart 2008. Cumhurbaşkanı seçiminden sonuç alamayanlar daha büyük bir hamle yapmaya karar verdiler, bunda da başarılı olamadılar. Siyasetten men edilecek 71 kişilik listenin içinde ben de vardım. Bu liste benim için şereftir. Listenin başında Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları. 15 Temmuz'da da benzer liste var; Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları.
"Kapatma davasını atlattık, bu sefer yargı darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Onunla mücadele ettik, olmuyor, yargıda reform yaptık. Onu da referanduma götürdük. Darbe teşebbüsü Erzincan'da başladı. O savcıyla başlayan bir süreçti, işler sıkıntılı yargıda bir reform paketi hazırladık ve HSYK'nın yapısını yeniden tanımlayan bir reformu halka götürdük ve halk kabul etti. Katarından kurtulalım derken, beterine rastladık. Bu sefer FETÖ'cüler çıktı. İlk anayasa yargı reformunda kendilerini gösterdiler. Sonrasını biliyorsunuz. MİT Başkanı'nın alnma teşebbüsü, Gezi'deki roller, daha sonra 17-25 Aralık'ta hükümete karşı meydan okudular. Sonra iş kızıştı gele gele 15 Temmuz'a geldi.
"Bir yandan millete hizmet edeceksiniz, milletin sorunlarını çözeceksiniz, bir yandan da vesayet odaklarını temizleyeceksiniz. 'Artık bir şey olmaz' demeyin. Çünkü bu topraklar çok dinamik. Bu bölge üzerinde hesabı olanlar çok. O yüzden uyanık olmak mecburiyetindeyiz. Her an, her şeye hazır olarak hedeflerimizden zerre kadar sapmadan, durmadan, yorulmadan devam edecğeiz.
"15 Temmuz geride kaldı. 15 Temmuz'un doğurduğu bu kötü sonuçlardan kurtulmamız lazım. Hayat devam ediyor. Biz OHAL ilan ettik. OHAL'i biz millete ilan etmedik, kendimize ilan ettik. Hükümete ilan ettik. Niye? Çünkü bu alçak hainleri bir an önce temizlememiz lazım. Artık milletin sürekli bunlarla meşgul olmasını, 'güvende miyim, değil miyim' diye tedirgin olmasının önüne geçmemiz lazım. Şimdi yeni yeni oyunlar peşindeler. FETÖ sonuç olamadı, işi BTÖ'ye havale etti. Bunlar 15 Temmuz'dan önce, hem 15 Temmuz'dan sonra bir araya geldiler, işbirliği yaptılar. FETÖ 15 Temmuz'dan önce başarılı olamadığı için BTÖ'ye dedi ki, 'Bizim işler ters gitti, bize bir el atın. Terör faaliyetlerini artırın, desteği yapacağız' dediler. Ey bacılarım, kardeşlerim himmet paraları terör olarak dönüyor. Artık bırakın bu hainlerin peşinden gitmeyi.
"Cumhurbaşkanımız bunları üçe ayırıyor. İbadet, ticaret, ihanet edenler. Bizim hedefimiz ihanet edenlerle, bizim derdimiz hainlerle, bizim derdimiz sizin ibadet diye verdiğiniz o paraları peşkeş çekip, ticaret adı altında millete silah doğrultanlara hesap sormaktır bizim hedefimiz. Dişinden tırnağından artırmış o halis duygularla yardım eden, himmet eden, kurban bağışlayan, burs veren, temiz, masum vatandaşlarımızla bizim işimiz yok. Onlar bizim başımızın üstündedir. Bizim derdimiz onları bu güzel duygularını sömürerek, dini duygularınızı istismar ederek, hainlerle, Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapan FETÖ terör örgütüyledir. Onun için bize hiç kimse 'Siz masum insanlarla uğraşıyorsunuz' demesin.
"Bu örgüt kapalı bir örgüt. Bu örgüt şeffaf değil. İlişkilerini ortaya çıkarmak kolay değil. Biliyoruz. Onun için de işimizin kolay olmadığını söylüyoruz. 'Efendim, niye bunlar belli değil mi?' Genelkurmay Başkanı'nın onlarca yıl yanında bulunan, nefes alıp verişini kontrol eden bir adam 'Buraya kadar' diyip kelepçelemeye çalşıyor. Damarlarınızın içindeki mikroptur bunlar. Bunlar tek tek bulup çıkaracağız, vücudumuzu temizleyeceğiz. Kimse bize ders vermeye kalkmasın. Dostlarımız 'Ne yapın edin de bunları fazla hırpamayın'. Sen o çocukların, gençlerin halini gördün mü? 12 yaşındaki torunum 'Bunlar bizim askerlerimiz değil m, niye ateş ediyorlar, insanları öldürüyorlar' diye sorunca cevap veremedim. Şimdi o cevabı veriyoruz. Bu cevabı Türk hakimleri, Türk savcıları veriyor."