Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kurtuluş Savaşı günlerinde Polatlı'dan top sesleri gelirken Meclis vazifesini yerine getirdi'' diyerek, "Bugün de sermayesini, manşetlerini kurşun gibi Meclis’in üzerine çevirenlere rağmen Meclis’in ve siyasetin saygınlığından taviz vermeyeceğiz'' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, AKP grup toplantısında konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle şu hususu vurgulamak istiyorum. Her insan farklı yaratılmıştır. Parmak izi yüzüyle tavrı düşüncesiyle diğerinden farklıdır. Her insan her can Allah tarafından yaratılmış onun takdiriyle vücut bulmuştur.
Standart insan tanımı asla yapılamaz. İnsanları hangi kritere göre olursa olsun, tasnife tabii tutmak en başta Yaradan'a saygısızlıktır. Kadın-erkek arasındaki ayrımcılık dini değerlere de tamamen aykırıdır. İnsanlara derilerinin renginden, dillerinden, ekonomik durumdan dolayı farklı nazarla bakmak ne kadar faşizm ise, insanlara bir takım engeller nedeniyle farklı bakmak da o kadar faşizmdir, ırkçılıktır. Normal yada anormal insan yoktur. İnsan vardır, can vardır.
2005 yılında ilk engelli kanununu biz çıkarttık. Engelliler için yapılacak düzenlemeleri anayasa hükmüne biz bağladık. 2013’te yasa ve mevzuattaki engelli kardeşlerimizi rahatsız eden ifadeleri çıkarttık. Özel eğitim kurumlarında, sınıflarda, engelli öğrenci sayısı buraları özellikle söylüyorum. Birilerinin bu işlerde nasıl istismar yaptığını ortaya koymamız lazım. Bugüne kadar gelen iktidarların istismarları ortadadır. Özel eğitim kurumlarında, kaynaştırma sınıflarında engelli öğrenci sayısı 2002 yılında 53 bin kişi. Şu anda bu sayı 231 bin kişiye ulaştı. Engelli kardeşlerimizi okullara ücretsiz taşımaya başladık. Şu anda 46 bin kişiyi taşıyoruz. İstihdam noktasında adımlar attık. 2002’de devlette, engelli 5 bin 777 kişi çalışıyordu. Şu anda 32 bine çıktık.
Ne diyorlardı biliyor musunuz, engelliden öğretmen olmaz. Biz bu yanlışı kaldırdık. Şu anda bin 312 öğretmen kardeşimiz atandı. Son derece mutlu görevlerine başladılar.
2002’de bir engelli kardeşimiz 24 lira. Yanlış duymadınız ayda 24 lira maaş alıyordu. Şu anda engellilik durumuna göre 564-725 lira arasında ödeme yapıyoruz.
Engelli kardeşlerimizin bazılarının bakımının sabır istediğini biliyoruz. Bunun için evde bakım aylığı uygulaması başlattık. Ailelere 403 lira ödemeye başladık. Şu anda 703 lira ödüyoruz. 11 yıl önce 30 engelliye bir bakım elemanı düşüyordu, 6 engelliye bir bakım elemanı hizmet veriyor.
İnşallah daha da fazlasını yapmaya devam edeceğiz. Her türlü ayrımcılığı, engeli ortadan kaldıracağız. Şu anda AK Parti Genel Merkez binası, engelli kardeşlerimiz için yeniden düzenlendi. Kamuda bu düzenlemeleri daha yoğun yapacağız. Özellikle belediye başkanlarımızın, şehirleri engelsiz hale getirmeleri en büyük arzumuz.
Her türlü ayrımcılığı inşallah kaldıracağız. Yeter ki gönüller engelli olmasın. Bir kez daha 3 aralık dünya engelliler gününün hayırlara vesile olmasını diliyorum.
İhracatımız 13 milyar 798 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam cumhuriyet tarihimiz boyunca tek bir ayda yapılan en yüksek ihracat rakamı. Aylık bazda cumhuriyet tarihinin rekorunu kaydetmiş oldu. Bir başka önemli rekoru da Merkez Bankası rezervlerimizde kaydettik. 2002 yılında 27,5 milyar dolar olarak almıştık. Döviz rezervimiz bu yılın Mart ayında 136 milyar dolara ulaşarak tarihinin en yüksek rakamına ulaştı. Şu anda ise Merkez Bankası döviz rezervimiz 135 milyar doları aşarak, 135 milyar 328 milyon dolara ulaştı. Bu rakam tüm zamanların en yüksek rakamı. Bu güzel gelişmenin de ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Yeni çıkardığımız bir kanuna da halkımızın dikkatlerini çekmek istiyorum. Evet, 28 Kasım Perşembe günü Tüketici Kanunu Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanunla, vatandaşımızın haklarını daha geniş koruma altına alıyor, hak arama yollarını da genişletiyoruz. Tüketicilerin haklarını aramaları için mahkemeye gitmelerine gerek bırakmayacak mekanizmalar oluşturulan bu kanun da ülkemize hayırlı olsun diyorum.
Cuma günü Kırklareli, cumartesi Tekirdağ, Pazar günü de Edirne’de olmak üzere üç gün Trakyamızı dolaşacağız. Vatandaşlarımızla buluşacağız. Bu arada yerel seçim adaylarımızı da açıklamaya başladık. Geçen hafta grup toplantımızda burada 10 şehrimizin adaylarını tanıtmıştık. Cuma günü 21 adayımızı açıkladık. Muğla’da teşkilatımızla yaptığımız toplantıda adayımızı tanıttık. Şu ana kadar 32 şehrimizin aday tanıtımlarını yapmış olduk.
Bugün 15 şehrimizin daha adaylarını burada ilan ediyoruz. Böylece aday sayısı 47’ye ulaşıyor. Perşembe günü de İstanbul’da toplantı gerçekleştirip adaylarımızı açıklayacağız. Kasım ayı itibariyle artık 11 yılımızı doldurduk, 12’nci yıldan gün almaya başladık. Hamdolsun Türkiye’ye iz bırakacak eserler ortaya koyduk.
Şunu artık herkesin bilmesi gerekiyor. Bu millet gayri mümeyyiz değildir. Yani millet kendi kararını kendisi vermekten aciz değildir.
Hatırlayın. Bu ülkede bir dönem tek parti yani CHP hiçbir eleştiriyi, hiçbir öneriyi tavsiyeyi dikkate almadan, hiçbir itiraza kulak vermeden ülke yönetmiştir. Millete siz bilmezsiniz, anlamazsınız denilmiştir. Millete devlet yönetmek önemli iştir diyerek karar hakkı tanınmamıştır. Hâlâ halkına bidon kafalı diyen bunlardır. Milletin de bir sözü olduğu kabul edilmemiştir.
1950–60 arasındaki çok partili demokratik dönem 27 Mayıs müdahalesiyle rafa kaldırılırken yine millete aynı hakaret yapılmıştır.
12 Eylül 1980’de, 28 Şubat 1997’de aynı şekilde millet tahkir edilmiş, milletin bizati kendisi yok sayılmıştır. Milleti yok sayan tek parti dönemi, müdahale dönemi değildir. Çok partili dönemlerde, kimi çeteler, karanlık odaklar, zümre ve gruplar, bazı sermaye çevreleri millete aynı tahkir edici nazarla bakmış, milletin tercihini yok saymıştır. Bunlar hükümetler kurmuşlardır, istedikleri zaman değiştirmişlerdir
Gazi Mustafa Kemal’in 22 Nisan 1920’de çektiği telgrafını ben çok sık hatırlıyorum. Bu telgraf önemlidir. TBMM’nin ne olduğunu, neden açıldığını en kısa açıklayan ifadeye sahiptir.
“23 Nisan 1920’den itibaren bütün sivil ve askeri makamların, bütün milletin başvuracağı merci Büyük Millet Meclisi olacaktır”
Millet adına orada bulunan karar veren vekillerin Türkiye’nin istikametini çizeceği söyleniyor. İşte bu salon biliyorsunuz Türkiye ikili, burası da senatoydu. Biz şu anda senato salonunda AK Parti grubu olarak faaliyetimizi sürdürüyoruz.
Nihayetinde karar verecek olan TBMM’dir. Milletin seçtiği vekillerdir. Meclis’i de hükümetleri de teşkil eden millettir. Millet beğendiğini orada tutar, beğenmediğini de alaşağı eder.
Üzerinde durmak istediğim husus şudur. Milli irade sandığa demokrasiye en çok sahip çıkması gereken bizzat TBMM’dir. Meclis içindeki hiçbir vekil her bir siyasi parti, saygınlığını en üst düzeyde korumalı. Milli iradeye sahip çıkmalıdır.
Eğer bir vekil yada siyasi parti, yetkinin kendisinde değil Meclis dışındaki güçlerde olduğuna inanıyorsa, medet umuyorsa, o vekil ve siyasi parti en başta kendisini inkar etmiş olur. Milletten başka sandıktan başka karar mercileri aramak en büyük haksızlık olacaktır.
Medya meclisin yerine geçemez, baskı grupları meclisin yerine geçemez, sermaye meclisin yerine geçemez, çeteler mafyatik örgütler kendilerini meclisin yerine koyamaz, üzerinde göremez. Millet adına karar veremez.
Geçmişte Türkiye’de milli irade, Meclis’in saygınlığını defalarca sarsmıştır. Ama biz buna asla müsaade etmedik. Kurtuluş savaşı günlerde Polatlı’dan top sesleri gelirken, Meclis vazifesini yerine getirmişti.
Bugün de sermayesini manşetlerini kurşun gibi Meclis’in üzerine çevirenlere rağmen Meclis’in ve siyasetin saygınlığından taviz vermeyeceğiz.
Ne elin silahlı terör örgütler, ne çeteler, ne manşetler, ne sermaye çevreleri Meclis’in çözüm iradesini gasp edemezler. Biz milletin emanetini omuzlarımızda taşıyoruz. Kirli komplolardan, terörist saldırılarından, yurt içi yurt dışında yazılan senaryolarından medet umanlar milletin emanetine ihanet eder. Her meselenin çözüm yeri TBMM’dir.
'OHAL'i kaldırdık, işkenceye sıfır tolereans getirdik'
2002 yılından itibaren temel kanunlarda demokratikleşme yönünde iyileştirmeler yaptık. OHAL’i kaldırdık. 2003’te işkenceye sıfır tolerans getirdik. 2004’te DGM’leri kaldırdık. Ölüm cezasını tamamen ayıkladık. 2005 yılında Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu gibi kanunlar yenilendi. 2007’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini getirdik. Uygulama imkanı kalmamış kanunları kaldırdık. 2008’de yeni vakıflar kanunu çıkardık, 301. Maddeyi yeniden düzenledik. 2009’da farklı dil ve lehçelerde yayının
2010’da EMASYA protokolünü kaldırdık. Halk oyuyla anayasanın 26 maddesini değiştirdik. Böylece YAŞ kararlarına yargı yolu açtık. 12 Eylül darbecilerine yargı yolu açtık.2012 yılında liselerde yapılan bazı uygulamaları yeniden düzenledik. İnsan hakları kurumunu kurduk. 2013’te TSK iç hizmet kanunu 35. Maddeyi değiştirdik.
Son açıkladığımız demokratikleşme paketiyle kılık kıyafet yönetmeliğini değiştirdik. Şimdi bu idari kısımlar hallettikten sonra, diğer maddelerin de inşallah adımını atıyoruz. Bunlar sadece örnek. Bunların her biri tarihi reformlardır.