Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar Kurulu’nun ardından yaptığı açıklamada, Rusya’yla sınır ihlali gerekçesiyle düşürülen jet, İsrail’le Mavi Marmara baskını nedeniyle bozulan ilişkilerde normalleşme sürecine girilmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yıldırım, Rusya’yla düzelme evresine giren ilişkilerin ardından turizmde yaşanan krizin aşılmaya başlandığını ve doluluk oranının yüzde 90 seviyesine geldiğini belirterek, “Rusya ile eski günlere dönüyoruz” dedi. Yıldırım, İsrail’le varılan mutabakat sonucu Aşdod Limanı’na gönderilen 11 bin tonluk yardım gemisiyle, 1,5 milyon Filistinliye insani destek sağlanacağını ifade etti.
Suriye'yle ilişkilere de değinen Yıldırım, "Suriye’de 500 bin insanı katleden diktatör rejim sona ermeden görüşme falan olmaz" diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Bayram öncesi müjdeli haberlerimize geçelim. Öyle inanıyorum ki bugünkü müjdeli haberlerimiz ne ilk ne de son olacak. Bundan sonra da milletimizin vatandaşımızın hayatını kolaylaştıracak bu ve buna benzer kararları aldıkça paylaşmaya devam edeceğiz.
"Son zamanlarda Akdeniz ve Karadeniz’e kıyısı olan komşularımızla ilişkilerin normalleştirilmenin somut sonuçlarını görmeye başladık. Rusya’yla eski günlerimize dönüyoruz. İsrail’le mutabakatla başladık, bu sürecin ilk semeresine de dün Gazze’de şahit olduk. 11 bin tonluk yardım gemisi Gazze’ye insani yardımları Mersin’den götürdü ve oradan, Aşdod Limanı’ndan çok zor şartlarda yaşayan 1,5 milyonu aşkın Filistinli kardeşlerimize insani destek olarak Türkiye verdiği sözü yerine getirmiş oluyor.
"Turizme bu sene krizle başladık. İki mutabakatla birlikte önce Rus tarafı bir rahatlama sağladı. Bayramla, Allah’a şükür doluluk oranı yüzde 90’lara çıktı. Bunun kalıcı hale gelmesi için tedbirlere devam ediyoruz.
"Rusya’dan İsrail’e, Mısır’dan Suriye’ye, AB ülkelerinden ABD’ye herkesle barışçıl, dostane ilişkilerimizi geliştirme azmindeyiz. Özellikle Suriye’deki durum sürdürülebilir değil ama bunun değişmesi mümkündür. Herkes sorumluluk almak zorundadır. Kalıcı barış için görüşmeler devam ediyor. Tek sınırımız var, adil, eşit iki taraflı bir devletin oluşması. En büyük müjde barış, güven ve huzurdur.
Yıldırım, bir gazetecinin “Koalisyon ortaklarından beklentileriniz neler? Rusya, İsrail, Mısır’la atılan adımların Suriye yönetimiyle atılması olur mu?” sorusu üzerine ise şu yanıtı verdi:
"Suriye’den en fazla canı yanan ülke Türkiye. Onlara ne sığınmacı geliyor, ne de teröristler çok kolay geliyor. Ama sanmasınlar ki bu iş böyle kolay olacak. Rekabet düşüncesini terk etmezlerse, karar verici, büyük ülkeler. Buradaki kan akmaya devam edecek, küresel bir tehdide dönüşecek. Bugün bu dünyada yayılan DEAŞ terörünün kaynağında bu var. Onun için diyoruz ki, buradaki paydaşlar, başta koalisyon güçleri, stratejik ortaklarımızın bireysel hesapları bir kenara bırakması, bu zulmün, akan kanın durdurulması lazım. Sınırdaş ülke olarak her türlü katkıyı vereceğiz. Bunun zamanı geldi, geçiyor. İkincisi Suriye’yle görüşmeler kısa vadede olmaz, önce oradaki zulüm sona ersin, diktatör rejim sona ersin, yarım milyondan fazla insanı öldüren rejimle neyi anlaşacaksınız? Burada işler düzene girerse, biz komşuyuz. Tabii ki iyileşmek mecburiyetinde olduğumuz bir ülke Suriye
Yıldırım, Suriyeli sığınmacılar için verileceği duyurulan vatandaşlık hakkı için ise şöyle konuştu:
"Suriyeli göçmenler, doğru 3 milyona yakın kardeşimizi bağrımız bastık. Şimdi bu Suriyeli göçmenlerle ilgili olsun, genel olarak vatandaşlığa girişte olsun, İçişleri Bakanlığı bir çalışma yaptı. Hazır. Kayıt altına aldık, okullara gönderiyoruz, sınırlı da olsa çalıştırıyoruz. İşler Suriye’de düzelirse, ben gidiyorum derse gider. Kalmak isterse, kısıtlayıcı şartlarımız belli. Sayın Cumhurbaşkanımız güzel açıkladı. İsteyene vatandaşlık hakkı vereceğiz. Teröre bulaşmışsa veremeyiz, karışık kuruşuk işleri varsa veremeyiz. Kendi ülkemizin huzurunu bozacaklara asla vatandaşlık düşünülemez. Bunun dışında Türkiye’nin büyümesine katkı sağlayacak olanlara tabii ki vatandaşlık verilir ama bunun da belli bir silsilesi var.