Başkanlığını AKP Kütahya Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal’ın yaptığı Avrasya Global Araştırmalar Merkezi (AGAM) tarafından hazırlanan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi eylemleri konusunda yanlış bilgilendirildiğinin belirtildiği “Taksim Olayları Analizi” başlıklı rapor, AKP içerisinde tartışma yarattı. Raporda, Taksim ve Gezi Parkı protestoları konusunda AKP’nin “stratejik hata” yaptığı ve projenin halka danışılması gerektiği de kaydedildi. Raporda yer alan bu ifadelerin, Gezi eylemlerinin “darbe provası” olduğu düşüncesinin hâkim olduğu AKP yönetiminde rahatsızlık yarattığı öğrenildi. Ayrıca, birçok AKP’li vekilin de rapordan duydukları rahatsızlıkları yetkili isimlere iletecekleri belirtildi.
Gezi eylemcilerine sert müdahale edilmesi, özellikle AKP içindeki liberal isimlerde ciddi rahatsızlık yaratmıştı. Taraf gazetesinden Hüseyin Özkaya’nın haberine göre, AKP’de, eylemler boyunca müdahalelere yönelik eleştirilerini Twitter üzerinden kamuoyuyla paylaşan ve bu durumu, hükümet kanadında “memnuniyetsizlikle” karşılanan İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay gibi düşünen 50’ye yakın ismin bulunduğu belirtildi.
Ancak partili kurmayların, eylemlerin başından bu yana, kamuoyu anketleriyle birlikte geniş kapsamlı değerlendirmeler yaptıkları ve bu değerlendirmeler sonucunda, partideki ağırlıklı görüşün “Gezi eylemlerinin demokratik bir tepki olarak ortaya çıktığı ancak kısa bir süre içerisinde, AK Parti iktidarına karşı ayaklanmaya dönüştüğü, eylemlerin ön sıralarında yasa dışı örgütlerin yer aldığı, eylemlerin arkasında dış mihrakların olduğu” şeklinde olduğu dile getiriliyor. Bu arada, eylemlerin akabinde partinin oylarının 4-5 puan bandında düştüğü ancak bir süre sonra yeniden % 50 puan bandına geldiği belirtiliyor.
Eylemlere tepki içeren açıklamalarda bulunan AKP’lilerden öne çıkan bazı isimler ve sözleri şöyleydi:
AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar: Tayyar, partiden eylemlere en sert tepki gösteren isimler arasında yer almıştı. Eylemler süresince ve sonrasında, gerek Twitter, gerekse basın yoluyla çok sayıda açıklamada bulunan Tayyar, eylemlerin temel hedefinin darbe girişimi olduğunu ileri sürmüştü. Tayyar, “Taksim’deki göstericilerin hedefi Başbakanımızı istifaya zorlamak, hükümeti düşürmek, nihai aşamada ise cumhurbaşkanı adayı olma ihtimalini ortadan kaldırmaktır. Özetle bu bir darbe girişimidir” demişti.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek: Eylemler hakkında pek çok tweet atan Gökçek, tepkisini, çıktığı bazı televizyon kanallarında da sürdürmüştü. Gökçek’in sert söylemleri, “hedef gösterme’’ tartışmalarına yol açmıştı. Gökçek, eylemlere ilişkin, CHP’yi suçlamış ve hatta CHP’nin kapatılması gerektiğini iddia etmişti. Gökçek’in öncülüğünde sosyal medyada başlatılan ve AKP’lilerin destek verdiği “CHP kapatılsın-Savcılar göreve” kampanyası gündemi günlerce meşgul etmişti. Gökçek’in attığı onlarca tweet arasında dikkat çeken ikisi şöyleydi: ‘’Vallahi sizi bir kaşık suda boğarız ama dua edin ki biz demokrasiye inanıyoruz. Bizde kaba kuvvet ve eşkıyalık yok. Halk ayaklanmış. Türkiye ayaktaymış. Hadi oradan. Bütün Ankara’yı ayağa kaldırdınız. Cürümünüz 2000 kişi.’’
AKP İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay ise, Gezi raporunu Taraf’a şu sözlerle değerlendirdi: “İdris Bey arkadaşımı ve onun başında bulunduğu araştırma merkezini kutlamak istiyorum. Çünkü Gezi olaylarıyla ilgili AK Parti kamuoyunda yoğun bir yanlış bilgilendirme süreci yaşandı. Bütün bu sürecin yarattığı ön yargılara karşın böyle objektif bir rapor hazırlanması doğrusu takdire ve kutlamaya değer.
Empati ile yaklaşılabilseydi, yani projeye olan itirazlar dikkate alınsaydı, yerel yönetimler projeyi yeniden gözden geçireceklerini açıklamış olsalardı, çevrenin, yeşilin, ağacın, İstanbul’un tarihî ve doğal dokusunun korunacağı konusunda bazı güvenceler verme girişiminde bulunsalardı bütün bu yaşanan olayları yaşamazdık.
Hatta iddia ediyorum; yerel yönetimlerin olaya duyarlılıkla yaklaşan bir tavrı, Sayın Başbakan’ı işin içine katmayan, ona müdahale etme gereksinimi yaratmayan, tepkilere anlayışla yaklaşan ve itirazları çözmeye çalışan bir tavır sergilenmiş olsaydı İstanbul yerel yönetimleri siyaseten de bu işten kazançlı çıkardı. Ama yanlış bilgilendirme ve bazı toplumsal tepkileri hesaba katmaksızın ‘Dediğim dedik’ davranışlar olayları bu haklı zeminin ötesinde neredeyse siyasal bir büyük kitlesel tepkiye dönüştürdü. Bunda iktidar da, tepki gösteren çevreler de belki ciddi aşamalar yaşadılar ama en vahimi, altı insan öldü, ondan fazla insanın gözü çıktı, sakatlandı, bence bütün bunlara değmezdi. Eğer biraz daha soğukkanlı biçimde olaylar baştan karşılıklı birbirini anlamaya çalışır bir anlayış içinde karşılanmaya çalışılsaydı... Rapor bunlara işaret ediyor. Böylece Sayın Başbakan’ın çevresinde daha doğru bilgilendirme ihtiyacını da çok somut biçimde gün yüzüne çıkarıyor.”
AKP yönetiminden isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili ise, İdris Bal’la ilgili şunları söyledi: “İdris Bal bizim parti adına konuşma yetkisi olan birisi değil. Biraz daha medyatik olmaya çalışıyor. Parti içinde de her taşın altından çıkmaya çalışıyor. Çeşitli konularda rapor yazıyor. Bunu medyayla paylaşıyor. Kamuoyu da sanki Başbakan kendisine bir görev vermiş de bu görev kapsamında rapor hazırlamış gibi algılıyor. Başbakan ve parti kendisine herhangi bir görev vermedi. Gezi olaylarıyla ilgili hazırladığı raporunun kıymeti harbiyesi yok. Sadece kendisini bağlar. Kendisi için yolun sonu olduğunu anladı. Partide görev alamayacağını, bu dönemin yolan sonu olduğunu gördüğü için, medyatik olma adına kendince bir şeyler yapıyor. Geleceğe yatırım yapıp, popüler olma telaşı. Durum bundan ibaret.”