Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı'nın tahliye olayına ilişkin HSK'nın devreye girdiğini, "Nöbetçi hâkime denk getirildi" iddiasının inceleneceğini söyledi. Canikli, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bu konuyla ilgili HSK'ya başvurduğunu, tahliye işleminin "Nöbetçi hâkime" denk getirilerek yapıldığı iddiasının inceleneceği bilgisini verdi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, milletvekilleri ve bakanların ByLock kullandıklarına dair herhangi bir somut bilginin olmadığını söyledi.
TGRT Haber'de konuşan Canikli, FETÖ'den tutuklu işadamı Ömer Faruk Kavurmacı'nın tahliyesi ile ilgili nöbetçi hakim iddiasını inceliyoruz diye konuştu.
Canikli 'FETÖ' ile mücadele ederken kimsenin kayırılmasının mümkün olmadığını belirterek, Kavurmacı'nın tahliye olayına ilişkin HSK'nın devreye girdiğini söyledi. Canikli, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının bu konuyla ilgili HSK'ya başvurduğunu, tahliye işleminin 'Nöbetçi hakime' denk getirilerek yapıldığı iddiasının inceleneceği bilgisini verdi.
Türkiye Bankalar Birliği'nin 60'ıncı Genel Kurul Toplantısı'nda konuan Canikli, bankaların gösterdiği bu intibakın kendilerini sevindirdiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bu inanılmaz ve mükemmel bir performans. Bankacılık sistemimiz bu esnekliği sağladı. Eğer konvansiyonel yöntemlerle devam etseydi, bu imkan bu kısa süre içerisinde reel sektöre aktarılamamış olsaydı bugün belki 10 binlerce firmanın zincirleme sıkıntıyla karşı karşıya kalması tablosunu yaşayabilirdik. Gelişen olaylar böyle bir tabloyu ortaya çıkarma potansiyeli taşıyan olaylardı. Son 10 aylık süre içerisinde olabilecek ne kadar kötü hadise, olumsuz şok varsa hepsiyle karşı karşıya kaldık. Bunlar sektörün aktörlerini etkiliyor. Ancak 250 milyar lira toplam hacimli KGF destekli kredi imkanı ve 10,8 milyar lira tutarındaki KOBİ'ler için dizayn edilen KOSGEB kaynaklı kredi desteği o kadar etkili kullanıldı ki hiçbir firma piyasadan çekilmedi. Hepsi kurtarıldı. Bu gerçek anlamda bir başarı hikayesidir. Bu süre içerisinde reel sektörün olumsuz bir tabloyla karşılaşmasının ortadan kaldırılması tarihi bir görevdir."
Canikli, bankacılık sektörünün faizi tek başına belirlemediğini ancak sektörün bunu olumlu ya da olumsuz anlamda etkileme kapasitesi de bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Özellikle yetersiz olan tasarrufların elde edilmesi rekabetinde ortaya konulan politika ve performans, faiz oranları üzerinde mevduat faizleri yoluyla doğrudan bir etkiye sahip. Yetersiz olan tasarrufların elde edilmesi yarışı çoğu zaman aşırı rekabete kaçtı. Burada bir yanılgı söz konusu. O da şu; sınırlı olan tasarrufun elde edilme yarışı kaynak miktarını kesinlikle artırmaz, sadece onun maliyetini yükseltir. Dolayısıyla esas itibarıyla beklentimiz, bankacılık sektöründe faiz oranlarını da artıracak şekilde mevduatta böyle bir yarışın olmaması. Bu yarış nedeniyle mevduatta aslında rasyonel olmayan 1 ya da 2 puanlık artışlar aynı oranda elbette kredi faizlerine yansıyor."
Canikli, bankacılık sektörü için yeni bir finansal ürünün üzerinde kesintisiz çalışıldığını ve bunun gelecek günlerde hayata geçirileceğini duyurdu.
İsmi "banka senedi" olacak bu yeni ürünle birlikte bankaların, aktiflerini menkulleştirerek yurt içinde ve dışında pazarlayabileceğini bildiren Canikli, "Bu konuda talep de var. Bu çalışmalar büyük oranda tamamlandı. Böyle bir çalışmayı başlatmamız Hüseyin (Aydın) Bey'in, 3. havalimanı için kullandırdıkları kredilere yurt dışından talep geldiğini açıklamasından sonra gündeme geldi. Herhangi bir bankamız kredisini menkulleştirip yurt dışına pazarlayabilecek. Bu ürün ihraç edildiğinde bankanın sorumluluğu ortadan kalkıyor ve piyasaya geçiyor sorumluluk." diye konuştu.
Nurettin Canikli, Türkiye'nin son bir yıl içinde büyük badireler atlattığını, geçmiş dönemde de buna benzer sıkıntılar yaşandığında 550 baz puanlık faiz artışları yapıldığını anımsattı.
Son dönem yaşananların geçmişle kıyaslanamayacak ölçüde büyük olduğunu ve buna rağmen o oranda faiz artışına gidilmediğini vurgulayan Canikli, şunları kaydetti:
"Belki diyeceksiniz ki; 'Faiz artırılmadı ama Merkez Bankası geç likidite penceresi yoluyla fonlama maliyetini artırdı'. Bu ikisi farklı şeyler. Merkez Bankasının politika faizini artırması demek, piyasalara faizin kalıcı olarak artırıldığı mesajını vermek demektir. Ondan sonra 25 baz puan düşürebilmek için inanılmaz işler yapıyorsunuz… Şu anda uygulanan yöntem başka... Merkez Bankasını bir kez daha tebrik ediyorum. Çok akıllıca ve ince bir planlamayla bunu yapıyor. Konjonktür gereği faizlerde çok kısa süre, dönem için bir miktar faizin yukarı çıkması kaçınılmaz. Ama bu geçicidir ve kısa sürelidir. Bunun için kalıcı yöntemlerle halledilmemesi, geçici yöntemlerle halledilmesi gerekir. Bu geçici şartlar ortadan kalktığında ve şartlar oluştuğunda herhangi bir kurulun faiz indirmek için karar almasına gerek olmaksızın Merkez Bankası fonlama yöntemini değiştirerek tekrar kaldığı yerden devam edecek."