Başbakan Binali Yıldırım sınavlardan öğretmen atamalarına, proje okullardan tam gün eğitime, hükümetinin yaptığı değişikleri değerlendirdi. Liselere girişte "Sınava girmeyi zorunlu olmaktan çıkardık" diyen Yıldırım, proje okullara 120 bin öğrenci alacaklarını geri kalanları ise 'en çok istedikleri' bölgelerine yakın okullara yerleştireceklerini belirtti. Yıldırım eğitimin siyaset üstü olması gerektiğini üzerinde durarak kendi politikalarını eleştirenlerle ilgili "Bilen, bilmeyen herkes konuşuyor. Eleştirel yazıları toplayıp, onlar üzerinden muhalefet yapıyorlar. Kendi düşünceleri yok. İlle de iyi eğitim istiyorsan gel okul yap, burs veya da bunu yapanlara zorluk çıkarma" dedi.
Milliyet yazarı Abbas Güçlü'ye konuşan Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamaları şöyle:
Yıldırım, eğitime yönelik vaatlerini abartılı bulanlara, “Bekleyin görün, bugüne kadar, söylediklerimin hep arkasında durdum. Hiçbir işimi de yarım bırakmadım. Tekli eğitimden yabancı dile, 24 kişilik sınıflardan burslara, teknoloji sınıflarından işsizliğe ne söylediysek, hepsini bir bir yerine getirdik, getirmeye de devam edeceğiz” dedi. Başbakan Yıldırım, önceki gün, yeni sınav sistemini eleştirenleri, “Ortalığı karıştırıyorlar” diye eleştirmiş ve serzenişte bulunmuştu! Biz de çok eleştiriyoruz, bu kapsama giriyor muyuz, diye sordum, “Sözüm, elbette, sizin gibi ömrünü eğitime adamışlara değil. Eğitimle ve yapılanlarla uzaktan yakından ilgisi olmayıp da olur olmaz yerde konuşanlara” dedi. Peki, evrensel anlamda kabul gören iyi bir eğitimin herkesin hakkı olduğunu ve bunu başarmak için ellerindeki tüm olanakları bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da seferber edeceklerini bir saate yakın süren görüşmemizde en az on kez dile getiren Başbakan Yıldırım, samimi miydi? Bence samimiydi. Hatta bazı konularda, “Keşke bu görüşmeyi daha önce yapsaydık, sınavlarla ilgili bazı şeyler çok daha farklı olabilirdi. Ama şu an yeni bir değişikliği hiçbirimiz kaldıramayız. Öğrenciler de veli ve öğretmenler de değişiklikten bıktı” hatırlatmasında bulundu. Peki, Başbakan Yıldırım, hangi konularda ne düşünüyor, o konularda neler yapacak? Daha da önemlisi, tıkandığı noktalar neler? İşte, bir Başbakan ve gazeteciden çok, iki eğitim dostu arasında geçen görüşmeden önemli satır başları:
24 kişilik sınıflar ve tam gün eğitim istiyoruz. Öğrenci sayısını öğretmen sayısına böldüğünüz zaman, öğretmen başına 20 kişiden az düşüyor ama bakıyorsunuz kimi yerlerde yığılma var kimi bölgelerde de öğretmen kalıcı olmuyor. Ne yaparsanız yapın, bunun önüne geçemiyorsunuz. Büyük kentler dışında, tam gün eğitim ve 24 kişilik sınıflarda sorun yok! Ama büyük kentlerde arsa bulamıyorsunuz. Örneğin, İzmir’de büyük eğitim kampüsleri yapmayı düşünüyoruz. İlkinin temelini attık, yenileri için belediyenin arsa tahsisi yapması gerekiyor ama zorluk çıkarıyorlar.
Sınavları tümüyle kaldıralım, çocuklarımızı bu kadar bunaltmayalım dedik. İlgili arkadaşlar henüz erken olduğunu söyledi ama ölçme değerlendirme ve not sisteminde istenilen noktaya gelindiğinde bu da olacak.
Sınava girmeyi zorunlu olmaktan çıkardık. Kaç kişi girmek ister, tahminde bulunmak mümkün değil. Ama bildiğimiz bir şey var ki 600 civarındaki proje okula 120-130 bin civarında öğrenci alacağız. Peki, geri kalanlar açıkta mı kalacak? Hayır. Onları da en çok istedikleri okullara, oturdukları bölgeye, istek sıralarına ve puanlarına göre yerleştireceğiz. Kimine çok tercih hakkı, kimine az şans diye bir şey olmaz. Adaleti sağlayacağız.
Üniversitesiz ilimiz kalmadı. Ama fakülteler açılırken, sanki üzerinde yeterince düşünülmemiş. Her yıl 100 bin öğretmen mezun oluyor. Devlet olarak ne onlara, ne diğer üniversite mezunlarının hepsine iş bulmamız mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde de her üniversite mezununa devlet iş vermiyor. Peki, işsiz mi kalsınlar? Hayır! Daha iyi planlama yapmalıyız, meslek yelpazesini genişletmeliyiz ki bir yandan istihdam fazlası varken, öte yandan kalifiye elaman eksikliği yaşanmasın!
Üniversite kontenjanlarının boş kalması kabul edilemez. Üniversitelerin görevi, gençlerimize istedikleri alanlarda eğitim olanağı sunmaktır. İşini severek yapan daha istekli, daha başarılı olur. Üniversiteler sadece meslek değil, her alanda donanım da sağlamalı, vizyon da vermeli girişimci de yetiştirmeli ki gençler, sadece devletten iş bekler hale gelmesin...
Üniversite kontenjanlarımız, liseden mezun olanlardan daha fazla. Birikimi erittiğimizde, her öğrencinin gireceği bir yer olacak. Bu büyük bir başarı. Biz siyasetçi olarak altyapı olanaklarını sunduk, öğrenciyi ikna etme ve en iyi şekilde yetiştirme görevi üniversitelerin. Bu konuda kendilerine inanıyor ve güveniyoruz.
Özetin özeti: Başbakan Yıldırım, öğretmen eşi olmakla hep gurur duydu, eğitimi hep önemsedi, Ulaştırma Bakanlığı döneminde olduğu gibi Başbakanlığı döneminde de hep destekledi. Peki, bu yeterli oldu mu? Çok daha fazlası gerek!..
Eğitim konusundaki sıkıntıların son bulması için devlet olarak ne gerekiyorsa o yapılıyor. Ama başta hayırseverler olmak üzere herkesin katkısına ihtiyacımız var. TOKİ de bu konuda yoğun bir çaba içerisinde. Okul yaptırmak isteyen hayırseverleri alınlarından öperiz.
Ulaştırma Bakanlığım döneminde okulların teknik altyapısını, teknoloji sınıflarını, tabletlerini ve internete ulaşılabilirliği biz sağladık. Çünkü çocuklarımız bir an önce çağı yakalasınlar istedik. Ve bugün, kim ne derse desin, çok iyi noktadayız ama yetmez. Daha fazlasını yapmalıyız. Bu konuda da herkesten destek bekliyoruz...
Eğitimi günlük tartışmaların ve siyasetin malzemesi haline getirmeye kimsenin hakkı yok. Bilen, bilmeyen herkes konuşuyor. Eleştirel yazıları toplayıp, onlar üzerinden muhalefet yapıyorlar. Kendi düşünceleri yok. İlle de iyi eğitim istiyorsan gel okul yap, burs veya da bunu yapanlara zorluk çıkarma!