Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gündeme gelen idam talebine ilişkin olarak, "Türk adaleti hesap soracak. Kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. İdam bir sefer ölümdür ama ölümden daha büyük ölümler var onlar için" dedi.
Başbakan, Diyarbakır'daki bombalı saldırıyı gerçekleştiren PKK'yı kınarken, "PKK'nın Kürt sorunu diye bir sorunu yok. Olsa olsa Kürt vatandaşlarımızın PKK gibi bir sorunu var" ifadesini kullandı.
"15 Temmuz sabahı dostlarımız şaşkın, beklemiyorlardı. Birbirlerini kutlarken bir şaşkınlık. Başladılar, darbeyi kınama yerine, darbecilerin nerede hata yaptıklarını anlatmaya başladılar" diyen Yıldırım, "Sonunda da bir dahaki sefer darbede başarısız olmamak için '10 altın kural' açıkladılar. 10 değil, 100 bin kuralınız olsa da millet var karşınızda. Yağma yok, FETÖ gelecek hesap verecek. Şehitlerimizin kanını döken herkesten hesap sorulacak" diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimindeki yayınlarından dolayı medya kurumlarına teşekkür ederek, "Türkiye'nin geleceğinin aydınlanmasında büyük emek gösterdiler. Bütün yazılı, görsel medya kuruluşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum" dedi.
Suriye'de çözüm konusuna da değinen Başbakan Yıldırım, "Nasıl İsrail ile Rusya ile sorunlarımızı çözdüysek Suriye ile de sorunlarımızı çözeceğizBu sorunları en iyi bilen bölgenin ülkeleridir. Türkiye ile İran bu bölgeyi bilen ülkelerdir. Soruna en iyi çözümü de bu ülker getirecektir" vurgusu yaptı.
AKP'nin kuruluşundan itibaren yaşananları anlatan Başbakan Yıldırım, "Şer odakları, vesayet odakları hiç pes etmedi. 'Bu partiyi kapatalım iş bitsin' dediler. Oradan da yırttık" diye konuştu.
AKP grup toplantısında konuşan Binali Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Bugün grup toplantımızı şereflendiren hanımefendilere, gençlerimize, bütün misafirlerimize "hoş gelsiniz, sefa getirdiniz" diyoruz. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını cenab-ı mevlamdan niyaz ediyoruz.
Konuşmamın başında kan döken terör örgütlerini bir kez daha lanetliyorum. Dün PKK tarafından şehit edilen şehitlerimiz, önceki gün Şırnak'ta şet oan Naci Adıyaman kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bütün teşkilatlarımıza, özellikle de Şırnak teşkilatımızın başı sağ olsun.
Değerli kardeşlerim, dün Diyarbakır'da trafik denetleme görevini yapan polis kardeşlerimize, memurlarımıza bir bomba yüklü kamyonla saldırdılar. Saldırıda polislerimiz şehit oldu, sivil vatandaşlarımız hayatını kaybetti. İki sözünün biri bölge insanının sorunları bizim sorunlarımız diyen PKK terör örgütü ve onun uzantıları bir kez daha kan dökmekten geri durmadılar. Şjunu açıklıkla ifade etmek istiyorum; PKK'nın Kürt sorunu diye bir sorunu yok. Olsa olsa Kürt vatandaşlarımızın PKK gibi bir sorunu var. Bizim görevimiz de değerli kardeşlerim, bu sorunu ortadan kaldırmak. Bu eli kanlı terör örgütünü aramızdan uzaklaştırmak. Bölgenin sorununu bölgenin insanıyla halletmek. Aracıya tefeye ihtiyaç yok, bunlar ne yerli ne milli. Bunların üst aklı dışarıda. Aynen FETÖ terör örgütü gibi. Bunların ikisi de yukarıda birleşiyor. Biri sağ eliyle biri sol eliyle oynatıyor ama akıl aynı akıl. Milletimiz bunu iyice bilmelidir, oyunun adını doğru koymamız lazım. Burada Türkiye'nin geleceği yok, kardeşliğş yok, burada ülkemizin toprak bütünlüğü yok, üniter devlet yapımız yok, tey bayrak, tek devlet, tek millet prensibi yok. Ne var? Irak'tan Suriye'den Türkiye'den toprak kopararak bölgeyi istikrarsızlaştırmak var. Gerek 15 Temmuz'dan önce gerek 15 Temmuz'dan sonra bu terör örgütleri bir araya geldiler, "Bu süreci nasıl hızlandırırız, Türkiye'de iç karışıklığı nasıl hızlandırırız" diye plan yaptılar. 15 Temmuz oldu, 15 Temmuz öncesi her şeyi mükemmel bir şekilde yaptıklarını, artık bu işin dönüşü olmadığına karar verdiler. Plan, Tayyip Erdoğan'ı halletmek, insanları birbirine düşürmek, iç karışıklığı körüklemek. Daha sonra da kurtarıcı gibi gelip, birilerinin yanında yer alarak o kardeş kavgasını artık sonu gelmez bir duruma dönüştürmek, hesap buydu. Ama 15 Temmuz gecesi onların hesabının üzerinde bir hesap olduğunu hesap edemediler. O hesap Hakk'ın hesabı, halkın hesabıdır. 15 Temmuz milletle onların seçtiği hükümetin ne kadar beraber olduğunu, ne kadar kenetlendiğini bir kez daha dünyaya gösterdi.
15 Temmuz sabahı dostlarımız şaşkın, beklemiyorlardı. Birbirlerini kutlarken bir şaşkınlık. Başladılar, darbeyi kınama yerine, darbecilerin nerede hata yaptıklarını anlatmaya başladılar. Sonunda da bir dahaki sefer darbede başarısız olmamak için '10 altın kural' açıkladılar. 10 değil, 100 bin kuralınız olsa da millet var karşınızda. Yağma yok, FETÖ gelecek hesap verecek. Şehitlerimizin kanını döken herkesten hesap sorulacak. Hesabı sorarken intikam duygusuyla hareket etmeyeceğiz, Türk adaleti hesap soracak. Kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. İdam bir sefer ölümdür ama ölümden daha büyük ölümler var onlar için.
FETÖ darbe girişiminden sonra kanlı yüzünü gösteren PKK terör örgütü başındaki baronlar bu kanın hesabını verecekler. Türkiye düşmanlarının kurdukları her türlü tezgah bozulacak. Kiralık ruhlar, katiller en ağır şekilde adalette hesabını vermeye başladılar. Bu ülke için can veren şehitlerin, vatanımızdır, ülkemizdir, ay yıldızlı bayrağımızdır. Şehitlerimizin emanetine gözümüz gibi bakacağız.
Geçtiğimiz hafta yoğun bir çalışma gerçekleştirdik. AKP Genel Merkezi'nin düzenlediği toplantıda şehit ve gazilerimizi daha yakından tanımak ve onlar için hazırlanan projeleri değerlendirdik. Kahramanlarımızın yakınlarıyla görüşerek değerli düzenlemeleri yaptık. Çankaya Köşkü'nde Türkiye ihracatçılar Meclisi'nin üyelerini kabul ettik. Daha hızlı büyüyen Türkiye için neler yaptık, neler yapacağız bunları konuştuk. İşsizlik ve iş gücüne katılımla ilgili istatistikler yayınlandı. İş gücüne katılım oranı &52.5'le rekor seviyeye ulaştı. 28 milyon vatandaşımız şu anda iş sahibi oldu. Bu şunu gösteriyor. Terör gelmiş, darbe girişimi olmuş, ekonomimiz bundan zerre kadar etkilenmiyor. Ekonomik göstergelerimiz 15 Temmuz öncesinden daha iyi duruma geldi. Merkez Bankamız Nisan ayından beri bir kuruş piyasaya verme ihtiyacı duymadı. Merkez Bankamızın rezervi 126 milyon dolara çıktı. "Türkiyede darbe olacak, ekonomide istikrar bozulacak" diyorlardı ya. Bunların hepsi koca bir yalan. Giren para miktarı, çıkan para miktarından 1 milyon dolar daha fazla. Yatırım yapılacak ülke hala Türkiye. Değerli kardeşlerim, 10 Ağustos akşamı, 27 gün boyunca coşkuyla devam eden demokrasi nöbetlerimizin finalini Beştepe'de Cumhurbaşkanımızın huzurunda gerçekleştirdik. 10 Ağustos'un bizler için ayrı bir önemi var. 2014'te Recep Tayyip Erdoğan doğrudan seçilmiş ilk cumhurbaşkanı oldu.
Geçtiğimiz hafta dostlarımızın yurt dışından ziyaretleri ardı ardına devam etti. Katar Cumhurbaşkanı, İran Dışişleri Bakanı ülkemize geldi, darbe konusunda dayanışma duygularını bizzat gelerek ifade ettiler. İstanbul Sanayi Odası bütün üyeleri, 500 civarında sanayicimiz İstanbul'da bir araya gelerek Türk ekonomisine güvenlerini ortaya koydular. Ekonomiyi daha canlandırmak, üretimi artırmak için çok önemli teşvik tedbirlerini hazırladık. Özetlemek gerekirse yatırımcının önünü açacak turkuaz kart. Çek sistemindeki düzenlemeler. İş adamlarımıza ihracatçılarımıza hususi pasaport verilmesi. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) yasalaştı, buna göre artık vatandaş geleceğe yatırım yapacak ve tasarruflarımızı artıracağız. 10 yıl içerisinde vatandaş, devletin de katkısıyla beraber 90 milyar liralık bir tasarruf sağlayacak. Bir anlamda geleceğini garantiye alacak. Paraya erişimi kolaylaştırmak, yatırımları artırmak için Kalkınma Bankası ve EXİMBANK'ın sermayesini güçlendiriyoruz. "Taşınmaz malların rehni kanunu" var, esnaflarımız bina gibi taşınmazlarının yanında ellerinde ne kadar taşınabilir malları varsa teminat olarak gösterecek, krediye erişim kolaylaşacak. Yıllardan beri konuşuluyor, ümit ederim ki en kısa zamanda yasalaşırız, KOMİlerimiz rahat bir nefes alır.
Kurumlar vergisinde önemli reformlar yapıyoruz. İş adamlarımıza sesleniyorum, Türkiye için üretmeye, Türkiye'ye güvenmeye devam edin. Önünüzdeki engelleri tek tek kaldırıyoruz.
Geçen hafta tüm medya organlarının temsilcileriye bir araya geldik. Şu hakkı teslim etmek lazım, 15 Temmuz'da en büyük görevlerden birini medya yaptı. Ülkenin birliği, beraberliği için çok büyük canlarını ortaya koydular ve darbecilere direndiler. Türkiye'nin geleceğinin aydınlanmasında büyük emek gösterdiler. Bütün yazılı, görsel medya kuruluşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
Tabii en büyük teşekkür, o karanlık gecede gazi meclisi aydınlatan milletvekillerimizedir. Bombaların altında "Egemenlik kayıtsız şartsız milletimizdir" diye bağıran partilerimizin milletvekillerine teşekkür ediyorum.
111. AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantımızı yaptık. 15 yıllık demokrasi yolcuğumuzun sergisini açtık. Pazar günü partimizin 15. yıl dönümü programını gerçekleştirdik. Genel merkezimizde sade bir anma toplantısıyla 15. yıl dönümümüzde bütün kurucu kadrolarımızı bir araya getirdik. Kurucu ilkelerimizi yeniden hatırladık, gelecekte ülkemize yapacaklarımızı o gün o meydanda paylaştık. Kuruluş yıl dönümümüzde bir kez daha gördük ki, ilk günkü kadar heyecanımız, azmimiz, kararlılığımız var. Hamd olsun, geride bıraktığımız 15 yılda Türkiye'ye olan sevdamız azalmadı, artmaya devam etti. Ülkemize sadece eserler kazandırmadık, canlar verdik, kanımızı verdik. Gerekirse vermeye devam edeceğiz. 15 yıl boyunca bir yandan Türkiye'yi kalkınma yarışında ön saflara taşıdık, yanı sıra da hem hizmet yaptık, icraat yaptık, büyük eserler kazandırdık, bir yandan da vesayet odaklarıyla mücadele ettik. O kadar her şey güllük gülistanlık değildi. 2002 seçimlerinde "tek başına, iş başına" diye vatandaşa seslendik, vatandaş da sesimize kulak verdi AKP'yi iktidara getirdi.
Geldik, "Bismillah" dedik, oturduk. Birtakım adamlar peydah oldu. "Hayrola?" "Biz sizin ortaklarınızız" dediler. Bizde ortak olmaz! Birini def ediyoruz, biri geliyor. Bu ne biçim iş kardeşim, sizinle mi uğraşacağız millete hizmet mi edeceğiz. Baktık laf anlamıyorlar, biz de gereğini yaptık. Bir icat çıkardılar, bizim memlekette buna tilki fıstığı derler. Hiç olmayan bir şey, dünyada eşi benzeri olmayan bir iş. Lan, 1924'ten beri Cumhurbaşkanı seçiyor meclis, bir şey yok. Ne olacak? 367. Ben sana 367'yi gösterdim. Vatandaşlarımız gereğini düşündü, o zaman dedi ki "Ben bu işi alıyorum, kendim yapacağım" Yaptı mı? Yaptığı işi bitirdi. Tabii bunlar durmuyor. Şer odakları, vesayet odakları pes etmiyor. Bu partiyi kapatalım iş bitsin dediler. Oradan da yırttık.
Her seferinde güçlenerek çıktık. Biz sırtımızı vesayet odaklarına değil milletimize dayadık. O da güzel.
O da bitti, ondan sonra dedik "Tamam, her şeyi hallettik. İşimize daha çok zaman ayıracağız" Bu sefer baktık yargı tarafında hareket başladı. Neyse, orada da bir vesayet doğdu. Onu da ortadan kaldıralım diye bu sefer yargı reformunu gündeme getirdik. Hatırlayın HSYK'nın yeniden yapılandırılması. Milletin önüne götürdük, millet de yol verdi. Milletimiz "Hadi yine geldiniz, sürekli sizinle uğraşamam bir daha gelmeyin" dediler. Yargı vesayetini bitirdik zannediyoruz, tatarı gitti beteri geldi. Bu sefer de bu FETÖ'nün adamları diğer vesayet odaklarını aradan çıkarınca bunlar kafalarını kaldırdılar. "Biz de buradayız" dediler. Siz buradaysanız biz de buradayız. Sonra MİT operasyonu, Gezi operasyonu, 17-25 Aralık, sonra yeni bir iş çıktı bize. Bu sefer bu FETO terör örgütüyle artık mücadele kaçınılmaz hale geldi. Bu mücadeleyi en kararlı şekilde 17 Aralık ile birlikte dile getiren ve bu tehlikeye dikkat çeken Recep Tayyip Erdoğan'dır.
O günlerde bu mücadelenin bu tehlikenin büyüklüğünün ne yazık ki birçok kurum, birçok insan tehlikenin vehametini anlayamadı. "Efendim sizler fazla abartıyorsunuz, bunlar kardeşimiz, bunlar da bizim gibi inançlı insanlar" dediler. Ama 15 Temmuz'da ne olduklarını millet gördü, bu terör örgütü en büyük tahribatı ortak değerlerimizi, kutsallarımızı yok ettiler. En büyük tahribatları bu. Hayır için, hasenat için, daha iyi çocuklarımızın dinlerini öğrenmek için verdiğimiz paraları yurt dışındaki ülkelerin siyasetçilerine aktardılar. Kurban paralarını götürdüler, kirli emelleri için harcadılar. Müslüman, dininde, halis duygularla yardım eden vatandaşlarımızın bu işle hiçbir ilgisi yok. Onları bu terör örgütünden ayırıyoruz. Kiminle işimiz var? Bu temiz duyguları kullanarak milletimizin parasını alıp, Türkiye'de vatandaşımızın aldığı silahları, tankları, uçakları vatandaşımızın üzerine bomba olarak, mermi olarak kullananlardan hesap soracağız. Milyonlarca masum vatandaşımızın bu işte hiçbir taksiratı yok. Bu örgüte bilerek, isteyerek bu örgüte destek vermediyse kimse endişe etmesin. 17 Aralık'tan sonra mazereti yok. O günden sonra gün ışığı gibi bu terör örgütünün de iç yüzü ortaya çıktı. Asla hafifletici sebep olamaz. Bu terör örgütüyle mücadelemizi amansız bir şekilde devam edeceğiz ancak kuruyla yaşın aynı anda yanmasına izin vermeyeceğiz.
Değerli kardeşlerim işin kolay olmadığını herkes bilmelidir. Örgüt saydam değil, kapalı. Sistem kapalı. İçeride ne dönüyor anlamak kolay değil. Hiç ummadığınız, tahmin etmediğiniz insanlar karşınıza terör örgütünün abisi, ablası, imamı olarak karşınıza çıkıyor. İşte kuvvet komutanlarını, Genelkurmay Başkanını derdest edenler yıllardır yanında taşıdığı özel kalemi. Vatandaşlarımız tedirgin olmasın, herke işini yapmaya devam etsin. Memur olanlar işlerini yapmaya devam etsin. Biz bunları titiz bir şekilde tespit edeceğiz, vücuttaki kanser hücreleri gibi bunları ayıklayacağız.
Soruyorlar "Ben halı ticareti yapıyorum, filanca şirkete mal verdim" diyorlar. Kardeşlerim hayat devam ediyor, dolayısıyla alışveriş de yapacağız, ticaret de yapacağız. Ölçümüz çok net. Kurumlar değil suçlu olan, suçlu olan onların yöneticidir "Parti kapatmayalım, partilerin günahı yok, partilerin kapanmasına sebep olanları cezalandıralım" diyoruz. Şirketleri değil, onlarla alışverişimiz yok. Kiminle var? O şirketi kirli emelleri için FETO terör örgütünün emelleri için kullananlar hesap verecek. "Bize bir şey olacak mı" diye soruyorlar. Onun için açıklama ihtiyacı hissettim. İlgili birimler ilgili çalışmaları yapıyorlar yanlış, hata olmaması için.
Bütün kurumlarımızla işimizin başındayız. İş dünyamız her zamankinden daha güçlü bir destekle yanımızda yer alıyor. Bakanlar Kurulumuz süreçle ilgili en hızlı şekilde sonuç almak için kalıcı tedbirleri bir bir alıyor. Terör örgütünün doğurduğu hasarları ortadan kaldırmak için OHAL ilan ettik, kanun hükmünde kararnameleri yürürlüğe koyduk.
Çıkardığımız kanun hükmündeki kararnameler bu haftadan itibaren Meclis'in gündemine gelmeye başladı. Meclis onayladıktan sonra kalıcı hale gelecek. Muhalefet partilerimizin eleştirilerinden makul olanları da dikkate alacağımızı bizzat ifade ettim.
Gençler, 15 Temmuz milattır. "Bu ülkenin gençleri memleketin işleriyle ilgilenmez" diyenler meydanları görseydi ne kadar yanıldıklarını anlardı. Geleceğimiz gençlerimizdir, geleceğimiz kadınlarımızdır.
Şimdi, bu FETO örgütü sadece ülkemizi darbe girişimiyle yaptıkları binbir türlü hileyle takiyyeyle zor duruma düşürmediler. Bunlar sizlerin geleceğiyle de oynadılar. 2010'da KPSS sorularını dağıttılar, haksız yere 86 bin memurun, bütün o imtihanda döktüğü teri de şaibeli hale getirdiler. Mahkemeler şimdi o memurların sınavlarını iptal ettiler. Şimdi 86 bin memuru çıkaracak mıyız?
Biz Adalet ve Kalkınma Partisiyiz, bunları tek tek inceleyeceğiz. Kim soruları çaldıysa, kim haksız yere sınav kazandıysa bunları kulağından tutup atacağız. Ama düzgün, alnının teriyle kazananların da haklarını koruyacağız.
(İdam isteriz sloganları)
15 Temmuz şehit ve gazilerimize ne yapsak haklarını ödeyemeyiz. Şehit ve gazilerimizle ilgili yeni bir düzenleme daha yaptık. Bunlara aylık bağlanabilmesi için SGK prim borcu olmama gibi saçma sapan bir kural vardı. Onu da ortadan kaldırdık, borcuna harcına bakmadan hepsi siliniyor, gerekli maaş bağlanıyor. Yüzde 40 iş göremezlik şartı aranıyordu, yani uzuvlarının yüzde 40'ını kaybedersen ancak o zaman gazi oluyordun. Göğsünü toplara, mermilere siper etmişler, "sen yüzde 10 yaralandın, yüzde 30 yaralandın mı" diyeceğiz. O yaraları hafifletmek, onların gönlünü kazanmak bizim en büyük hedefimizdir. Ayrıca gazilerimize iş vereceğiz, FETO ile mücadele hız kesmeden devam ediyor.
Dün bir gazetede ABD'nin önceki büyükelçilerinden bir tanesinin, ismini vermesek de olur, 15 Temmuz darbesi üzerine önemli ifşaatlarda bulundu. Diyor ki "Erdoğan'ı Washington'da Avrupa'da sevilmiyor, otoriter gözüküyor" doğrusu başkalarının söylemediğini açıkça söylediği için takdir ettim adamı. Ülke isimleri vererek diyor ki, "Şu şu ülkeler önümüzde eğiliyorlar, 'Yes sir' diyorlar, bu Tayyip Erdoğan hiç bizi sallamıyor" Üstelik de ne yanlış yaptıysak yüzümüze karşı söylüyor. Bunun için sevilmiyor" Adamlara bak, ölçüye bak. Bunlara gideceksin, yağcılık yapacaksın. Doğruyu söyleyşnce sevilmeyeceksin, diktatör olacaksın öyle mi? Hadi oradan, hadi. Bu millet esaret altına girmeyen tek ulustur. Esaret altına girmediği gibi kimseyi sömürmeyen tek devlet Türkiye'dir. Türkiye'yi konuşurken, Türkiye'yi yargılarken geçmişinize bakın kardeşim. Ne kadar insanın kanına girdiğinize bakın. Ne o Tayyip Erdoğan "Dünya beşten büyüktür" demiş. Hoşunuza gitmedi mi? Siz emredeceksiniz, Suriye'de 500 bin insan ölecek, efendim "Orası senin olsun, burası benim olsun" diyeceksiniz, kılınızı kıpırdatmayacaksınız. Sonra "Dünyayı adil bir şekilde yönetiyoruz" diyeceksin. Türkiye'nin bölgeyle ilgili sorumluluğu var, gereğini yaptık, yapmaya devam edeceğiz.
Efendim sorun Suriye. Nasıl İsrail ile Rusya ile sorunlarımızı çözdüysek Irak'la, Suriye ile de sorunlarımızı çözeceğiz. Ama şartlarımız var. "Türkiye gibi Suriye'nin de toprak bütünlüğü korunacak" Kimin malını kime veriyorsunuz kardeşim? "Burada bir Kürt devleti uyduralım, Türkiye ile ortadoğu arasında Kürt oluşumu meydana gelsin" Bakın bunlar, bu düşüncelerle bu bölgenin sorunları çözülmez. Bu sorunları en iyi bilen bölgenin ülkeleridir. Türkiye ile İran bu bölgeyi bilen ülkelerdir. Soruna çözümü de Türkiye getirecektir. Amerika, Rusya çözüm istiyorsa çözüm mutlaka gelecektir.
Eminim ki önümüzdeki aylarda bu konuda kayda değer bir gelişmeyi hep beraber yaşayacağız.
Bugün Nevşehir de Hacı Bektaş Veli'nin anma toplantıları var. Kardeşliği, birliği, beraberliği hep söylemiş, milletin birbiriyle inanç farkı olmadan kucaklaşmasını sağlamıştır. Buradan Alevi kardeşlerimize selamlarımızı gönderiyoruz. Alevi, Sünni hep bir kardeşiz. Kavga edecek hiçbir şeyimiz yok, paylaşacak çok şeyimiz var. Ben Alevi ve Sünnilerin bir arada yaşadığı bir ilden geliyorum. Çocukluğum orada geçti. Adım bile Alevi kardeşlerimiz tarafından konulan bir addır. Her zaman bu ülkenin her vatandaşını Alevisini Sünnisini birinci sınıf vatandaş olarak görmüş, ülkemizin kalkınmasında büyümesinde canla başla çalıştığına şahit olan biriyim. Bizi mezhep farklılıklarla, ideoloji farklılıklarla bizi birbirimize düşürmeye çalışanlar geçmişte olduğu gibi asla ve asla başarılı olamayacak. Nevşehir'de bugün o etkinliklere Kültür ve Turizm Bakanımız katılacak, gereken mesajları paylaşacaklar.
Zaman zaman Sivas olaylarında, Başbağlar'da, Maraş'ta bu ve buna benzer bizi birbirimize düşürmeye çalışan girişimler oldu. Her seferinde milletimizin sağ duyusu galip geldi, bu asla bozulmayacak.
13 Temmuz'da Bartın-Amasra bölgelerinde büyük bir sel felaketi oldu. Büyük maddi zararlar var. Oradaki vatandaşlarımıza geçmiş olsun. Türkiye'de her türlü zarar, her türlü hasar eksiksiz giderilecek.
26 Ağustos'ta büyük zafer gününde Boğaz'ın üçüncü incisini dizmeye çıkacağız. Yavuz geliyor, Yavuz Sultan Selim Köprüsü hayırlı olsun. Bu köprü AKP iktidarının bir eseridir, mührüdür. Kule yüksekliği bakımından dünyanın en yüksek köprüleri arasındadır. Köprüyü yalnızca açmıyoruz, 4 şerit gidiş, 4 şerit geliş 230 kilometrelik otoyol açıyoruz. Bütün ağır vasıtalar Yavuz Sultan Selim'den geçecek. Yavuz da öyledir, 8 yıla en büyük işi yapan padişahıdır. Yavuz Sultan Selim Köprüsü hayırı olsun.
Bitmedi, 20 Aralık'ta da iki katlı arabalar için Avrasya tünelini açıyoruz. Sarayburnu ile Haydarpaşa arasında sadece 2 dakika. 2 dakika bakın. Öyle Sarayburnu'ndan Eminönü'ne, Karaköy'e, Bağlarbaşı'na git efendim Kadıköy'e geç. Pat Sarayburnu'na geliyorsun, bir bakıyorsun Haydarpaşa'dasın. Fatih 1453'te gemileri karadan Haliç'e indirdi. Onun torunları geri durur mu? Tayyip Erdoğan ve arkadaşları durur mu? Denizin altından trenleri ve arabaları geçirdi. Milletimize hayırlı olsun.
Galatasaray'ı tebrik ediyorum kupa kazandı, Beşiktaş'ı da tebrik ediyorum. O da iyi oynadı. Her iki takımımıza başarılar diliyorum.
Olimpiyat oyunlarında Kadın Basketbol Milli Takımımız finale çıktı, onlara da başarılar diliyorum. Ayrıca altın madalyayı kaçıran, gümüş madalya alan Rıza Kayaalp kardeşimizi tebrik ediyorum. Üzülmesin, seneye alır artık, bir dahaki sefere. (Ya Allah Bismillah sloganları)
Sefere mi gidiyoruz hayrola? Hayrola? Seferdeyiz zaten"