Başbakan Yıldırım: Kendimizi en kötü senaryoya göre ayarladık; yaz çıkarsa bahtımıza...

Başbakan Yıldırım: Kendimizi en kötü senaryoya göre ayarladık; yaz çıkarsa bahtımıza...

Başbakan Binali Yıldırım, "Ekonomik kriz var, dalgalanma var diyoruz değil mi. Merkez Bankası'nın bu söylentilere rağmen net döviz değerlerinde herhangi bir azalma söz konusu değil. Rezervlerimizi en kötü senaryoya göre yaptık. Biz ekonomik durumlarda işimizi kış tutuyoruz, yaz çıkarsa bahtımıza" dedi.

"Bitti o günler. İstiyorlar ki değerli kardeşlerim Türkiye, bir ekonomik belirsizliğe, bir karamsarlığa girsin" diyen Yıldırım, "Siz bu milleti 15 Temmuz gecesi tanklarla toplarla yıldıramamışsınız, üç beş kuruş para hesabıyla mı yıldıracaksınız" diye konuştu. 

AKP grubunda konuşan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Günü değerlendirmenin en sağlıklı yolu geçmişten ders almaktır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri bölgedeki ateş çemberleriyle, darbelerle birçok sınamadan geçmiştir. Bu durum bedelini milletin ödeyeceği ekonomik buhranları da beraberinde getirmiştir. İkinci Dünya savaşının bedellerini anadolu insanları karnelerle ekmek alarak ödemiştir. Her askeri darbe sonrası kişi başına düşen milli gelir süratle erimiş, 80 darbesiyle milli gelir 108 milyardan 90 milyara gerilemiştir. Ta 61'de IMF ile yapılan ilk anlaşma, Türkiye'nin yarım asır boyunca sırtında taşıdığı bir yük olmuştur. Ta ki AK Parti iktidara gelmiş ve IMF'yi de evine geri göndermiştir.

Cumhurbaşkanımızın, sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan olduğu dönemde ortaya konan güven ve istikrarla beraber 14 Mayıs 2013'te artık IMF dönemini kapattık, son borcumuzu da ödedik. Böylece Türkiye artık bu şekilde denetlenen ülke olmaktan kurtulmuş, denetleyen ülke sınıfına girmiştir. Üzerinde ekonomik yaptırımlarla oyun oynanan eski Türkiye senaryoları artık tarihin çöplüğüne atılmıştır ama unumuzu eleyip eleğimizi astık saymıyoruz. Küresel piyasalardaki hareketler ve kurlardaki oynaklık konusunda tedbirliyiz, dikkatliyiz. Unutmayalım ki bugünlerde piyasada yaşanan olaylar sadece Türkiye'ye has bir durum değildir. Geçen hafta EKK'da dünyada ve Türkiye'deki piyasalardaki bu durumun değerlendirmesini enine boyuna müzakere ettik, konuştuk. Küresel piyasalardaki dalgalanmalar şüphesiz diğer ülkelere olduğu gibi Türkiye'yi de olumsuz etkiledi. Özellikle ABD başkanlık seçimi sonrası ortaya çıkan durum, izlenecek politikalar piyasalar için bir gösterge oldu. Bir tedirginlik nedeni oldu. Aynı zamanda Suriye ve Irak'a bakıyorsunuz devlet otoritesi yok, terör örgütleri cirit atıyor. Orada da youn bir mücadele içerisindeyiz. Sınır ötesi operasyonlarda PKK ve türevi örgütlerle amansız mücadelemiz devam ediyor. FETO denen uluslararası destekli ihanet şebekesi ile de aynı kararlılıkla mücadeleyi sürdürüyoruz. Bütün bu terör örgütlerine elinde emzikli masum bebek muamelesi yapan dost bildiğimiz ülkelerle de diplomatik zeminde gerektiği mücadeleyi veriyoruz. Hatırlatmak isterim ki 2008 yılı ekonomik krizi, arkasından 2010 yılı gezi olayları, 15 Temmuz'da FETO çetesinin ihanet girişimini yaşayan ülke Türkiye'dir. döviz o dönemlerde de yükseldi. Mali disiplini koruyarak o sıkıntıı günleri atlattık ve bu krizlerin içerisinden çıktık. Yine bugün de vatandaşlarımızın desteği ile bu durumun üstesinden geleceğiz. Bakın kriz diyoruz, dalgalanma diyoruz, daha bugün açıklandı 8.5 milyon vatandaşımız 78 milyar lira müracaat etti, devlete olan borcunu ödemek için. 78 milyar, Maliye Bakanlığı'na. 1 milyon 316 bin vatandaşımız da Çalışma  Bakanlığı'na müracaat ederek 34 milyar borcunu yeniden yapılandırmak istedi. İkisini topladığımız zaman 112 milyar, vatandaşımız diyor ki "Kriz mi var, al sana para. 112 milyar parayı devlete ödemek için kuyruğa girdik" Böyle bir milletten söz ediyoruz. Terör olur, 15 Temmuz olur, parasını bozdurur hem alçakların darbesini sona erdirir hem de ekonomisini yoluna koyar.

 

"Kendimizi en kötü senaryoya göre ayarladık"

 

Artık eski Türkiye yok, Türkiye'nin ekonomisi güçlü, hedefleri sağlam. Biz, ekonomimizin gücünü daha da artıracak reformlara kararlılıkla devam ediyoruz. Her sektörü ekonomiyi desteklemeyi sürdürüyoruz. Merkez Bankası fiyat istikrarı için elindeki araçları kullanıyor. Ekonomik kriz var, dalgalanma var diyoruz değil mi. Merkez Bankası'nın bu söylentilere rağmen net döviz değerlerinde herhangi bir azalma söz konusu değil. Rezervlerimizi en kötü senaryoya göre yaptık. Biz ekonomik durumlarda işimizi kış tutuyoruz, yaz çıkarsa bahtımıza.

Bildiğiniz gibi ekonomik reformlar, yatırım teşvikleri, cazibe merkezlerinin oluşturulması, vergi barışı gibi düzenlemeleri yaptık, Meclis'ten geçirdik şimdi uygulaması başladı. Cazibe merkezleri ile ilgili Bakanlar Kurulu kararı imzaya açıldı. Borçların vatandaşla sulh olması, el sıkışılması için büyük bir barış öngören önemli bir uygulamayı hayata geçirdik. Şimdi neler yapacağız? Merkez Bankası bazı tedbirler aldı, bir tanesi şu; ihracatçılarımız bildiğiniz gibi bir mal satmak için merkez Bankası'ndan döviz alıyorlar, borçlanıyorla,r satışlarını yaptıktan sonra da borçlarını ödüyorlar. Döviz aldığınız borcu Merkez Bankası diyor ki bana TL olarak ödeyebilirsin. Çünkü Merkez Bankası'nın amacı piyasanın ihtiyacı olan her türlü yerli/yabancı parayı vermektir. Bu büyük bir kolaylık. Bununla da kalmadık, hükümet olarak da biz bir önemli karar aldık. Devletin alacaklı olduğu kurumlar, kişiler var. Bunlarla yapılan sözleşmeler döviz üzerinde, bunun da miktarı kısa vadede 5 milyar dolar. Biz de dedik ki vatandaş bize niye döviz olarak ödesin? Onlara da buyurun siz de TL olarak ödeyin. Mecbur kalmadıkça yabancı para ile sözleşme yapmayacağız, Türk Lirası ile sözleşme yapacağız. Devletin yapacağı döviz ödemelerinde değişiklik söz konusu olmayacak. Devlet yine ödemelerini aslanlar gibi yapacak, gücü de var imkanı da var.