Başbakan Binali Yıldırım, “Suriye’de çözüme çok yakınız” diyerek çözümün 3 maddesini de şöyle sıraladı:
- Sınırlar korunacak. - PYD etkisinde bir devlet yapılanmasına izin verilmeyecek. - Kesin çözüm sağlanınca komşu ülkelerdeki mülteciler ülkelerine geri dönecek.
Karar gazetesinin kurucularından Mustafa Karaalioğlu'nun sorularını yanıtlayan Başbakan Yıldırım'ın açıklamaları şöyle:
- Tahmininiz nedir, Gülen’i bize verecekler mi?
“Mesele benim tahminimim ötesinde. Gülen’i bize vermek zorundalar. Yoksa, ABD’nin ülkemizdeki imajı sarsılıyor, daha da sarsılır. Bunu ABD’li yetkililere de söylüyoruz. Biden’a da (ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden) telefonda ısrarla iade etmeleri gerektiğini söyledim. Yakında gelecek, yine ayrıntılı şekilde konuşacağız. Haklı olduğumuz bir konu ve bunun çözüleceğini umuyorum."
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin dış politikada İsrail ve Rusya’dan sonra Suriye dosyasını da onarması gerektiğini düşünüyor.
Yıldırım, “Bölgedeki aktörlerle birlikte sorunu aşacağız” dedikten sonra prensipleri; yani bu çözümün bir anlamda sınırlarını şöyle sıralıyor:
“1- Suriye’nin toprak bütünlüğünü mutlaka koruyacak bir çözüm olacak. Dolayısıyla da bu ülkede PYD gibi bir devlet yapılanması söz konusu olmayacak.
2- Yeni dönümde mezhepsel, etnik ve bölgesel yapıların birinin üstünlüğüne dayalı devlet yapısı olmayacak. Yani, Suriye’de şu anda yaşanan kanlı problemin temelindeki arızanın giderildiği bir yapılanma tesis edilecek. Mezhepsel yapılanma olmayacağına göre bu, uzun vadede Esad’ın da olamayacağı anlamı taşır.
3- Meselenin Türkiye’yle ilgili en önemli kısmına gelince. Çözüm devreye girdikten sonra Türkiye dahil bölge ülkelerine sığınmak ve kaçmak zorunda kalan Suriyeliler belirli programla ülkelerine dönecek. Sadece Türkiye’dekiler değil Ürdün, Lübnan ve diğer noktalardaki sığınmacılar da...”
Kamuoyu, 15 Temmuz sonrası gerilimde pek dikkat etmedi ama geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin kredi notu konusunda ekonomi çevrelerinde ciddi bir olumsuz beklenti vardı. S&P’nin not düşürmesinden sonra Moodys’in de Türkiye’yi yatırım yapılamaz seviyeye çekme ihtimali konuşuluyordu. Neyse ki önceki Cuma günü bu kararın en azından 3 ay süreyle ertelendiği açıklandı da Türkiye, içinden geçmekte olduğu bu kritik süreçte bir anlamda nefes aldı. Başbakan bu konuda şunları söyledi:
“Bu konuda çok ciddi bir çaba sarfettik. Başta Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek olmak üzere çeşitli kanallarla muhataplarımıza kendimizi anlattık ve Türkiye’nin kredi notunun kırılmasının haksızlık olacağın söyledik. Karşılığını da aldık. Böylelikle, önemli bir zaman kazandık. 15 Temmuz’a rağmen Türkiye’nin makro göstergeleri gayet iyi. Sonuçta bir darbe girişimi yaşadık ama ekonomide terör saldırılarında olduğu kadar bile etkilenmedik. Rakamlar hızla toparlandı.”
Başbakan darbe girişimi akşamından kendi özelinden çok önemli bir not aktarıyor:
“15 Temmuz akşamı eşimi de yanıma alarak yola çıktım. Olayları duyunca gerekli önlemleri almaya çalıştık. Eşim hep yanımdaydı ve sürekli olarak Kur’an ve dua okuyordu. Tevekkül duygusu çok güçlüdür. Bir noktadan sonra durum anlaşılmaya başlanınca, bunun bir girişim olduğu ve başarıya ulaşamayacağı demecini verdim. Sonrasında zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ve halkımızın kahramanlığı sayesinde tarih yazıldı...”