Başbakan Binali Yıldırım, ekonomideki sıkıntıların ortadan kalkması için hem içeride hem dışarıda çalıştıklarını belirterek, "Yaz aylarıyla birlikte çok süratle işler yoluna girecek. Paniklemeyin, bunlar gelip geçici şeylerdir. Dolar '3.50-3.60 lira oldu ne yapacağız' deyip dolara hücum etmeye lüzum yok" diye konuştu.
Türkiye ekonomisindeki sıkıntıların büyük ölçüde yaz aylarına doğru ortadan kalkacağını söyleyen Başbakan Yıldırım, hükümet olarak aldıkları önlemlerle, sağladıkları yeni teşviklerle, yatırım, istihdam ve ihracatın hızlanması için çalıştıklarını söyledi, “Son dönemde, ABD’deki seçimler ve bu ülkedeki yeni yönetimin ülkeye sermaye daveti, faizleri artırma kararları, Türkiye’yi de bütün gelişen ülkeleri de olumsuz etkiledi. Ayrıca, bizim bölgemizde yaşanan gelişmeler de buna eklenince etki daha da büyük oldu. Avrupa Birliği ile aramızdaki yanlış anlaşılmalar da dahil edilince yüzde 5-6 olması gereken kurlardaki sapma, yüzde 10’un üzerine çıktı” dedi.
Bütün bu gelişmelerin etkisiyle yaşanan dalgalanmaların gelip geçici olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu: “Hangi parametreye bakarsanız bakın; benzer ülkelerden çok daha iyi durumdayız. Bir algı problemimiz var ki bu günlerde Türkiye hakkında bir olumsuz algı pompalanıyor. Bunun için hem bölücü terör örgütü PKK hem de FETÖ terör örgütü Avrupa’da ve ABD’de lobi yapıyor. Bunlar çukur politikalarıyla, hain darbe girişimiyle başaramadıklarını başka türlü başarmak istiyorlar. Ancak biz biliyoruz ki bunu da başaramayacaklar. Bizim de bu yanlış algıları gidermek için daha fazla gayret göstermemiz lazım. Bu konuda da çalışıyoruz ve yaz aylarıyla birlikte süratle işler yoluna girecek.”
Hürriyet'ten Sadi Özdemir'in haberine göre, Türkiye’de yatırım yapmış herkese seslenen Yıldırım, "Bizim yatırımcılarımıza, firmalarımıza söyleyeceğimiz şudur; paniklemeyin, bunlar gelip geçici şeylerdir. ‘Dolar 3.50-3.60 lira oldu ne yapacağız’ deyip dolara filan hücum etmeye lüzum yok. Özel sektör ya da kamu ayırmadan, bu ülkeye gelen her kaynak bu ülkenin garantisi altındadır. ‘Özel sektörün borcundan bana ne’ diyecek halimiz yok. Buraya gelmiş, yatırım yapmış, üretime dahil olmuş, istihdam sağlamış her kaynağın mutlaka bir ödeme mekanizması elbette olacak. Mesela öncelikle piyasanın kamu kaynaklı döviz ihtiyacını azalttık. Başka tedbirler de alıyoruz alacağız” diye konuştu.
Yıldırım, önceki gün faiz artırımı kararı alan Merkez Bankası’yla ilgili bir soru üzerine şunları söyledi: “Ben ekonominin piri değilim ama bildiğim bir şey var ki Merkez Bankası işini yapıyor, biz de işimizi yapıyoruz. Onun elindeki araçlar ve yapacağı şeyler belli ve bu konuda tamamen bağımsızdır.
Merkez Bankası’nın bundan sonra politika belirlemek için 1.5 ayda bir toplanacağını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti: "Merkez, düşünür, taşınır, hesabını-kitabını yapar ve reel faiz, politika faizi, artısını eksisini göz önüne alır kararını verir. Bizim yaptığımız ise üretim, istihdam ve ihracat ki biz reel ekonomiye yoğunlaşıyoruz. Bizim büyüme gibi bir problemimiz var. Merkez Bankası’nın da enflasyon hedefi var. İkisinin uyumlu gitmesini sağlamak lazım. Merkez, ‘Banane büyümeden, ben enflasyon hedefini tuttururum ona bakarım’ derse olmaz. O zaman yemeyelim, içmeyelim. Pazartesi, perşembe oruç tutalım hedef tutsun. Peki ama sistem nasıl çalışacak? Üretilecek tüketilecek ülke büyüyecek. Büyüme kaliteli olacak. Koordinasyon içinde çalışıyoruz. Biz onların işine onlar da bizim işimize bulaşmıyor."
Yıldırım, hükümet olarak tabii ki faizin artmasını istemediklerini vurguladı ve “Bunu Merkez Bankası için konuşmuyorum. Ülkede faizin yüksek olması iyi bir şey mi? Değil. Bizim amacımız bunu mümkün olduğunca aşağı düşürmek ve finansa erişimi sağlamak. Faiz yüksek olursa yatırımcının iştahı kaçar. Rekabet imkanı azalır. Enflasyon da artar. Faizlerin artıyor olması da aslında bir dalgalanma sonucudur. Önemli olan kurun kaç lira olduğu değil, öngörülebilir olmasıdır. Bizim bütün tedbirlerimizde yatırımcının kararını kolaylaştırmak var” dedi.