Deniz Baykal, CHP Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesinde, gündeme dair gelişmeleri değerlendirerek, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bu sırada, İstanbul Beylikdüzü adayının değiştirilmesini talep eden bir grup çarşaflı kadın, CHP Genel Merkezi önünde sessiz bir gösteri yaptı. Amaçları bu taleplerini Baykal'a da iletmekti, ama seslerini duyuramadılar. Başbakan Erdoğan'ın "Eskiden tuvalete milyonla giriliyordu" sözlerine Baykal'dan yanıt: "Eskiden delikli parayla ihtiyaç giderilirmiş, şimdi delikli olmayan parayla ihtiyaç gideriliyormuş. Başbakan meydanlarda bunu anlatıyor. Kendisinin durumunu gösteriyor bu." CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Hükümet, seçim hovardalığı yapabilmek için, seçim gösterişi yapabilmek için, seçim rüşveti dağıtabilmek için, Türkiye'nin derli toplu, tutarlı, güven veren ekonomi programı oluşturmasına engel olmaktadır, karşı çıkmaktadır, ayak diremektedir'' dedi. Baykal, CHP Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, hükümetin ekonomi politikasını eleştirdi, ekonomideki tablonun hiçbir şekilde ihmal edilemez duruma geldiğini söyledi. Tedirginlik artıyorMali dengelerin ciddi şekilde sarsılmaya başladığını, ekonomiyi yönlendirenlerin güven veren, dengeli bir tablo ortaya koyamadığını belirten Baykal, bunun toplumdaki ekonomik tedirginliği artırdığını ifade etti. Türkiye ve dünyanın koşullarının, hükümetin oluşturduğu bütçenin uygulanabilir olmasına izin vermeyeceğini daha önce ifade ettiklerini dile getiren Baykal, vergi gelirlerinin hızla düştüğünü, harcamaların olağanüstü hızla arttığını ve bütçenin ciddi açık verdiğini söyledi. İçinden geçilen ortamın, ne yaptığını bilen, bilinçli, tutarlı ekonomi anlayışının uygulanmasını zorunlu kıldığını belirten Baykal, hükümetin derli toplu bir program ortaya koymaktan bilinçli olarak kaçındığını, uygulanamaz bütçeyle elini serbest tutmaya ve harcamalarını her türlü denetimden kaçırmaya çalıştığını öne sürdü. Türkiye sanayisinin rekor düzeyde daraldığını anlatan Baykal, ''Türkiye, açıkça bir küçülme tablosuyla karşı karşıyadır'' dedi. Baykal, IMF raporunda, Türkiye dışındaki G-20 ülkelerinin krize karşı tedbir aldığına yer verildiğini ifade etti. Deniz Baykal, IMF'nin 2009 yılı için dünyanın yüzde yarımlık bir büyüme, Türkiye için yüzde 1.5'luk küçülme öngördüğünü söyledi. Bilinçli tedbir alınmıyorTürkiye'nin, büyümesi en çok azalan ülke konumunda olduğunu savunan Baykal, şöyle devam etti: ''Diğer ülkeler tedbir alıyor, biz tedbir almıyoruz. Tedbir almamayı bilinçli olarak tercih ediyoruz. Niçin? Hükümetin seçim döneminde elini kolunu serbest bırakmasını sağlamak için. Hükümet bu seçim döneminde elini kolunu serbest tutunca ne oluyor? Kapanan iş yerleri, her gün artan işsiz sayısı, bu sorunun cevabıdır. Hükümetin bu tutarsızlığı nedeniyle artık ekonomik kriz iş yerlerini ve aileleri her zamankinin ötesinde vurmaya başlamıştır. Ne yazık ki işsiz sayısı hızla artmaktadır ve bu gidişle 2009'da daha on binlerce insanın işinden çıkarılacağını ve işsiz sayısının yüz binlerle artışa devam edeceğini görüyorum. Hükümetin bu mali disiplinsizliğinin bedelini işsiz insanlarımız ödüyor. Bu, kabul edilemez, hükümetin bu oyununa izin verilemez. Hükümet artık ülkenin ekonomisini bırakmış, başka arayışlara yönelmiştir. Seçim hovardalığı yapabilmek için, seçim gösterişi yapabilmek için, seçim rüşveti dağıtabilmek için, Türkiye'nin derli toplu, tutarlı, güven veren ekonomi programı oluşturmasına engel olmaktadır, karşı çıkmaktadır, ayak diremektedir. Türkiye'deki son sıkıntıların, diğer ülkelerden daha ağır yaşanmasının, çok ciddi iş yerlerinin kapanmasının, işsiz sayısındaki artışın altında hükümetin bu laubali tutumu yatmaktadır. Bu seçim hovardalığı arayışı, seçim rüşveti verme bekleyişi Türkiye'yi ekonomik bakımdan ciddi sıkıntıya sokmaktadır.'' Baykal, işsizliğin en önemli toplumsal ve ekonomik sorun haline geldiğini ifade ederek, bu konunun görmezden gelinemeyeceğini söyledi. YSK kararları işletilemiyorAKP hükümetinin, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir iktidarda rastlanmayan ölçüde yolsuzluklara bulaştığını ileri süren Baykal, iktidar ve yandaşlarının devlet olanaklarını sorumsuzca kendi çıkarları için kullandığını savundu. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde danışman olarak görev yapan bir kişinin evine giren hırsızların kasadan 2.2 trilyon çaldıklarını ve bunun gazetelere haber olarak yansıdığını anımsatan Baykal, evinde hırsızlık yapılan kişinin konuyu ciddi şekilde takip etmemesinin dikkat çekici olduğunu söyledi. ''Savcılar harekete geçti mi? Bu kişinin serveti ne kadardır? Bu olayla ilgili ne yapılmıştır?'' diye soran Baykal, kamuoyuna bilgi verilmesi gerektiğini kaydetti. Seçim yardımlarını da eleştiren Baykal, Yüksek Seçim Kurulunun kararına rağmen yardımların sürmesine tepki gösterdi. Hesabını millet soracakBaykal, şöyle konuştu: ''Vatandaş evine ekmek götüremez haldeyken, her gün işsiz kalırken, bir yandan da AKP seçim hovardalığıyla kampanya götürüyor. Böyle demokrasi olmaz, böyle siyaset olmaz. Bunların hepsinin hesabı sorulmalıdır. Yüksek Seçim Kurulu karar alıyor, Başbakan'ından bakanına herkes, 'bu bizi ilgilendirmez' diye Yüksek Seçim Kuruluna meydan okuyor. Bu karar iktidar partisini ilgilendirmiyor, kimi ilgilendiriyor? Gücü kime geçiyor Yüksek Seçim Kurulu'nun? Bir hukuk skandalı, bir hukuk krizidir. Yüksek Seçim Kurulu karar almış, o kararları işletmek mümkün değil. Bu acı bir tablodur. Bu tablodan çıkışın yolu, kuşkusuz her zaman olduğu gibi, milletin iradesindedir. Umut ediyorum, önümüzdeki seçimlerde milletimiz bu gerçekleri en iyi şekilde değerlendirecektir. Bunları yok saymak, gözden saklamak mümkün değildir. Bunların hesabını, öyle anlaşılıyor ki soracak olan millettir. Biz de millete bunu anlatmaya devam edeceğiz.''