BAŞBAKAN'DAN "NET" MESAJ LEFKOŞA (A.A)

-BAŞBAKAN'DAN "NET" MESAJ LEFKOŞA (A.A) - 20.07.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kıbrıs sorunu çözülmeden Rum tarafının 2012'de AB Dönem Başkanlığını üstlenmesi halinde, açık net söylüyorum, Türkiye'nin AB ile ilişkileri tamamen donacaktır'' dedi. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 37. yıl dönümü nedeniyle Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları çerçevesinde Dr. Fazıl Küçük Caddesi'nde düzenlenen resmi geçit törenine katıldı.  Başbakan Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, her zaman Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkeleri istikametinde bölgede güvenlik ve refahı hedeflediklerini, barış için, adalet için ellerini herkese uzattıklarını söyledi.  Bu hedefe ancak hukuk, adalet ve eşitlik çerçevesinde ulaşacaklarına inandıklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:  ''Anavatan ve garantör bir ülke olarak, gelecek vizyonumuzu, Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı bir çözümle sona ermesinin sadece Ada'da değil, Doğu Akdeniz'de de güvenlik, istikrar, işbirliği ve refaha katkıda bulunacağından, yeni bir dönemi başlatacağından hareketle şekillendirdik. Kıbrıs Türk tarafıyla, ortak milli dava etrafında tam bir fikir ve gönül birliği içinde ve samimiyetle çözüm için çaba sarf ettik. Bu dayanışmadan kuvvet alarak, tüm ezberleri bozduk. Artık ortada tüm dünya kamuoyunun gördüğü bir gerçek vardır. Kıbrıs meselesi, tam yarım asırdır BM Teşkilatının gündemindedir. Bu süreçte sorunun çözümüne ilişkin parametreler ortaya çıkmış ve yerleşmiştir. Kıbrıs sorununda geçmişte de günümüzde de güçlü çözüm iradesi gösteren taraf, Kıbrıs Türk halkı ve garantör Türkiye'dir. Nitekim, Kıbrıs Türk halkı, tüm güçlükleri göze alarak ve fedakarlıkla 2004 yılında yapılması istenen referandumda barış ve uzlaşmaya yüzde 65'le 'evet' demiştir. Güney Kıbrıs yüzde 75'le 'hayır' demiştir. Uzlaşmaya ve barışa yüzde 75 ile 'hayır' diyen Güney Kıbrıs ödüllendirilmiş, 'evet' diyen Türk halkı cezalandırılmıştır ve hala bu süreç devam etmektedir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Onun için bugün biz daha güçlüyüz. Kıbrıs Türkü'ne hiçbir meşru temeli olmadan maruz kaldığı kısıtlamaların ortadan kaldırılacağı sözü verilmiş, ancak bu sözler tutulmamıştır. Bütün bu haksızlıklara, adaletsizliklere rağmen Kıbrıs Türkü barış ve çözüm için çaba göstermeye devam etmiştir. Biz, çözüm hedefine samimiyetle inanıyoruz. Fakat şunu da unutmayalım, artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Bu yolda üzerimize düşeni yaptık, yapmaya da hazırız. Diğer tüm ilgili tarafları da barışa destek vermeye ve bu yolda adım atmaya davet ediyoruz. Hazırlık dönemiyle beraber üç yılı aşan mevcut görüşme sürecinde nihai aşamaya gelinmiştir.'' -''HAKSIZLIK ARTIK TAHAMMÜL SINIRLARINI ZORLAMAKTA''- Görüşmelerden netice alınması beklentisi içinde olduklarını anlatan Erdoğan, çözüm yolunda tüm tarafların sorumluluğu bulunduğuna ve elden gelenin en iyisinin yapılması gerektiğine inandıklarını ifade etti. Erdoğan, şöyle devam etti:  ''Şunda hiç bir tereddüt yoktur ki BM parametreleri çerçevesindeki çözüm, mevcut müzakere sürecinde liderlerin Ortak Açıklamalarındaki mutabakatlarına uygun biçimde bulunacaktır. Bu çerçevede yeni ortaklık, 'iki kesimli, iki toplumlu ve ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında tanımlandığı şekliyle siyasi eşitlik temelinde bir federasyon olacak, bu ortaklığın, tek uluslararası kimliğe sahip bir Federal Hükümetinin yanı sıra, eşit statüye sahip bir Kıbrıs Türk Kurucu Devleti ve bir Kıbrıs Rum Kurucu Devleti bulunacaktır'. Bu çözüm çerçevesi ve Kıbrıs Türk tarafının yeni nesillere huzurlu ve güvenli bir geleceğin miras bırakılmasına yönelik içten ve yapıcı çabaları tam desteğimizi vermeye hazırız. Aksi istikamette zorlamalar içine girmek ise çözüm iradesini sabote etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bizim arzumuz; Kıbrıs'ta yeşerecek barış ortamının, bölgesinin çok daha ötesinde, çok daha büyük ve kapsamlı bir barışın, kalkınmanın, işbirliğinin yolunu açmasıdır. Ancak, mevcut fırsat penceresinin sonsuza kadar açık kalamayacağı herkes tarafından artık idrak edilmelidir. Arzumuz, bugüne kadar sarf edilen çabaların heba edilmemesi, zamanın boşa harcanmamasıdır. Zira, yarım asırlık Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için daima yapıcı ve dinamik açılımlar ortaya koyan Kıbrıs Türk tarafının maruz kaldığı haksızlık artık tahammül sınırlarını zorlamakta, vicdanları sızlatmaktadır. Böylelikle, AB açısından da mevcut çarpık durumun giderilmesi ve kapsamlı çözümle Kıbrıs'ta kurulacak yeni ortaklığın 2012'nin ikinci yarısında dönem başkanlığını deruhte etmesi de mümkün olabilecektir.'' Başbakan Erdoğan, bu hedefe ulaşılabilmesi için kapsamlı çözüm anlaşmasının referandumlara sunulması ve onay süreçlerinin de tamamlanarak, yeni ortaklık devletinin dönem başkanlığı sırasında hayata geçirilmiş olması gerektiğini vurguladı. Bunun ise ancak yıl sonuna kadar mevcut süreçte anlaşmanın sağlanmasıyla mümkün olabileceğini kaydeden Erdoğan, ''2012'nin ikinci yarısında Kıbrıs Türkleri'nin de yer alacağı ve bunun sonucunda Türkiye'nin de muhatap kabul edeceği bir dönem başkanlığı sadece Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir olumlu ivme yakalanmasına değil, Avrupa'nın siyasi ve stratejik açılardan daha etkin bir konuma yükselmesine de katkıda bulunabilir. Aksi takdirde, buradan bir kez daha seslenmek istiyorum; Kıbrıs sorunu çözülmeden Rum tarafının 2012'de AB Dönem başkanlığını üstlenmesi halinde, açık net söylüyorum, Türkiye'nin AB ile ilişkileri tamamen donacaktır. 6 aylık Güney Kıbrıs Rum yönetiminin dönem başkanlığında bizim AB ile herhangi bir görüşme yapmamız söz konusu olmayacaktır. AB Dönem Başkanı da olsa Rum tarafıyla aynı masaya oturmamızı hiç kimse bizden beklemesin'' diye konuştu.