Başbakan Binali Yıldırım, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı adayı olması yönündeki girişimleri 'proje' olarak nitelendirerek, "Arkadaşlar, bu kadar gayretin arkasında belli ki bir mühendislik projesi var idi. Ama proje gözüktüğü kadarıyla akamete uğradı, patladı, elde kaldı. Proje başarısız" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, İspanya ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Yıldırım'a ilk olarak Abdullah Gül'ün aday olacağına yönelik iddialar soruldu. "Bu kadar gayretin arkasında bir mühendislik projesi var" diyen Yıldırım, "Proje gözüktüğü kadarıyla akamete uğradı, patladı, elde kaldı. Proje başarısız" ifadesini kullandı.
MHP ile birlikte adaylarının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğunu hatırlatan Yıldırım, "En rahat parti biziz, bizde aday tartışması yok" diye konuştu.
Başbakan kamuoyunda "imar affı" olarak adlandırılan hazırlık için ise, "Bu imar affı değil, imar barışı" değerlendirmesini yaptı.
Yıldırım'a son olarak Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde çıkan olaylarla gündeme gelen sporda şiddet başlığı da soruldu. Bunun için terör benzetmesi yapan Başbakan Yıldırım, yeni yasal düzenlemelerin yapılacağı sinyalini verdi, "Şiddeti en ağır şekilde cezalandırmayı öngörüyoruz" bilgisini verdi.
Genel olarak son yaşananları, CHP’li vekillerin İYİ Parti’ye geçmesini ve son görüşmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Abdullah Gül’ün adaylığı konusunda sizin bir düşünceniz var mı, sizce girecek mi?
Arkadaşlar, seçim takvimi belli oldu. Seçim havasına girilince tabii trafik yoğunluğu artar. Herkes, ben de buradayım, beni de unutmayın mesajını veriyor. Bunu yadırgamamak lazım. Seçim öncesi bu tip şeyler olabilir. Başka partilerin ne yaptığını, ne ettiğini biz üzerinde durmanın çok gerekli olmadığını düşünüyoruz. Biz kendi işimize bakalım. Biz seçime en iyi şekilde hazırlanacağız. İnşallah 24 Haziran’da da yeni sistemin cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bütün yönleriyle uygulamaya gireceği seçimi başarıyla kazanacağımıza inanıyoruz. Bunun için gayret edeceğiz. Bu seçim birçok yeniliği beraberinde getirdi. Aynı gün milletvekili seçimleri olacak, cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak. Yürütmenin ve yasamanın doğrudan millet tarafından belirleneceği önemli bir seçim olacak. Ümit ederim bu seçimle birlikte, sürekli güçlü iktidar ve devamlı istikrar dönemi Türkiye’de başlamış olur ve ülkemiz zamanı daha iyi değerlendirir. Geleceğe yönelik, 2023 ve ilerisine yönelik hedeflerimizi, projelerimizi gerçekleştirir, milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmüş oluruz.
Tabii kimin aday olacağı, olmayacağı bir-iki gün içerisinde netlik kazanacak. Hep beraber olayları izliyoruz, CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi bir ortak aday arayışı içinde çok yoğun temasları var. Gördüğümüz kadarıyla buradan bir sonuç çıkacağa benzemiyor. Çünkü bir yandan Cumhuriyet Halk Partisi, bir yandan İYİ Parti bu yönde açıklamalar yaptılar, yapıyorlar. Hal böyle iken geriye ne kalıyor? En rahat parti biziz, bizde aday tartışması yok, MHP de yok, adayımız belli, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Hatta seçim kararı verilmeden önce de belliydi. Dolayısıyla partilerin çatı aday denemesi yeni değil. İlk cumhurbaşkanlığı seçiminde de oldu, sonuçları görüldü. Maalesef çatının sağlam çatılmadığı, çöktüğü ortaya çıktı. Zorlama, yani zorlamayla siyaset inşa edilemez. Sayın Bahçeli’nin bir açıklaması oldu. Sayın Gül’ün adaylık ihtimaliyle ilgili, oldukça sert bir açıklamaydı ve dedi ki; “Kardeşlik ne ara karanlığa gömüldü.Hep Sayın Erdoğan Sayın Gül’den kardeşim diye bahsederdi, Cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklanırken de yine bu ifade kullanılmıştı hatırlayacaksınız yıllar evvel. Hakikaten o kardeşlik karanlığa mı gömüldü? Siz de yıllardır birlikte siyaset yapıyorsunuz, sizi şaşırttı mı bu girişimler, ne diyorsunuz? Her şey milletin gözü önünde cereyan ediyor. Uzun yıllar içerisinde bulunduğumuz önemli görevler üstlendiğiniz bir siyasi hareketten ayrıldığınızda ne eski yerinize ne de yeni yerinize yaranamazsınız. Tecrübeler bunu göstermiştir. O bakımdan yani ne anlatacaksınız? Ben geldim, ama işte orada şöyle oldu-böyle oldu. Demezler mi, sen orada bu makamlarda bulunurken bunları niye söylemedin, bunları düzeltecek işleri niye yapmadın? O yüzden bizim halkımızın feraseti çok engindir, bu tip savrulmaları, evirilmeleri hoş karşılamaz. İnsanlar biriktirdikleri itibarı korumalıdır, tüketmemelidir, itibar çok zor elde edilir, ama tüketilmesi kolaydır.
Sayın Cumhurbaşkanının ilginç bir ifadesi oldu, “garip bir senaryo devrede” dedi.
Tabii yaşananlara bakınca, biz içindeyiz dışında değiliz. Ama dışarıdan bakanlar da gariplikler olduğunu görüyor yani. Bir partinin milletvekilleri diğer partiye hızlı bir şekilde yolcu ediliyor, ondan sonra partiler arasında trafik birdenbire hızlanıyor. Çatı aday bulunması noktasında Saadet Partisi bu konuda çok önde, çok atak, çok istekli. İyi Parti yanaşmıyor buna, CHP’de muhtelif açıklamalar var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Niye bu kadar ısrar, gayret? Hırsların aklın önüne geçmemesi lazım. Memleketin meseleleri de kişisel ikballerin önüne geçmemeli.
Abdullah Beyin bu çatı aday meselesine olumlu bakacağına inanıyor musunuz? Arkadaşlar, bu kadar gayretin arkasında belli ki bir mühendislik projesi var idi. Ama proje gözüktüğü kadarıyla akamete uğradı, patladı, elde kaldı. Proje başarısız. 24 Haziran kararının etkisi var mı bunda? Her halükarda seçim açıklanmasa bu çalışmalar bu kadar hız kazanmaz, alenileşmez, mutlaka etkisi var. Tabii ben Abdullah Bey adına değerlendirme yapmam yanlış olur. Ama Abdullah Bey aday da olabilir, olmayabilir. Şu anda bizim meselemiz bu değil. Biz hiç kimseye adaylık konusunda aman olun-olmayın, yapmayın-etmeyin diyecek halimiz yok. Biz adayımızı belirledik, kararımızı verdik, programımızı yaptık, vatandaşlarımızla artık kucaklaşmanın özlemi içindeyiz.
İlk turda biter mi seçimler ve bir seçim tahmini alabilir miyiz?
İnşallah, hedefimiz o. Tahmini ben vermem, tahmin vermek vatandaşın iradesine saygısızlık olur. 24 Haziran seçimlerinde adaylık süreci başladı. AK Parti’de siz de aday olacak mısınız?
Ben partimin bir neferiyim. Başbakanlık görevi zaten onurlu bir görevdir. Bu görevi 2 yıl süre içerisinde dolu dolu yaşadık. Türkiye’nin belki 50 yılda karşılaşmayacağı konularla karşılaştık. Türkiye’nin gündeminde olup da bir türlü yapılamayan işleri yaptık. Darbesi, referandumu, sistem değişikliği, Fırat Kalkanı, Afrin Harekatı, ekonomiyle ilgili gelişmeler, yani birçok konuyu iki seneye sığdırdık. Çalıştık, çabaladık. İyi niyetle gayret ettik, bugünlere geldik. Bu onur bize yeter. Bundan sonra kader çizgimizde ne varsa onu yaşayacağız?
Seçim kampanyanız nasıl olacak? Bu seçimin bir özelliği var. Bir cumhurbaşkanı kampanyası var bir de milletvekillerinin kampanyası var. Yani Meclis grubunun da güçlü olarak gelmesi lazım. Dolayısıyla kampanyayı 2 bölümde alacağız. Cumhurbaşkanlığı kampanyası başlı başına ama milletvekilleri adaylarımız, partimize bugüne kadar hizmet etmiş, isimleri temayüz etmiş arkadaşlarımız da Türkiye’nin her tarafında milletvekili seçimlerine yönelik, cumhurbaşkanı seçimlerine yönelik kampanya yürütecekler. Dolayısıyla iyi bir kampanya dönemi olacağını düşünüyorum. Biz zaten sürekli milletin içindeyiz, arasındayız. Biliyorsunuz, biz kongrelerimizi yapıyoruz, miting havasında geçiyor. Yani bu kampanyada esas itibarıyla kitle iletişim araçlarını daha yoğun kullanmanın doğru olacağını düşünüyoruz. Bir de Cumhurbaşkanı daha fazla demokrasi, özgürlük vurgusu yapmıştı.
O her zaman yaptığımız şey, gayet tabii ki daha fazla özgürlükleri alabildiğince geliştirmemiz lazım. Yani burada bir sınırlama söz konusu değil. Bazen içinde bulunduğumuz şartlar dolayısıyla, işte yaşadığımız alçak darbe girişimi, terörle mücadele, ülkenin birliği, bütünlüğü, bekası konuları olunca, tabii biraz güvenlik konusuna önem verdik ve bunun da sonuçlarını aldık. Niye yaptık bunu? Daha fazla masum vatandaşımızın canı yanmasın diye yaptık. Ülkemizin düşmanları alan kazanmasın diye yaptık. Bu katiyen özgürlüklerin kısılması adına yapılmış bir şey değildir.
Seçime OHAL ile girilecek. OHAL ne kadar daha sürecek? Bakın, biz İspanya’daki işadamlarıyla da konuştuk, yatırımcılarla... 'OHAL’den bir şikayetiniz var mı' dedim. Yok dediler, biz OHAL’le ilgili Türkiye’deki işlerimizde bir olumsuzluk yaşamadık diyorlar. Biz de baştan beri dedik ki, OHAL’i biz kendimize ilan ediyoruz, yani şu FETÖ belası, terör belası, bunların kalıntıları tamamen ortadan kalksın, ülkemiz artık bu meselelerden kurtulsun
Belli bir süre var mı efendim?
Yani onun tabi tarihini vermem doğru değil. Gelişmeleri izliyoruz, sürecin sonunda otururuz değerlendiririz.
İspanya gezisinin içeriğinde neler vardı?
İspanya bizi en doğru anlayan Avrupa Birliği ülkelerinin başında geliyor. Bunu da şuna bağlıyorum; İspanya, ta Endülüs’ten bu tarafa farklı kültürlere, medeniyetlere alışık olan, birlikte yaşamayı başarmış bir ülke. Daha önemlisi, onlar da terörden çok büyük bedel ödedi. Ayrılıkçı, bölücü Katalonya ve ETA örgütlerinden çok çektiler. O yüzden de bizi çok iyi anlıyorlar ve bizim gerek FETÖ darbesi gerek PKK gerek Suriye’deki PYD, YPG, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadeleyi takdir ediyorlar ve anlayışla karşılıyorlar. O bakımdan İspanya yatırımcıları Türkiye’de yatırım yapmaya devam ediyor. Daha da artıracaklarını ifade ettiler. Başbakan, Meclis Başkanı, gerek Kral hakikaten çok yakın ilgi gösterdiler. Hem ikili konular, hem bölgesel konular, Avrupa Birliği, Kıbrıs, Suriye, aklınıza gelen her türlü konuyu açık, samimi bir ortamda konuştuk, görüştük. Yani sonuçta ülkemiz adına iyi bir ziyaret olduğunu düşünüyorum. En azında Avrupa Birliği’nde bunu dile getirebilirler, muhatap oldukları ülkelerde görüşlerimizi ilk ağızdan duyurma fırsatı buluyoruz. Bunlar önemli şeyler. İspanya Türkiye aleyhindeki yapılanmalara çok alan açmıyor, işte terör sempatizanlarına, FETÖ sempatizanlarına, ülkemizin bekası, birliği, bütünlüğüne zarar verecek, İspanya-Türkiye dostluğunu baltalayacak faaliyetlere alan açmıyorlar, bu da ilişkilerimizin gelişmesi için önemli bir gösterge.
Sayın Başbakan, dün Kılıçdaroğlu grup toplantısında dedi ki; 'Dönem, vatanı kurtarma görevidir.' Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz ? Vallahi vatanı kurtarma mı, kendini kurtarma mı bilemeyiz. Parçayı kurtarma dönemi de olabilir. Vatanın nesini kurtaracağız kardeşim? Vatan Kurtuluş Savaşı'nda kurtulmuş. Cumhuriyetimiz bütün birikimleriyle bugüne kadar gelmiş. Erken seçim olayı belli ki içeride de dışarı da hesapları bozdu. Bununla alakalı başta Amerika olmak üzere?.. Yani bazıları hayal kırıklığına uğradı. Bunu da gizlemiyorlar. O zaman doğru bir iş yaptık demek ki, doğru bir karar.
İki aylık süreçte muhtemelen atılacak yeni adımlar da olacaktır. Nedir efendim ekonomiye ilişkin öngörüleriniz, planlarınız? Mesela İmar affı. Şöyle; onu Meclis'e verdik ama, bu imar affı değil, imar barışı. İmar affı ayrı bir şey. İmar barışını Türkiye’de 12-13 milyon konutu ilgilendiriyor. Büyükşehirler başta olmak üzere yapılmış ama bir türlü yapı kullanım, ruhsat ve imar iznini alamamış. Kimisinin mülkiyet sorunu var. Kimisi imar almadan yapı yapmış veya imar almış eklentiler var. İmara uygun yapılmamış, Mera, Hazine, vakıf , şahıs ve orman arazisi üzerine yapılmış filan. Yani burada getirilen şey bir barış, bir uzlaşma. Bu ne getirecek? Bir kere, vatandaşın yapıp yıllarca yaşadığı yeri meşruiyet kazanacak. Şimdi yerim değil diyor, yani devletin kayıtlarında bina gözükmüyor, toprak gözüküyor, vatandaş sahip, burası benim yerim hissini yaşayamıyor, elektrik alamıyor, su alamıyor, doğalgaz alamıyor, değişiklik yapacak ruhsat alamıyor. Şimdi bu bir kere yapı kayıt belgesi verilecek. Böylece bir uzlaşma, bir barışma süreci başlamış olacak. Ondan sonra ne olacak? Vatandaş eğer yerini yıkıp yeniden yapmak istiyorsa bu sefer müracaat edecek belediyelere, uygun imar planı onaylanacak, sonra yapacak. Kentsel dönüşüm teşvik edilecek, yani bu yapı kayıt belgesiyle kentsel dönüşümün hızlanması da sağlanmış olacak, bu yönde teşvik maddeleri var, getirdiğimiz budur.
Türk ekonomisine karşı siyasi süreçlerlede bağlantılı dışarıdan birtakım olumsuz saldırılar gündemde. Yeni bir kaygınız var mı? Hiçbir kaygım yok. Türk ekonomisi her türlü saldırıya, şoka karşı dirençli bir ekonomidir. Çünkü sanal değil üreten, büyümeyi esas alan, istihdam oluşturan ve ihracat esasına dayalı bir ekonomidir. Bu sene alacağımız kararların da etkisiyle hem büyüme sürdürülebilir şekilde olacak, hem de kur ve enflasyon meselesini daha dengeli sürdürülebilir bir düzeye getireceğiz.
Son zamanlarda spor sahalarında yaşanan şiddete ve fanatizme ne diyorsunuz. Ha terör ha sporda şiddet. Buraya da bazı yasal düzenlemeler getireceğiz, şiddeti en ağır şekilde cezalandırmayı öngörüyoruz. Yani insanlar niye gider maça kardeşim? Başkasının kafasını, gözünü yarmak için mi. Yani bu kabul edilebilir bir şey değil, burada masum bir iş yok, zaten araştırmalar yapılıyor, bunun biraz planlı bir iş olduğu şüphesi de gözardı edilmiyor.