Başbakan'dan muhalefete: Seçim barajını siz niye kaldırmadınız

Başbakan'dan muhalefete: Seçim barajını siz niye kaldırmadınız

T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Beykoz’da partisince düzenlenen seçim mitinginde muhalefet liderlerine karşı üslübunu sertleştirdi. Özellikle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenen ve seçim vaatlerini eleştiren Erdoğan, “Sen başarısız bir bürokrattın. Şimdi nasıl başarılı bir siyasetçi olacaksın” dedi. Yüzde 10’luk seçim barajına karşı eleştirilere de kızan Erdoğan, “Şimdi mi aklınız başınıza geldi? BDP’de versin mücadelesini yüzde 10 barajını aşsın, ama bunlar etknik unsurun partisi. Biz Türkiye’nin partisiyiz” diye konuştu.  

     Başbakan Erdoğan, partisince Beykoz, Şile, Çekmeköy ve Sancaktep ilçelerendinde  düzenlenen mitinglere katıldı. Erdoğan Beykoz'da yaptığı konuşmada, bu aralar sık sık yüzde 10 barajından bahsedildiğini belirterek, şunları söyledi:      ''Bu oyunu hep beraber bozacağız. Şimdi yüzde 10 barajını kim getirdi, biz mi getirdik? Bizden öncekiler getirdi. Biz, 16 aylık partiyken yüzde 10 barajına rağmen devlet yardımı almadan, halkımın desteğiyle yüzde 34 ile iktidar olduk. Şimdi CHP, yüzde 10 barajını devamlı gündeme getiriyor. Peki CHP sen iktidardın, iktidarlığın döneminde kenarından köşesinden de olsa koalisyon hükümetlerinde vardın. Niye kaldırmadınız? ANASOL iktidarları vardı, niye kaldırmadınız? ANAP ile el ele verip kaldırsaydınız. 'Biz Türkiye'nin partisiyiz'     Tamam bizim hükümetimizden önce DSP, MHP ANAP beraberdiniz. Niye kaldırmadınız? Kaldırsaydınız. Yani siz kaldırmıyorsunuz şimdi bakıyorsunuz ki artık durum tehlikeli, bundan sonra bu millet bizi hep yüzde 10 barajının altında tutacak, onun için 'yüzde 10 barajı kalksın' diyorsunuz. Artık benim milletin bunları yutmuyor. Sevgili kardeşlerim burada bunların derdi ne biliyor musunuz? BDP'ye bazı yazar çizer takımı bunlar da bu işe çok destek veriyorlar. O yazar çizer takımına da sesleniyorum; sizler de AK Parti iktidarından önce bunu niye gündeme getirmiyordunuz? Şimdi mi sizin aklınız başınıza geldi? BDP de versin bir parti olarak mücadelesini çıksın ortaya yüzde 10 barajını aşsın ama bunlar bir etnik unsurun partisi. Biz Türkiye'nin partisiyiz.''

 'Daha çırak bile değil'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu anamuhalefetin şu anda 'şunu yaptık' diyebileceği bir şey var mı? Ama dikkat ederseniz şu anda çok uçuk, afaki şeyler söylüyor. Peki ne üzerinden söylüyor bunları? Bizim yaptıklarımızın üzerinden söylüyor. Geçmişte biliyorsunuz bazı siyasiler şunu söylüyordu. 'Şu filanca ne veriyorsa ben 5 fazlasını vereceğim' diyordu. Şimdi bakıyorum Sayın Kılıçdaroğlu da aynı mantıkla gidiyor. Çünkü o bırakın ustalığı, kalfalığı, daha çırak bile değil siyasette. Öğrenecek bu işleri'' dedi.

 

Erdoğan, Beykoz'da partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, seçimlere 50 gün kaldığını ve 50 gün sonra Türkiye'de ustalık döneminin adımlarını atacaklarını söyledi.

 

Erdoğan, 3 Kasım'da yola çıktıklarında bir çıraklık döneminin adımlarını attıklarını fakat bu dönemi Büyükşehir Belediye Başkanlığı sürecinin üzerine bina ettiklerini, bugünkü yöneticilerle mukayese edilmeyecek bir mesafe aldıklarını ama buna rağmen 3 Kasım ile 22 Temmuz arasını çıraklık dönemi olarak tanımladığını çünkü birinin İstanbul'un yönetimi olduğunu, 3 Kasımın ise Türkiye'nin yönetimi olduğunu belirtti.

 

Türkiye'nin 81 ilinde başlattıkları bu sürecin başarılarla dolu olduğunu ve 22 Temmuz'da kalfalık dönemini başlattıklarını belirten Erdoğan, ''Şu anda kalfalık dönemi bitiyor. 12 Haziran'dan itibaren ustalık dönemi başlayacak'' dedi.

 

'Onlar bozkurtlarla biz milletle yürüyoruz'Erdoğan, içerde ve dışarıda uluslararası camiada gerçekten Türkiye'yi çok farklı bir yere taşıdıklarını, artık gündemi belirlenen bir Türkiye'nin olmadığını, artık gündem belirleyen Türkiye olduğunu söyledi.

 

Beykoz'daki hizmetleri yeterli görmediğini, Beykozlularla el ele vererek yerelde de çok daha modern ve farklı bir yere taşıyacaklarına inandığını, bunun için de Beykozluların desteğine ihtiyaçları olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Çünkü sizler bize 'yürü' derseniz biz yürürüz. Bildiğiniz gibi birileri 'ben bozkurtlarımı yürütürüm' diyor ama biz de 'milletle yürürüz' diyoruz, 'milletle yürüyeceğiz' diyoruz. Onun için ben MHP'ye gönül vermiş ülkücü kardeşlerimi Sayın Bahçeli'nin bozkurtlarından ayırıyorum. Çünkü onların konumu farklı. Zira yaratılmışların en şereflisi olan insan, biz onlarla yürüyoruz ve onlarla yürüyeceğiz ve bizim tek yolumuz var o da demokrasi. Bizim tek yolumuz var insanlara düşüncemizi saygın bir şekilde anlatmak ve kardeşlik duygusu içinde anlatmak. Asla zora başvurarak değil, zorlaştırıcı olmayacağız, kolaylaştırıcı olacağız. Biz yola böyle girdik, böyle devam edeceğiz'' diye konuştu.

 

 

 

Erdoğan, 12 Haziran öncesinde eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide bugüne kadar neler yaptıklarını duyup duymadıklarını da sorarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

''Bu anamuhalefetin şu anda 'şunu yaptık' diyebileceği bir şey var mı? Ama dikkat ederseniz şu anda çok uçuk, afaki şeyler söylüyor. Peki ne üzerinden söylüyor bunları? Bizim yaptıklarımızın üzerinden söylüyor. Geçmişte biliyorsunuz bazı siyasiler şunu söylüyordu. Şu filanca ne veriyorsa ben 5 fazlasını vereceğim diyordu. Şimdi bakıyorum Sayın Kılıçdaroğlu da aynı mantıkla gidiyor çünkü o bırakın ustalığı, kalfalığı, daha çırak bile değil siyasette. Öğrenecek bu işleri.

 

Zira devlette SSK Genel Müdürlüğünü bu beyefendiye verdiler. Devraldığı zaman zarar etmeyen bir SSK varken, 8 yıl orada kaldı ve kaldığı dönem içinde SSK sürekli zarardaydı. Genel Müdürlüğün döneminde hastane kuyruklarında benim vatandaşımı inim inim inleten sen değil miydin ya? Neredeydi senin aklın genel müdür olarak o zamanın başbakanlarına kalkıp da bu tür teklifleri niçin yapmadın? niçin diyemedin 'bu ilaç kuyruklarında vatandaşı inim inim inletiyoruz' neden diyemedin. Çünkü AK Parti'nin iktidarı bekleniyordu. Bizim iktidarımız geldi şimdi ne diyorlar; biz, AK Parti ne diyorsa onun şu kadar fazlasını veririz.''

 

 

'Başarısız bürokrattın ülkeyi nasıl yöneteceksin'

 

 

Başbakan Erdoğan, şimdi de aile sigortası dediklerini ve bu kanunun 1970'li yıllarda çıktığını söylediklerini belirterek, ''Ben uygulanmayan kanunu ne yapayım. Bana uygulanan kanun lazım. Laf ola beri gele yok, uygulanan lazım. Bak biz şimdi her doğanı genel sağlık sigortasından istifade ettiriyor muyuz? Neredeydin? SSK Genel Müdürüydün niye yapmadın. Biz yaptık bak'' diye konuştu.

 

Artık SSK Hastanesi ayrımının olmadığını, her hastanenin vatandaşın hizmetinde olduğunu ifade eden Erdoğan, vatandaşların özel hastanelerden de faydalanabildiğini söyledi.

 

Erdoğan, ülkede hangi kurum ve kuruluşta ne kadar hastane varsa devletin koordinatör devlet olduğunu ve bunları koordine ettiklerini, SSK'yı ve diğer kurumların hastanelerini birleştirerek tek tipe döndürdüklerini, vakıf ve özel sektör hastanelerini de birleştireceklerini söylediklerini anlatarak, şunları kaydetti:

 

''Benim vatandaşım hangi hastaneyi isterse oraya gidebilecek. İstediğiniz yerden ilacınızı alabiliyor musunuz? Artık ilaç kuyrukları diye bir şey var mı? Az önce robotla bir hastane açılışı yaptık. Beykoz'daki hastanede robotla ameliyat yapılacak. Şu anda Türkiye'de 12 hastanede var. Nereye geldik. Bunların adı bile anılmıyordu. Sayın Kılıçdaroğlu sen nerede yaşıyorsun? Bu başka yerlerde yaşıyor ama çıkıp şu anda yazılı görsel medyanın bir kısmını da almış yanına onlarla bol bol kendine göre atıp tutuyor ve yaptığı tek şey var; ambalaj ve maalesef doğru olmayan vaatler. Dürüst olun dürüst.

 

Tek şey söylüyorum, SSK Genel Müdürlüğün döneminde sürekli zararda oluşunu neyle izah edeceksin? Sen bir defa başarılı bir bürokrat olamadın. Başarısızsın. Orada bu işi başarılı kılamayan bir kişi olarak sana bu devlet nasıl emanet edilsin. Zaten benim milletim böyle bir şey yapmaz da evelallah buna inanıyorum ama olur ya söyledikleri Nasrettin Hoca'nın dediği gibi göle mayayı çalıyor ya tutarsa diyor ya vatandaş olur ya ya tutarsa. Sakın ha. Öyleyse ne yapacağız şu kalan 50 günde hanım kardeşlerim, erkek kardeşlerim gençler hep beraber el ele dolaşmadık mahalle sokak bırakmayacağız. Kapı kapı dolaşacağız. Durmak yok. Ustalık dönemine hep beraber başlayacağız ama kararlı bir şekilde başlayacağız.''

 

Eğitimde bugüne kadar hiçbir iktidarın atmadığı adımı attıklarını ve bu adamların içinde en önemlisinin okul öncesi eğitim olduğunu belirten Erdoğan, okul öncesi eğitimi yüzde 10-11'den yüzde 40'a çıkardıklarını ve bunu daha da ileriye götüreceklerini bildirdi.

 

Erdoğan, ortaöğretimde tüm öğrencilere kitapları ücretsiz ulaştıracaklarını söylediklerini ve bunu da yaptıklarını, CHP'nin ise ''fakire verdiğinizi anladık da zengine niye veriyorsunuz?'' dediğini hatırlatarak, öğrencinin fakiri zengini olmaz düşüncesiyle hepsine verdiklerini anlattı.

 

Bununla da kalmadıklarını ve sosyal güvencesi olmayan aileleri desteklediklerini anımsatan Erdoğan, erkek 'öğrencilere ilköğretimde 20, kızlara 25 lira verelim' dediklerini ve verdiklerini, bu yılın başında da bir adım daha atarak erkek öğrencilere 30, kızlara 35 lira verdiklerini söyledi.

 

Ortaöğretimde ise bu rakamı erkek öğrenciler için 35 liradan 45 liraya çıkardıklarını, kız öğrencilerinkini de 45'ten 50 liraya çıkardıklarını ve kız öğrencilere pozitif ayrımcılık yaptıklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

''Kılıçdaroğlu'nun söylediği şeyler, 'ben şu kadar para vereceğim, bu kadar para vereceğim', inanıyor musunuz? Rakamları bunlar biraz yuttular. Bu ülkede maaş ödenmeyen günler vardı. Bu CHP zihniyetini biraz daha farklı anlatacağım size. Şimdi diyor ki 'Biz eski CHP değiliz'. Yani bu geçmişini de inkar eden birisi. Ne demek o? Bir taraftan işine geldiği zaman 'CHP'nin tarihi şöyle', işine geldiği zaman 'ben yeni CHP'yim'. 'Benimle başlayan süreci söyleyin' diyor. Yanı başında eski genel başkanın duruyor. Programını beyannameni açıklarken yanı başına oturtmuşsun.

 'Kaset skandalıyla genel başkanlığı kaptın'

Bir kaset skandalıyla Genel Başkanlığı kaptın bununla yürüyorsun. Eğer bir kaset skandalı çıkmasaydı yanında kuzu kuzu duracaktın ama kaset skandalı çıkınca evine ziyarete gidiyorsun, diyorsun ki 'ben Genel Başkan adayı değilim'. 24 saat sonra Genel Başkan adayı olmuş. Bunlar akşam başka, sabah başka. Her şeyde böyle bunlar. Siyaset dürüstlük ister dürüstlük. Dürüst olamayanlar bu milletten bugüne kadar hep şamar yediler, yine yiyecekler.''

 

'Fatih projesi' 

Erdoğan, uyguladıkları Fatih Projesine de işaret ederek, CHP Grup Başkanvekili'nin 'ne demek Fatih Projesi' dediğini bunların geçmişini ecdadını inkar edecek kadar aslına, geçmişine yabancı tipler olduklarını söyledi.

 

Bu konuda kendisinin bir şey söylemeyeceğini, 12 Haziran'da söyleyeceğini ifade eden Erdoğan, Fatih Projesinde artık Türkiye'deki bütün okullarda akıllı tahtaya geçtiklerini, artık kitabın yanında elektronik kitaba geçeceklerini belirtti.

 

Erdoğan, her çocuğun eline Ipet gibi elektronik kitap verileceğini ve oradan derslerini takip edeceğini belirterek, ''4 yılda bu uygulamayı bitireceğiz. Şu anda ön hazırlıklarımız tamam, ihaleyi yapmak suretiyle adım atacağız. Bu nedir, modern dünyanın yakalamış olduğu neyse, Türkiye'de bu adımı atıyor. Kimseyi mahrum etmeyeceğiz, bütün dersliklerde bu akıllı tahta olacak. Bu kime yakışır, AK Parti iktidarına yakışır. Yani Kılıçdaroğlu vesaire CHP zihniyeti, bunlar böyle şeylerden anlamazlar. Bunların böyle şeyleri düşünecek kapasiteleri yok'' dedi.

 

Üniversite öğrencilerinin de kendilerinden önce 45 lira burs alırken şimdi bunun 240 liraya çıktığını ve 150 lira beslenme yardımıyla birlikte 390 lira olduğunu anlatan Erdoğan, ''CHP'nin tarihinde böyle bir şey var mı? Öğrencilerimize sahip çıkmak diye bir şey var mı? Belediyeler öğrencilere burs veriyordu. CHP Anayasa Mahkemesine taşıdı burs kesildi. Şimdi kalkmışsın aile sigortasından bahsediyorsun ya senin yaptıkların zaten seni anlatıyor, başka şeye gerek yok. Bunlar dürüst değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 50 bin öğrenciye burs veriyordu. Yasak geldiğinde 100 lira burs veriliyordu, yasak geldi kaldırıldı. Kim kaldırttı, CHP. Şimdi yine kalkıp sağdan soldan bahaneler uydurarak biz şunu yapacağız, bunu yapacağız. Yaptıkların ortada'' diye konuştu.

 

Erdoğan, eğitimde 162 bin derslik yaptıklarını, yapmaya devam edeceklerini, her ilde üniversite olduğunu, bunları göçü engellemek için yaptıklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

''Çıkmış utanmadan, sıkılmadan Bayburt'un milletvekilliği niye düştü biliyor musun? Niye düşmüş? Çünkü Bayburt göç verdi nüfusu azaldı onun için milletvekilliği de düştü. Biz itiraz ettik, sen niçin Anayasa Mahkemesine götürdün. Anayasa Mahkemesine götürmeseydin her ile asgari 2 milletvekili kaydıyla bu işi bitirirdik. Bayburtlunun hakkını sen yedin. Bunu tabanda nüfus endeksli yapmayabilirdik, eğer sen olaya nüfus endeksli bakıyorsan, bugün İstanbul'un bir milletvekili için nüfus sayısı korkunç. Bugün Türkiye'de 30-40 bin ile milletvekili çıkaran illerimiz var ama İstanbul gibi 100 bin nüfus ile milletvekili çıkaran ilimiz var. Bunu nereye koyacaksın? Onun için bu dürüst bir yaklaşım değil.''

 

'Tunceli artık gerçekleri görmeli'

 

 Başbakan Erdoğan, adayların açıklanmasının ardından yazısından rahatsızlık duyduğu bir köşe yazarını aradığını ve kendisine, ''Bir Ankaralılaşmak'tan bahsediyorsunuz. Kusura bakmayın siz herhalde başkalarını kast ediyorsunuz. Ankaralılaşan değil biz bugüne kadar Türkiyelileşmiştik. Gene Türkiyelileşen bir partiyiz. Hiçbir değişiklik yok. Bizim 81 ilden 80'inde milletvekilimiz var. Tunceli'den yok. Onun da nedenlerini biliyorsunuz. İnşallah bu seçimde Tunceli'den çıkaracağız. Herhalde Tunceli'nin de artık gerçekleri görmesi lazım. Hayatında, tarihinde görmediği hizmetleri bunlar bizden gördü'' dediğini kaydetti.

 

Emniyette de aynı şekilde çalışmalarının devam ettiğini, ulaşımda 79 senede Türkiye'de 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılmışken, 8 yılda 13 bin 600 kilometre duble yol yaptıklarını anlatan Erdoğan, ''Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli hesap biliyorsanız gerçek ortada. Halep oradaysa, arşın Beykoz'da. Şu MHP bizden önce iktidarda mıydı? Bunlar IMF'ye gitti şimdi IMF'yi inkar ediyorlar, meydan okuyorlar. Bunların meydan okuması sahtedir. Ya meydan okuyorsanız niye gidip IMF'den 30 milyar dolar borç aldınız? Bize 23.5 milyar dolar borçla devrettiler IMF'yi. Ödedik, ödedik, ödedik şu anda bizim borcumuz 5 milyar dolar. Onlar borçlandı, biz ödedik, biz ödüyoruz. Onlar kirletti biz temizliyoruz. Bu MHP bu. Bunlar ekonomi mekonimi bu işten anlamazlar. Şimdi çıkmış diyor ki '2023 bizimdir'. Sayın Bahçeli be samimi ol, dürüst ol Allah aşkına. Sen 2023 ufkunu nereden yakaladın, senin böyle bir ufkun var mı? Böyle bir ufkun varsa benim milletim sana 5 yıl iktidar verdi. Niçin 3.5 yılda bırakıp kaçtın? 3.5 yılda bırakıp kaçmasaydın 5 yıl iktidarda kalsaydın. Yani 5 yıl iktidarda tutunamayan bir sen nasıl olacak da 2023'ü düşüneceksin'. Böyle şey olur mu?''

 

Erdoğan, MHP'ye, CHP'ye, BDP'ye gönül veren kardeşlerine seslendiğini ifade ederek, ''Başımızı iki elimizin arasına alalım lütfen. Aldatmayalım kendimizi. Bizim milli bankamız Merkez Bankası. Merkez Bankasının MHP, DSP, ANAP iktidarında döviz rezervi 27.5 milyar dolardı. Şu anda altın dahil döviz rezervi 92 milyar dolar. Yolsuzlukların olduğu bir Türkiye'de 27.5 milyar dolardan 92 milyar dolara nasıl çıkarıyorsun? 23.3 milyar IMF borucunu 5 milyar dolara nasıl indiriyorsun? 21 bankayı bunlar fona devrettiler. Kim Sayın Bahçeli, kim DSP, kim ANAP. Bunların döneminde oldu. Uluslararası finans krizinin olduğu bir dönemde bir tane banka iflas etti mi? Ziraat Bankası, Halk Bankası o dönemde görev zararı yazıyordu. Şimdi bir tane görev zararı var mı? Şu anda Ziraat Bankası Türkiye'nin en çok karlı bankası, Halk Bankası öyle, en çok kredi dağıtan bankalarımız bu bankalar. Tüm bankaların rasyoları gayet iyi. Buralara güçlü ekonomiyle, istikrarla, güvenle geldik. Onun için ne diyorum ben, 'Türkiye hazır, hedef 2023'. İstikrar sürsün Türkiye büyüsün. İstikrar sürsün, Beykoz büyüsün'' dedi.