Başbakan Binali Yıldırım, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını deldiği iddiasıyla Mart 2016'dan bu yana tutuklu bulunan Türkiye ve İran vatandaşı Reza Zarrab'ın yargılandığı davaya ilişkin olarak “Amerika'da devam eden bir dava üzerinden birtakım dedikodular yalan yanlış laflar ortada dolaşıp duruyor. ABD'deki davalar asılsız söylentilere dayanıyor” dedi. ABD ile ilişkilere de değinen Yıldırım, “Hukukçuların iki ülkenin ilişkilerini zehirlemesine de müsaade etmeyelim. NATO'da beraberiz. Her ne kadar bizim canımızı yakan terör örgütleriyle işbirliği tutuyor olsalar bile bunun geçici bir durum olduğunu kabul ediyor, kısa sürede bu yanlıştan dönüleceğini ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Ciner Medya Grubu bünyesindeki Bloomberg HT’nin bu yıl ikincisini düzenlediği Türkiye Ekonomi Zirvesi’nde konuşan Başbakan Yıldırım’ın konuşmasından satır başları şöyle:
Değerli katılımcılar bugünlerde finans piyasasında bazı hareketlilikler var. Bu şartlar altında böylesine bir toplantının yapılıyor olmasını önemli buluyorum. Türkiye'nin geleceği ve ekonomisi için çok önemli sonuçlara vesile olacaktır.
Bildiğiniz gibi Türkiye geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde küresel ekonomik krizlerini gelişmekte olan tüm ekonomiler gibi hissetti. Her seferinde de Cumhurbaşkanımız liderliğinde ayağı yere basan kararları ile bu dalgalanmaların en asgari hasarlarla atlatmasını başardı.
Türkiye üzerinde birtakım emellerini gerçekleştirmek için gayret gösteren siyasi lobiler kaybetti ve milletimiz kazandı. FETÖ terör örgütü sahneye sürüldü. Bu cani örgüt, 15 Temmuz gecesi 250 vatandaşımızı şehit etti ve 2 bin 190 vatandaşımızı da yaraladı.
Hedefledikleri kaos planını hayata geçiremeyenler hiç zaman kaybetmediler. Türkiye ekonomisi üzerinde istikrarı bozmak için algı operasyonuna başladılar.
Hemen darbe sonrasında değerlendirme kuruluşları ardı arda Türkiye'nin notunu düşürdüklerini açıkladılar. Döviz ve Türk parası üzerinde bir dalgalanma yaşandı.
2017 için büyük bir kriz senaryoları hayata geçirilmişti. Çok kötü bir yıl olacağı, ekonominin bozulmaya devam edeceği, ekonomik kriz kapıda diye açıklamaları yapmak sureti ile operasyonlar devam etti. Ama bugün tabloya baktığımızda ilk 9 ay Türkiye'ye giren yabancı yatırım miktarı 7 buçuk milyar dolar.
Makro göstergelerimiz sapasağlam. Yani Türkiye uluslararası yatırımcılar için güvenli bir yer olmaya devam ediyor. Türkiye yatırımcının yüzünü güldüren ülkelerden biri.
Bu sefer de Türkiye'nin notunu düşüren bildik kuruluşlar 2017 için tahminlerini düzeltme yarışlarına girdiler. Şimdi de 2017'yi bıraktılar 2018 için kaos ve ekonomik kriz senaryoları tekrar tedavüle sürüldü. İş alemimiz vatandaşlarımız rahat olsun. Nasıl ki 2017'de oyunları ters düz ettikse, büyüme rekoru gerçekleştirdikse, 2018'de gerekli tedbirleri alarak ülkemizi kalkındırmaya devam edeceğiz.
Çarkların bu kadar uyumlu dönmesi birçok badireye rağmen ekonomimizin sağlam temellerde emin adımlarla geleceğe ilerlemesi bazı çevreleri rahatsız ediyor.
Bugün döviz kurları üzerinde manipülasyonları görüyoruz. Türkiye ekonomisi sağlam temelleri ile güçlüdür. Şoklara dirençlidir. Bunu geçtiğimiz 15 yıl içerisinde gördük.
Spekülasyonlar döviz kurlarında kısa vadede bir dalgalanmaya sebep olmaktadır. Bu şoklara karşı direnç göstererek büyümesini sürdürüyor. Bundan sonra orta vadeli plan uygulaması çerçevesinde direncini daha da artacak. Uzun vadede felaket tallahlığı yapanlar yine ters köşe olacak.
Herkes müsterih olsun, yatırım planlarını değiştirmesin, ileriye bakmaya devam etsin. Gelecek Türkiye'nin. 15 yılda küresel finans simsarlarının ayak oyunlarına rağmen Türkiye'yi 3'e katladık. Milli gelirlerimiz 300 milyar dolarlardan 800 milyar dolarların üzerine ve kişi başı milli gelirde 3 bin 200 dolardan 11 bin dolara yaklaşmıştır.
15 senedir Türkiye'ye birçok başarı kazandırdık. Türkiye ekonomisi her türlü şoka manipülasyona karşı sağlam olduğunu her defasında ispatlamıştır. 3 temel alana bakalım. Kamu kesimi, bankacılık, reel sektör...
Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2 civarında, ocak-ekim döneminde bütçe gelirleri 110 milyar, vergi gelirleri 431 milyar olmuştur. Vergi gelirleri performansı da göstermektedir ki ekonomi canlanmaya devam ediyor. Kazanç olmazsa, vergi tahsilatı da olmaz. Vergi performansına baktığımızda Türkiye'de üretimin yatırımın istihdamın devam ettiğini görüyoruz.
Moody's ne diyor? Güçlü ekonomik büyümesi ve yönetilebilir kamu borcu göstergeleri kredi için kilit öneme sahip olup, diğer ülkeler açısından örnek alınacak niteliktir. Bunu Türkiye için söylüyor. Onlar söyletmiyor, ekonomimiz söylüyor.
Bizim döviz ihtiyacımız var, finans tarafında biraz problemlerimiz var ama çözülebilecek durumda.
Bankacılık sektörüne bakalım, 2007-2008-2009 finansal çöküşünde dünyaya örnek oldu. Dayanıklılığını tüm cümle aleme ispat etti. Güçlü sermaye yeterliği, bankacılık sistemimiz aynı şekilde devam ediyor. Arkadaşımız özet verdi, bankalar yüksek faizden hoşnut değilmiş. İndirin kardeşim!
Vatandaş da hoşnut değil. Bir şeyi istemiyorsanız muhakkak istemediğinizi terk etmek istediğinizi elde etmek için azim ortaya koymak lazım. Sarmala girmenin anlamı yok. Daha büyük bir sonuç için bazı küçük kısa vadeli menfaatleri terk etmesini ve ortak platformda buluşmasını mutlaka başarmalıdır.
Biz hükümet olarak her türlü tedbirleri alacağız. 2017 için ne yaptık? Riski gördük ve kararlarımızı aldık.
Türkiye 2018'de 2017'den aşağı kalmayacak.
Reel sektör 2017'de tarihi bir reform yapmış başta kobilerimiz olmak üzere ihracata yönelik firmalarımıza KGF kapsamında 200 milyar liralık kredi hacmi oluşturmuş. Firma sayısı 356 bine ulaşmıştır. Kobilerin payı yüzde 74'tür.
Bu yılın ilk 10 ayında geçen yıla nazaran yüzde 11 ihracatımızda artış var. Ekim ayı ihracatı son 9 yılın en yükseği. Yüzde 15.5! Geldiğimiz bu noktada yıl sonu itibarıyla bir önceki yıla göre yüzde 10.7 artış ve 154 milyar dolar düzeyinde hracat rakamına ulaşmış olacağız.
Kredi faizlerinde yukarı bir hareket söz konusu olmuştur. Enflasyonda da bir kıpırdama der demez bir sonuç ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin ekonomide altyapısı sağlam. Toplam kamu özel sektörünün borçlarının toplamı milli gelirin yüzde 30'u civarında.
Bugünlerde Amerika'da devam eden bir dava üzerinden birtakım dedikodular yalan yanlış laflar ortada dolaşıp duruyor. ABD'deki davalar asılsız söylentilere dayanıyor.
Bunu da fırsat bilen birtakım çevreler Türkiye ekonomisi üzerinde operasyon yapmaya çalışıyorlar.
Türkiye bugüne kadar ihracatında, ticaretinde, uluslararası hukuka aykırı bir şey yapmamıştır. O bakımdan Türkiye'ye zorlama yolu ile buradan finans sektörümüzü sıkıştırarak Türk ekonomisini zora sokmak gayreti beyhudedir. Bu davanın maalesef hukuki olmaktan siyasi bir yöne doğru evrildiğini görüyoruz.
Bırakalım hukukçular işlerini yapsın, siyasetçiler işlerini yapsın. Hukukçuların iki ülkenin ilişkilerini zehirlemesine de müsaade etmeyelim. NATO'da beraberiz. Her ne kadar bizim canımızı yakan terör örgütleriyle işbirliği tutuyor olsalar bile bunun geçici bir durum olduğunu kabul ediyor, kısa sürede bu yanlıştan dönüleceğini ümit ediyoruz.
Hukuk devletinden beklenen; delilleri sağlam bir dava ile yargılamayı gerçekleştirmiş olması. Ne idüğü belirsiz montaj delileri ortaya koymak hukuk değildir, hukuki bir düşünce tarzı değildir. Türkiye'nin başka ülkelerde yaptığı ticaret Türkiye'nin vereceği karara bağlıdır.
Onlar ambargo koydukları ülkelerle rahat rahat ticaret yapacaklar, Türkiye yapınca bu suç olacak. Buna kargalar güler. İran ile Amerika uçak satışı konusunda prensip anlaşmasına vardılar. Sonra da Türkiye ambargoyu deldi gibi ipe sapa gelmeyen şeyler iddia ediyorlar. Eğer, uluslararası hukuka uyulacaksa bu iddiayı ortaya koyanların ilk önce kendileri riayet etmesi gerekir.
Türkiye'nin ve söz konusu ülkenin hukuku derindir ve bu hukuku zedeyecek birtakım sorumsuz beyanlardan kaçınılması mutlaka elzemdir.
Türkiye'yi 2023 hedeflerine götürmekte kararlıyız.
Finans sektörü, reel sektör, kamu sektörü... Hep beraber bir araya geleceğiz ve ülkemizin ali menfaatleri doğrultusunda çalışacağız