-Başçı: Olumlu gelişmeler var EDİRNE (A.A) - 30.09.2011 - Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ''ABD, Avro bölgesinde ve İngiltere'de işsizlik kriz sonrası ulaştığı düzeylerden geriye çok fazla düşmedi. Ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde ise işsizlik ve emek piyasası ile ilgili daha olumlu gelişmeler var'' dedi. Başçı, Edirne Ticaret Borsası ve Dünya Gazetesi'nin ETB toplantı salonunda düzenlediği ''Para politikaları'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, 2009 yılında küresel bir krizin tüm dünyada yaşandığını anımsattı. Krizin, istisnasız pek çok ülkede büyümeleri yavaşlattığını ifade eden Merkez Bankası Başkanı Başçı, şunları kaydetti: ''Küresel büyümeye baktığımızda, biliyorsunuz çok derin bir kriz yaşandı 2009 yılında. Ülkemizinde içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde ise işsizlik ve emek piyasası ile ilgili daha olumlu gelişmeler var. Krizden sonraki toparlanma bir anlamda iş gücü talebini de beraberinde getirdi. Bu ülkelerde işsizlik oranlarında düşüşler gözlendi. Fakat yakın zamanda bir tedirginlik var, gelişmiş ülkelerden gelen veriler kendi otoriteleri tarafından 'hayal kırıklığı' olarak ifade ediliyor. Büyüme oranları beklenenden biraz daha zayıf geldi, ikinci çeyrekte böyle, üçüncü çeyrekte de böyle olması bekleniyor. İlave olarak kamu borcu problemleri tartışılmaya başlandı. Bu aslında oldukça önemli bir sorun. Bunun büyümeye ilave olumsuz etki yapma potansiyeli var. O yüzden bugünlerde yoğun çaba var. Herhangi bir ülkeyle ilgili (kamu borcunu öder mi ödeyemez mi?) soru işareti kaygılarını gidermek üzere, hem sistemin tamamında, hem de söz konusu ülkenin mali dengelerini tesis etmek açısından çabaya girdiklerini görüyoruz.'' -Borçlu ülkelerin durumu Borçlu ülkelerin durumuyla ilgili tespitlerini Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, şu şekilde aktardı: ''Ülkelerin borçlanma faizleriyle ilgili ise, Yunanistan piyasaları borçlanma yeteneğine sahip değil. 21 Temmuz'da liderler zirvesinde alınan kararlar Yunanistan'ı resmi destekle kurtarma amaçlı alınan kararlardı. Bu kararların hayata geçmesi için çaba var. Avrupa Finansal İstikrar Fonu merkez bankasının yerini alarak, devreye girmek üzere tasarlandı. Bu doğru bir tercih. Dolayısıyla Avrupa Finansal İstikrar Fonu'unun imkanlarının artırılması konusunda paketler parlamentolardan geçmeye başladı. Finlandiya konusunda bir soru işareti vardı, Finlandiya Yunanistan'a borç verirken teminat isteyeceğini belirtmişti, ancak bu isteğinden vazgeçti. Fransa ve Almanya'da da bu geçti. Yavaş yavaş 21 Temmuz'la ilgili kaygılar giderilmeye başladı ancak tüm ülkelerden bu geçmediği için Avrupa Finansal İstikrar Fonu henüz işlevsel hale gelemedi. Zaten Yunanistan'ın Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Komisyonu'yla yürüttüğü program var, bu çerçevede kredi dilimi serbest bırakılacak. Yunanistan'ın yaklaşan borçları IMF ve Avrupa Komisyonu desteğiyle ödenecek. Tek problem Yunan hükümetinin şartları yerine getirmesi, Yunan hükümeti de gerekli tedbirleri alacağını da açıkladı. Herkes ümitle orada yeterince tedbirler alınması ve Yunanistan vadesi gelen borçlarını ödemesini bekliyor. Herkesin beklediği, süreç bu. İspanya, İtalya gibi borcu çok olan ülkeler içinde Avrupa Finansal İstikrar Fonu imkanları yetmeyebilir gibi tartışmalar var, bu tartışmalara mahal vermeden İspanya ve İtalya'nın kemer sıkıp, tekrar tedbirlerini alıp, kendiliğinden devreden çıkması bekleniyor.'' Türkiye'nin de küresel parasal genişlemeye farklı yaklaştığını anlatan Merkez Bankası Başkanı Başçı, şunları kaydetti: ''Türkiye'nin tercihi sermaye akımlarına set çekmek, vergi getirmek değil; kısa vadeli faizleri cazip olmaktan çıkarıp, daha ziyade makro ihtiyati dediğimiz tedbirlerle, bu akımların açtığı riskleri azaltıcı bir politika uyguladı. Türkiye'nin yaklaşımı ilgi ve rağbet görüyor. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın üzerinde makro ihtiyati araçlardan zorunlu karşılıklar vardı, bir yandan kısa vadeli faizler düşük tutulurken, kredilerde olağanüstü artış vardı, sınırlamak açısından zorunlu karşılıkları sıkılaştırıcı araç olarak, Merkez Bankası bunu kullandı. Bir de faiz koridoru var, Merkez Bankası borçlanma faizini kasım 2010'da çok kuvvetli bir şekilde yüzde 1 buçuğa kadar indirmişti. Bunu yaparken de gecelik faizlerde oynaklığa izin vermek amacıyla bunu yapmıştı. Kısa vadeli gecelik Türk lirası üzerindeki pozisyonların engellenmesi amacıyla yapılmış bir eylemdi, amacına ulaştı.'' -Türkiye'nin politika faizi ekonomiyi destekleyici durumda Türkiye'nin politika faizinin ekonomiyi destekleyici durumda olduğunu bildiren Başçı,''Gelişmiş ülkelerde politika faiz oranları çok hızlı bir şekilde Lehman krizi sonrası indirilmişti. Gelişmekte olan ülkelerde de faiz indirimi söz konusuydu. Konjonktür gereği bunu yapmışlardı. Türkiye ile gelişmekte olan ülkelerin faiz farkları ise, belki tarihinde hiç görülmemiş bir şekilde, ilk kez sıfıra hatta eksiye indi. Dolayısıyla Türkiye politika faizi açısından, ekonomiyi destekleyici bir konumda'' dedi. Parasal anlamda Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın, dünyadaki merkez bankaları arasında en sağlam, en sıkı, en muhafazakar olduğunun altını çizen Merkez Bankası Başkanı Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Para miktarı açısından bakıldığında, Türkiye'nin resmi likitide, fazla rezerv açısından iyi durumda olduğunu görüyoruz. Şuanda bizde bu anlamda fazla para yok, hiç yok. Çıkış stratejimizi 2010 yılı nisan ayında başlayıp yılın son aylarında tamamlamıştık. Merkez Bankası'ndan alınacak tutarı sıfıra indirmiştik. Ona karşı dolaşımdaki para ekonomideki büyümeyle orantılı artmaya devam ediyor. Parasal anlamda Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, dünyadaki merkez bankaları arasında en sağlam, en sıkı, en muhafazakar merkez bankalarından birisi, para miktarı açısından. Gelişmekte olan ülkelerle kıyasladığınızda da öyle, çünkü gelişmekte olan ülkelerde çok kuvvetli sermaye akımlarına karşı döviz alarak bilançolarını yükselttiler. Bizde toplam 26 milyar dolar tutarında döviz satın aldık, fakat bu bizim bilançomuzda fazla rezerv olarak görülmüyor. Çünkü zorunlu karşılıkları arttırdık. O anlamda Merkez Bankasının sıkı bir para politika izlediğini görüyoruz. Özetlersek, politika faizi boyutu, burada genişletici durumda olduğumuzu düşünüyoruz.'' Başçı, ekonomiyi havadaki bir uçağın piste inişine benzetti ve verdiği örnekle özetleyerek, ''Türkiye'de yumuşak iniş gerçekleşti. Uçağın tekerlekleri yere değdi, piste hareket etmeye devam ediyoruz. Kemer ikaz ışıkları henüz sönmedi. Lütfen kemerlerinizi çözmeyiniz uçak henüz park etmedi. İşin zor kısmını geçtik, yumuşak iniş gerçekleşti, fırtına arkadan geliyor, fotoğraf böyle'' dedi.