BBC Türkçe
Türkiye'de görev yapan üç Alman gazetecinin ikisi, basın kartlarının uzatılması için yaptıkları başvurunun reddedilmesinin ardından bugün Türkiye'den ayrıldı.
Türkiye'de görev yapan yabancı gazetecilerin, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na basın kartı başvurusu yapması gerekiyor. Bu kart, Türkiye'de görev yapabileceklerine dair resmi izin niteliği taşıyor ve aynı zamanda oturma izni almanın da ön koşulları arasında yer alıyor.
TIKLAYIN - Soylu'nun açıklamalarının ardından Almanya, Türkiye’ye seyahat tavsiyelerini güncelledi
Bu nedenle basın kartı başvuruları Mart başında reddedilen Tagesspiegel gazetesinin Türkiye muhabirlerinden Thomas Seibert, ZDF televizyonunun İstanbul Büro Şefi Jörg Brase ve Kuzey Alman Radyo ve Televizyon Kurumu (NDR) çalışanı Halil Gülbeyaz'ın 10 gün içerisinde Türkiye'den ayrılmaları gerekiyordu. Bu süre, bugün doldu.
Sürenin dolmasıyla birlikte Seibert ve Brase, Türk Hava Yolları'nın tarifeli seferiyle Türkiye'den ayrıldı. Alman vatandaşı olan Gülbeyaz'ın ise Türkiye'de oturma izni bulunuyor.
Brase, Ocak 2018'de İstanbul'daki görevine başlamıştı. Seibert ise 22 yıldır Türkiye'de görev yapıyordu.
Üç gazetecinin basın kartı uzatım başvurusunun neden reddedildiğine dair herhangi bir bilgilendirme yapılmadı.
Almanya ise yaşananlara tepki gösterdi. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Tagesspiegel gazetesine yaptığı açıklamada, Alman ve Avrupalı gazetecilerin Türkiye'de mesleklerini özgürce yapamamalarının "kabul edilemez" olduğunu söyledi.
Maas, "Eğer gazetecilerin işlerini yapmalarının engellenmesi bizim basın özgürlüğü anlayışımıza bağdaşmıyor" dedi.
Almanya Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'ye yönelik seyahat uyarısını güncelledi. Dün yapılan güncellemede, Alman vatandaşlarına Almanya'da sarf ettikleri bazı görüşlerin Türkiye'de hoş karşılanmayabileceği ve tutuklamayla sonuçlanabileceği uyarısı yapıldı.
Bakanlığın güncellenen seyahat uyarısında, "Alman hukukuna göre ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilen bazı açıklamalar, Türkiye'de bazı kısıtlamaların konulmasına ve soruşturmaların başlatılmasına yol açabilir" denildi.
Uyarıda ayrıca, "Türk hükümetinin, Alman medya kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine karşı bazı girişimlerde bulunma… ihtimali saf dışı bırakılamaz" ifadesine yer verildi.