Basın Konseyi, organize suç örgütü liderliğinden hüküm giyen Sedat Peker'in iddialarının ardından siyaset-mafya-devlet ilişkisinin 'medya' ayağının da ortaya çıkmasına ilişkin olarak bir açıklama yayımladı. Konsey, "Siyaset- mafya- medya üçgeninde kuşatılmaya çalışılan Türkiye'de öncelikle medyanın temizlenmesi şarttır." çağrısında bulundu.
"Gazeteci halk adına görev yapar, kamunun haklarının bekçisi ve gerçekleri ortaya çıkarmakla yükümlüdür" diyen Basın Konseyi, bu 'kirliliği' yine gazetecilerin temizleyeceğini belirtti.
Basın Konseyi'nin söz konusu iddialarla ilgili açıklaması şöyle:
"Medyamız hiç bu kadar kirlenmemişti. Son dönemde yaşanan kirli ilişkiler sarmalı ve siyasetin kuşattığı medya, yıllar içinde hiç bu kadar kapkara bir girdaba saplanmamıştı.
Tarihinde hiçbir dönemde görülmemiş rezillik yaşanıyor. Siyaset- mafya ilişkisindeki kirliliğin medyaya da sıçradığına tanık oluyoruz. Siyaset- mafya- medya üçgeninde kuşatılmaya çalışılan Türkiye'de öncelikle medyanın temizlenmesi şarttır.
Bir mafya liderinin yurt dışından yayınladığı videolarla her gün ortaya döktüğü ‘sözde gazetecilerin’ karıştığı rezillikten medyamızın kurtarılması gerekmektedir. Bunun için basın meslek kuruluşlarının harekete geçerek, pisliğe bulaşan sözde gazetecilerin medyadan acilen temizlenmesi şarttır. MEDYADA TEMİZLİK HAREKETİNİN derhal başlatılması artık kaçınılmaz hale gelmiştir.
Bir gazetecinin, mafya siyaset iş birliği ile ‘mallarına çöküldüğü’ ileri sürülen iş insanından tehditle 10 Milyon Euro istemesi olayı tam bir skandaldır, bu vahim iddianın üstü asla örtülemez. Kim, hangi gazeteci, üstelik ekip adına para istediyse, bilip de susuluyorsa, kirli gazeteciler aracıysa, herkes konuşmalıdır. Para kim adına istenmiştir, sözü edilen komisyoncu rolü kimdedir?
İş insanı diye anılan kişinin, kendisini telefonla aradığını açıklayan gazeteci, yine bu iş insanın ‘Abla’ dediği gazetecinin, tehditle 10 Milyon Euro istendiği söylenen kaseti dinledikleri ortaya çıkmıştır.10 Milyon Euro, söylendiği gibi ekip adına istenmişse onların da kim olduğu bellidir. İş insanının telefonla aradığı gazeteci ve ‘Abla’ denilen gazetecinin, dinledikleri kasetteki konuşmalarda tüm kişilerin kim olduklarını ve ilişkilerini açıklamak durumundadır.
Görev şimdi, temiz medyanın sağlanabilmesi için, bu paraların gerçekte kim adına istendiğini bilen gazetecilerdedir. Onlardan bu görevi yapmalarını bekliyor, her şeyin bir an evvel açığa çıkmasını istiyoruz.
Temiz medya ve temiz Türkiye için, derhal harekete geçmek orundayız. Yaşadığımız bu pis tabloyu, fırsata çevirmeliyiz.
Gazeteci halk adına görev yapar, kamunun haklarının bekçisi ve gerçekleri ortaya çıkarmakla yükümlüdür.
Gazeteci aç kalır, kalemini onurunu satmaz.
Gerçek gazeteci de basın kuruluşlarının ortak şemsiyesi altında korunur.
Bu kirlenmeyi, ancak bu onurlu şemsiye altında toplanan ve gerçekler için yol alan GAZETECİLER temizleyecektir.
Onurlu ve bağımsız yargı ile el ele bunu başarmak zorundayız. Türkiye’nin bundan başka çaresi de kalmamıştır."
BASIN KONSEYİ