Başkan Bodrumlu gençleri diskoya götürecek

Başkan Bodrumlu gençleri diskoya götürecek
CHP'li bir aileden gelen ve bu nedenle annesinin bile kendisine oy vermediği Mehmet Kocadon, yine de 100 oy farkla CHP'nin kalesi sayılan Bodrum'da DP'den belediye başkanı seçilmeyi başardı. Kocadon, seçim öncesi verdiği sözünü yerine getirecek ve gençleri diskoya götürecek. Bodrum'un yeni belediye başkanı Mehmet Kocadon'la Milliyet gazetesinden Asu Maro konuştu. İşte, Maro'nun Kocadon'la röportajı: Bir belediye başkanı düşünün ki, bütün içki masalarında, çay sohbetlerinde adı geçsin, geçince yüzlerde güller açsın, sokağa çıktığında bir star muamelesi görsün... Bodrum’a adım attığım anda fark ettim ki burada böyle bir durum var. Kiminle konuşsam bir “Kocadon”dur gidiyor. “Kocadon tarih yazdı...” “Kocadon imkansızı başardı!” Merak etmemek elde değil. Bodrum’un en köklü, en varlıklı ve de en CHP’li ailelerinden Kocadon’ların küçük oğlu Mehmet Kocadon söz konusu olan. On yıllık Ortakent Yahşi Belediye Başkanlığı’nın ardından De- mokrat Parti’den Bodrum adayı olduğunu açıkladığında deli gözüyle bakanlar olmuş ona. Son seçimlerde 8 bin 800 oy alan CHP’nin karşısında 700 oya sahip DP ile Mehmet Kocadon. Ama işte “Hizmet yarışında particilik olmaz” diye çıkmış yola... Rakipleri olmadık laflar etmişler hakkında, tınmamış... Kadınların desteğini yakışıklı oluşuna vermişler, “sevgililerinin” sayısını 15’e kadar getirmişler, gülmüş geçmiş. Bir tek “Seçildikten sonra AKP’ye geçecek” söylentisi sıkmış canını. Ama sonuç, CHP kaybettiğinde kapılarında teneke çalındığını dün gibi hatırlayan çocuk, 45 yaşında Bodrum Belediye Başkanlığı’nı CHP’li Mazlum Ağan’dan devralmış. Başkan Kocadon’la neredeyse tamamına sahip oldukları Ortakent sahilindeki Palavra Balıkçısı’nda başlayıp Bodrum’a tepeden bakan The Marmara’da süren müthiş eğlenceli bir sohbetimiz oldu. Kendine çok güveniyor ve haklı da. Bir belediye başkanı düşünün ki seçildiği zaman “Kocadon bizi diskoya götür” sloganlarıyla karşılansın.... Onun sırtı yere gelir mi? Seçimlerdeki bu şaşırtıcı başarınızın sırrı ne? Ben ağustos ayının 22’sinde açıkladım Bodrum’a aday olacağımı. O anda yapılan kamuoyu yoklamasında dahi ben önde gidiyordum aslında. Ama tabii büyük bir güç vardı karşımızda, CHP. 10 yıldır Bodrum’da iktidar ve 8 bin 800 oyu var en son merkezde, Demokrat Parti’nin de 700 oyu var. Yani matematiksel olarak baktığınızda bu bir çılgınlık. Ama bu inanç meselesi. Ben başarılı olacağıma hep inanıyordum. Nasıl bir kampanya yaptınız? Bodrum’un medeniliğini, paylaşımcı ruhunu ve hoşgörülü oluşunu işledik. Hiçbir rakibimiz hakkında kötü bir söz söylemedik. Bu bir hizmet yarışı, kazananı ya da kaybedeni olmaz. Mazlum Ağan’la devir teslim törenimiz de bir sevgi çemberine dönüştü. Benim Mazlum abimdir kendisi, onursal başkanımdır. Ne gibi hedefleriniz var? Tek hedefim, Bodrum’un uluslararası alanda dalgalanan bayrağına bir yıldız takmak. Halikarnas Balıkçımızın girişteki tabelası tekrar anlamını kazanacak; “Zannetme ki geldiğin gibi döneceksin”. Bodrum’un özgün değerlerini yeniden ortaya çıkarmalıyız. Sandalet, barlar sokağı, Mozeleum, Halikarnas Balıkçısı, Heredot, Artemis... Sanatla turizmi buluşturacağız. İlk olarak mesela, bir Ahmet Ertegün Caz Festivali düzenlemek istiyoruz. “Bodrum halkına bir merhaba yeter” Seçim şarkınızı da Fuat Güner yapmış... Benim 15 yıllık arkadaşım Ortakent’ten. Biz orada müthiş sanat etkinlikleri yaptık. “Güneş müzikle batar” başlığıyla genç sanatçılara konserler verdirdik. Yedi yaşında bir çocuk o keman çalan kızı görüyor ve annesine gidip “Ben de çalmak istiyorum” diyor, bu bile bize yeter. Esasında belediye başkanlarının en büyük görevi sağlıklı nesiller yetiştirmektir. Yoldur, sudur, kanalizasyondur bunlar zaten olması gerekenler, asli görevimiz. Çok seviliyorsunuz Bodrum’da... Bodrum halkının gönlü çok zengin. Fazla bir beklentileri yoktur. Bir merhaba diyebilmek, belediye başkanının elini sıkmak onlara yeter. Tek kızdığı, küstüğü konu, bir günaydının esirgenmesi, ara sıra dükkanlarında gidilip hal hatır sorulmaması. CHP’li olmasıyla ünlü bir aileden geliyorsunuz. Evet hatta 99 yerel seçimlerinde ailem beni hiç desteklemedi. Fakat iyi bir hizmet yaptıktan sonra 2004 yılında ailem de destek vermişti. O zaman şuna inandım, demek ki bir belediye başkanının partisi önemli değil. Benim ailemden bana oy geldiyse dedim, niye Bodrum’dan da gelmesin, CHP’li arkadaşlardan? Neden DP’den aday oldunuz? 1992 yılında genç bir arkadaşım ilçe yönetimine talip olmuştu DYP’nin. Benden yardım istedi, beraber büyüdüğümüz bir arkadaşımdı, annem “Bir defaya mahsus yardımcı ol madem” dedi. Öyle girdik. Ama Bodrum’da daha önce bu particilik olayından çok zaman kaybedildi. Birinin uğraştığı projeyi öteki geldi iptal etti. Artık ben zaman kaybetmemek için particilik olayını kapatıyorum. Zaten meclisimiz de CHP ağırlıklı, kardeş kardeş götüreceğiz. “Başkan bizi diskoya götür” Kaç kardeşsiniz siz? Üç. Abim Mahmut Serdar Kocadon Bodrum Ticaret Odası Başkanlığı yapıyor. Bir de kız kardeşimiz var... Bir ara “Kocadon’ların arkasında mafya var” diye de konuşuluyordu. Biz iki kardeş kendimizi kamu hizmetine adadığımız için bütün işlerimizi kız kardeşimiz götürüyor. Bu mafya söylentileri çıkınca bir gün isyan ettim. “Size arkamızdaki mafyayı açıklıyorum” dedim: “Dilek Kocadon Toprak”. Evet, bütün seçim harcamalarımı kız kardeşim karşıladı. Kocadon soyadı nereden geliyor? Esas soyismimiz Ağaoğulları imiş. Ama nüfus memuru gelip “Kim bu Ağaoğlu?” diye sormuş, “Karşıdaki koca donlu adam” demişler, o da yazmış. İyi ki de yazmış, başka yok, herkes tanıyor. Seçimi kazandığınızda “Kocadon bizi diskoya götür” diye slogan atmışlar... Evet. İşte bu da gençlere yakın olmaktan geliyor. Herhalde yaşça da yakın görüyorlar. Götürdünüz mü? Bütün verdiğimiz sözleri yavaş yavaş yerine getiriyoruz. Önce teşekkür için bir mangal partisi yaptık. Şimdi gençlerle diskoya gitmeye de başlayacağız, söz verdik çünkü. “Briyantinli saçlı çocuğa oy verilir mi!” Çok popüler bir başkansınız. Özellikle gençler ve kadınlar çok destekliyor sizi... Evet, sevilmekten kaynaklanıyor herhalde bu. Bir de herkes başkanlıktan hiçbir kişisel beklentimiz olmadığını biliyor. Ortakent’teki çalışmalarımızın ürünü bu, o kadar basit değil... İddia edildiği gibi yakışıklı olduğunuz için değil yani... Değil tabii, briyantinli saçlı oğlan çocuğu olduğum için değil. Herkeste boy pos var, herkeste saç var... Evet ya, saçlarım bile gündeme geldi bir ara. Bir arkadaşımız meydan konuşmasında “Briyantinli saçlı çocuğa mı oy vereceksiniz?” dedi benim için. Olsun bunlar güzel şeyler, tuzu biberi... 15 sevgiliniz varmış, söylentilere göre... Ohoo neler çıktı, dilin kemiği yok. İnsanlar beni çekiştirerek rahatlıyor, eve huzurlu ve mutlu gidiyor. Eve gittiklerinde adam kahvede beni çekiştirmiş mutlu, karısı çay partisinde beni çekiştirmiş mutlu, e buna vesile oluyoruz, ne mutlu bize. Annesi onu desteklemedi Bir dönem annenizin evini yıkmanızla gelmişsiniz gündeme, öyle mi? Evet, bir yol çalışmasında annemin evini yıktım. Çünkü bir sözüm vardı, her evin önüne itfaiye ve ambulans girecek demiştim, orada annemin bir evi vardı. Annemle biraz tartıştık ama ne yapalım, hizmet. Zaten o da kız kardeşime “Bunu ben yetiştirdim, kafasına koyduğunu yapar, evi boşalt” demiş. Bu pek alışıldık bir durum değil... Ben 08.30-17.30 belediye başkanıyım. Ailem bile gelse sıra bekler randevusu yoksa. Akşam mesaim bittikten sonra onların oğlu, abisi, kardeşiyim. Doğrusu da budur. Belediye başkanlıkları insanların kendisini tatmin etme yeri değildir, hizmet yeridir. Kapının önünde insan bekletmek hiç marifet değildir. Çünkü derdi sıkıntısı olmayan kimse orada üç-dört saat beklemez. Aileniz gurur duyuyor mu sizinle? Valla herhalde duyuyorlardır ama annem hâlâ beni ziyarete gelmedi. 99’da da gelmemişti. İstemedi, oy da vermedi zaten. Niye istemedi? İstemedi ne bileyim, belki partiden dolayı. 2004’te bir kere geldi, “Hayırlı olsun” dedi, bir daha gelmedi. Bodrum’a da ilk aday olduğumda her zaman yaptığı gibi eşini dostunu aramış, “Oy moy vermeyin buna” demiş. O da mücadelesine devam ediyor, bizde mücadele ırsi. Ama sonuçta inanıyorum ki gurur duyuyorlardır herhalde. Siyasetten önce ne yapıyordunuz? Turizm. Ama ailenin ilk geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Sonra turizme girdik. Restoranlarınız var değil mi, hatta Marina’dakinin adı Kocadon... Var ama işletmelerin çoğunu biz yapmıyoruz. Şu an sadece apartlarımız var Ortakent’te. Ama hepsinin takibini kız kardeşim götürüyor. Biz sadece kredi kartıyla para harcıyoruz, kardeşim de ödüyor. Her eve lazım böyle bir kız kardeş.