Başkentler nasıl seçilirler ve neleri temsil ederler?

 Başkentler nasıl seçilirler ve neleri temsil ederler?

ABD Başkanı Donald Trump'ın, Arap dünyasının ve ötesinin bunu yapmamasına yönelik uyarılarına karşın, Kudüs'ü resmen İsrail'in başkenti olarak tanımasıyla tüm gözler Kudüs'e çevrildi.

Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanların kutsal mabetlerine ev sahipliği yapan kentin bir benzeri daha yok ve sembolik bir yer. Ayrıca, İsrail ve Filistinlileri bölen en önemli konulardan biri.

Kudüs, İsrail'in başkent ilan ettiği şehir ve hükümeti de orada, ancak şu ana dek hiçbir ülke bunu tanımamıştı.

Ancak ABD'nin kararıyla birlikte, başkentlerin neyi temsil ettiği ve neden seçildikleri konusunda sorular gündeme gelmeye başladı.

İşte bunun dört nedeni:

1. Bir kontrol aracı, birlik sembolü

Başkentin İngilizcesi "capital" Latince "capitalis" yani "başa ait/dair" kelimesinden geliyor.

Bölgenin başındaki kent olarak develete bağlı ve hükümetin başına ya da varsa kraliyet ailelerine ev sahipliği yapıyor.

Başkentin korunması gerekiyor, ancak aynı zamanda kontrolü sağlaması ve birliği temsil etmesi de.

Bu nedenle birçok başkent ülkelerin orta kesimlerinde inşa edildi. Temsil edici ve ulaşılabilir olmaları gerekiyordu.

Örneğin Madrid İber Yarımadası'nın tam ortasında. Nijerya'nın başkenti Abuja da 1991'de resmen başkent oldu. Coğrafi ve dini fay hatları üzerinden bölünmüş ülkenin birliğini temsil etmesi için yeni ve coğrafi açıdan tam ortada bir başkent olarak tasarlandı.

Aynı şekilde Brezilya da başkentini 1961'de kıyıda yer alan ve kalabalık Rio de Jenario'dan ülkenin iç kesimlerindeki Brasil'e taşıdı. Mimar Oscar Niemeyer, başkenti taşıma kararlarını "Brezilya'nın iç kesimlerini kalkındırmak için" diye tanımlamıştı.

2. Siyasi uzlaşma

Bugünkü derin şekilde bölünmüş Washington'ın tersine, Washington DC 1790'da siyasi bir uzlaşmayla başkent olmuştu.

Alexander Hamilton ve kuzey eyaletleri federal hükümetin eyaletlerin borçlarını üstlenmesini istemiş ve başkentin güneyde olmasını isteyen Thomas Jefferson ve James Madison ile anlaşmaya varmıştı.

George Washington da Potomac nehrinin kenarını seçti.

Avustralya'da ise meraklı turistler Sydney'in aslında başkent olmadığını öğrenince şaşırırlar ve onlara Canberra'nın Sydney ve güneydeki rakibi Melbourne arasındaki bir uzlaşmayla kurulduğu anlatılır.

Ancak bazı tarihçiler bunun pek doğru olmadığını, Sydney ve Melbourne'de görülen aşırı sıcakların biraz daha ılıman Canberra'nın başkent seçilmesine yol açtığını söyler.

3. Karmaşık tarih

Berlin mi Bonn mu? Berlin Duvarı 1989'da yıkıldığında ve Almanya yeniden birleştiğinde bir başkent seçilmeliydi.

Soğuk Savaş yıllarında Bonn Batı Almanya'nın, Doğu Berlin de Doğu Almanya'nın (Alman Demokratik Cumhuriyeti) başkentleriydi.

Bugün Berlin'in gece kulüplerine gidip, duvarın renkli kalıntılarının resimlerini çeken turistlerin pek azı Bonn'u biliyor. Ancak Alman Parlamentosu'nda 20 Haziran 1991'de yapılan oylamada Berlin sadece 17 oy farkıyla başkent seçilmişti.

Almanya iki olası başkenti oylarken, Güney Afrika'nın ise aslında üç başkenti var.

Yönetimin üç kolu Cape Town (yasama), Pretoria (yürütme) ve Bloemfontein (yargı ) arasında bölünmüş durumda. Ancak Anayasa Mahkemesi Johannesburg kentinde.

Bunun nedeni, 1910'da dört eski İngiliz sömürgesinin birleşip Güney Afrika Birliğini kurduklarında, başkentin nerede olacağı konusunda uzlaşamamaları.

1994'te ırkçı beyaz yönetim sona erdiğinde yeni bir başlangıç için Canberra ya da Brasil gibi bir başkent kurulması çağrıları vardı ama bu hiç gerçekleşmedi.

4. Diktatörlerin hevesleri

1994'te Kazakistan'ın başkenti olan Astana 1991'den bu yana ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in hırslarını yansıtan, pırıltılı ve fütüristik bir yer.

Kentin en önemli yapıları arasında Norman Foster'ın tasarladığı ve 1500 kişilik bir opera sahnesi olmasıyla öne çıkan, beton ve cam piramiti Barış ve Ahenk Sarayı da var.

Donmuş steplerdeki rüzgarlı kente kısa bir süre Akmola adı verilmişti, ancak sonra Astana oldu. Çünkü Akmola "beyaz mezar" anlamına geliyordu.

Daha önce Birmnaya adı verilen Myanmar'da da başkent Londra'nın dört katı büyüklüğündeki Nai Pyi Taw.

Nay Pyi Taw 2005'te ülke demokrasiye geçiş adımlarına başlamadan önce paranoyak askeri yönetim için bir sığınak olmuştu.

Dev başkent her şeye sahip. Geniş yollar, bir hayvanat bahçesi ve golf sahaları. Ancak yaşayan çok az.