"Başlama vuruşu gibi darbeyi sonlandırma kararı da Akıncı’da alındı"

"Başlama vuruşu gibi darbeyi sonlandırma kararı da Akıncı’da alındı"

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, 15 Temmuz darbe girişiminin 'komuta merkezi' olarak adlandırılan Akıncı Üssü hakkında "Darbe girişiminin operasyonel beyin merkezinin bulunduğu yer olduğunu" yazdı. Ergin, "Başlama vuruşu gibi darbeyi sonlandırma kararı da yine Akıncı’da alınmıştır" dedi.

Sedat Ergin'in "Akıncı Üssü ve 15 Temmuz (1): Bir hava üssünde olağan şüpheliler" başlığıyla yayımlanan (11 Temmuz 2017) yazısı şöyle:

15 Temmuz’un birinci yıldönümü yaklaşırken, bu darbe girişiminin mahiyetinin tam olarak ortaya konabilmesi açısından o gece Akıncı Üssü’nde yaşanan olayların anlaşılması ayrı bir önem taşıyor.

Bunun temel nedeni, Akıncı Üssü’nün, yani Dördüncü Ana Jet Üs Komutanlığı’nın 15 Temmuz darbe girişiminin operasyonel beyin merkezinin bulunduğu yer olmasıdır.

Akıncı, bu bağlamda darbe hareketinin sorumlusunun kimliğini teşhis etmek açısından da açıklayıcı bir yerdir. Burası, darbeyi icra eden askerlerle, örgüt adına yönlendirmeyi yapan, son sözü söyleyen sivil kanat arasındaki aktarım hattının işlediği yerdir 15 Temmuz gecesi. Ve bu üste o gece yürütülen darbe faaliyetinde belirleyici rolü oynayan sivil kadro bizi doğrudan Pensilvanya adresine götürmektedir.

*

Bu üs, öncelikle Türkiye çapındaki darbe faaliyetinin sevk ve idaresinde, koordinasyonunda ana komuta merkezi olarak çalışmıştır.

Ayrıca, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın ve diğer üst kademe komutanların derdest edildikten sonra enterne edildikleri yerdir. Keza, darbecilerin Orgeneral Akar’ı yanlarına çekmek için ikna çabasına giriştikleri, Akar’ın da onları vazgeçirmek için sabaha kadar kendileriyle (sadece asker kanatla) doğrudan konuştuğu ya da dolaylı mesaj gönderdiği mekândır. Darbeciler, planlarında Orgeneral Akar’ın buradan TRT yayınıyla tüm Türkiye’ye seslenmesini bile hedeflemişlerdi.

Darbenin başlama vuruşu da Akıncı’da yapılmıştır. Orgeneral Akar’ı alacak özel kuvvet mensupları buradan beyaz bir otobüsle Genelkurmay’a doğru yola çıkmıştır. Keza Güvercinlik Üssü’nden kalkan helikopterler önce Akıncı Üssü’ne gidip oradan yapılan yönlendirme ile Ankara hava sahasında terör estirmiştir. 15 Temmuz gecesi Ankara üzerinde ölüm yağdıran F-16’lar bu üsten havalanmıştır.

Başlama vuruşu gibi darbeyi sonlandırma kararı da yine Akıncı’da alınmıştır. Darbecilerin kalkışmadan vazgeçme ve “bırakma” kararı organizasyonun sivil kanadın üslendiği 143’üncü filodan çıkmış ve buradan Orgeneral Akar’a iletilmiştir.

*

Aslında buraya kadar sıraladıklarımız, ana hatlarıyla kamuoyunun bildiği hususlar. Meselenin Akıncı üzerinde özellikle odaklanmamızı gerektiren boyutu, darbenin beyin takımında yer alan FETÖ’nün yönetici sivil unsurlarının 15 Temmuz akşamı bu üste boy göstermiş olmasıdır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan 4658 sayfalık iddianamede ortaya konduğu gibi, bu faaliyet, üsteki ana pistin kuzeydoğu ucunun hemen bitişiğindeki 143. Filo karargâhında yürütülmüştür.

O geceyle ilgili alınan muhtelif ifadeler, 15 Temmuz gecesinden 16 Temmuz sabah saatlerine kadar geçen sürede 143. Filo’da pek çok sivil şahsın bulunduğuna, bu şahısların laptop kullandıklarına ve sürekli telefonla bir yerlerle irtibat içinde olduklarına işaret ediyor. 143’üncü filoda hummalı bir faaliyet yürütülmüştür.

*

Altını çizmemiz gereken nokta, o gece Akıncı’da bulunan sivil yönetici kadrodan yalnızca 5’inin iddianamede sanık olarak yer almasıdır. “Sivil yönetici şüpheliler” kümesinde altı sanık yer alıyor. (Davanın diğer dört sivil sanığı hariç) Bunlar sırasıyla, davanın 1 No’lu şüphelisi Fetullah Gülen’den sonra 2 No’lu sanık Adil Öksüz, 3 No’lu sanık Kemal Batmaz, 4 No’lu sanık Hakan Çiçek, 5 No’lu sanık Nurettin Oruç ve 6 No’lu sanık Harun Biniş’tir. 

Öksüz ilahiyat doçenti, Batmaz işadamı-yönetici, Oruç belgesel film çektiğini söyleyen bir eski öğretmen, Çiçek okulları da olan bir işadamı ve Biniş ise bilgisayar yazılımcısı bir mühendistir.

O gece Akıncı’daki sivil yönetici sayısı daha mı fazlaydı? Muhtemeldir... Bu ekibin içinde yer alıp darbe başarısızlığa uğrayınca kaçan başka sivil darbecilerin de olduğunu varsayabiliriz.

Sivil yönetici grubundaki “Hava Kuvvetleri İmamı” Adil Öksüz, üssün yakınındaki bir tarlada jandarma tarafından yakalandığı halde devletin elinden kaçırdığı darbenin en kritik isimlerinden biridir. 16 Temmuz sabahı üssün civarında yakalanan diğer dört isim halen tutukludur. Tesadüfe bakın ki, bu gruptaki sanıklardan bazıları darbeden çok kısa bir süre önce birlikte ABD’ye uçmuştur.

Gülen cemaatinin 15 Temmuz’daki parmak izlerini daha yakından görebilmek için projektörlerimizi bu sivil yönetici kadronun üzerine çevirebiliriz.

Not: Geçen cumartesi günü bu köşede çıkan “15 Temmuz ve İstihbarat/Hatalar Zinciri” başlıklı yazıda, FETÖ bağlantıları bağlamında “MİT, 2014 başından itibaren kendi bünyesindeki 558 kişi hakkında işlem yapıldığını açıkladığına göre” şeklinde bir ifade yer almıştır. “558” rakamı MİT’in TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’na gönderdiği yanıtlarda yer almaktaydı. Bu toplam sayı içinde 272’si TSK ya da Emniyet mensubu olup “geçici görevlendirme” ile MİT’te görev alan ve geçici görevlendirmesi 17-25 Aralık 2013 tarihinden sonraki dönemde muhtelif tarihlerde sona erdirilen kişilerdir.