15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili açıklamalarda bulunan bir Batılı diplomat "Gülen hareketinin yıllar içinde devlet kurumlarına sızmış olan bu tür faaliyetler içinde oldukları görülüyor. Ancak yine de her şeyi ortaya çıkaracak olan yargıdır. Ama Gülen hareketi de Türkiye’de doğup büyümüş ve güçlenmiş bir hareket. 170 ülkede okullarından bahsediliyor. Ama Türk hükümet yetkilileri bu okullar için bizden yıllarca destek istedi" diye konuştu.
Cumhuriyet'ten Erdem Gül'e konuşan diplomat, Darbecilerle mücadele sürmeli ancak Gülen’le ilgisi olmayan çok insan mağdur ediliyor" dedi.
Erdem Gül'ün Cumhuriyet'te yayımlanan haberi şöyle:
İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimine karşı yeterli destek vermemekle eleştirilen Batılı ülkelerden, “Darbe ile mücadelede ve Türk halkının uğradığı travmalara karşı her türlü desteği vereceğiz ama insan hakları ve hukuk konusunda endişeleri de dile getireceğiz. Zaten bu endişeleri her düzeyde söylüyoruz” yaklaşımı geldi. 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin eleştiri okları yönelttiği Batılı bir ülkenin üst düzey temsilcisi darbe girişimi, OHAL ilanı çerçevesinde yürütülen mücadele, insan hakları eleştirileri ve Musul, Suriye operasyonları konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Tutuklu gazeteciler: Türk hükümetinin karşı karşıya olduğu darbe girişimi çok ciddi mücadeleyi gerektiriyor ama darbe sonrası gözaltına alınan ve tutuklananlar arasında pek çok gazeteci var. Bu gazetecilerin çoğunun Fethullah Gülen’le bir ilgisinin bulunmadığını biliyoruz. Yine tutuklananlar arasında Kürt siyasetçiler de var. Bunların da Gülencilerle bir ilgisi ve bağı olmadığını biliyoruz. Mücadelede bir orantılılık ve nereye kadar gidileceği konusunda hedefin belli olması gerekiyor. İnsan hakları ihlallerine ilişkin endişeleri bizzat bize de yapılan başvurulardan biliyoruz
İdama ilkesel olarak karşıyız: 15 Temmuz sonrası yeniden tartışılan idam cezasının ceza yasalarına yeniden getirileceğine dair Türk hükümet yetkililerinden bir söz duymadık. Ama böyle sesler de olduğunu duyuyoruz. Eğer Türkiye idam cezasını yeniden getirecekse bu Türkiye’ye kalmış bir karardır. Biz her ülke için idam cezasına ilkesel olarak karşıyız. ABD, Suudi Arabistan, İran, hangi ülkede idam varsa biz karşıyız.
Üst akıl komplo teorisi: Darbenin arkasında üst akıl ve dış güçler bulunduğuna ilişkin tartışmaları Türk toplumu açısından sağlıklı bulmuyorum. Çünkü bu tür tespitler daha çok komplo teorisine yatkınlıktan kaynaklanıyor. Sorunların çözümü konusunda gerçekçi tespitler değil. Darbe, darbeye katılanlar, arkasındakiler tamamen Türkiye içinde doğup büyümüş güçlerdir. Türkiye’de darbecilerin arkasında dış güçlerin olmadığına kimse pek inanmak istemiyor ama Türkiye toplumunun bu tür üst akıl, dış güçler teorilerine itibar etmesini kendi sorunlarının gerçekçi çözümü açısından sağlıklı bulmuyoruz. Çünkü bu tür suçlamalar için elde delil olmasına ihtiyaç var. Delilsiz suçlamalar sağlıklı değil.
Gülen de Türkiye’ye özgü: Gülen hareketinin bu darbeyi gerçekleştirip gerçekleştirmediği, darbenin içinde olup olmadığı, yine darbede Gülencilerle birlikte başka güçlerin olup olmadığı yargı tarafından ortaya çıkarılacak. Gülen hareketinin yıllar içinde devlet kurumlarına sızmış olan bu tür faaliyetler içinde oldukları görülüyor. Ancak yine de her şeyi ortaya çıkaracak olan yargıdır. Ama Gülen hareketi de Türkiye’de doğup büyümüş ve güçlenmiş bir hareket. 170 ülkede okullarından bahsediliyor. Ama Türk hükümet yetkilileri bu okullar için bizden yıllarca destek istedi.
Avrupa’ya kaçan darbeciler: Türk hükümeti 15 Temmuz darbe girişiminde yer aldığı iddia edilen Türkiye’den kaçmış olan bazı şüphelileri bizden de istedi. Türkiye’nin bu konudaki isteğini ciddiyetle inceliyoruz. Tabii ki delliler çerçevesinde ve bizde bu konuda kararı bağımsız yargı verecek.
Türkiye Irak’la konuşmalı: Biz Türkiye’nin güney sınırlarındaki güvenlik endişelerini ve buna yönelik önlemlerini saygıyla karşılıyoruz. Fırat Kalkanı çerçevesinde sınırlarının IŞİD’den temizlenmesine yönelik operasyonunu da destekliyoruz. Bağdat’la Ankara arasında gerginlik olduğu ortada. Türkiye’nin Musul konusundaki hassasiyetini de anlıyoruz. Ama biz Ankara ile Bağdat’ın karşılıklı konuşmasını, anlaşmaya çalışmasını istiyoruz ve teşvik ediyoruz. Her iki ülke de IŞİD’le mücadele hedefinden sapmamalıdır. Biz Türkiye’nin Musul’da da IŞİD’e karşı koalisyonda rol almasını istiyoruz. Ama bunun için Bağdat yönetiminin hassasiyetlerine saygılı olması da gerekir. Türkiye, Musul’da koalisyon içinde yer alacaksa bu Bağdat yönetiminin de onayıyla olmalıdır.
Türkiye Rusya ittifakı’ abartılı: Türkiye ile Rusya arasında girilen yeni süreç, bize göre Rus uçağının düşürülmesinin öncesine dönüşten ibarettir. Bunu yeni bir ittifak biçiminde ele almak abartılı bir değerlendirmedir. Daha çok ekonomik temelli bir yeni süreç var karşımızda. İki ülkenin ilişkilerinin normalleşmesi bizim için memnuniyet verici ama Türk halkının Ruslara karşı yüzyıllardır taşıdıkları güven eksikliğinin bir gecede sona erdiğini de düşünmüyoruz.