Batılılar, Körfez sermayesinin ayağına gidiyor

Batılılar, kovdukları Körfez sermayesinin ayağına gidiyor. İngiltere Başbakanı Gordon Brown enerjiden finansal hizmetlere kadar birçok sektörden topladığı 27 kişilik işadamı heyeti ile haftasonu bizzat Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a gitti 2006 yılında ABD'de 6 limanı işleten İngiliz şirketi Peninsula and Oriental Steam Navigation (P&O) şirketi Dubai yönetiminin sahip olduğu Dubai Ports World (DP World) tarafından satın alınıp bu limanların işletmesi Araplara geçince adeta kıyamet kopmuştu. 2001 yılındaki 11 Eylül saldırıları psikolojisini atlatamayan Washington yönetimi ise Kongre'den gelen "Limanların Arap şirketine bırakılması terör eylemlerine karşı zayıflık yaratacak" baskıların ardından görülmedik bir karar almış ve anlaşmayı bozmuştu. Bu olayın üzerinden sadece 2 sene geçti ama işler tam tersine dönmeye başladı. İngiltere Başbakanı Gordon Brown enerjiden finansal hizmetlere kadar birçok sektörden topladığı 27 kişilik işadamı heyeti ile haftasonu bizzat Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a gitti ve açık açık "İngiliz şirketlerine yatırım yapın" çağrısında bulundu. 4 gün sürecek olan Körfez turunda Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) de gidecek olan Brown'la birlikte seyahat edecek işadamları arasında petrol devi BP ve Rolls Royce'un tepe yöneticileri de bulunuyor. Bir dönem finans piyasalarından dışlanan Körfez fonları şimdi son 80 yılın en kötü krizi ile karşı karşıya kalan ve milyarlarca dolarlık kurtarma paketlerine rağmen köşeye sıkışan batı ekonomilerini dizleri üzerine çöktürüyor. Bunu da son yıllarda tavan yapan petrol fiyatları sayesinde oluşturduğu 2 trilyon doları bulan dolar rezervi ile sağlıyor. Cuma günü İngiltere'nin en büyük ikinci yatırım bankası olan Barclays'in aralarında Abu Dabi ve Katar'lı devlete ait servet fonlarının da bulunduğu Körfez fonları da dahil olmak üzere yabancı yatırımcılara hisse satışına gidip 11,8 milyar dolar sermaye artırımına gideceğini açıkladı. Cumartesi günü ise İngiltere'nin Ticaret Bakanı Peter Mandelson İngiltere'nin "yabancı devletlere ait servet fonlarının yatırımlarına açık" olduğunu ve Londra'nın Körfez fonlarının Avrupa'daki faaliyetleri için merkez olabileceğini söyleyerek resmen Körfez sermayesine kucak açtı. Gordon "Kredi krizi yüzünden İngiliz şirketlerinin daha fazla finansmana ihtiyaçları var" diyen Brown, Körfez ülkelerinin dünya ekonomisini yeniden harekete geçirmek için önemli bir rol oynayacağını savundu. Brown ayrıca Körfez ülkelerinin zor durumdaki ülkeleri kurtarmak için kullanılacak IMF rezervlerine katkıda bulunmasını istedi ve "Son yıllarda yüksek petrol fiyatları sayeisnde 1 trilyon doların üzerinde para kazanan petrol ihracatçısı ülkeler bu katkıda bulunabilecek konumdadır" dedi. Dengeler değişiyor ama hâlâ kaygı var Citigroup'dan Morgan Stanley ve Merrill Lynch'e kadar bir çok Wall Street bankasında yaptıkları milyarlarca dolarlık alımları ile bu yaz iyice dikkat çeken fonlar bir anlamda küresel krizin kurtarcısı ilan edildi. Yani 2 sene önceki dengeler tersine döndü, denize düşen batı ekonomileri parası için yılana sarılmak zorunda kaldı. Brown'un şu açıklaması ise İngiltere'nin bu fonların yatırımına ihtiyaç duymasına karşılık halen kilit sektörlerde söz sahibi olmasına ilişkin kaygılarının sürdüğü izlenimini uyandırıyor: "Körfez fonları İngiltere için önemli bir fon kaynağıdır. Bizim kurallarımız içinde oynadıkları ve sadece ticari amaçlar güttükleri takdirde yabancı devletlere ait servet yatırım fonlarına kapımız açık". Aynı tedirginlik ABD ve Almanya^da da var. Bir kaç ay önce ABD Abu Dabi Yatırım Otoritesi ile Singapurlu GIC'den ellerindeki serveti siyasi amaçları için kullanmayacakları yönünde söz istemişti. Almanya ise Ağustos sonunda yabancıların stratejik sektörlerde hisse alımına sınırlama getirmeye ilişkin bir yasa tasarısını onaylamıştı. 27 işadamı ile Kuveyt ve BAE'ye de gidecek Brown'un fon aramak için çıktığı Körfez turunun ilk durağı Riyad. 4 gün sürecek olan Körfez turunda İngiliz heyetiyle beraber Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) de gidecek olak Brown'un yanında bir çok ünlü isim yer alacak. 27 kişilik İngiliz işadamı heyetindeki isimler arasında Blfoyr Beatty'nin CEO'su Ian Tyler, petrol devi BP'nin CEO'su Tony Hayward, otomotiv devi Rolls Royce'un CEO'su John Rose, BAE Systems'in başkanı Dick Oliver ile CBI'ın genel direktörü Richard Lambert de var. Körfez turunun ilk ayağı Riyad'da pazar günü Kral Abdullah'la görüşen Brown'un ağırlıklı olarak küresel kriz üzerine odaklandığı belirtiliyor. Körfez turunun zamanlamasının ise 15 Kasım tarihinde ABD'nin başkenti Washington'da gerçekleştirilecek olan ve küresel krizin masaya yatırılacağı G20 zirvesine günler kala olması dikkat çekiyor. Brown'un ilk olarak Suudi Arabistan'la görüşmesinin sebebi de G 20 toplantısında bu ülkenin özellikle son yıllardaki yüksek petrol fiyatları sayesinde elde ettiği yüklü petroldolarlar sayesinde toplantının gidişhatını belirleyecek güçte olmasından kaynaklanıyor. Uzmanlara göre Brown bu ön görüşme ile G20 toplantısı öncesi Suudi Arabistan ile küresel krizle başa çıkma konusunda fikir birliğine varmaya çalışacak. Londra Borsası ve Sainsbury'nin hissedarı 2007 yılından bu yana dünya çapındaki servet fonları tarafından yapılan yatırımların en büyük kısmı 23,5 milyar dolar ile ABD'ye gitti. Bu fonların ikinci hedefi ise 12,9 milyar dolar ile Avustralya oldu. İngiltere'ye servet fonlarının yaptığı yatırımlar ise 5,1 milyar dolar buldu. Son bir yıl içinde en dikkat çekici alımları ise BAE'li Abu Dabi Yatırım Otoritesi'nin Citigroup'tan yaptığı 7,5 milyar dolarlık yatırım ile Kuveyt Yatırım Otoritesi'nin yine Citigroup'tan yaptığı 3 milyar dolarlık yatırım ile aynı fonun Merrill Lynch'deki 6,6 milyar dolarlık alımı oldu. Katar Yatırım Otoritesi ise şu an Londra Borsası'nın yüzde 24'üne sahip görünüyor. Aynı zamanda İngiltere'nin en büyük perakende zincirlerinden olan Sainsbury'de de bu fonun hissesi bulunuyor. Körfez sermayesi dışında bu sene içinde dikkat çeken alımlardan bazılarını da Asyalı servet fonları yapmıştı. Singapurlu Temasek, Citigroup'dan 12,5 milyar dolarlık, UBS'den ise 11,5 milyar dolalrık hisse alımı gerçekleştirmişti. Çinli China Investment Corp ise Morgan Stanley ve Blackstone'a yatırım yapmıştı. Son aylarda ise özellikle Bear Stearns'ün satışı sonrası SWF'lerin ABD'deki alımları bıçak gibi kesildi. Yılda yüzde 24 büyüyen SWF'ler son dönemde Türkiye'de de etkinleşti. Son 8 yıl içinde 2 binin üzerinde Körfez fonu Türkiye'ye 30 milyar dolar civarında yatırım yaptı. Merrill Lynch'deki alımı ile dikkat çeken KIA, Cevahir İş Merkezi'ni satın aldı. Servet fonları dışında bir çok yatırım fonu da bankacılıktan sağlık sektörüne kadar bir çok alanda Türkiye'ye yatırım yaptı. Körfez sermayesi Türkiye'ye 8 yılda 30 milyar dolar yatırdı *SAMA Holding'de hissesi bulunan Emaar Properties 2010 yılına kadar Türkiye'de 5 milyar dolarlık yatırım hedefliyor * Abraaj Capital, önce Acıbadem Hastanesi'e, ardından da yat şirketi Numarine'e ortak oldu. * Dubai Islamic Bank Türkiye'de temsilcilik açtı. * Kuveytli The International Investor, oto kiralama şirketi Docar'ın yüzde 75 hissesini 24 milyon dolara satın aldı. * Arap Banking Corporation, İstanbul'da temsilcilik açtı. * Lübnanlı Oger Telecom, Türk Telekom'u 6.5 milyar dolara satın aldı. * Kuveytli Alshaya Group 3 yıl içinde 100 milyon dolar yatırım yapacak. * Kuveytli International Leasing Investment, 5 milyon dolar sermaye ile Haliç Leasing'i kurdu. • * Dubai Islamic Bank, MNG Bank'ı satın aldı. * Dubaili Orion Holding Overseas İktisat Yatırımı satın aldı. * Dubai Muhtelif Emtialar Merkezi (DMCC), Türk altın ve çay pazarına girmeyi planlıyor. * Suudi The National Commercial Bank (NCB) Türkiye Finans'ı satın aldı. * Kuveytli The International Investor Adabank'ı satın aldı.