Batman'da kamu kuruluşlarındaki usulsüzlüklerle ilgili haberler nedeniyle hakkında defalarca dava açılan Batman Yön Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ferit Tunç, tepki olarak baş sayfa manşetlerinde haber yerine yemek tarifleri verince İngiltere merkezli Index on Censorship'in (Sansür Endeksi) İfade Özgürlüğü Ödülleri'ne aday gösterildi.
BBC Türkçe’den Çağıl Kasapoğlu’nun haberine göre, 'Vali Kebabı', 'Vezir Parmağı Tarifi', 'Şiveydiz Yemeği Tarifi'i, 'Kol Böreği Nasıl Yapılır' gibi manşetleriyle üç hafta boyunca okurlarına, davalı olduğu kişi ve kurumlara kinayeli göndermeler yapan Tunç, bu yöntemin 'sadece yemekten anlayanlara' bir mesaj olduğunu söylüyor.
Gazete, 1 Eylül 2013 Dünya Barış Günü'nde kuruldu. Davalar da kuruluştan birkaç ay sonra, Batman'daki elektrik kesintileriyle ilgili haberlerin yayınlanmasıyla başladı.
İlk dava, 'kaçak elektrikle mücadele' için Batman'da evleri basan müdürün de 2012 yılında kaçak elektrik kullandığına dair ulaştığı belgeleri yayınlamasıyla açıldı.
Daha sonra Batman Üniversitesi, Devlet Hastanesi ve açılmayan Batman Müzesi'ne ilişkin usulsüzlükler, yolsuzluklar ve işleyişteki aksaklıklarla ilgili yaptığı haberler nedeniyle hakkında bir yıl içinde 40'a yakın dava açıldı.
Üst üste mahkemeler, ifadeler derken Ferit Tunç 2014 yılı Aralık ayı sonunda pes etmiş:
"Biz artık gazetecilik yapamaz olduk. Suçlar ortada, belgeler ortada, biz sırf bunları haberleştirdiğimiz için dava açılıyor."
"Kurum müdürleri madem sadece yemekten anlıyor, biz de yemek tarifi verelim artık dava açmasınlar dedik."
Tarifler gazete manşetlerinden verilmeye başlayınca okurlar da ilk 3-4 gün anlamamış, gazeteyi arayıp "Hata var herhalde sayfada" demiş.
Ferit Tunç da okurlara "Yok yok, sıkıntı yok" cevabını verip herhangi bir açıklamada bulunmamış ama zaten okur da bir süre sonra tepkiyi anlamış, bu sefer de onlar yemek tariflerini gazeteye göndererek destek vermeye başlamış.
Tunç okurların tepkisinin dayanışma sağladığını anlatıyor:
"Kimileri, 'Evde ne pişireceğimizi bilmiyorduk, eşime git Yön gazetesi al dedim' diyor, kimileri tarifleri gönderip 'Bir zahmet bunu da yayınlarsanız çok seviniriz' diyor. Komik oldu ama kaynaşma da oldu."
O dönem davalı olduğu kurum ve kişilerden bir tepki, bir yanıt da gelmemiş.
Fakat o sesini ulusal basına duyurmak istiyordu. Üç hafta boyunca ana akım medyaya gönderdiği e-postalar, mektuplar, Twitter, Facebook mesajları yanıtsız kalınca, tam ümidini kesmek üzereyken ilk haber Milliyet gazetesinde çıktı ve haberlerin İngilizceye çevrilmesiyle de dünyanın da dikkatini çekmiş oldu.
Tunç, Index on Censorship kurumunun İfade Özgürlüğü ödülüne gazetecilik dalında aday gösterildiğini de yine ulusal basından öğrendi.
Türkiye'den Ferit Tunç'un yanı sıra, 'dijital aktivizm' dalında da dokuz8HABER sitesi ve Gökhan Biçici de adaylar arasında yer aldı.
Tunç adaylık konusunda "Çok sevindik. Hem ulusal hem uluslararası basın sahiplenince, siz de yalnız olmadığınızı düşünüyorsunuz, daha çok cesaret geliyor ve o cesaretle tekrar haberlerimize başladık" diyor.
Tekrar cesaret geldi ama bu sefer de maddi sıkıntılarla boğuşmak zorunda kaldılar.
Gazete kapanmak üzereyken, destek yine okurlardan geldi. Tam üç ay boyunca gazeteye "Boyun eğmeyeceksiniz" diyen okurlardan her gün biri gazeteye sponsor oldu.
Bu durum da sürdürülebilir olmayınca, gazetenin sayfaları 8'den 6'ya indi, çalışan sayısı 7'den 3'e düşürüldü.
Daha çok muhabiri olsa, özel haber yapmaya devam edecek ama 'gazetenin beyni' dediği muhabiri Mehmet ve bir tasarımcıdan başka gazeteyi götüren yok.
Ama Ferit Tunç yılmıyor, bu sürecin de geçeceğini söylüyor.
Bu inadı da, maddi manevi zorluklara rağmen okumak, eğitim almak için gösterdiği çabalara dayanıyor.
"Ben üniversiteye geç başladım. Lise öğrencisiyken yaz aylarında Karadeniz'de Ordu'da, Akçakoca'da iki defa fındık toplamaya gittim. Kürt kimliğinin tanınmadığı dönemlerde yıllarca gurbette kaldım. İstanbul'da, Antalya'da iş bulamıyordum. O gurbette yaşadığım bazı şeyler oldu..." diyor.
Liseden 1999 yılında mezun olmuş. Ancak para kazanması gerektiği için, istemesine rağmen üniversiteye hemen başlayamamış.
Antalya'da işsiz geçirdiği bir ay var. O dönem Kürt kimliği nedeniyle hor görüldüğünü ve hayata karşı tepkisinin ilk o zaman başladığını söylüyor.
"Çok zordu o bir ay. Mesela komilik için açık vardı başvuruyordum. 'Doğum yeri neresi' diye soruyorlar. Ben Batman deyince, 'Ama o pozisyon doldu' diyorlardı, iş bulamıyordum. Cebimde beş kuruş yoktu. Yaşadığım en zor günlerdi. Siz ailenize katkı sağlamak için gurbete gidiyorsunuz, hor görülüyorsunuz, çalışamıyorsunuz. Dolayısıyla aklınıza her türlü şey gelir."
"O dönem, yargı mı dersiniz ne derseniz artık, devlete karşı tepkim oluştu. PKK'ye katılma düşüncem oldu."
"PKK'ye katılanların kimisi dil meselesinden, kimisi hak taleplerinden, kimisi ekonomik nedenlerden dolayı çıkar. Ekonomik nedenler de hak arayışındandır. Kürtlüğüm kabul edilmiş olsaydı hor görülmezdim. Ben de kimsenin daha çıkıp silahla hak arama taraftarı olmasını istemem. Okumak en güzelidir. O zaman keşke okusaydım diyordum. Antalya'da okuma aşkı doğdu içime."
Ferit Tunç, şimdi doktora yapıyor. Yüksek lisansını da uluslararası ilişkiler bölümünde tamamlamış.
'Dağa çıkma' fikrinden vazgeçmesi de tam o dönem, Marmaris'ten ona birkaç günlüğüne iş bulmalarıyla olmuş.
Marmaris'ten sonra Batman'a dönüp otelde çalışmaya devam etmiş. Müdürü de okuması için teşvik edince, gece otelde çalışıp gündüz dershaneye gitmiş.
Otelde bile çalışanların hakkını aramaya devam ettiğinden, ona otelde 'Sendika Başkanı' lakabını takmışlar:
"İnsanın fıtratında vardır. Hep haksızlık karşısında durdum. Herkes kendini savunamayabilir. Kimisi korku içinde büyümüştür, sesini çıkaramıyordur. Kendisini ifade edemiyordur. Karşı koyman gerekiyorsa, onların da hakkını korursun."
Otel ve dershane arasında geçirdiği dönem onu üniversiteye taşımış. 'Hukukçu' olmak istiyormuş ama, eğitim sistemi sözel bölümü seçmeye zorlayınca en yakın gördüğü Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nde lisans eğitimine başlamış.
Araştırmaya, soruşturmaya, üniversite döneminde ağırlık verdiğini anlatıyor: "Çok okumaya başladım. İlk bir, bir buçuk yıl elime ne geçerse okuyordum. İslami İlimler, Marksizm, laiklik her türlü ideolojiyi okudum, tüm dinleri araştırdım. Zaten açıkçası çevrem de yoktu. Batmanlı 4-5 arkadaş o kadar. Okumaktan başka bir şey yapmadım."
Daha sonra İstanbul'da da Batmanlılar arasında dernek çalışmalarına katılmış, dergi çıkarmış, öğrencilere burs sağlamak için kampanyalar düzenlemiş.
Batman'a dönünce de Yön Gazetesini çıkarmaya başlamış.
Şimdi de uluslararası bir kuruluşun dünya çapında gazetecilik dalında aday gösterdiği beş isimden biri.
Galası 13 Nisan'da yapılacak ödüle aday gösterildiğine çok şaşırdığını söyleyen Ferit Tunç, ödül almasa bile, uluslararası bir kuruluşun dikkatini çekmesinin manevi güç verdiğini söylüyor.
Tunç'un davalarının bir kısmı devam ediyor. Batman Üniversitesi'yle ilgili yaptığı bir haber nedeniyle geçen hafta 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay'ın alacağı kararı bekliyor.
Ailesi için kaygılanıyor ama mesleğinden ve ifade özgürlüğü haklarından ödün vermeyeceğini söylüyor:
"Öncelik ailemdir. Eşim çok ağladı. Belki de cezaevine girmeyeceğim. Para dönüşümü yok ama belki Yargıtay bozar. Onarsa doğrudan cezaevine gireceğim. Ama gazetecilik sorumluluğu bilincindeysen bütün insanlık ailendir. Mesleğimizi yapacağız. Doğrulardan kaçamam."