Türkiye’de daha 19 yaşındayken eşinden boşanıp iki çocuğuyla babasının evine dönen her kadın için hayat zor.
Geçmişte Türkiye’de petrol çıkartılan tek yer olmasından çok, Hizbullah cinayetleri ve kadın intiharlarıyla gündeme gelen Batman’da çok daha zor. Fatma konuşmamıza başlarken ürkek, heyecanlı.
“Severek evlendim ama olmadı. Eşim beni aldattı. İşim yoktu, mesleğim yoktu, ne yapacağımı bilmiyordum. İki tane çocuğum vardı. Sonuçta bir şeyler yapmak zorundaydım. Sonunda Çatom’a geldim. “ diye başlıyor anlatmaya hikâyesini.
Soyadının yazılmasını, yüzünün görünmesini istemiyor. Babasının evine döndüğünde, çok sıkıntılı günler yaşamış. İntihar geçmiş aklından. Ama hayatını değiştiren, Batman’ın 90’lı yıllardaki göçle oluşan bir kenar mahallesindeki GAP İdaresi Çok Amaçlı Toplum Merkezi’nden içeri attığı adım olmuş.
Fatma, yaşamındaki dönüm noktasının merkezin sorumlusu Şükran Altun ve Argande projesiyle tanışması olduğunu söylüyor.
Şükran Altun, yaşamını kadın sorunlarına, kadının toplumdaki yerinin güçlendirilmesine adamış bir isim.
Hazır giyim üretimi ve ticaretinin hünerleriyle vergi mevzuatını çok iyi bilmediği için kadınlara meslek edindirme girişimlerinde birçok kez büyük sayılabilecek paralar kaybetmiş kendi cebinden.
Ama Altun hiç vazgeçmemiş. Tam umutların tükendiği anda, Argande projesi ortaya çıkmış.
Argande, Mezopotamya topraklarında hüküm süren Kommagene Krallığı’ndaki tek tanrıçanın adı. Kadının güçlendirilmesini amaçlayan bir proje için yerinde bir marka ismi. Proje, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’ndan (UNDP) Gönül Sulargil’in fikri. Finansmanını İsveç Kalkınma Ajansı sağlıyor. GAP idaresi uyguluyor, UNDP de teknik destek veriyor. Aslında sayısız kurum ve gönüllünün desteğiyle hayata geçen karmaşık bir operasyon.
Ama en basit haliyle söylemek gerekirse, Türkiye’nin önde gelen modacılarının gönüllü çizdiği tasarımlar, Güneydoğulu kadınların emeğiyle dikiliyor ve Türkiye’nin başlıca kentlerindeki kalburüstü mağazalarda ve internette satılıyor.
Markanın yaratılmasında, İstanbul Moda Haftası’ndaki defilelerde alanlarının duayenlerinden oluşan bir ekip gönüllü çalışıyor.
Fatma, dört yıl önce projenin ve markanın basın tanıtımı için hayatında ilk kez İstanbul’a gittiğinde, diktikleri kıyafetleri mağaza reyonunda ilk gördüğünde heyecandan ağlamış.
Mağazadaki kadınlara dönüp ‘Bakar mısınız? Bunları biz diktik’ diye seslenmiş. “Yaptığımız ürünün güzel satılması için, sanki ben satacakmışım gibi ‘gelin gelin, biz yaptık alın’ dedim.” diyor ve aradan geçen dört yıla karşın gözleri parlıyor o anı anlatırken.
Ama İstanbul’daki o heyecanı yaşayana dek zorlu sınavlardan geçmiş Fatma. Batman’ın çevre köylerinden birinden meslek eğitimine gidip gelmeye başladığında ‘Genç yaşta, dul bir kadın gidiyor ta nerelere, hangi saatte geliyor.’ demiş köydeki yakınlar, akrabalar. Ama o kendi hayatının efendisi olmak için tüm bu zorluklara göğüs germiş. Projede çalışan kadınların sigortaları yapılıyor ve asgari ücret ödeniyor. Bu ücret de Fatma gibi yüzlerce kadının hayatını değiştiriyor.
Fatma ‘Para kazanmaya başladıktan sonra babamın evinden taşındım çocuklarımla. Kardeşim de yanımda. Şu an hiç bir eksiğim yok. Çocuklarımı okutuyorum. Allah’a şükür gül gibi hayatım var yani. Evime bakıyorum, ekmek getiriyorum. Çocuklarıma bakıyorum, kendime bakıyorum. Kimsenin derdini çekmiyorum, kimseye minnet etmiyorum. “ diyor.
Sonra gülmeye başlıyor ve “Ben üstlerine gidiyorum artık.” diye de ekliyor. Sohbetimizin başındaki o ürkek, heyecanlı hali kayboluyor ve kendine güveni tam bir kadın geliyor yerine.
Üzerine basa basa, gururla “Biraz zor oldu ama başardım ben. Şu an kendi başıma kalkıp, dünyanın öbür ucuna giderim. Kimseye hesap vermek zorunda değilim. Kimseye vermem artık.” diyor.
Argande projesiyle bu mayanın tutabileceğini gören yatırımcılar, Batman’ın atıl sanayi tesislerinde bir tekstil kent oluşturmuş. Beş bini aşkın kadın çalışıyor bu atölyelerde. Yani Batman’da kimseye minneti olmayan çok kadın yaşıyor artık.
(BBC Türkçe - Emre Bal)