Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, yeni anayasayla “bir milletin içinden bir millet daha çıkarma çabası yürütüldüğünü” söyledi. Baykal, “Bizim 90 yıldır inşa ettiğimiz, Türk milleti olarak ifade edilen bu ulusal kimliği tahrip etme, ayrıştırma, etnisitelere çekme sonucunu doğuracaktır” dedi.
Türkiye’de insanların yüzde 87’sinin kendilerini “Türk” olarak ifade ettiklerini belirten Baykal, “Kürt kökenli vatandaş”, “Türkiye’nin Kürtleri”, “Türkiye’nin Arnavutları” ifadelerinin kullanılmasının daha doğru olacağını söyledi.
Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel’e konuşan Deniz Baykal, yeni anayasa yapım sürecine ilişkin görüşlerini açıkladı.
Baykal, şu anda eşitlik isteğinin vatandaşların hukuki eşitliğine dayalı olmadığını söyleyerek, “Etnisitelerin eşitliğine yönelik bir taleptir. Etnisiteler üzerinden bunu demeye başlarsanız o siyasi yapıdaki bütünlüğü parçalarsınız. Şimdi o bütünlüğü ayrıştırma, milletin içinden bir millet daha çıkarma çabası yürütülmektedir. Bu bir egemenlik çatışmasıdır, çünkü söz konusu olan bireye değil etnisiteye egemenliğin bir parçasını vermektir. Bunun yol açacağı gelişme de bizim 90 yıldır inşa ettiğimiz, Türk milleti olarak ifade edilen bu ulusal kimliği tahrip etme, ayrıştırma, etnisitelere çekme sonucunu doğuracaktır. Doğurur, doğurmaz ama çaba bu. Burada temel nokta şu; etnisite mikrobunu sokmayın anayasanın içine. Eğer etnisitelere eşitlik anlayışı ile anayasa yapmaya yönelirseniz Türkiye’yi de, Irak, Suriye ve Lübnan’da halen yaşanmakta olan ayrışma girdabının içine sürüklersiniz. Etnisite saplantısının sonu Ortadoğululaşma ya da Balkanlaşmadır. Ahaliden millete geldik şimdi milletten ahaliye dönmeye kalkışmayalım” dedi.
12 Eylül döneminde Kürtçe konuşma yasağının kaldırılması için çok çaba gösterdiklerini, hatta bu kararın kaldırılması için ilk teklifini kendilerinin verdiğini belirten Baykal, “Biz dil yasağına karşı mücadele ettik, rapor yayınladık. Bizi DGM’ye vermeye kalktılar” diye konuştu.
Baykal, “Kürtçe 12 Eylül’den sonra yasaklanmıştı. O yasağın kaldırılması için ilk kanun teklifini Meclis’e girdikten hemen sonra ben ve arkadaşlarım verdik. Çünkü biz herkesin etnik kimliğini söyleme, anadilini özgürce konuşma hakkının, hiçbir anayasa ya da hukuk ilkesiyle kısıtlanamayacak kadar temel bir hak olduğuna inanıyorduk. Büyük tartışmalar yaşandı ve kabul edemediler. Daha sonra kalktı” ifadelerini kullandı.
Anayasa etnik içerikle kullanılan düzenlemeler olduğuna dikkat çeken eski CHP lideri, “Türk milleti sözünün etnisite ima etmemesi için hâlâ yapılması gereken şeyler olabilir. Mesela Pasaport Kanunu’nun falan maddesinde, Vatandaşlık Kanunu’nun filan maddesinde, İçişleri Bakanlığı’nın genelgesinde hâlâ Türk kelimesini etnik içerikle kullanan düzenlemeler vardır muhtemelen. Bunların tümü ayıklanmalıdır. Tümünü ortadan kaldıralım. Hiçbir etnisite ima etmesin. Fransa gibi olalım. Türk milleti lafı da Fransız milleti gibi, Alman milleti gibi olsun. “Türk milleti” sözüne etnik dayatmadır deyip kaldırtarak daha sonra da gerçek etnik dayatmaların önünü açmak, inandırıcılıktan uzak bir politika tuzağıdır” dedi.
Baykal, “Eğer siyasi ifade edeceksek evet, ‘Kürt kökenli vatandaş’. Türkiye’nin Kürtleri, Türkiye’nin Arnavutları, bu da kullanılır. Bunlar mesele değil, önemli olan anayasal hukuki statü” dedi.
Türkiye’de yaşayanların yüzde 87’sinin kendisini “Türk” olarak ifade ettiğini öne süren Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün Türkiye’de yaşayan insanlara ‘Kendinizi siyasi kimliğiniz açısından nasıl ifade etmek istiyorsunuz’ diye çeşitli alternatifler sunulduğu zaman kendilerini Türk olarak ifade ettiklerini söyleyenlerin oranı yüzde 87’dir.
Herkesin bugün kendisini bir etnik kimlikle ifade etme hakkı kadar doğal bir şey yoktur. Bir insanın Türk milletinin parçası olması onun Çerkez olmasına engel değildir, Arap, Arnavut ya da Kürt olmasına engel değildir. Pek çok etnisiteye sahip olan insanlar, kendilerini hem onun, hem de Türk milletinin bir parçası saymaktadırlar. Etnisite ve millet tariflerini kafamızda netleştirmemiz lazım. Türkiye’deki tartışmalar çok büyük ölçüde buradan kaynaklanıyor. Millet, farklı etnisitelere aynı anda sahip olabilir, belli bir etnisitenin milleti de olabilir. Bütün mesele bu ayrımın vatandaş açısından herhangi bir hak ve özgürlük ayrımına tekabül etmeyeceğinin anlaşılmasıdır.
O bakımdan hiçbir tereddüt yoktur, herkes aynı hak ve özgürlüklere sahiptir.”