Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmesine neden olan kaset komplosunun arkasında iktidarın bilgisi ve onayı dahilinde uluslararası bir komplo olduğunu söyledi.
Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel, Deniz Baykal’la görüştü.
Baykal, tekrar CHP Genel Başkanlığı’na aday olmayacağını söyleyerek, “Benim gündemimde böyle bir mesele kesinlikle yok. Ben Türkiye iyi olsun istiyorum, Cumhuriyet Halk Partisi iyi olsun istiyorum. Türkiye’nin iyiliği ile de Cumhuriyet Halk Partisi arasında da bağlantı kuruyorum. İktidar olmasak bile biri iyi olursa öbürü de iyi olur” dedi.
Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:
“‘CHP nereye gidiyor’ diye bir tartışma da yürüyor. Yine bölündüler, içeride kaotik bir durum var algısı. CHP’nin tarihi boyunca bu hep böyle olmuştur. Büyük bir kısmı iyi niyetlidir. Bir ölçüde haklı tarafı da olabilir bu eleştirilerin. Bunlar doğaldır. Bunları çok yeni ve şaşırtıcı bir tablo olarak görmüyorum. Ama bizim CHP’nin etkin, güçlü ve berrak olmasını sağlamamıza ihtiyaç var.
Daha etkin, daha güçlü ve daha berrak olabiliriz. Ülke sıkıştıkça daha yüksek talepler CHP’ye yöneltiliyor ve sorun daha da güçleşiyor. Ama ben bunu yapabileceğimize inanıyorum. Partinin yapısının, dokusunun buna çok uygun olduğuna inanıyorum.”
Baykal, CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmesine yol açan kaset komplosu için, “iktidarın bilgisi ve onayı dışında olmadığını söylüyorum” dedi.
Uluslararası bağlantıların da olabileceğini öne süren Baykal, “Zorunlu olarak değil ama bağlantılar da olabilir. Ben uluslararası komplolara geçmişte de hedef oldum. Bu ortamda çıkmaz o. O konuşmama bakarsanız kimseyi gereksiz yere suçlamıyorum ama bu işin iktidarın bilgisi ve onayı dışında olmadığını söylüyorum. Ötesini de söylemek istemiyorum. O tartışmaya girersek yanlış yapmış oluruz. O zaman söylediğim sözlerin arkasında olmaya devam ediyorum” diye konuştu.
2002 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçilememesi ardından yapılan düzenlemeye destek vererek, Başbakanlık yolunu açması için Baykal şunları söyledi:
“2002’de ortaya çıkan tablo, garip, hukuka ve demokrasiye aykırı, milli iradeye aykırı bir tabloydu. Seçime genel başkan olarak girmiş, en büyük oyu almış, parlamentonun üçte ikisini kendi listelerinden seçtirmiş. Ama sen milletvekili olamazsın çünkü... diye bir anlayış var. Bu anlayışın arkasına saklanmak bana yakışmaz, demokrasiye yakışmaz. Ve sürdürülebilir bir manzara değil. Budur deyip bunun arkasına sığınmak demokrasi ayıplı, milli irade özürlü bir duruma dönüştürür o kişiyi ve kurumu. Hiçbir temas kurmadan, bilgi vermeden, ben kendi anlayışımın gereği olarak bunun düzeltilmesi lazım dedim ve sonuna kadar arkasında durdum. Rahmetli Özal’ın ve Allah selamet versin Güneş Taner’in ‘No No’ tişörtlerini giyip referanduma taşıyıp aleyhte kampanya mı yapacaktık? Benim görevimdi, kimseden de bir şey beklemedim. Yaptım ve unuttum, bitti. Onu yapmışken benim başıma şu geldi, bu geldi... Ne yapalım dünyanın bu bölgesinde siyaset böyle yapılıyor.”
Çamlıbel’in “siyasete dönük genel bir kırgınlığınız var mı” sorusuna Baykal, “Yok. Bunları ben doğal karşılıyorum. Hatta bir lafım vardır; yüzde 10 ihanet kotasını hep hesap edeceksiniz derim arkadaşlarıma. Beraber yola çıktığınız, görev verdiğiniz, önünü açtığınız insanlara yönelik olarak daima kafanızın arkasında belli bir ihanet kotası kavramı olacak” cevabını verdi.