Baykal moderatörü seçti: Mehmet Ali Erbil

Baykal moderatörü seçti: Mehmet Ali Erbil
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Tayyip gidicidir. 29 Mart'ta herkes anasını, babasını, çocuklarını alsın sandığa gitsin. Özellikle ananızı mutlaka sandığa götürün, ‘Anamı da aldım geldim’ deyin” diye konuştu AKP ile ilgili eleştirileriyle gündeme gelen şovmen Mehmet Ali Erbil'e de destek veren Baykal, “Meydanı bırak, televizyona birlikte çıkalım diyorum. Tarafsız televizyoncular da gelsin. İster Uğur Dündar, ister Ali Kırca, ister Mehmet Ali Birand, isterse de şovmen Mehmet Ali Erbil yönetsin programı. Ama sen Mehmet Ali Erbil'i kabul etmezsin. Çünkü Erbil, içinden gelen düşünceleri kendine özgü, samimi şekilde ifade etti” dedi. Uşak İstasyon Meydanı'nda yaklaşık 8 bin kişiye seslenen CHP Lideri Deniz Baykal, yine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yüklendi. Erdoğan'ın ülke sorunlarına çözüm bulmak yerine kendisinin üzerinden ucuz siyaset yaptığını öne süren Baykal, “Başbakan gece yatağa benimle giriyor, sabahleyin yataktan benimle kalkıyor. Gece gündüz Deniz Baykal'ı düşünüyor. Boş laflarla, şahsıma, partime yükleniyor. Yetmiyor, İsmet Paşa'ya sataşıyor. Elinden gelse, İsmet Paşa'nın bir dönem gerisine gidecek ama orada frene basıyor. İsmet Paşa'dan öncesine gelemiyor” dedi. Deniz Baykal, AKP iktidarının ‘gidici’ olduğunu savunarak, “Tayyip gidicidir. 29 Mart'ta herkes anasını, babasını, çocuklarını alsın sandığa gitsin. Özellikle ananızı mutlaka sandığa götürün, ‘Anamı da aldım geldim’ deyin” diye konuştu. Boynuna, bir süre önce parasızlık nedeniyle 3'üncü Lig'den çekilen ve amatör kümeye düşen Uşakspor'un atkısı konulan Baykal, “Sadece Uşakspor ligden düşmedi. Ama Uşak'ın sanayisi, ekonomisi, istihdamı da ligden düştü. Sadece Uşakspor ağlamıyor, Uşak'ın sosyal hayatı ve ekonomik yapısı da ağlıyor. Uşak'a 2002'den beri bir çivi bile çakmadılar. Çiftçi borç kıskacında icralık, esnaf öyle, yatırım yok. 20 bin kişinin çalıştığı tekstil sektöründe 2 bin kişi çalışıyor. Uşak, 81 il içerisinde kalkınmada 64'üncü sıradaydı, AKP'nin iktidara gelmesiyle 71'inci sıraya geriledi. Uşakspor'a üzüldüm ama çaresiz değiliz. Çare CHP'dir” dedi. Başbakan Erdoğan'a yaptığı, ‘televizyonda tartışalım’ teklifini yineleyen ve ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil'in AKP'ye yönelik eleştirilerini de hatırlatan Baykal, şunları söyledi: “Başbakan'ı bir kez daha televizyonda tartışmaya davet ediyorum. Bana sürekli ‘çık meydana’ diyor. İşte çıkıyorum, işte meydan. Meydanı bırak, televizyona birlikte çıkalım diyorum. Tarafsız televizyoncular da gelsin. İster Uğur Dündar, ister Ali Kırca, ister Mehmet Ali Birand, isterse de şovmen Mehmet Ali Erbil yönetsin programı. Ama sen Mehmet Ali Erbil'i kabul etmezsin. Çünkü Erbil, içinden gelen düşünceleri kendine özgü samimi şekilde ifade etti. AKP ile ilgili düşüncelerini vatandaşa anlattı. Erbil'in bir tarafında ben, bir tarafında başbakan otursun. Başbakan benim için ne söylerse söylesin ağzımı açmayacağım. Konuşsun sonra ben konuşayım. Sayın Başbakan benim için söylediklerini yüzüme bakarak söyle. Ben senin yüzüne bakarak konuşurum ama sen konuşamazsın. Sen panzer ve keskin nişancılarla dolaş. Ben halkın içindeyim, toplumun içindeyim. Şafakla kalkar korumasız vatandaşın içine girerim. Alışverişimi kendim yaparım. Ben de ve ailem de böyle. Saklanacak ve gizlenecek bir şeyim yok. Askere, polise, jandarmaya ihtiyacım yok, korumaya ihtiyacım yok. Başım dik. Anamın babamın evine girer gibi giriyorum Uşak'a. Yetim hakkı, haram yemedim. Yolsuzluk yapmadım. Milleti kandırmadım. Alnım açık, başım dik. Ben neyleyim korumayı. Başbakan bana eskort vereceğini söylüyor, istemem. Arkadan konuşuyor, boş konuşuyor, hakaret ediyor. Halka açık demokratik tartışmaya giremiyor benimle.” Abbas gidiciBaykal, Başbakan Erdoğan'ın yerel seçimlerinde büylük bir yenilgi alacağını savunurken “29 Mart'ta Abbas gidici” dedi. Tunceli'de beyaz eşya dağıtmanın yoksullukla mücadele anlamına gelmediğini de vurgulayan Baykal, şöyle devam etti: “Yoksullukla mücadele edeceksen Uşak'a gel başbakan. Yoksulluk, işsizlik, kapanan fabrikalar, işsiz insanlar burada. Valiye talimat veriyor, beyaz eşya dağıttırıyor. Yüksek Seçim Kurulu, ‘kanunsuz’ diyor, Başbakan ‘YSK beni ırgalamaz’ diyor. Peki, milletin oyu seni ırgalar mı? Arkadaş seni ne ırgalar? Milletin kararı Başbakanı ırgalar mı hep birlikte göreceğiz. Başbakan, başta valiler ve memurlar olmak üzere her türlü baskıyı yapıyor. Ankara'dan Pozantı'ya alkışlayıcı ekip taşıyorlar. Demiryolu işçileri Ankara'dan Eskişehir'e taşınıyor alkış yapsınlar diye. Allah bu seçimde cezanı verecek diyen çocuğu korumalar otobüse alıyor, pençesini çocuğun ümüğüne geçiriyor Başbakan. Çocuğun raporu var. Böyle bir manzara yaşıyoruz. Babası işten atılmış, kızmış 13 yaşındaki çocuğun sesine kulak ver, sana bir uyarı o, niye çocuğun ümüğünü sıkıyorsun. Kadın yolda geçiyor, otobüs karşıda. Kadın yetti artık, millete huzur ver diye aklından geçeni söylüyor. Hemen kadının üzerine yürüyorlar. 2 lira temizlik parasını ödeyemeyen çocuğu, öğretmeni babasına gönderiyor, baba işsiz. öğretmen çocuğun koluna yazı yazıyor. Borcunu ödeyemeyen babalar intihar ediyor. Türkiye'de bu manzaralar var. Halkın rahatsızlığını buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtarak milletin parasıyla millete siyasi rüşvet vererek gidermeye çalışıyor. Bunları göre göre bunlara destek olunmaz. Deniz Feneri'ni yapanlara himaye getiren, sahip çıkan, onların paralarıyla propagandadan medet umanlara yeter artık demek lazım. Başbakan gidici olduğunu gördü. Abbas gidicidir, Abbas yolcudur. Bu gidiş gözüktü.” Baykal, Başbakan Erdoğan'ın oyuncak dağıtmasını da eleştirerek, “Arabasına oyuncakları doldurmuş, çocuklara oyuncak dağıtıyor, arabamın arkasından koştursunlar diye. Çocuklara oyuncak dağıtacağına babalarına iş ver iş. Devletin parasıyla çocuklara oyuncak vermekle bir şey yaptığını mı sanıyorsun. Senin görevin iş vermek iş. Valiler, kaymakamlar, Başbakan ne isterse yapıyorlar. Hukuk devletinde, demokraside böyle işler olmaz. Açık konuşuyorum; Valiler vatandaşa siyasi ayrım yapıyor. O valiler, AKP ve Başbakan var diye güvenmesinler. AKP ile gelenler AKP ile gidecekler. Hem de APS ile gidecekler. İnşallah bunu hep birlikte yapacağız” diye konuştu. Ananızı da sandığa götürünNüfus cüzdanında vatandaşlık numarası olmayanları da uyaran Baykal, “Nüfus cüzdanlarına bakın, kimlik numaranız yoksa seçime kadar mutlaka işletin” dedi. Böykal, şunları söyledi: “Oy kullanmanıza engel olacaklar. Kimlik kartında vatandaşlık numarası olmayan 3.5 milyon insan olduğunu söyledi İçişleri Bakanı. Muhtemelen, çok fazla rakam. Böyle bir şey olabilir mi? Saçmalık bu. Vatandaşın oy kullanmasını istemiyorlar. Mutlaka nüfus cüzdanınıza vatandaşlık numarasını yazdırın, sandığa öyle gidin. 29 Mart sabahı erkenden kalkın, yanınıza çocuğunuzu, babanızı, bilhassa ananızı alın sandığa öyle gidin. Dedenizi ve ninenizi de unutmayın. Bilhassa ananızı mutlaka sandığa götürün. Ananızı sandığa götürüp, ‘Seni görmek isteyen birisi varmış, gel kendini göster’ deyin. ‘Anamı da aldım geldim’ deyin. Benim derdim günlük siyaset değil. Derdim daha refah daha çağdaş Türkiye'yi inşa etmek. Başı dik, milletinin yüzü gülen Türkiye'yi istiyoruz. Miting alanındaki coşkulu kalabalığın çok derin anlamı var. Anlamı ben biliyorum. Gelenler niye geldiğini biliyor. Türkiye sahipsiz değil demek için geldiniz. Siz yok sayanlara biz varız, buradayız demek için geldiniz.” Çanakkale zaferi iftihardırMitingde Çanakkale Deniz Zaferi'nin 94'üncü yıldönümüne de değinen Baykal, şöyle konuştu: “18 Mart tarihi bizim için çok önemli gün. Çanakkale zaferiyle sadece boğazı ve İstanbul'u kurtarmakla kalmadık. Siyasetin 20'inci yüzyıldaki şekillenmesine damga vurduk. Dünyanın en büyük sömürgeci ülkelerine 1'inci Dünya Savaşı'nın tek mağlubiyetini yaşattık. Müttefik ülkeler dünyada yeni dengenin ortaya çıktığını, kendilerine birilerinin çıkıp dur diyebileceğini acı şekilde yaşayarak öğrendiler. Dünyanın en büyük ordusu Çanakkale de yenilmiştir. Sadece Anadolu kurtulmadı. Hindistan ve Pakistan'a kadar uzanan sömürge ülkeleri bile bağımsız olabileceklerini Çanakkale savaşından sonra öğrendi. Dünyanın siyaset haritasını ve siyasi gidişini değiştirdi Çanakkale Zaferi. Hepimizin en haklı iftihar kaynağıdır Çanakkale. Başta Atatürk olmak üzere şehitlerimizi, gazilerimizi saygıyla rahmetle anıyoruz. Mücadelenin anlamını en iyi Uşaklılar bilir. Anadolu'yu işgal edenlere en büyük dersi Uşaklılar verdi. Milli mücadelerin yüz akı kentlerin başındadır Uşak. Milli mücadele gününde olduğu gibi Uşak yine üzerine düşen görevi yapıp, halkı soyanlardan hesap soracaktır.” Deniz Baykal, beyaz eşya ve otomotiv sektöründe vergilerin indirilmesi gerektiğini ilk olarak kendilerinin söylediğini, hükümetin bunu uyguladığını anlatarak, yakın zamanda çalışanların maaşlarından kesilen yüksek primin de indirileceğini öne sürdü, “Ekonomik krize çare bulalım dedik. Otomotiv ve beyaz eşya üretiminden vergileri indirin dedik. Bizim fikrimizi yeni uygulamaya başladılar. Başka önerilerimiz de var. Çalışan insanın üzerinden yüzde 50'ye yakın prim alınıyor. Çok fazladır. Dünyadaki en yüksek oran. Şu sırada, işçi çalıştırmak topluma yapılacak en büyük hizmet. Maliye aradan çekilsin, vatandaş adam çalıştırsın. Maliye yükünü alsın işverenin. Krizde adam çalıştırılması bu kadar vergilendirilmemelidir. Bu krizde nasıl istihdam olacak, nasıl yatırım olacak? Evine ekmek götürme imkanından insanlar mahrum. Bir de vergi ile insanlara eziyet ediyorlar. Yazın bir kenara. Yakında çalışanların primlerini düşürecekler. Türkiye'nin kalkınması için çalışan insanın üzerinden bu kadar prim almayacaksın. Primleri aşağıya çekmek, sosyal hayata yapılabilecek en büyük katkıdır. Kardeşim niye eziyet ediyorsun insanlara. Bir an önce düşür primleri. Nasıl olsa düşüreceksin. Dediğimizi yapacaksın biliyorum” diye konuştu.