Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP’li bazı milletvekillerine kurulan 'kaset komplosu’ soruşturmasında yeni bilgiler ortaya çıktı. Habertürk'ten Fevzi Çakır'ın haberine göre, Gülen cemaatine yakın olduğu ileri sürülen polislerin, kamuoyunun tanıdığı kişilerin ev ya da işyerlerindeki televizyonlara, elektrik buatlarına ve yapay çiçek saksılarına dinleme ve görüntü alma cihazları yerleştirdiği iddia edildi.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Alpaslan Karabay’ın yürüttüğü ‘kaset komplosu’ soruşturması kapsamında 170 kişilik şüpheli listesine ulaşılırken, 31’i başka soruşturmalardan tutuklu 120 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Bunlardan 38’i gözaltına alınmıştı.
İstihbarat Daire Başkanlığı (İDB) Ankara ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerince ve Gülen cemaatinden bazı kişilerin katılımı ile 2008-2012 yılları arasında teknik dinleme ve izleme faaliyetleri hukuk dışı olarak kesintisiz biçimde sürdürüldü.
Şüphelilerin, devlet bürokrasisi içerisinde yer alan kişileri, üst düzey askerleri ve emniyet mensuplarını, basın ve siyaset alanında önemli isimleri dinledikleri, mahkeme kararı olmadan 18 müştekiye yönelik 13 adrese ses ve görüntü alabilen cihaz yerleştirdikleri öne sürüldü.
İddiaya göre, şüpheliler, kaset komploloarı ile cemaatin doğrultusunda iktidar, ana muhalefet ve muhalefet partilerini kontrol altına almaya çalıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan (Başbakanlığı döneminde Keçiören’deki konutuna) ve Deniz Baykal başta olmak üzere eski İçişleri Bakanlığı Müsteşarı ve eski Devlet Bakanı Bekir Aksoy, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, eski Vakıfbank Genel Müdür Yardımcısı Aydın Deliktaşlı, emekli Albay ve öğretim üyesi Nihat Ali Özcan, eski MHP milletvekilleri Metin Çobanoğlu, Recai Yıldırım, İhsan Barutçu ve Mehmet Ekici gibi müşteki ve mağdurları hukuk dışı yöntemlerle itibarsızlaştırmaya ve bu yolla hedeflerine ulaşmaya çalıştılar. Şüpheliler, Kırıklareli’de öldürülen gazeteci Haydar Meriç’in evine de dinleme cihazı yerleştirdi.
İddiaya göre dinlemeler şöyle planlandı:
"Başta Gülen ve emniyet imamı olarak bilinen Osman Hilmi Özdil (Kozanlı Ömer) koordinesinde İDB’de görevli emniyet müdürleri, müştekilerin adreslerini önce tespit etti. Bu kişilerin telefonları kanuna aykırı, farklı isimlerle, değişik terör örgütleri ile irtibatlı gibi sahte ve uydurma raporlarla alınan mahkeme kararlarıyla dinlendi. Dinlemeler sonucunda kişilerin görüşme trafikleri tespit edilerek özel hayatlarına yönelik bilgiler derlendi. Bilgilerin neticesinde tespit edilen adreslere mahkeme kararı olmaksızın ses ve görüntü kaydeden cihazlar yerleştirildi."