Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP’li millletvekillerine yönelik 2011’deki genel seçim öncesinde 'gizli kamera kaydı' ve dinlemelerin de yer aldığı kaset komplolarıyla ilgili yürütülen soruşturmada bazı isimler tanık olarak ifade verdi. Tanıf ifadeleri doğrultusunda, Fethullah Gülen cemaatine bağlı olduğu iddia edilen bazı emniyet görevlilleri ile medya ve iş dünyasında görev alan bazı kişilerin isimleri soruşturma dosyasına girdi. Bugün Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in de aralarında bulunduğu bazı isimler soruşturmanın emniyet ayağında yer alıyor. Bu isimlerle organize hareket ettikleri ileri sürülen, 15 Temmuz sonrası KHK ile kapatılan Nokta dergisinin genel yayın yönetmeni Cevheri Güven ve bir dönem Yeni Akit gazetesinin Ankara temsilciliğini de yapan habervaktim.com adlı internet sitesinin sahibi Yener Dönmez soruşturmanın medya ayağındaki kilit isimler olarak gösterilirken, finans ayağında ise iş adamı İbrahim Faruk Bayındır ismi işaret ediliyor.
Hürriyet muhabiri Toygun Atilla, kaset komplolarının perde arkasında yaşananlara ışık tutan üç bölümlük bir yazı dizisi yayımladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cem Necip İşçimen ve Ankara Cumhuriyet Savcısı Alpaslan Karabay’ın koordinesinde, Kaçakçılık Daire Başkanlığı tarafından yapılan ve 1 yıl süren soruşturmada 22 olay aydınlatıldı, 29 kişinin mağdur olduğu belirlendi. 23 kişi şikâyetçi oldu. 89’u İstihbaratçı polis 99 şüphelinin dinleme, izleme, yatak odalarına gizli kamera kurma ve bu görüntüleri internetten yayma olaylarında aktif rol aldıkları öne sürüldü.
Soruşturma dosyasına göre, yıllar içinde İstihbarat Daire Başkanlığı ve İstihbarat Şube Müdürlükleri’nde örgütlendiği iddia edilen polisler 2008’den itibaren harekete geçtiği ve hedefe koyulan kişileri önce sahte isimler ve terör örgütü üyesi suçlamaları ile telefonlarını dinledi. Takibe alınan kişilerin evde olmadıkları zamanları tespit edildi ve çilingirler vasıtasıyla bu evlere girildi. Soruşturmaya giren ifadelere göre, "örgütlü hareket ettiği" öne sürülen istihbarat görevlileri, "gizli kameraları ve ses kayıt cihazlarını kimi zaman duvardaki elektrik buatlarına, kimi zaman televizyonun içine yerleştirdi ve istedikleri görüntüyü aldıklarını tespit ettiklerinde, yine çilingirler vasıtasıyla o evlere girip yerleştirdikleri kameraları söküp aldılar."
Baykal kasedinin internete servis edilmesine ilişkin olarak, internethaber.com'un o dönemdeki iki yöneticisi Süleyman Özışık ve Abdulbaki Özışık ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla ifade verdi. 6 Mayıs 2010’da gündüz saatlerinde başlayan 7 Mayıs 2010’a uzanan Baykal kasedi servisine dair Cevheri Güven ismini işaret ettiler. Gazeteciliğe Star gazetesinde başlayan Cevheri Güven, sonrasında Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen aktifhaber.com internet sitesinin genel yayın yönetmenliğini, 2009’da Star Gazetesi Ankara Haber Müdürlüğü’nü son olarak ise Nokta dergisinin genel yayın yönetmenliğini yapmıştı. Güven, Deniz Baykal’a kaset komplosunun gerçekleştirildiği dönemde Star gazetesinde çalışıyordu.
Süleyman Özışık, 6 Mayıs 2010’da sabah saatlerinde Cevheri Güven’in kendisine Baykal kasedine dair bir videoyu internethaber.com'da yayımlatmak istediğini, ancak kendisinin bu teklifi reddettiğini söyledi. Soruşturma dosyasına göre internethaber.com’dan olumsuz yanıt alan Cevheri Güven, görüntüleri Yener Dönmez'in sahibi olduğu habervaktim.com'da yayınlattı. Bu bilgi bizzat Dönmez'in tanık ifadesinde geçiyor. Dönmez o süreci şöyle anlatıyor:
“Gece geç saatlerde, Cevheri Güven aradı. ‘Sizinkilere bir şeyler gitmiş haberin var mı’ dedi. Deniz Baykal ile ilgili görüntülerin internet ihbar hattına geldiğini öğrendim. Ali İhsan Karahasanoğlu’nu arayıp onay aldıktan sonra görüntüleri yayınladık."
Yener Dönmez, 15 Temmuz sonrası tutuklanan isimler arasında. Cevheri Güven ise 3 Kasım 2015’te Nokta dergisinin kapak haberi nedeniyle ‘Halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı bir isyana tahrik’ suçlamasıyla tutuklandı. 29 Kasım 2015’te tahliye olan Güven, kayıplara karıştı.
Soruşturmaya dosyasına göre, ‘Farklı Ülkücüler’ adlı sitede yayınlanan görüntülerin ardında Tarkim Global Havacılık Sanayi A.Ş'nin sahibi İbrahim Faruk Bayındır’ın olduğu iddia edilirken, Bayındır'ın kredi kartından 15 kez bu siteye ödeme yaptığı tespit edildi. 15 Temmuz sonrası Gülen cemaati mensuplarının kullandığı söylenen kripto mesajlaşma uygulaması ByLock'un tasarımcısı ‘Tilki’ lakaplı Atalay Candelen'in de Bayındır'ın ortağı olduğu ortaya çıktı. Soruşturma dosyasında Candelen'in ismi de geçiyor.
Soruşturma kapsamında verilen tanık ifadeleri doğrultusunda emniyet istihbarat görevlilerinden, medya ve iş dünyasından bazı isimlere 'kaset komploları' dosyası şöyle:
Türkiye’de 2008 - 2012 yılları arasında telefon dinlemesi yaparak, insanların ev ve işyerlerine gizli kameralar yerleştirip kumpas kuran çeteyle ilgili soruşturma tamamlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cem Necip İşçimen ve Ankara Cumhuriyet Savcısı Alpaslan Karabay’ın koordinesinde, Kaçakçılık Daire Başkanlığı tarafından yapılan ve 1 yıl süren soruşturmada 22 olay aydınlatıldı, 29 kişinin mağdur olduğu tespit edildi. 23 kişi şikâyetçi oldu. 89’u İstihbaratçı polis 99 şüphelinin dinleme, izleme, yatak odalarına gizli kamera kurma ve bu görüntüleri internetten yayma olaylarında aktif rol aldıkları ortaya çıktı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı dinleme, izleme, yatak odalarına gizli kamera kurulması, bu görüntülerin internetten yayılmasıyla ilgili 11 Aralık 2015’te başladığı soruşturmayı tamamladı. 22 olaya ydınlatıldı. 29 kişinin mağdur olduğu saptandı. Dosyada 89’u polis 99 şüpheli var. Şüpheli polislerden 36’sı firar etti, 53’ü yakalandı. Firar edenlerin 15’i emniyet müdürü, 5’i emniyet amiri, 14’ü komiser, başkomiser, 2’si ise polis memuruydu.
Hazırlanan dosyaya göre; İstihbarat içindeki ‘gizli kamera çetesi’nin hedefe koyduğu kişilerin başında bazı siyasetçiler geliyordu. Yatak odalarını izleyerek, telefonları dinleyerek elde ettikleri görüntü ve ses kayıtlarını ağırlıklı olarak siyaseti dizayn etmek için kullandılar. İşte o çete, 1 yıldır sürdürülen soruşturma sonunda açığa çıktı. Önce kumpasçı polislerin kullandığı çilingirler tespit edildi. Konuşan çilingirler, kurulan kumpasların kilitlerini açtı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cem Necip İşçimen ve Alpaslan Karabay koordinesindeki Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ekipleri, titizlikle çalışarak delilleri ortaya koydu. ‘Yatak odası röntgencilerinin’ evlere yerleştirdikleri kameraların izleri bulundu. Telefonlarının HTS kayıtlarından, hedefe koydukları evlere giriş, çıkışları saat saat belirlendi. FETÖ’cü polislerin gerçekleştirdiği 22 olay aydınlatıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, eski MHP milletvekilleri, eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay, eski Ege Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon, bazı bürokrat ve bankacıların da aralarında bulunduğu 29 kişinin çete tarafından izlendiği, dinlendiği ve görüntülendiği tespit edildi. 23 kişi müşteki oldu. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı, Ankara ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nden 89 polisin bu izleme ve görüntüleme olaylarında aktif olarak yer aldığı ortaya çıktı.
Yıllar içinde İstihbarat Daire Başkanlığı ve İstihbarat Şube Müdürlükleri’nde örgütlenen FETÖ mensubu polisler 2008’den itibaren harekete geçti. Hedefe koyulan kişilerin önce sahte isimler ve terör örgütü üyesi suçlamaları ile telefonları dinlendi. Soruşturmada, mağdurların telefonlarının 1 ile 3 yıl arasında dinlendiği saptandı. Amaç, hedefe koyulan kişilerin özel hayatlarını, mahremlerini, bağlantılarını mercek altına almaktı. Telefonlarını yasadışı dinledikleri kişilerin evde olmadıkları zamanları tespit ettiler. Evlerine çilingirler vasıtasıyla girdiler. Gizli kameraları ve ses kayıt cihazlarını kimi zaman duvardaki elektrik buatlarına kimi zaman televizyonun içine yerleştirdiler. İstedikleri görüntüyü aldıklarını tespit ettiklerinde, yine çilingirler vasıtasıyla o evlere girip yerleştirdikleri kameraları söküp aldılar.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın özel hayatına ilişkin görüntüler, Mayıs 2010’da bu kirli çetenin medyadaki uzantıları aracılığı ile internet sitelerine servis edildi. MHP milletvekili adayları da 12 Haziran 2011seçimlerine günler kala çetenin hedefi oldu. Görüntüleri yayınlanan Deniz Baykal CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti. MHP’lilerin kasetleri çıktığında 12 Haziran 2011 seçime yaklaşık 3 hafta vardı. Bu yöntemle 15 kişilik MHP Başkanlık Divanı’nın çoğu genel başkan yardımcısı konumunda olan 9 üyesi MHP’deki görevlerinden istifa ettiler. Bu 9 kişinin hepsi seçilebilecek yerlerden aday gösterilmişti. Tümü adaylıktan çekilmek zorunda kaldı. Böylelikle Bahçeli’nin kurmayları büyük ölçüde seçim öncesinde tasfiye oldu.
1 yıl süren soruşturma sonunda Türk siyasetinin en karanlık kumpası çözüldü. Kirli çetenin yöntemleri tespit edildi, deliller teker teker ortaya koyuldu.
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ekipleri önce ‘çilingiri’ bularak soruşturmaya başladı. KOM ekipleri bu çilingirlere ulaştı. Çilingirlerden biri ‘Kılıç’ kod adı ile gizli tanık, Ömer Elvan ise tanık oldu. Çilingirler Hasan Polat, Abdülvahap Polat, Ayhan Aktaş ve Bahattin Özbek bilgi sahibi olarak ifade verdi.
Polislerin girmek için kendilerini kullandıkları evleri tek tek gösterdiler. Bu evlere mahkeme kararı ile giren polisler, elektrik buatlarına ve televizyonlarının hoparlörlerine gizlenen gizli kameraların izlerini tespit etti. Çilingirlerin ifadeleri doğrultusunda şüphelilerin kimlikleri ve evlere girilen dönemler ortaya koyuldu. Şüphelilerin telefonlarının HTS kayıtlarından alınan baz sinyal verileri ise en önemli delillerden biri oldu. Şüpheli polisler gizli kamera yerleştirdikleri kişilerin evlerinde çalıştıkları sırada hepsinin telefonları aynı bazda (hedef kişilerin evinde) sinyal veriyordu. İşleri bittiğinde ise hepsi aynı zaman dilimi içinde kamera yerleştirilen evden ayrılıyordu.
Soruşturma sonunda bu ekipteki polislerin İstihbarat birimleri içerisinde yapılandığı ve tespit edilen evlerde örgüt toplantıları yaptıkları belirlendi. Bu toplantılarda polislerin kimisi hoca sıfatıyla, kimisi abi sıfatıyla diğerlerine önderlik ediyordu.
‘Gizli kamera’ ekibinde yer alan polislerin ödüllendirildiği de tespit edildi. Bu kanunsuz izlemelere katılan polis memurları Osman Karakuzu, İsmail Mehdi Temiz, Ahmet Kabaağaç, Türkay Aydın, Okan Aytekin, Selim Yasdıbaş, Mehmet Koçak, Şerif Yiğit, İzzet Yılmaz, Şaban Albayrak, Ömer Demir, Selçuk Küçükaslan, Şemsettin Dündar, Erhan Sazil, Bekir Tezol, Sinan Altıparmak ve Abdül Köksal ödüllendirilerek komiser yapıldı.
Şüphelilerden komiser Enes Çığci ODTÜ Elektrik - Elektronik Mühendisliği mezunuydu. Dineleme cihazları, elektrik devreleri ve yerleştirilmesi konusunda uzmandı. Örtülü ödenekten, terör örgütleri ile mücadele kullanılması ön görülen dinleme cihazlarını Danimarka’daki bir şirketten alıp getiren de Enes Çiğci’ydi. Dosyada, bu niteliklere sahip bir kişinin polis olmasının örgütsel bir emirle gerçekleştiği ve özellikle bu tip yasa dışı izleme ve dinleme olaylarında kullanıldığı vurgulandı.
Peki kimdi bu polisler? Soruşturma dosyasına göre hepsinin ortak özelliği İstihbaratçı ve Fetullah Gülen örgütüne mensup olmaları. Şüpheli polislerden 36’sı firar etti, 53’ü yakalandı. Firar edenlerin 15’i emniyet müdürü, 5’i emniyet amiri, 14’ü komiser, başkomiser, 2’si ise polis memuruydu. Şüpheli polisler Ankara, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlükleri ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda çalışıyorlardı. Devletin terör örgütleri ile mücadele için ödenek sağladığı dinleme ve izleme cihazlarını amaçları dışında, bu kirli örgütün hedefe koyduğu insanların özel hayatlarına odakladılar. Şüpheli polisler içinde kamuoyunun çok yakından tanıdığı isimler var: Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer (Hrant Dink cinayeti, yasadışı dinleme, sahte suikast kumpası ve FETÖ üyeliğinden tutuklu), yine eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan (tutuklu), eski İstihbarat Daire Başkanı Ömer Altıparmak (tutuklu), eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek (tutuklu), eski İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Ayhan Falakalı (firari), eski İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Recep Güven (firari), eski Ankara İstihbarat Şube Müdürü Muammer Durmaz (firari), eski İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürü Yunus Yazar (firari), eski Ankara İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Zeki Güven (firari), eski İzmir İstihbarat Şube Müdürü Ramazan Karakayalı (firari), eski İstihbarat Daira Başkan Yardımcısı Çoşkun Çakar (firari), eski İstihbarat Daire Başkanılığı Teknik Şube Müdürü Ali Özdoğan (firari).
Soruşturmanın en dikkat çeken 4 ismi ise eski İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürü Ali Özdoğan, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat Zavar, eski İstihbarat Daire Başkanlığı L4 Büro Amiri komiseri Enes Çiğci ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı L11 Bürosu polislerinden İlker Usta’ydı. Bu 4 isim, kaset kumpaslarının en aktif isimleriydi. Bir özellikleri daha vardı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Keçiören’deki ve Çankaya’daki konutuna böcek tabir edilen dinleme cihazlarını da yerleştiren aynı isimlerdi. Enes Çiğci ve Sedat Zavar geçen yıl Romanya’da yakalandı. Türkiye bu 2 kritik ismin iadesi için girişimlere başladı. Emniyet Müdürü Ali Özdoğan ve İlker Usta ise halen firarda.
2008-2012’de siyaseti şekillendirmek için hedef seçtikleri kişilerin telefonlarını dinleyen, yatak odalarına gizli kamera koyarak kayıt yapan FETÖ’cü çete, görüntüleri internette dolaşıma sokmak için ‘kaset servis medyası’ oluşturdu. Baykal kasedinde Cevheri Güven, MHP’lilerin kasetlerinde ise işadamı İbrahim Faruk Bayındır başroldeydi. İkisi de kaçtı. Kirli kaset servisinin alıcısı habervaktim.com adlı internet sitesinin yazarı Yener Dönmez’di, tutuklandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Cem Necip İşçimen ve Ankara Cumhuriyet Savcısı Alpaslan Karabay koordinesinde, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından yapılan ‘kirli kaset soruşturması’nın ilk ayağı yatak odası röntgencisi polislerdi. Kaset komplolarında 89 polisin rol oynadığı tespit edildi. Soruşturmanın ikinci ayağı ise ‘kirli kasetleri’ internette dolaşıma sokan ‘kaset servismedyası’ oldu.
Soruşturma kapsamında internethaber.com adlı sitenin o dönemdeki iki yöneticisi Süleyman Özışık ve Abdulbaki Özışık ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla ifade verirken 6 Mayıs 2010’da gündüz saatlerinde başlayan 7 Mayıs 2010’a uzanan Baykal kasedi servisine dair önemli ipuçları anlattılar. İfadelerinde Cevheri Güven ismini işaret ediyorlardı. Gazeteciliğe Star gazetesinde başlayan Cevheri Güven, sonrasında FETÖ’ye yakınlığı ile bilinen aktifhaber.com internet sitesinin genel yayın yönetmenliğini, 2009’da Star Gazetesi Ankara Haber Müdürlüğü’nü son olarak ise Nokta Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yapmıştı. Güven, Deniz Baykal’a kaset kumpasının gerçekleştirildiği dönemde Star gazetesinde çalışıyordu.
Süleyman Özışık, 6 Mayıs 2010’da sabah saatlerinde Cevheri Güven’in kendisine telefondan SMS atarak önemli bir video göndereceğini söylediğini belirtti. Yaklaşık yarım saatlik bir videoydu. Baykal’a kaset kumpasının ilk işaret fişeği atılmıştı. Süleyman Özışık ifadesinde o geceyi şöyle anlattı: “Görüntüleri yayınlamayacağımı, etik olmadığını söyledim. Bana, ‘Bu görüntüler Varan 1, Varan 2 şeklinde devam edecek. CHP karışacak. Deniz Baykal ayrılmak zorunda kalacak” dedi. Cevheri Güven yıllardır tanıdığım bir insan. Ergenekon döneminde şüphelilerle ilgili birçok ses kaydı ve görüntü gönderdi. Bunları sitemizde yayınlamıştık.”
Soruşturma dosyasına göre internethaber.com’dan olumsuz yanıt alan Cevheri Güven görüntüleri yayınlatmak için bu sefer devreye habervaktim.com adlı siteyi soktu. Kaset kumpasıyla ilgili gözaltına alınan Yener Dönmez, o tarihte Akit gazetesinde ve habervaktim.com internet sitesinde köşe yazarlığı yaptığını ifade ederek, “Gece geç saatlerde, Cevheri Güven aradı. ‘Sizinkilere bir şeyler gitmiş haberin var mı’ dedi. Deniz Baykal ile ilgili görüntülerin internet ihbar hattına geldiğini öğrendim. Ali İhsan Karahasanoğlu’nu arayıp onay aldıktan sonra görüntüleri yayınladık” dedi. Yener Dönmez, tutuklandı.
Cevheri Güven ise 3 Kasım 2015’te Nokta dergisinin kapak haberi nedeniyle ‘Halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı bir isyana tahrik’ suçlamasıyla tutuklandı. 29 Kasım 2015’te tahliye olan Güven, kayıplara karıştı. Kaset soruşturmasının şüphelisi, halen firarda.
MHP’lilere kurulan kaset kumpasının medyaya servis ayağındaki isim ise soruşturma dosyasına göre TARKİM Havacılık’ın sahibi işadamı İbrahim Faruk Bayındır oldu. MHP’lilerin kasetleri çıktığında 12 Haziran 2011 seçimine yaklaşık 3 hafta vardı. Bu yöntemle 15 kişilik MHP Başkanlık Divanı’nın, çoğu genel başkan yardımcısı konumunda olan 9 üyesi MHP’deki görevlerinden istifa etti. 9 kişinin hepsi seçilebilecek yerlerden aday gösterilmişti. Tümü adaylıktan çekildi, Bahçeli’nin kurmayları seçim öncesinde tasfiye oldu.
MHP’liler o günlerde yaptıkları araştırma sonunda ‘Farklı Ülkücüler’ adlı sitede yayınlanan görüntülerin ardında İbrahim Faruk Bayındır’ın olduğunu duyurdu. MHP avukatları o dönem Küçükçekmece Belediyesi’nde AK Parti Meclis üyesi olan İbrahim Faruk Bayındır hakkında suç duyurusunda bulundu. Bayındır aynı zamanda genel seçimlerde 3. bölgeden AK Parti milletvekili aday adayıydı. Kaset kumpasında adı çıkınca aday yapılmadı.
MHP’li avukatların suç duyurusunda İbrahim Faruk Bayındır’ın kasetlerin yayınlandığı ‘Farklı Ülkücüler’ sitesi ile olan ilişkisine dikkat çekiliyordu. Bayındır, kredi kartından 15 kez bu siteye ödeme yapmıştı. Dönemin İstanbul özel yetkili savcıları tarafından başlatılan soruşturma kapsamında ifadesi alındığında kredi kartlarının kopyalanmış olabileceğini, kaset kumpasları ile ilgisinin olmadığını iddia etti. Soruşturma yıllarca uykuda bırakıldı. Ta ki, geçen yıl aralık ayında Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Cem Necip İşçimen ve Ankara Cumhuriyet Savcısı Alpaslan Karabay koordinesinde, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın başlattığı soruşturmaya kadar.
Mahkeme kararıyla elde edilen telefon görüşme trafiğinde, 6 Mayıs 2010’u 7 Mayıs 2010’a bağlayan gece Cevheri Güven ile Yener Dönmez arasında başlayan telefon görüşmelerinin sabah saatlerine kadar sürdüğü tespit edildi.
Soruşturma dosyasına göre İbrahim Faruk Bayındır, kumpas çetesinin MHP kasetleri organizasyonunda medya servis ayağındaki şüpheliydi. Dosyada, İbrahim Faruk Bayındır ile ilgili şu ayrıntılara yer verildi:
İbrahim Faruk Bayındır, ifadesinde bu işlemlerin kredi kartı kopyalanarak yapıldığını düşündüğünü belirterek sadece kredi kartlarını iptal ettirmiştir. Kredi kartlarının kopyalanması ve yapılan harcamalara ilişkin herhangi bir şikâyette bulunmaması dikkat çekici ve çelişkilidir.
Suçun büyük kısmı ve müştekilerin Ankara’da olmasına rağmen soruşturma dosyası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Gizlilik kararı alınarak bilgi verilmesinin önüne geçildi. 6 yıl boyunca soruşturma sürüncemede bırakıldı.
Olayın faili olarak tespit edilen İbrahim Faruk Bayındır, o dönem müşteki olarak bulunduğu dosyanın bu dosyayla birleştirilmesiyle, suçun asli faillerinden uzaklaştırıldı. Olayın detaylarını ve gerçeklerini ortaya çıkarabilecek PTS (Plaka Tanıma Sistemi), güvenlik kameraları, görgü şahidi, bilgi sahibi olabilecek şahıslar için bu şekilde ön alındı.
Olayla doğrudan bağlantısı olmayan MHP’li şahısların iletişimleri tespit edilerek soruşturma farklı yönlere çekildi.
FETÖ mensuplarının kendi aralarında kullandığı kriptolu iletişim programı ByLock’un tasarımcısı ‘Tilki’ lakaplı Atalay Candelen, ‘kirli kaset kumpasları’ soruşturmasında da çıktı. MHP’lilere kurulan kaset kumpası sonunda elde edilen görüntülerin internete servis edilmesi sürecinin baş şüphelisi İbrahim Faruk Bayındır ile Atalay Candelen Tarkim Global Havacılık Sanayi A.Ş’ye ortaktı. Bayındır’ın ekonomik ilişkileri, ortaklıkları ve ortaklıkların FETÖ bağlantıları ortaya çıktı.
Darbe girişiminin ardından Hürriyet muhabiri İsmail Saymaz’ın FETÖ mensuplarının kendi aralarında kullandığı iddia edilen kriptolu iletişim programı ByLock’un sahibi David Keynes (sonradan ABD vatandaşlığına geçen Alparslan Demir) ile yaptığı röportaj 24 Ekim 2016’da Hürriyet’te yayınlandı. David Keynes, ByLock programının tasarımcısının FETÖ’cülerle bağlantılı ‘Tilki’ lakaplı eski ev arkadaşı olduğunu söylemişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tespitlerine göre ‘Tilki’ lakaplı kişi Atalay Candelen’di. ByLock’tan çıkan ‘Tilki’ lakaplı Atalay Candelen’in adı, ‘kirli kaset kumpası’ soruşturmasında da sıkça geçiyor.
Soruşturmada firari işadamı İbrahim Faruk Bayındır’ın şirketleri mercek altına alındı. Buna göre; Bayındır, Sindel Havacılık Anonim Şirketi, Tarkim Global Havacılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Altın Havacılık Eğitim Hizmetleri A.Ş, Havacılık Teknik Anonim Şirketi, Tarkim Uçuş Eğitim, Uçak Bakım Onarım Limited Şirketi ve Beejet Havacılık Şirket’lerinin ortağı ve yetkilisi gözüküyordu. Bayındır, Borajet’in de eski ortağıydı. Soruşturma dosyasında Tilki lakaplı Atalay Candelen ile İbrahim Faruk Bayındır’ın ortaklığına da dikkat çekiliyor. Her iki isim, kayıtlara göre Tarkim Global Havacılık Sanayi A.Ş’nin ortağı.
Atalay Candelen, Baran Tarım ve Hayvancılık Sanayi Tic. A.Ş., tasfiye halindeki AHG İnşaat Dış Ticaret Limited Şirketi, Base Bilgi Teknolojileri Limited Şirketi, Sarıçay Resurant İşletmeciliği ve Ticaret Limited Şirketi, Kayacar Grup Proje Yapı ve Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile Datalink Ltd. Şirketi’nin ortağı ve yetkilisi durumunda.
Bu şirketlerden, Baran Tarım ve Hayvancılık Sanayi Tic. AŞ.’nin Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Akyar’ın Bank Asya’nın ortaklarından olması, yine şirket ortaklarından Recep Uzunallı Zaman gazetesinin eski genel müdürlerinden, İlhan İşbilen ise AK Parti eski milletvekili ve FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu olan bir isim. Dosyada, İbrahim Faruk Bayındır ortağı Atalay Candelen ve diğer ortaklık ilişkilerinin FETÖ’ye uzanan bağlantıları ekonomik ilişkiler çerçevesinde bu şekilde ortaya konuluyor.
Ankara Başsavcılığı’nın ‘kaset kumpası’ soruşturmasında İbrahim Faruk Bayındır’ın FETÖ bağlantıları incelenirken, ‘Tilki’ Atalay Candelen’le ortaklıkları da kayıtlara geçti. Her iki isim, Tarkim Global Havacılık Sanayi A.Ş.’nin ortağı. Bayındır, kaset soruşturmasından firarda. Candelen için de ByLock soruşturmasında yakalama kararı var.
Kirli kaset kumpası kuran İstihbaratçı polislerin, ‘hırsızlık’ şüphesi ile meslektaşlarına yakalandıkları ve karakolluk oldukları iddiası daha önce Sabri Uzun’un ‘İn’ adlı kitabında ortaya atılmıştı. Bu olayın ayrıntıları da ortaya çıktı. 8 yıl gizli kalan, tutanak bile düzenlenmeden serbest kalan ‘kirli kaset kumpasçısı istihbaratçılar’ aleyhindeki deliller ise, 155 polis telsiz kaydı, o gün karakolda olaya şahitlik eden diğer polisler ve kumpasçı polislerin telefonlarının HTS kayıtları oldu. 23 Temmuz 2008 gecesi Süleyman Biroğul ve işadamı Yusuf Ziya Yağmur, Kızılay’daki bir cafeden birlikte çıktı. İşadamı Yusuf Ziya Yağmur, Turan Güneş Bulvarı’ndaki işyerinin ışıklarının yandığını fark etti. Kapıda duran bir kişi de etrafı kolaçan ediyordu. Yağmur, 155 polis ihbar hattını aradı. Saat 01.28’di. O günkü kayıtlara göre ihbarı H. Yiğit adında bir polis memuru aldı.
Çevredeki ekiplere hırsızlık ihbarı haber verildi. 5 dakika içinde olay yerine gelen ekipler, ellerinde alet çantaları ile kaçan 3 kişiyi yakaladı. Yakalanan kişiler polis olduklarını söyledi, kendilerini yakalayan meslektaşları şaşkındı. Yine de yakalananlar, Yıldızevler Polis Merkezi’ne götürüldüler. Karakola meslektaşlarının gözetimi altında giren ‘kumpasçı polisler’ kimliklerini göstererek İstihbaratçı olduklarını söylediler. Savunmaları hazırdı, PKK ile ilişkili bir işadamının işyerinde çalışma yapıyorlardı. Meslektaşları tutanak tutarak durum tespiti yapmak istedi. İstihbaratçı polisler ise buna engel oldu. Karakolun içinde polisler arasında başlayan tartışma, üst düzey polis şeflerinin karakola gelmesiyle sonlandı. ‘Kumpasçı polisler’ hakkında tutanak tutulmadı. Olay anında kapatıldı.
8 yıl boyunca gizli kalan bu olay, tüm ifadelerinde ‘kumpas’ iddialarını reddeden polisler için dosyaya giren en büyük delilerden biri oldu. O gün yaşananları ise Yıldızevler Polis Merkezi Amirliği’ndeki, istihbaratçı polisleri yakalayan polis memurları Ferhat Y., Aziz D., Duran G., Lütfü İ. tüm çıplaklığı ile anlattı.
Olay yerindeki polislerin bıraktığı izler sadece kendilerini yakalayan meslektaşları değildi. Şüpheli polislerin HTS raporları da 23 Temmuz 2008’de, işyerindeki televizyonun içine gizli kamera yerleştirmek istedikleri Yusuf Ziya Yağmur’un adresini işaret ediyordu. O gece, yakalanan polisler Deniz Baykal’dan, MHP’lilere, bürokratlardan bankacılara kadar kurulan kumpaslarda rol oynayan istihbaratçı polislerdi.
Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış, 12 Temmuz 2015’deki yazısında, İtalya merkezli ‘Hacking Team’ adlı bilgisayar korsanlığı şirketiyle Emniyet Genel Müdürlüğü arasında yapılan anlaşmanın ucunun 2011 seçimleri öncesi MHP yöneticilerinin istifasıyla sonuçlanan kaset sürecine uzandığını yazmıştı. Tanış, yazısında şirkete emniyet adına ödeme yapmak için kurulan şirketlerin sahibi Atalay Candelen’in MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin kaset skandalı sonrası suçladığı işadamı İbrahim Faruk Bayındır’ın ortağı olduğunun da altını çizmişti.