Baykal'dan beklenen 'Kürt açılımı' açıklaması

Baykal'dan beklenen 'Kürt açılımı' açıklaması

Baykal partisinin genel merkezinde yaptığı basın toplantısında şunları söyledi: "Bu açılım çalışması başlayalı daha bir ay olmadı. Çok derin tartışmaların çıkmasına, ulusal birlik ve beraberliğin sarsılmasına neden oldu. Bunların hepsi Türkiye'de gerilimin tarafı olmaya başladı. Sanatçılar bölünmeye başladı. Toplumun her kesimine mensup insanlar süreçten olumsuz etkilenmeye başladı. Suçlamaların hedefi olmaya başladı.

Bu gelişmelerin ardında hükümetin sanki düğmeye basılmış gibi başlattığı süreç yatıyor. Bu süreç takvim telaşı ile ele alınıyor. Her iddianın gündeme getirileceği bir süreç... Bu süreç sonunda büyük barış ortamının ortaya çıkacağı iddia edilmektedir. Ve bunun nasıl olacağı konusunda hiçbir ipucu verilmemiştir.

'Toplumda bölünme kaygısı başladı'

Gözyaşı dinsin sözleri altında çok farklı noktaya mı gidiliyor endişesi yaygınlaşmaktadır. Toplumda bir bölünme kaygısı başlamıştır.

Başbakan'ın küfür noktasındaki söylemleri insanlar arasında çatışmaya neden olabilir. Nereye vardığı belli olmayan bu süreç olumsuz sonuçlara dönebilir.

'Sürecin hedefi belli değil'

Hükümet bir şey yapmak istiyor ama ne yapması gedrektiğinin adını koyamıyor. Yapmak istediğini söyleyemiyor. Bunları başkalarının ağzından topluma yansıtıyor. Sürecin hedefi belli değil amacı belli değil. Ortada ayrıntı yok. Bu tabloyu toplum görünce rahatsızlık duyuyor

CHP bu sürecin içine girmeyi reddetmiştir. Biz CHP olarak hangi limana demirleyeceğini bilmediğimiz, rotasını bilmediğimiz gemiye binmeyiz. Süreç netleşmeden işbirliği mümkün değildir.

Ortaya çıkan birinci gerçek hükümetin herkesle görüşüyorum adı altında bir müzakere yürüttüğüdür. Bir müzakere süreci içerisindedir.

Biz bu konuda DTP, İmralı ve Kandil'in birbirinden farklı talep ortaya koyamayacaklarını hepsinin aynı olduğunu başta söylemiştik. Ama gelinen noktada DTP'liler ısrarla İmralıyı işaret ediyor.

İmralı, DTP ve Kandil arasında bir anlayış birliği vardır.

'PKK'nın projesiyle ilgili değişen birşey yok!'

PKK'nın projesi açısından değişen bir şey yok. İmralı'dan yapılan açıklamalar milleti ayrıştırmak olduğunu, örgütlemek olduğunu, her alanda kendi kararlarını alarak yönetme anlayışı içerisinde olduğunu ortaya koymuştur. Yaratılmak istenen atmosferin gerçekçi olmadığı açıkça görülüyor. PKK ayrı bir devlet arayışı içindedir.

Hükümetin terör karşısındaki konumu son dönemde açık bir biçimde değişmiştir. Türkiye yıllarca terörü ortadan kaldırmak için mücadele etmişlerdir. Türkiye bu mücadelede büyük acılar kayıplar yaşamıştır. Ama milletimiz hiçbir zaman terörle mücadeleyi bırakalım ve teslim olalım etkisi altına girmedi. Ama bu hükümet döneminde terörle mücadele yerine müzakereye döndü ilişkiler... Terörle mücadele kolay değildir. Terörün tam anlamıyla kalkacağını garantilemişseniz 'bu sorunu çözdüm' diyebilirsiniz...

'Amaç silahların bırakılması değil mi?'

Türkiye öyle bir manzara var ki hem müzakere ediliyor hem de silahların bırakılmayacağı söyleniyor. Amaç silahların bırakılması değil mi? Hem müzakere yapacaksınız hem de silah bırakmayı kabul etmeyecekler ve böyle açıklama olmayacak ama siz gene de müzakereyi önlemeyip temasları sonlandırmayacaksınız.

Bununla gelinen nokta terörün bitirilmesi değildir. Müzakerenin gerçek amacı, Türkiye'de etnik kimliklere siyasal, milli kimlik kazandırma sürecini harekete geçirmektir.

Anadolu'da 1000 yılda kurulan kültüre Türkler dendi. Bu süreç 1. Dünya Savaşı'ndan sonra denendi. İşgalciler 'Anadolu'dan Türkleri atacağız' derken Kürtleri de kastediyordu.

Etnik kimlik ile siyasi kimlik farklıdır. Bu konuda Başbakan'ın ağır vebali vardır. Etnik kimlimlere bu kadar sıklıkla vurgu yapması yanlıştır. Herkesi kapsayan bir milli kimliğimiz var.

Milli kimlik Anayasa'da belirlenmiştir. Bu girişimlerle etnik kimliklere milli kimlik yolu açılıyor. Her ülkenin milli kimliği farklıdır, etnik kökeni farklıdır.

'Bu bir bölünme projesidir'

Buradaki amaç Anayasa'daki Türk milli kimliği anlayışını kaldırmaktır. Bu amaçla üniversitelerde anadillerde kürsü oluşturulacak, ilkokullara seçmeli ders konulacak. Bu bir bölünme projesidir. Bunu demokrasi olarak yutturmak mümkün değildir. Demokrasi etnik parçalanmayı öngörmez.

'2009 tarihli rapor da var'

Başbakan kızıyor, hakaret ediyor ama bu proje uzun süredir uluslararası ilgi ve katkı ile şekillendirilmiş bir projedir. Bunun tartışılır tarafı yoktur. Çok açık bir gerçektir. 2007 tarihli bir rapor konuşuluyor. Ama onun 2009 tarihli olanı da var. Atlantik Konseyi adlı ABD'li kuruluş rapor hazırlamış. Haziran'da ABD'de yapılan bir toplantı var. Toplantıda Norveç'in Washington Büyükelçisi de vardı. Açık Toplum Enstitüsü'nun temsilcileri bu toplantıda yeraldılar. Türkiye'den giden kişiler bu konuda ciddi katkılar yaptılar. Katkıları Anayasa'nın Türklükle ilgili maddesinin kaldırılması yönündeydi. PKK üyelerine kademeli af çıkarılması öelrildi. TCK'nın çeşitli maddelerinni kaldırılması önerildi. Yargının hizaya getirilmesi istendi. 1 ay önce düğmeye basılmış gibi harekete geçilmesi bir tesadüf değildir. bunun altında türkiye'ye yönelik bir yol haritasınnı uygulanması beklentisi vardır. Hükümet de buna girmiştir. Cumhurbaşkanı'nın kastettiği de budur. 'Biz kendimiz harekete geçmezsek, başkaları geçer' dediği budur. Başbakan'ın telaşından bu konunun hassas bir konu olduğu ortaya çıkıyor.

20 yıl önce 'etnik kimliklere özgürlük' diyen ilk parti biziz. Bugün de aynı anlayış içindeyiz. Bazıları bugünkü düşüncelerle, o rapor arasında fark var zannediyor. Doğru değil. o rapor etnik kimliğe saygı gösteren, etnik kimliği devletin karşısına çıkarmayan, devleti de etnik kimlğin karşısına çıkarmayan bir rapordu. Devlek otnik kör olmalırdır demiştik. Şimdi devlet etnik kimliği temel alıyor.

Yaşadığımız süreçte bir gerçek ortaya çıktı. Terörle bir yere varılmaz iddiası safsata haline gelecek eğer bu müzakere süreci bu şekilde yürür ise...

'Irak'ta ne çıktıysa, Yugoslavya'da ne çıktıysa...'

Bu sürecin sonucunda çatışma çıkar, Irak'ta ne çıktıysa, Yugoslavya'da ne çıktıysa burada da o çıkar... Bu tarzda çıkılacak yolun sonu hüsrandır. Bizi terör bölemez bizi bölerse dil böler.Bütün işaretler ayrışma noktasını işaret ediyor. Bu çok vahim bir projedir. Bunun bizim milli beraberliğimizi Türkiye Cumhuriyeti'nin temel siyasi kemliği tahrip edecek tehlikeli bir proje olduğundan hiz şüphe duymuyorum.

Bunu gerçekleştirmeye çalışırlarsa ilişkiler farklı bir noktaya varır. 3 günlük iktidarları kaldı, iç dış baskıları tatmin edeceğiz diye kendilerine emanet edilmiş Türkiye'yi farklı bir noktaya götürmesinler. Ülkeyi perişan etmesinler. Başbakan yılbaşına kadar zamanımız yok diyor. Kim ne şart koştu?"

'MGK bildirisi kaygılarımızı gideremedi'

Baykal gazetecilerin MGK'nın son açıklamasıyla ilgili soruya şu yanıtı verdi: "MGK'nın görüşmeliri gizlidir. Yapılan açıklamaya bakıyoruz. Açıklamadaki Milli Birlik vurgusu çok önemli. MGK bildirisi kaygılarımızı gidermedi. Bilmeden bu sürece katkı vermek yanlıştır. MGK çalışmanın içeriğini biliyor mu? Yapılan sürecin nereyle gideceği belli değil. Bu olayın götürülüş tarzı çok değişik anlayışlara sahip insanları sürecin parçası haline götürme teşebbüsüdür. Birileri süreci desteklemek zorunda kaldı."