Bayraktar: Emine Erdoğan rica etti, devreye girdik

Bayraktar: Emine Erdoğan rica etti, devreye girdik

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, halk oyuyla Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın, bir işadamı için Sarıyer’deki Gümüşdere ve Kısırkaya bölgelerinde araziler için ricasını doğruladı. Bayraktar, “Böyle bir durum var ama adamın imarı yok da benim açtırmam söz konusu değil. Adama iki sene kurullarda imar izni için işkence çektirmişler. Canına tak demiş, Başbakan’ın hanımını bulmuş” dedi.

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer’e konuşan Erdoğan Bayraktar, hakkında çıkan iddialara cevap verdi. Çakırözer’in “Emine hanım itirafı” başlığıyla yayımlanan (26 Ağustos 2014) yazısı şöyle:

 

Emine hanım itirafı

 

Bayraktar, imar için devreye girdiğini doğruladı, 'keşke buluşmasaydım' dedi.

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Cumhuriyet’in dün manşetinden duyurduğu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın ricasıyla imar izni için devreye girdiği iddialarına, “Böyle bir durum var ama adamın imarı yok da benim açtırmam söz konusu değil. Adama iki sene kurullarda imar izni için işkence çektirmişler. Canına tak demiş, Başbakan’ın hanımını bulmuş” diye yanıt verdi. İşadamı Mehmet Akif Günaçar’ın imar işi için Emine Erdoğan’ı bulması konusunda da Bayraktar, “Adama gına gelmiş. İflas edecek. Niye bulmasın Emine Hanım’ı? Bu Türkiye’de bürokrasinin halini gösteriyor. İşin doğrusu Avrupa gibi olmalı. Herkesin işi çözülmeli. Kimse gidip işini yukarıdan çözmeye kalkmamalı” yorumunu yaptı. Türkiye’de kamu sektöründe görev almadan önce 25 yıl müteahhitlik yaptığını belirten Bayraktar, “44 yaşına kadar işadamıydım. Sonra bürokrasiye girdim. Keşke bulaşmasaydık... Senede üç dört inşaat yapardık. Olur biterdi. Bizim zamanımızda imar işlerini belediyeler yapmazdı, bakanlıktan alırdık. Alana kadar da iflahımız kesilirdi. Bu işleri biraz düzeltebilir miyiz diye girdik. Önce 4-5 yıl KİPTAŞ, sonra Metropol AŞ’de çalıştım. Ardından da 8 buçuk yıl TOKİ Başkanlığı. İki buçuk yıl da bakanlık. Hepsi 44 yaşından sonra oldu bunların” diye konuştu.

Bayraktar, kendi isminin de geçtiği 17 Aralık dosyalarıyla ilgili ise “Bakın çok şey yazıldı çizildi. Hâlâ da yazılıyor çiziliyor. Ne oldu benim dosyam? Tüm suçlamalara takipsizlik verildi. Niye? Yok ki bir şey. Benim işlerimde yanlışlık olmaz” değerlendirmesini yaptı.

 

Canına tak etmiş, Emine Hanım’ı bulmuş

 

Bayraktar dün Cumhuriyet’te yer alan haberle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:

Böyle bir durum var ama sanki adamın imarı yokmuş da imara açılması değil. Bu adamcağız burayı almış. İsmi Mahmut mu, Mehmet mi almış. Ben adamı tanımıyorum hiç. Ama meselesini çok iyi hatırlıyorum. Adama iki sene işkence çektirmişler. Onun da canına tak etmiş, gitmiş Başbakan’ın hanımını (Emine Erdoğan) bulmuş.

        

‘İmar verin’ diye aramadım

 

Bana şikâyeti ilettiler. Bu ‘olacak bir iş’ diye. Bunu Başbakan takip ediyor. Ben de ‘Niye yapmıyorsunuz?’ diye bürokratlarıma soruyorum. Ama kesinlikle ‘haksız, hukuksuz imar hakkı verin’ diye değil. Ben adamı tanımam bilmem. İşi yürümeyince gidip şikâyet etmiş.

 

Adama gına gelmiş

 

Kısırkaya imara açılmış. Etrafında her tarafta var. Buna imar vermemişiz. SİT Komisyonunda bekliyor. Hakikaten iflas ediyordur. İşini yapamayınca adam ne yapar? Ama kesinlikle tavassut da yok. Torpil de yok. Adamın olacak işi olmayınca ne yapsın? SİT alanında komisyona giriyor. Bir türlü çıkartmıyorlar. Sarıyer Gümüşdere Kısırkaya bölgesinde çıkmıyordu. Çıkmayınca adama gına gelmiş. Bakın haberinizden okuyorum ismini. Mehmet Akif Günaçar. Adamın işi olmayınca bana ulaşamamış. Gitmiş daha üste şikâyet etmiş. Bize de ‘Niye yapmıyorsunuz’ diye soruluyor. Ahmet Ayyıldız’ın (İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürü) ismini de vermişler. Ben de Ahmet’e dedim ki ‘Böyle bir şey gelmiş, yardımcı olun’. Yoksa şunu demedim: ‘Olmayacak işi yapın’. ‘Siyaset uğruna yapın’ demedim.

 

Niye bulmasın Emine Hanım’ı?

 

Adamın eşinin gidip Başbakan’ın hanımını bulduğunu duymuştuk o zaman. İşadamı niye bulamasın Emine Hanım’ı? Gidip belediye başkanı ya da karısını bulamıyorlar mı? Kaymakamı, valiyi bulmuyorlar mı? Bakanlıkta işi olmayan da gidip başbakanın hanımını bulmuş. Başka bir alakası yok. İşini yaptıramayınca onu bulmuş. Genel Müdürlüğe gitmiş, oraya, buraya gitmiş. Bana gelmişse randevu alamamış. Gına gelmiş adama. Hanımı başbakanın hanımını tanıyor. Öyle gitmiştir.

 

Kurullar adamı bunalıma sokmuş

 

Adam bunalıma girmiş, şikâyet etmiş. Bu kurullaradan iş çıkmıyor ki! Tabiat varlığı komisyonundan dosya çıkarmak ölüm. İsterseniz siz gidin deneyin. Ben de Ahmet Bey’e ‘Allahını seversen takip et de çıksın’ demişim. Bir de o kurulda galiba Hasibe Hanım var. O da bu konularda zor biri. ‘Ona da söyleyelim de bir an evvel çıksın’ diyorum. Devlette şu da var: Bir adamın işini yapmayınca, eğer üst makamlara giderse alttakiler gıcık kapar, işini daha beter yapmazlar. Bunu herkes bilir. Ondan söylemiş olabilirim.

 

Biz girmesek iflas edecek

 

Ben burada tamamen iyi niyetle hareket etmişim. Biz girmesek adam iflas edecek. Söz vermişler, almış orayı. Adamın işi olmayınca, borcu mu vardır, ‘Batacağım’ diye mi düşünmüştür? Ben bu kişiyi hiç görmedim, tanımıyorum. Bizim özel kaleme gelmiş. Başka yerlere de gitmiş. Adam yanık yanık dolaşmış. Haklıysa yardımcı olmak lazım buna.

         

Yardımcı olmak suç mu?

 

Başbakan bana ‘yanlış iş yap’ demiyor ki. ‘Yasaya uygunsa yapın’ dedik biz de. Kuruldan geçmeyince uzuyor iş. Yok izin, yok tatil, yok rapor aldılar diye uzuyor da uzuyor. Adamın işi sıkıntıya girmesin diye konuşmuşum. Yardımcı olmak suç mu? ‘Bölgeyi imara açalım’ demiyorum. Adamın işini yapalım diyorum. Kurula girecek demek ki dosya hazırlanmış zaten.

 

Doğrusu şu: Avrupa gibi olmalıyız

 

Şimdi bana diyeceksiniz ki: ‘Başbakan’ın eşine ulaşamayan vatandaş ne yapsın?’ Haklısınız. Devletin herkesin işini yapması gerek. Avrupa’daki gibi herkes gidip normal yollardan işini çözmeli. İşin doğrusu o. Hiç kimse gidip yukarıdan çözmeye çalışmamalı.

 

Bürokrasinin halini gösterir

 

Adam haklı. İşi olmadı ve gidip şikâyet etti. Başbakan’ın hanımını tanıyor gidip ona dert yanıyor. Aslında Türkiye’de bürokrasinin halini gösteriyor bu bize. Türkiye şu anda dünya iş yapma endeksinde 125. mi, 136. mı? Öyle bir kötü sırada yani. Ben TOKİ Başkanı’yken hep ‘Burayı nasıl özel sektör gibi çalıştırabilirim’ gayreti içinde oldum. Mesai arkadaşlarıma talimatım da hep bu yönde oldu. ‘Vatandaşın işini nasıl kolaylaştırırım diye kafayı yorun’ talimatı verdim hep. Yatırım yapılsın ki Türkiye’nin önü açılsın.

 

İnsan cinnet getirir

 

Bu imar değişikliğini raportörler incelemiş hazırlamış. Prosedür olarak geçmiş oması lazım. Ama kurulda bekletiyorlar. İnsan cinnet getiriyor. Müspet ya da menfi geçirin. Haklıysa yapın. Haksızsa yapmayın. Öyle yazıldığı gibi 600 dönüm falan değildi diye hatırlıyorum.

 

Sonrasında adamın işi oldu

 

Sonrasında bu adamın işi oldu, kuruldan geçti diye biliyorum. Başbakan’ın dediği işlerin yarısından çoğu olmadı. Bazen raporu gösteriyorum. ‘O zaman yapma’ diyor. İnanın böyle. ‘Bir an önce çıksın’ dedikleri olmuyor mu? Oluyor, ama eğer yasalsa, yasaya uygunsa oluyor.

 

Bende yanlışlık olmaz

 

Bakın çok şey yazıldı çizildi. Hâlâ da yazılıyor çiziliyor. Ne oldu benim dosyam? Tüm suçlamalara takipsizlik verildi. Niye? Yok ki bir şey. Benim işlerimde yanlışlık olmaz. Millet aleyhte dedikodu üretiyor sadece.

 

Keşke bulaşmasaydık

 

Kaç senelik müteahhidim, işadamıyım ben. 20 yaşımda başladım, 44 yaşına kadar işadamıydım. Sonra bürokrasiye girdim. Keşke bulaşmasaydık... İşadamıyken senede üç dört inşaat yapardık. Olur biterdi. Bizim zamanımızda imar işlerini belediyeler yapmazdı. Bakanlıktan alırdık, alana kadar da iflahımız kesilirdi. Önce 4-5 yıl KİPTAŞ, sonra Metropol AŞ. Ardından da 8 buçuk yıl TOKİ Başkanlığı. İki buçuk yıl da bakanlık. Hepsi 44 yaşından sonra girdik bu işlere.

 

T24 notu: Haber ilk önce "Bayraktar: Emine Erdoğan rica etti, devreye girdik, bulaşmasaydık" başlığıyla yayımlanmış, daha sonra "Bayraktar: Emine Erdoğan rica etti, devreye girdik" başlığıyla düzeltilmiştir. Başlıktan kaynaklanan yanlış anlaşılmalar nedeniyle hem muhataplardan, hem de okuyucularımızdan özür dileriz.