Yolsuzlukları Soruşturma Komisyonu’nun 4 eski bakanla ilgili 5 Ocak’ta vereceği karar beklenirken, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar yakın çevresine, “Yüce Divan’a gitmekten korkmuyorum. Dosyam düştü, neye dayanarak gönderecekler? Gidersem, hakkımdaki iddiaların hepsinin açıklamasını yaparım” dedi.
Başbakan Davutoğlu’nun 22 Aralık’taki komisyon toplantısından bir gün önce 4 eski bakana “Yüce Divan’a gidin” dediği iddiası da kulislere bomba gibi düştü. Bayraktar bu görüşmede de aynı sözleri tekrarlayınca, arasında gerginlik olan diğer eski bakanlarla bir kez daha ayrı düştü.
Deniz Zeyrek ve Nuray Babacan’ın Hürriyet’teki haberine göre, Yüce Divan konusunda yol haritası oluşturmaya çalışan AKP’de, Soruşturma Komisyonu’nun 4 eski bakanla ilgili karar oylamasını ertelemesi sürecinde ilginç gelişmeler yaşandı.
Bu süreç, soruşturulan 4 eski bakan arasında var olan çatlağı derinleştirirken, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık Konutu’nun ‘yöntem’ konusundaki farklı bakışını da gözler önüne serdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ‘soruşturma’ konusunda 2’nci kez bir araya geleceği belirtiliyor. Parti yönetimi, ‘komisyon kararına rağmen’ Genel Kurul’da AKP oylarıyla yaşanabilecek bir sürprizi de göz ardı edemiyor. Bu iki konudaki analiz raporları, parti yönetimine ulaştırıldı.
Eski bakanlar Egemen Bağış, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar hakkındaki iddialar üzerine kurulan Yolsuzlukları Soruşturma Komisyonu’nun 5 Ocak’ta yapacağı toplantı, yeni yılın ilk önemli siyasi olayı olarak tarihe geçecek. 22 Aralık günü yapılan son toplantıda, 4 bakanla ilgili karar oylamasının ertelenmesine giden 3 gün ise çok konuşulacak.
Toplantıdan 3 gün önce, bir MYK üyesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, “Soruşturma konusu olan 4 bakan arkadaşımız, Yüce Divan’a giderek aklanmak istediklerini kamuoyuna deklare etsinler” önerisi götürdü. Eşzamanlı olarak AKP’ye yakın bazı köşe yazarları da bu başlıkta yazılar kaleme alarak, partide bu konuda zemin oluşturmaya çalıştılar. Bu gelişmenin ardından Davutoğlu’nun, pazar günü görüştüğü 4 eski bakana aynı öneriyi yinelediği iddiası gündeme bomba gibi düştü. Bu görüşmede, Bayraktar ile diğer 3 eski bakan arasındaki görüş ayrılığı bir kez daha ortaya çıktı.
Aynı gün, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kamuoyuna açıklanmayan bir görüşme yaptığı öğrenildi. İkili, Soruşturma Komisyonu’na dair takınılacak tavır konusunda ortak bir görüş belirlemedi. Edinilen bilgiye göre, Erdoğan ve Davutoğlu, yeni yılda, komisyonun toplantısından önce 2’nci kez bir araya gelerek, bu süreçte yaşananları ve verilecek doğru kararın ne olacağı konusunu ele alacak.
Bu süreçte, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Konutu’na, Soruşturma Komisyonu’nun 9 AKP’li üyesinin oylamada nasıl oy kullanabileceğine ilişkin değerlendirmelerin ulaştırıldığı öğrenildi. 9 AKP’li üyeden 6’sının ‘Bakanların Yüce Divan’a gönderilmesine’ sıcak baktığı bilgisini verdiği iddia edildi. Parti yönetimi, diğer taraftan da kendilerine yakın milletvekilleri aracılığıyla, grubun Genel Kurul oylamasında nasıl davranacağı konusunda nabız tutmaya çalıştı. Her iki çalışma da liderlerle paylaşıldı. Bu süreç, partiyi, komisyonun çalışmalarının ertelenmesi ve kesin karar için zaman kazanılması noktasına getirdi.
Davutoğlu’na yakın milletvekilleri ile 3 dönemlikler, “Arkadaşlarımız Yüce Divan’a gidip aklansınlar. Aksi durumda hem partinin, hem de bakan arkadaşlarımızın sırtında ‘kendi oylarıyla akladılar, yolsuzlukların üstünü örttüler’ kamburu taşınamaz hale gelir. Yüce Divan, bu belgelerle onları aklar. AYM’nin yapısı korkulduğu gibi değil. Bu hamle seçim sürecinde, ‘AK Parti yolsuzluk iddialarının üzerine gidiyor. Üzerine düşeni yaptı’ kampanyasıyla avantaj yaratabilir” görüşünü dile getiriyor.
Yargılanan bakanlar ile Cumhurbaşkanı’na yakın kişilerin argümanları ise “Yasadışı dinlemelerle elde edilen ve AK Parti’ye zarar vermek için kurgulanmış bir darbe girişimi yaşadık. Birilerinin yolsuzluk kılıfı altında hükümete yönelik darbesine izin vermeyiz. Öncelikle bütün bu süreçlerin güven veren bir adalet sistemi oluşturmasını beklemek gerekir. Ayrıca, AYM süreci, partinin daha fazla zarar görmesiyle sonuçlanabilir. Seçimlere, bakanları Yüce Divan’da yargılanan bir hükümet olarak gitmenin ciddi sakıncaları olur” görüşünü savunuyor.
5 Ocak’ta yapılacak Soruşturma Komisyonu toplantısında kararın AKP oylarıyla “Yüce Divan’a sevklerine gerek yoktur” şeklinde çıkması halinde bu kez gözler, ocak ayının sonunda yapılacak Genel Kurul oylamasına çevrilecek. Gizli yapılacak bu oylamada, AKP’li en az 50-60 milletvekilinin destek vermesi durumunda, “Yüce Divan’a sevk” yönünde karar verilebilecek. Parti yönetimi, Genel Kurul oylamasında kendi arkadaşlarının oylarıyla Yüce Divan kararı çıkma olasılığını da göz ardı edemiyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 5 Ocak’ta Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceği kamuoyuna yansımıştı. Bu programda değişiklik olmaması halinde Erdoğan kabineye başkanlık ederken Soruşturma Komisyonu da 4 eski bakanının kaderini tayin edecek.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile 22 Ocak’taki komisyon toplantısından 1 gün önce yapılan görüşmede eski bakanlar Egemen Bağış, Zafer Çağlayan, Muammer Güler kendileriyle ilgili raporların haksız ithamlarla dolu olduğunu söyleyip, itiraz ettiklerini bildirdiler. Erdoğan Bayraktar ise mal varlığı ile ilgili bilirkişi raporuna bir itirazı olmadığını, her soruya yanıt verip her rakamı açıklayabileceğini söyledi. Böylece Bayraktar ile 3 eski bakan arasında önceden fark edilen ‘gerginlik’ bu görüşmeyle teyit edildi. Bayraktar, “Ortak savunma konseptini bozuyor” diye kendisini eleştiren diğer 3 eski bakanla bir kez daha ayrı düştü. Bu görüşme, hem soruşturulan eski bakanlar arasındaki çatlağı, hem de partinin stratejisi konusunda ‘Cumhurbaşkanlığı ile Konut’ arasındaki görüş ayrılığını su yüzüne çıkardı. Bayraktar, görüşmeden sonra yakın çevresine, “Komisyon ya da Genel Kurul karar alırsa buna direnmenin ne faydası var. Benim dosyam düştü, Yüce Divan’lık bir durumum yok. Neye dayanarak gönderecekler merak ediyorum. Ancak Yüce Divan’a gitmekten de korkmam. Gidersem, hakkımdaki iddiaların hepsinin açıklamasını yaparım” dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek: Hiç kimse ‘Bir yolsuzluk ortaya çıkmasın. Suç işleyen varsa yargılanmasın’ demez. Ben de demem. Bir komisyon kuruldu. Komisyonun çalışmalarının sonucunu beklemek gerekir. Siz daha baştan, işin sonucunu görmeden, açılan her davayı gözler önüne sererseniz, bu insanların onurunu-eğer suçsuzlarsa- nasıl telafi edeceksiniz. Bu soruşturma gizli. Yüce Divan’a gittiği zaman yargılama açık hale gelecek. Dolayısıyla kamuoyunun, içinde ne var, kim ne söyledi, ne konuştu, bunu bilme hakkı olacak. Eğer gitmezlerse bir nevi takipsizlik kararı anlamına gelir, Genel Kurul onu değerlendirir. Yüce Divan’a gitmezlerse bu konu hiç durmadan tartışılır, tartışmalar sürer gider. (Giderlerse) Mahkeme karar verir ve üzerinde fazla durulmaz, hayat devam eder. (Habertürk röportajından)
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: Komisyon raporuna karşı TBMM Genel Kurulu’nda gizli oylama yapılacaktır. Komisyon, ‘İncelenmesi gereken bazı hususlar var’ diyerek 5 Ocak’a ertelemişse bu komisyonun görevidir, ayrıntısına girmek doğru değil. 5 Ocak 10 gün sonraki tarihtir. Bu tarihteki kararı hepimizin hem saygı ile karşılaması lazım hem de yeterli bulmuyorsa Genel Kurul’da da kendi vicdanına göre hareket etmesi lazım.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay: Soruşturma Komisyonu henüz karar vermedi. Ciddi bir konu. Meclis’teki soruşturma komisyonu hakim sorumluluğunda iş yapar. Bizim parti olarak tutumumuz belli. Biz komisyon üyelerimize şunu dedik; ‘Vicdanınıza göre karar verin.’ Genel Kurul’a gelince de öyle diyeceğiz. Bu tarihi bir karardır. Sorumluluk sahibi insanlar bunlar. Biz de o gün karar verilecek diye bekliyorduk. Akşamüzeri erteleme haberini duyduk. Biz de bekliyoruz yani.
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal: 17 Aralık gününden bugüne kadar söylediğimiz şey, yolsuzluk varsa sonuna kadar gideriz ama yolsuzluk bahanesi ile birilerinin siyasi suikast yapmasına da izin vermeyiz. AK Parti, yolsuzluklara 12 yıldan beri izin vermedi. Birilerinin yolsuzluk kılıfı altında hükümete yönelik darbesine izin vermeyiz. Ne Cumhurbaşkanı’nın ne Başbakan’ın asla bu komisyona bir telkini olmamıştır. Orada her bir komisyon üyesinin iradesi azizdir, vesayet veya telkin söz konusu olamaz. Biz, komisyon üyesi arkadaşlarımızla bu konuyu konuşmayız. (Israrlı soruları üzerine) Ben olsam ‘Yüce Divan’a giderim’ derdim.