Bazı canlılar neden tek eşliliğe evrildi?

Bazı canlılar neden tek eşliliğe evrildi?

BBC Türkçe

Çok sayıda hayvanın ömür boyunca tek eşle çiftleştiğini biliyoruz; ama yakından bakıldığında durum oldukça farklı görünüyor.Tek eşliliğin ortaya çıkmasında ne tür evrimsel faktörler rol oynamıştır?

Çoğumuz için evlilik özel bir bağdır. İki insan arasında ömür boyu kurulan bu bağa bütün dünyada yasal, dinsel ve kültürel anlamlar yüklenir.

Hayvanların da aynı şekilde ömür boyu aynı eşe bağlı kaldığını duyduğumuzda bir kutsallık ve duygusallık durumu atfederiz.

Fakat tek eşlilik ya da monogami aslında gerçekten çok bir ideali ifade ediyor. Tek eşli olarak düşündüğümüz insan toplumunda bile sadakatsizlikler oldukça yaygın. Aynı şey tek eşli hayvanlar açısından da geçerli.

Tek eşliliğin neden bazı hayvanlar açısından işe yaradığını, ama çoğunlukla başarısız olduğunu anlarsak insan ilişkilerini de değerlendirme imkanımız olacaktır.  

Tek eşlilik nasıl gelişti?  

Doğada her şey üreme üzerine kuruludur. Her canlının tek amacı, yavrularına aktarma yoluyla kendi genlerini yaşatmaktır. Monogami bunun için kullanılan birçok stratejiden biridir ve hayvanları çok eşli çiftleşmeye iten iki temel unsur vardır.

Birincisi, genetik çeşitlilik yararlıdır. Birçok erkekle çiftleşen dişinin, genetik olarak çok daha fazla çeşit içeren yavrular üretmesi ve bunların yaşam şansını artırması mümkündür.

İkincisi, cinsiyet hücreleri üretme bakımından dişilerle erkekler arasında önemli bir fark vardır. Basit bir ifadeyle söyleyecek olursak, sperm üretmek yumurtadan daha ucuza mal olur.

Bu şu anlama gelir: Erkek hayvan çok sayıda dişiyle çiftleşecek sperm deposuna sahiptir. Oysa dişiler belli bir aşamadan sonra ne kadar erkekle çiftleşirse çiftleşsin daha fazla sayıda yavru üretmeyecektir.  

Monogaminin mantığı  

Bu iki konu dikkate alındığında, her iki cinsin de çok sayıda eş araması için yeterli nedeni vardır. Yani aslında monogami sadece belli durumlar açısından mantıklı bir stratejidir.

Bunlardan biri yakınlıktır. Eğer bir canlı türünün üyeleri birbirinden çok uzak yaşıyorsa gördükleri ilk eşle çiftleşme ve bu beraberliği sürdürme eğilimindedir.

Monogami için ikinci geçerli neden yavruların yaşam şansını artırmaktır. Bu canlılar tehlike dolu ve kaynakların sınırlı olduğu bir ortamda yaşıyorsa yavrularının ölme riski büyüktür. Ebeveynlerin beraberliğini sürdürmesi, yavruları birlikte beslemesi onların şansını artırır.

2010’da ABD’de suda ve karada yaşayan canlılar içinde zehirli kurbağalarda ilk kez monogami gözlenmiş ve nedeni buna bağlanmıştı.  

Kuşlarda monogami mi?  

Fakat tek eşli hayvanlar istisna. Birçok canlı türü açısından üreme, binlerce yumurta ve sperm üreterek bunlardan en çok sayıda yavrunun hayatta kalmasını umarak beklemekten ibaret. Yani isteseler de tek eşli olamaz bu canlılar.

 

Monogami konusunda doğadan bir şey öğrenmek için kuşlara bakmak gerekir. Kuş türlerinin yüzde 90’ının en azından kağıt üzerinde tek eşli olduğu tahmin ediliyor. Fakat onlar arasında da kıskançlık, sadakatsizlik ve beraberlik dışı yavrulara sık rastlanıyor.

Monogaminin iki düzlemi vardır. “Sosyal monogami” bir arada duran erkek ve dişinin çiftleşmesini ve yavruların bakımını birlikte üstlenmesini içerir. Fakat bu eşlerin başkalarıyla da çiftleşmemesi anlamına gelmez. Bu durum “sekste tek eşlilik” demektir ve oldukça nadir görülür.

Bazıları, insan ilişkilerinin de sekste tek eşlilikmiş gibi görünen sosyal monogami olduğunu ifade ediyor. Bu bakımdan kuşlarla ortak yönümüz oldukça fazla denebilir.

Araştırmacılar uzun zaman yavrulama mevsiminde kuşlar arasında gözlenen bağın tek eşle çiftleşmeye dayandığını sanıyordu. Fakat sonraki araştırmalar kuş yavrularının yüzde 75’inin farklı eşlerden olduğunu ortaya koydu.

Örneğin albatroslar her iki yılda bir denizden dönerek ömür boyu eşleştikleri partnerleri ile çiftleşirler. Fakat bu onların tek eşli olduğu anlamına gelmez. Albatros yavrularının yüzde 14-24’ünün dişi albatrosun ömür boyu sürdürdüğü beraberlikten olmadığı tahmin ediliyor.

Peki sadakatsizlik boyutu bu kadar büyükse kuşlar neden ömür boyu eş tutuyor? Bunun nedeni, yavruları birlikte besleyip hayatta kalma şanslarını artırmak.

Albatroslardaki ömür boyu eş olgusu kuşlar içinde istisnadır. Birçok kuş açısından beraberlik sadece o çiftleşme sezonu içindir. Ama memelilerle kıyaslandığında kuşlardaki monogami çok daha güçlüdür.  

Memelilerde tek eşlilik  

Bu kısmen fizyolojik nedenlerden dolayıdır. Memelilerde yavru bakımı emzirme nedeniyle ağırlıklı olarak dişidedir. Bu yüzden eşler arasındaki işbölümü kuşlardaki gibi olamaz.

Ancak, yarasalardan kurtlara, memelilerin yüzde 3-5’inin sosyal monogami uyguladığı sanılıyor. Böylece çeşitli nedenlerle çiftleşmeleri sınırlanmış oluyor.

2013’te Cambridge Üniversitesi’nde 2500 memeli türü üzerinde yapılan bir araştırmada bazılarının neden tek eşli hale geldiği incelendi. Vardıkları sonuç şu oldu: Erkekler kendi türleri içindeki dişiler üzerinde hakimiyet kuramadıkları durumda ancak tek eşliliği seçiyordu.

Dişilerin uzaklara dağılmış olması halinde erkekler en azından buldukları bir dişiye spermlerini başarıyla aktarmak için monogamiyi seçmiş oluyor.

Memeliler içinde yer alan primatların yüzde 27’si sosyal monogami uyguluyor.

Londra’daki UCL Üniversitesi bunun nedenini araştırdı ve evrimin hangi aşamasında hangi davranışların öne çıktığını inceledi.  

Yavrunun öldürülmesini engellemek  

Monogami ile eşlerin yavruya ortak bakımı ve dişilerin uzak dağılımı arasında bir bağlantı olduğu görüldü. Ancak, bir de eşler arasındaki bağın evrimsel olarak gelişmesinden önce geçerli olan bir etken vardı: yavrunun erkek tarafından öldürülmesi.

Bazı canlı türlerinde bu oldukça yaygındır. Erkekler, kendilerinden olmayan yavruları öldürür. Böylece rakip erkeklerin yavruları elimine edilmiş ve dişinin bir sonraki çiftleşmeye her zaman hazır olması sağlanmış olur.

Erkek açısından bakacak olursak, yavrusu büyümemişse, öldürülmesine engel olmak için dişiyle arasında eş bağı kurması kendi lehinedir.

Uzmanlar şu sonuca vardı: Primatlarda tek eşliliği tetikleyen şey, yavruların baskın erkek tarafından öldürülmesine engel olma isteğidir.

Aynı neden insanlar açısından da geçerli olabilir. Fakat insan tam anlamıyla tek eşli değildir. Birçok toplumda monogaminin norm olmadığı ve bu rakamın yüzde 83’e vardığı belirtiliyor.

Kısacası, tek eşlilik konusuna önem vermemiz biyolojik olmaktan ziyade kültürel nedenlere dayanıyor. İnsanın “doğal” ilişki hali çok daha farklı olabilir. Yine burada da kuzenimiz olan maymunlar ipucu sunuyor.  

Maymunların durumu  

Maymunlar insana en yakın canlı türü. Bunların da kendi içinde alt türleri var ve çiftleşme bakımından her biri farklı bir özellik taşıyor.

Şebekler ömür boyu tek eşli iken, şempanzeler birçok dişi ve erkeğin olduğu topluluklar halinde yaşıyor ve rastgele çiftleşiyorlar. Gorillerde ise bir tek baskın erkeğin çok sayıda dişiyle çiftleşmesi söz konusu.

Her erkeğin bir tek dişiyle çiftleştiği canlılarda rekabet pek olmadığı için erkeklerin onları güçlü gösterecek boynuz, yele gibi uzantılara ihtiyacı olmuyor. Aynı canlının erkeği ile dişisi arasında büyüklük ve boynuz gibi görünüş farklılığının belirgin olduğu canlılarda tek eşlilik olması ihtimali az.

Örneğin tek eşli şebeklerde erkek ile dişi arasında bu tür farklar pek yoktur. Gorillerde ise erkek goril dişiden çok daha büyüktür. İnsan ise ortalarda bir yerde denebilir.

Aynı şekilde tek eşli canlıların erkeklerinde testislerin büyük olması gerekmiyor. Fakat tek eşli olmayanlarda daha fazla sperm üretebilmek için testisler de daha büyük oluyor.

Bazı uzmanlara göre, insanların çiftleşme stratejisi, tek eşli şebeklerden çok, rastgele çiftleşen şempanzelere ve “serbest aşk” uygulayan bonobolara daha yakın.

Kısacası, hayvanlar aleminde sekste tek eşlilik bir efsaneden ibaret. Böyle olduğu nadir zamanlarda ise pragmatik nedenler söz konusu.

Ancak, eşler arası bağın gelişmesini sağlayan evrimsel nedenler yavruların öldürülmesine dair olsa da o bağı yaşayan çiftler arasında bilinç durumuna göre sevgiye benzer bir bağın olduğundan söz edilebilir.

İnsanlar doğal haline bırakılsa tek eşli olmayabilir belki; ama insanı insan yapan en önemli özelliği içgüdülere karşı durabilmesi.