BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, "Ülkenizde bu kadar sığınmacı varsa burada bir problem var demektir. Biz insani, vicdani, ahlaki, imani ve hukuki bakıyoruz. Biz büyük Türk milletiyiz, müslüman Türk milletiyiz. Bu bütün dışarıdan gelenleri alacağız anlamına gelmiyor. Elbette nihai hedefimiz güven içinde bu sığınmacıların tekrar ülkelerine geri göndermek olmalıdır" diye konuştu.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Habertürk'te Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtladı. Gündemin sıcak konularından biri olan mülteci ve düzensiz göçmen konularına değinen Destici "Benim ülkemin vatandaşı olmayan sığınmacılar, elbette ki vatanlarına, mutlaka ve ama mutlaka vatanlarına döndürülmelidir" ifadelerini kullandı.
Destici'nin konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Mülteciler Türkiye'ye gelmeye başladığında BBP olarak dedik ki 'Bunları sınır içine almayan sınır dışında tampon bölge oluşturalım. BM ve uluslararası kuruluşlarla birlikte burada tutalım'. Şimdi bu olmadı. Sınırlarımızdan içeri girdiler. İçeri alındıktan sonra sınırın içinde tampon bölgeler oluşturalım dedik. O zaman DEAŞ da sınıra dayanmıştı. Sayı gittikçe artınca bunlar belli bir süre sonra Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis ve İstanbul başta olmak üzere ülkenin pekçok tarafına sığınmacı ve geçici göçmenler akın halinde gelmeye başladı. Ülkenizde bu kadar sığınmacı varsa burada bir problem var demektir. Biz insani, vicdani, ahlaki, imani ve hukuki bakıyoruz. Biz büyük Türk milletiyiz, müslüman Türk milletiyiz. Bu bütün dışarıdan gelenleri alacağız anlamına gelmiyor. Elbette nihai hedefimiz güven içinde bu sığınmacıların tekrar ülkelerine geri göndermek olmalıdır. Toplam 1 milyon 463 bin sığınmacı dönmüş. 200 bin 950 Suriyeliye vatandaşlık verilmiş, yaklaşık 50 bini Türkmen bunun. Bir kere şunu görmemiz lazım; bunların geri dönmesiyle ilgili, Türkiye içinde asayişi bozacak, demokratik yapıyı bozacak hiçbir noktaya gelinmemesi için büyük gayret gösteriliyor. İktidarımız sınırlarımız dışında da olağanüstü çalışmalar yapılıyor."
"Sayın Cumhurbaşkanının bütün gelen sığınmacıların Türkiye'de kalması noktasında, bunlar nihai olarak hepsi burada kalsın anlamında söylediğini düşünmüyorum. Yaptığım görüşmelerde böyle bir izlenim edinmedim. Ben devletin, İçişleri'nin, istihbarat teşkilatının, göç idaresinin inanılmaz çalışmalar yaptığını biliyorum. Yeni yerleşim yerleri kuruluyor. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Körfez ülkelerinin finansıyla oluşacak, Türkiye bir para harcamayacak, 500 binin üzerinde göçmen gönderilecek demiştim. Daha sonra sayın Cumhurbaşkanı 1 milyon olarak açıkladı. Elbette geçmiş yıllarda yapılan hatalar var. Ama bu problemi karşıtlık oluşturarak çözemeyiz. Sessiz İstila filmini izledim. Sanatsal, içerik olarak değerlendirmeye bile tabi tutmuyorum. Orada gerçekten milletin milliyetçi, vatansever duygularıyla oynanıyor ve gelecekle ilgili inanılmaz karamsar tablo çizilmeye çalışılıyor. Türklerin köle muamelesi görülerek yaşanacağı anlatılıyor. Bu gerçekten memlekete, millete büyük kötülük. Bırakın mültecilerin istila etmesini, şu anda dünyanın en güçlü devletleri istila edemez. Edemediler de nitekim. Bunlar elbette ki kendi memleketlerine gitmeliler ve gidecekler. BBP olarak netiz. Ama savaşın devam ettiği süreçte Stalin'in yaptığı gibi insanları trenlere bindirmeyeceğiz.
"Şu anda Esad'ın sözü geçiyor mu? Kendi başına karar verecek noktada mı? Orada şu anda Rusya ve İran emperyalizmi çok açık değil mi? Suriye'de Esad'ın egemenliği mi kalmış? Esad'la gidelim, görüşelim, bu meseleyi çözelim diyenler gerçekçi bir tavır ortaya koymuyorlar, altı boş. Bu Esad'ın tek başına verebileceği bir karar değil. Rusyasız ve İransız bu kararı veremez. Türkiye'nin de elbette kendine ait planları var. Bu planlarını işletiyor. Bu plandan rahatsız olanlar var. Dışarıda rahatsız olanlar var. İçeridekiler bilerek mi, bilmeyerek mi yapıyor tam emin değilim. Ama dışarıdakilerin oyunlarına alet oluyor. Vatandaşlık kazanmamış herkesi gönderme planları var."
"Biz Türküz ve müslümanız. Elbette Türk soyundakilerin vatandaşlığı önemlidir. Ahıska Türkleri gibi artık gidecek vatanları kalmayanlara Türkiye vatandaşlık verdi. Ben Türküm diyenler dönsün baksın. Uygurlar, Türkmenlere vatandaşlık verildi. İşin bu boyutun görelim. Demografik yapının değiştirilmesine bu devlet müsaade etmez. Devlet refleksi var. Bunu en iyi bilmesi gerekenler bunun üzerinden milletin duygularını istismar ediyorlar. Sığınmacı ya da Arap karşıtlığı oluşturmak istiyorlar. Türk milliyetçiliğinde kavmiyetçilik, şovenistlik yoktur. Le Pen'deki gibi milliyetçilik yoktur. Zeki Velidi Togan, Nihal Atsız, Dündar Taşer, Seyid Ahmet Arvasi, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Mevlana vardır. Türk milliyetçiliğinde ırkçılık yoktur. Emperyalistlerin oyunlarına dikkat edelim. Sığınmacılarla ilgili kaos planları var."