Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, AKP-MHP'nin gerçekleştirdiği Cumhur İttifakı bünyesinde 24 Haziran'da gerçekleştirilecek seçimlere girmeye hazırlanan Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) AKP listesinden seçimlere gireceğini ileri sürdü.
Acet, "Yapılan müzakereler sonucu, BBP’den 6-7 ismin Ak Parti listelerinde seçilebilecek yerlerden aday gösterilmesi konusunda mutabakat sağlanmış oldu" diye yazdı.
Mehmet Acet'in, "Abdullah Gül çekildi şimdi ne olacak?" başlığıyla (30 Nisan 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Yeni sisteme göre milletvekili olan kabineye giremiyor.
Diyelim vekil oldu, kabineye girmesi için milletvekilliğinden istifa etmesi gerekecek.
Öyle bir durumda yedek milletvekilliği ile ilgili bir düzenleme yapılmadığı için ilgili partinin meclisteki sandalyesi azalmış olacak.
Ak Parti açısından bu, şu demek oluyor:
21 Mayıs’ta açıklanacak olan milletvekili listesinde ismi olanlar, Erdoğan’ın seçimleri kazanması halinde hazırlayacağı Bakanlar Kurulu listesinde yer bulamayacak.
Çünkü Erdoğan, bir kişi için bile olsa, Meclis’teki sandalye sayısının azalmasını istemiyor.
Bu durum en fazla mevcut kabine üyelerinin kafasını karıştırmış olacak ki, içlerinden bazıları, partinin ilgili genel başkan yardımcılarına “Biz ne yapalım” diye sorma ihtiyacı duymuşlar.
Bakanlar adına durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açan bir genel başkan yardımcısına Erdoğan şu yanıtı veriyor:
“Arzu eden aday olsun, etmeyen olmasın. 21 Mayıs öncesi hem listede olanlar, hem de olmayanlarla ilgili değerlendirmeleri yaparız”.
Başbakan Binali Yıldırım Cuma günü milletvekilliği için adaylık başvurusunda bulunacağını açıkladı.
Bu haber, “Yıldırım sadece bir milletvekili olarak mı siyasi hayatını sürdürecek” sorusunu gündeme getiriyor.
Ama işin aslı öyle değil.
Başbakan başta olmak üzere bakanların büyük bölümü, adaylık başvurusunda bulunduktan sonra kendileriyle ilgili inisiyatifi Erdoğan’a bırakmış olacak.
Mevcut kabine üyeleri arasında “Bekleyiş içinde olmadığını” söyleyen isimler de var.
Geçen hafta içinde buluşup sohbet ettiğimiz bir bakan, ara vermek istediğini söyledi.
Ayrıca işletilmesi halinde üç dönem kuralına takılan isimler de olacak.
Büyük Birlik Partisi’nin seçimlere Cumhur İttifakı bünyesinde gireceği biliniyordu.
Yeni bilgi, bu partinin amblemiyle değil, Ak Parti listesinden seçimlere girecek olması.
Yapılan müzakereler sonucu, BBP’den 6-7 ismin Ak Parti listelerinde seçilebilecek yerlerden aday gösterilmesi konusunda mutabakat sağlanmış oldu.
Ayrıca, seçilme ihtimali olan, ‘sınırdaki’ sıralamalara da Büyük Birlik Partisi’nden bazı isimlerin aday olarak gösterilmesi kararlaştırıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen gün, Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile bir saatlik bir görüşme yapmıştı.
Bu temasın bir ittifak zeminine taşındığı söylenemez.
Ama böyle bir görüşmenin yapılmış olması bile, iki bakımdan önem taşıyor:
1. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ve Kürt seçmenler nezdinde Ak Parti MHP ittifakından rahatsızlık duyanlara, Ak Parti’nin açtığı şemsiyenin salt milliyetçi çevreleri değil, çok daha geniş bir toplum kesimini kapsadığı mesajı verilmiş oluyor.
2. Hüda Par’ın hem siyaset zemininde yürümesi, hem de PKK’ya karşı aldığı pozisyon, devletin en tepesi tarafından hüsnükabul ile karşılanmış oluyor.
Mayıs’ın ilk haftasına girerken, dikkatlerimizi yoğunlaştıracağımız noktalardan biri de CHP Genel Merkezi olacak.
Zira CHP henüz cumhurbaşkanı adayını açıklamış değil.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Gül’ün aday olmayacağını beyan eden sözlerinden sonra yaptığı açıklamalar, bu bağlamda iki ayı aşkın süredir gizlice yürütülen trafiğin epeyce mesafe kat ettiğine işaret ediyordu.
Yani Meral Akşener, cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmiş olsaydı, pişirilen yemek çoktan servise sunulacak, Abdullah Bey, CHP’nin de destek verdiği ‘çatı aday’ olarak sahneye çıkacaktı.
Denklem bozulunca, artık CHP’nin de bir aday çıkarması kaçınılmaz hale geldi.
Kılıçdaroğlu geçenlerde nasıl cumhurbaşkanı adayı sorusuna yanıt verirken, şöyle bir tarif yapmıştı:
“Adayın arkasında bir başarı hikâyesi olacak, herkes tarafından sevilen, sayılan, ekonomist kimliği bulunan biri olacak. Bilgi birikimi yüksek olan ve ülkeyi bu değerlerle yönetebilecek birisi olacak. Kavga etmeyecek. Kavgayı ben edeceğim”.
CHP’de cumhurbaşkanlığı için aday olarak ismi zikredilenlerin her biri bu tarife, o da ancak zorlayarak yarım yamalak uyuyor.
Ekonomiden anlayan desek, İlhan Kesici aklımıza geliyor.
Ama onun en büyük başarı hikâyesi, 1994 seçimlerinde Erdoğan’a karşı İstanbul’u kaybetmiş olması.
Muharrem İnce desek, güne hep sol tarafından uyanan bir isim akla geliyor.
Yılmaz Büyükerşen desek, kaht-ı rical sorunu nedeniyle mecburen ismi zikredilen birisi gündeme geliyor.
Öztürk Yılmaz deyince gülesim geliyor.
Galiba Kılıçdaroğlu, çok daha ileri görüşlü bir manevra ile şimdi cumhurbaşkanı adayı olup da ileride kendisine rakip olarak çıkması muhtemel isimleri eleyip cumhurbaşkanı adayını öyle açıklayacak.