BDDK'nın swap adımları piyasalara nasıl yansıyor?

BDDK'nın swap adımları piyasalara nasıl yansıyor?

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türk Lirası'nda yaşanan hızlı değer kaybının ve oynaklığın önüne geçmek için geçtiğimiz hafta başı itibariyle bankaların swap işlemlerine kısıtlama getirdi.

Bankaların yurt dışı yerleşiklerle yaptığı bir bacağı döviz diğer bacağı TL olan para swaplarının ve swap benzeri işlemlerinin, bankaların yasal özkaynaklarının yüzde 25'ini geçemeyeceğini açıkladı.

Cuma günü yaptığı açıklamada ise bu sınırlamaya, bankaların vadede TL alım yönünde gerçekleştirecekleri forward, opsiyon ve benzeri swap dışındaki türev işlemlerin de dahil edildiğini belirtti.

BDDK'nın geçen hafta aldığı bu önlem, TL'nin kayıplarını geri almasında ön ayak olmuştu.

Ancak ekonomistler, BDDK'nın swap işlemlerine getirdiği bu kısıtlamanın Türk tahvil faizlerinin yükselmesine neden olduğunu, bunun da piyasaları uzun vadede olumsuz etkileyeceği yorumunda bulunuyor.

Bu yüzden çok sayıda piyasa oyuncusu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz artırımına gitmesinin TL'deki oynaklığın önüne geçmek için gerekli olduğu görüşünde.

Kur riskini azaltma amaçlı

TCMB'nin terimler sözlüğünde swap şu şekilde açıklanıyor:

"İki tarafın bir varlık veya yükümlülüğe bağlı olan nakit akışını aralarında değiştirdikleri işlemdir. Örneğin on yıllık sabit faizli borca sahip bir firma ile benzer ancak dalgalı faizli borca sahip bir firma birbirlerinin yükümlülüklerini değiştirebilir.

"Swap işlemlerinde, faiz oranları ile döviz kurlarındaki değişmeler sonucunda ortaya çıkan riski en aza indirmek amaçlanmaktadır."

Swap, TCMB'nin terimler sözlüğünde de aktarıldığı gibi özellikle döviz kurlarında oynaklığın yaşandığı zamanlarda yatırımcının bu oynaklıktan kaynaklanan riskinin önünü alması için önemli bir araç olarak ortaya çıkıyor.

BDDK da geçen hafta itibariyle aldığı önlemler kapsamında TL'nin yaşadığı oynaklığın önüne geçmek için swap işlemlerine kısıtlama getirerek spekülatif işlemlerin önünü kesti.

Ancak analistler, bu sebepten ötürü TL'ye yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcının kendini korumaya alamadığını, bunun da tahvil ve bono piyasasına ilginin düşmesine yol açtığını açıklıyor.

Tahvil faizleri yükseldi

BDDK'nın geçen hafta swap işlemerine getirdiği kısıtlamayı açıklamasının ardından ekonomist Özlem Derici Şengül, "BDDK'nın swap işlemlerine sınırı yüzde 25'e düşürmesi döviz talebini düşürebilir ama TL likiditesi sıkışıklığına neden olarak tahvil faizlerinin yükselmesine neden oluyor" yorumunda bulunmuştu.

Aynı şekilde ekonomist Uğur Gürses de "'TCMB faizi artırmasın' tercihi ile atılan bu adım döviz kuruna sınırlı etki yaparken 2 yıllık tahvil faizlerini yüzde 28.2'ye zıplattı. Oysa TCMB faiz artışı her ikisini de olumlu etkilerdi" dedi.

Ekonomist Ali Ağaoğlu da, "BDDK'nın swap işlemleri ile ilgili düzenlemesi 'TL'yi kıt kaynak' haline getirir ve kuru da aşağı düşürürken iki yıllık tahvil faizi yüzde 28'in üzerine çıktı. Swap etkisi kısa vadeli, bono faiz etkisi uzun vadeli olacaktır" açıklamasını yaptı.

Türkiye'nin iki yıllık tahvil faizi ise geçen hafta yaşadığı yükselişin ardından Pazartesi itibariyle yüzde 24,5 civarında seyrediyor.

'Türk Lirası ticaret yapılamaz hale geldi'

ABD merkezli ekonomi ajansı Bloomberg, son yaptığı haberinde bu kısıtlamanın TL'deki oynaklığın önüne geçmesine rağmen diğer Türk varlıklarına olumsuz etkisinin olabileceğini vurguluyor.

Bloomberg, yurt dışındaki swap piyasasındaki likiditenin kısılması sebebiyle Lira'ya karşı işlem yapanların pozisyonlarını kapatma yoluna gittiğini, Türk tahvil, bono ve hisse senetlerine yatırım yapan yabancı yatırımcının kurdan kaynaklanan risklerini hedge (riskten korunmayı sağlayan işlem) edemediğini belirtti.

Bloomberg televizyon kanalına konuşan Londra merkezli yatırım şirketi BlueBay'den şef yatırım stratejisti David Riley ise böylece Türk Lirası'nın 'ticaret yapılamaz bir hale geldiğini' öne sürdü.

'Malezya'da belirsizlik yaratmıştı'

Yine Bloomberg'e konuşan Londra merkezli PineBridge Yatırım'dan fon yöneticisi Anders Faergemann, "Eğer elinizde Türk varlıkları varsa kur riskini hedge edemez bir hale geldiniz. Bunu geçen yıl Malezya'da gördük ve bu bir belirsizlik yaratıyor. Eğer yapabilirseniz, çok büyük ihtimalle yerel tahvil ve bonolarınızı satarsınız. Bunun aynısını hisse senetleri piyasasında da görüyoruz" dedi.

TL'deki oynaklığın önüne geçmek için TCMB de repo ihalesi ve döviz depo ihaleleri kapsamında attığı adımlar çerçevesinde perde arkasında faiz artırımına gitmişti.

TL'yi güçlendirmek adına ayrıca Türkiye ve Katar merkez bankalarının swap anlaşması imzaladığı duyuruldu.

Ancak yine de çok sayıda analist ve ekonomist TCMB'nin faiz artırımına gitmesinin piyasalar için atılması gereken asıl adım olduğunu söylüyor.

Londra merkezli yatırım şirketi BlueBay'den analist Timothy Ash Bloomberg'e yaptığı açıklamada, "faizleri artırmanın ve en basit şekliyle merkez bankacılığına geri dönmenin" en gerekli seçenek olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin risk primi yükseldi

Özellikle geçen Cuma akşamı uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Moody's ve S&P'nin Türkiye'nin kredi notunu düşürdüğünü açıklaması Türk varlıkları üzerindeki baskının devam edeceğini gösteriyor.

Pazartesi günü bu kararın da etkisiyle Türkiye'nin dolar cinsi tahvilleri verim eğrisi genelinde geriledi, Türkiye'nin risk primi anlamına gelen beş yıllık CDS'leri yükseldi.

Tradeweb verilerine göre Türkiye'nin 2045 vadeli eurobond'unun fiyatı 1 sent düşüşle 80.02 sente gerilerken, 2043 vadeli tahvilin fiyatı 0.997 sent düşüşle 68.4 sente geriledi.

IHS Markit verilerine göre Türkiye'nin beş yıllık borcunu iflasa karşı sigortalamanın maliyetini gösteren kredi iflas takası (CDS) primi Cuma günkü kapanışa kıyasla 5 baz puan artışla 503 baz puana yükseldi.