Hülya Karabağlı / Ankara
BDP, Alevilere karşı bazı kesimlerde oluşturulan ön yargının ve kamu hizmeti dahil birçok toplumsal alanda yaşadıkları sorun ve sıkıntıların belirlenmesi ve çözümlerin bulunması için Meclis araştırması istedi.
BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, TBMM Başkanlığı’na verdiği önerge gerekçesinde, “Yok sayılan, kültürel asimilasyona maruz bırakılan ve katliamlardan geçirilen Aleviler, bugün geldiğimiz noktada toplumsal sosyal, kültürel ve ekonomik ayrımcılığa en üst düzeyde maruz bırakılan kesimlerin başında gelmektedir” dedi.
Araştırma önergesinin gerekçesi şöyle:
“Cumhuriyet öncesinde var olan ve Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte devam eden ve günümüze kadar biçim değiştirerek süreklilik kazanan Alevi toplumuna yönelik fiziki ve psikolojik saldırılar kaygı verici bir düzeye tırmanmıştır. Yok sayılan, kültürel asimilasyona maruz bırakılan ve katliamlardan geçirilen Aleviler, bugün geldiğimiz noktada toplumsal sosyal, kültürel ve ekonomik ayrımcılığa en üst düzeyde maruz bırakılan kesimlerin başında gelmektedirler.”
“Sünni İslami kesimlerin Alevi toplumuna karşı kışkırtılması tarihte birçok katliamla birlikte sosyal dışlanmanın da yolunu açmıştır. Bu durum bizzat devletin resmi ideolojisinin bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır. Alevi toplumunu rencide eden iftira ve gayri ahlaki nitelemelerin yanı sıra inanç ve yaşam biçimlerini horlayan, yok sayan ve dışlayan birçok kavram ve üretilen algı, bugün bizzat devlet ve kamu hizmeti veren kişi ve kurum algısında da yer bulmaktadır. ‘Mum söndü’, ‘ellerinden yemek yenmez’ vb. birçok ilkel düşünceye ve fiili saldırıya maruz bırakılan Alevilerin karşı karşıya kaldığı sorunlar, eğitim müfredatı başta olmak üzere bir çok kamusal alana, formel veya enformel biçimiyle de yansımış bulunuyor.”
“Topluma pompalan irrasyonel algıların yarattığı linç histerisi Aleviler üstünde fiziki imha ve güç tatbiki gibi özel savaş uygulaması olan “sopa” taktiğinin etkin bir şekilde işlediğini yakın tarihten bilmekteyiz.
En çok bilinen ve Aleviler üzerinde zincirleme travmalar yaratmış Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum ve Sivas katliamları yakın tarihte Alevi toplumunun karşı karşıya bırakıldıkları katliamalar olarak kayıtlara geçmiştir. Bu katliamlarda on binlerce Alevi yurttaş hayatını kaybetmiş, binlercesi sürgün edilmiştir. Alevi çocuklara yönelik özel bir uygulama olarak binlerce çocuk ailelerinden kopartılarak batı illerine kuran kurslarına gönderilmek suretiyle bir insanlık suçu olan kültürel ve inançsal asimilasyona tabi tutulmuşlardır.
Adıyaman, Malatya, Didim ve son olarak da İstanbul’da Alevilerin yaşadığı evlerin fişlenmesinden, fiziki saldırılara kadar varan olaylar durumun vahameti ortaya koymaktadır. Ancak ortaya çıkan bu durum aynı zamanda alınacak acil önlemleri ve mevcut tehlikeyi telafi edebilecek kamusal düzenleme ve bilinçlendirmenin gerekliliğini de ortaya koymaktadır.
Yeni bir Türkiye’nin inşasının mümkün kılınması için yürütülen demokratikleşme çalışmalarında, Alevilerin eşit ve özgür yurttaşlık temelinde varlıklarını idame ettirmeleri ve özgün yapılarını kurumsallaştırmaları bu çalışmaların olmazsa olmaz koşullarından biridir.
Alevi-Kızılbaş yurttaşlara karşı diğer toplumsal kesimlerde oluşturulmuş önyargıların neler olduğu, Alevi yurttaşların kamu hizmetleri dahil bir çok toplumsal alanda yaşadığı sıkıntıların tespit edilip yeni ve doğru bir toplumsal algıyı oluşturulacak çözümlerin bulunması için bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması elzemdir.”