Hülya Karabağlı / Ankara
BDP, Canip Taner dosyası başta olmak üzere son 12 yılda cezaevlerinde gerçekleşen tutuklu intiharlarına yönelik Meclis araştırması istedi.
BDP’nin TBMM Başkanlığı’na sunduğu Meclis araştırması önergesinde, “ Metris cezaevinde 20 Mart 2010 tarihinde Metris Cezaevi’nde kendini yakarak intihar ettiği iddia edilen ve şu an Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülmekte olan Canip Taner dosyası başta olmak üzere cezaevlerinde son 12 yıl içerisinde yaşamını yitiren tutuklulara ilişkin intihar iddialarının araştırılarak hukuki önlemlerin alınması” vurgusu yapıldı.
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın kaleme aldığı Meclis araştırması gerekçesi şöyle: Türkiye cezaevlerinde yıllardır yaşanmakta olan intihar iddiaları üzerine yetkililerin herhangi bir önlem almayışı aynı zamanda yaşanan intiharlar ile ilgili birçok tanık ifadesinin bulunmasına rağmen etkin soruşturma yürütülmemesi ve kimi delillerin adli tıp soruşturması esnasında korunmasının önündeki engellerin kaldırılmaması hem kamuoyunda büyük bir endişe takip ile edilmekte hem de yaşanan bu intiharlara ilişkin açılan davalarda iç hukuk yollarının tükenmesiyle adalete olan güven her geçen gün giderek zedelenmektedir. İç hukuk yolları tükenerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giden davalardan biri de Metris Cezaevi’nde 2010 yılında yaşandığı iddia edilen Canip Taner’in intihar ederek yaşamını yitirdiği iddiasıdır.
Metris cezaevinde 20 Mart 2010 tarihinde şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden tutuklu Canip Taner'in soruşturmasını yürüten Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı kovuşturmaya yer olmadığı bu kararıyla kendini hem asıp hem yaktığı iddia edilen Taner'in ölümünü intihar olarak nitelendirmiştir. Oysa Canip Taner adlı yurttaş adli tutuklu olarak Metris cezaevinde kalmış ancak cezaevinde bulunduğu dönemde politik duruşuyla olarak hem cezaevi arkadaşları hem de cezaevi yönetimi tarafından da bilinmiştir.
Ailenin avukatı Eren Keskin’in Canip Taner’in darp edildiğine dair birçok bulgunun doktorla yapılan görüşmelerde ortaya çıktığını vurgulaması bu durumu daha da şüpheli bir şekle büründürmüştür. Özellikle doktorun, Canip Taner’in sağ hyoid kemikte kırık olduğunu belirtmesi kırık olan bu hyoid kemiğin boynun ön tarafında dili hareket ettiren kemik olduğunu ve otopsi raporunda ‘ekimoz var’ tespitinin yapılması, Canip Taner’in darp edildiğinin somut bir göstergesi olarak ortaya çıkmıştır.
Yine Canip Taner ile aynı cezaevinde kalan tutsaklar tarafından ailenin avukatına ve aileye gönderilen mektuplarda, Canip Taner’in gerek gardiyanlar, gerek şoven görüşlere mensup mahkûmlar tarafından sürekli tehdit edildiği, birkaç kez dövüldüğü, bu nedenle havalandırmaya bile tek başına çıkmadığı, öbür mahkûmlarla aynı koğuşta kalmak istemediği ifade edilmiştir. Ancak birçok mektup ile belirtilen tanıklıklara ve otopsi raporunda yer alan çelişkilere rağmen Canip Taner’in dava dosyasının savcılık tarafından alelacele bir şekilde kapatılması içerisinde büyük bir çelişki barındırmıştır.
Barış ve Demokrasi Partisi olarak başta Canip Taner’in şüpheli ölümü olmak üzere cezaevlerinde intihar ettiği iddia edilen tutsakların ölüm nedenlerinin ve buna sebebiyet veren ihmal ve sorumluların araştırılması ve yaşam hakkının hukuki olarak güvence altına alınmasının önündeki engellerin kaldırılması amacıyla bir meclis araştırması açılmasını talep ediyoruz.