T24 - BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş nevruz olaylarını değerlendirirken, "Savaşın çok büyüyeceği kaygısı vardır hepimizde" dedi. Çözüm önerilerinin net olduğunu söyleyen Demirtaş, başta operasyonların durdurulması olmak üzere bunları 5 madde halinde sıraladı.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, DTK Genel Başkanı Ahmet Türk ve Yardımcısı Aysel Tuğluk bugün Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Konukevi’nde nevruz olaylarını değerlendirdi.
Selahattin Demirtaş, nevruzda çıkan olaylardan hükümetin sorumlu olduğunu ileri sürerek, "AKP suçluyu başka yerde aramasın. Yasakçı tutuma karşı onuruna sahip çıkan halkımızı kutluyorum. Tarihi bir dönemde tarihi bir cevap verilmiştir" dedi.
Nevruzda yaşamını yitirenlere rahmet dilediğini, olaylarda 500 kişinin yaralandığını ve 700 kişinin gözaltına alındığını ileri süren Selahattin Demirtaş, nevruzda 2 milyon insanın sokağa çıkarak sarsılmaz bir irade ortaya koyduğunu anlattı. Demirtaş, "Genelgeyle engellenemeyecek bir iradedir. Kürt halkı demokratik özerklikte ısrarlı olduğunu göstermiştir. Öcalan’ın özgürlüğüne dair talebinden vazgeçmeyeceği, muhatapların Öcalan, kandil ve BDP’nin olduğu ortaya çıkmıştır. Talepleri ana dilden eğitime, yerel özerkliğe kadar ortaya çıkarmıştır" diye konuştu. Nevruz öncesi hükümeti temsil eden bir bakan ile görüştüklerini kaydeden Demirtaş, şu açıklamalarda bulundu: "Bu görüşmede kopan müzakere sürecinin yeniden başlaması için görüştük. İnisiyatif almaya hazır olduğumuzu, AKP’nin varsa çözümü paylaşmalarını ve yaklaşımlarını istedik. Bize ’Kürt sorununu çözdük, güvenlik konsepti başarılı olmuştur. Bu saatten sonra konuşulacak bir şey yok. Güvenlik politikaların uygulayacağız’ cevabı verildi. AKP’nin torbasında Kürt halkına dair, Kürt halkının haklarını vermeye dair, demokrasiye dair tek kırıntı yoktur. Bu görüşmede sadece askeri operasyonların sonuç aldığına dair belirleme yapmışlardır."
Kendilerinin çözüm önerilerinin net olduğunu kaydeden Selahattin Demirtaş, bunu 5 madde halinde şöyle sıraladı:
1- Bütün askeri operasyonlar durdurulmalı.
2- Öcalan üzerindeki tecride son verilmeli müzakerelere katılabilme koşulu yaratılmalı.
3- Her türlü siyasi operasyonlara son verilmeli.
4- Müzakere sürecinin sekteye uğramaması için siyasetçi ve sivillerden oluşan barış konseyi kurulmalı, parlamento tarafından yetkilendirilmeli.
5- Terörle mücadele önündeki engeller ve özel yetkili mahkemeler kaldırılmalı. Özgürce tartışılmalıdır."
Selahattin Demirtaş, iktidarın kendilerine muhataplık değil, işbirlikçilik ve teslimiyet istediğini öne sürerken de "Ama biz asla işbirlikçiliği ve teslimiyeti kabul etmeyiz. Biz Öcalansız ve PKK’sız çözüme inanmadık" dedi.
Başbakan Erdoğan’ın Ak Parti Grubu’ndaki konuşması sırasında "Şu anda Cudi’de operasyon var" dediğini hatırlatan Selahattin Demirtaş, "Başbakan canlı yayında ’Şu anda Cudi’de her yerde operasyon var’ yani insan öldürülmeye çalışılıyor demek istiyor. Bizi şiddet yanlısı, kendisini ise barışsever olarak ilan ediliyor. Grup toplantısında şu anda Cudi’de operasyon sürüyor diyenden barış beklenir mi? Savaşın çok büyüyeceği kaygısı vardır hepimizde" diye konuştu.
DTK Genel Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, izin verilmemesine karşın halkın kararlığını göstererek kutlama yaptığını, herkesin nevruzda verilen mesajı doğru okuması gerektiğini söyledi. Devletin yıllardan beri Kürt halkının taleplerini görmezlikten gelerek sorunu farklı mecralara taşımaya yönelik politikalar ürettiğini öne süren Ahmet Türk, "Halkımızın mesajı açıktır. Kürtlerin talepleri netleşmiştir. Muhataplarını belirlemiştir. Bu muhataplarıyla sorunun çözümü konusunda mesaj vermiştir. Başka noktalara çekerek Kürtlerin kafasını karıştırarak, basına sızdırarak bu sorunu ertelemeye ve çözümsüzlüğe götüren mantıkla karşı karşıyayız" dedi. Ahmet Türk, halkın kendi çözüm iradesini ve çözümün kimler tarafından yapılacağını gösterdiği görüşünü savunurken de "Milyonlar Öcalan’a özgürlük diyorsa, bunu görmezlikten gelirseniz, demokratik siyaset içerisinde halkın desteğini alan siyasi partileri görmezlikten gelirseniz, sahte muhatapları ortaya atarak sorunu çözmeye kalkarsanız kimse inanmaz" diye konuştu.
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak da, nevruz kutlamasında rolünü oynayan bir halk gerçeği ile karşılaşıldığını söyledi. Hem Ortadoğu’nun hem de Türkiye’nin tarihi bir dönemeçte olduğu görüşünü savunan Kışanak, tarihin otoriter devletler değil halklar tarafından yazılacağını kaydetti. Nevruz kutlaması yapmak için sokağa çıkanlara saldırıldığını ileri süren Kışanak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu saldırı karşısında halkımız onurlu ve direngen tutum göstermiş, asla geri adım atmamıştır, planladığımız şekilde hayata geçirilmiştir. BDP ile görüşülecek senaryosunu gündeme getirenler, kutlama sırasında darp edilen tutum içerisinde olunmuştur. Milletvekillerimiz bulundukları alanda polisin saldırısına uğramıştır. Ahmet Türk’e saldırının ne kadar pervasız olduğunun göstergesidir. Hükümetin kayıtsızlığı, soruşturma yürütme zahmetinde dahi bulunmaması asla kabul edilemeyecek bir durumdur."
Düzenledikleri nevruz kutlamasına katılımın, KCP operasyonlarının anlamsız olduğunu gösterdiği görüşünü savunan Gültan Kışanak, "AKP’nin bu tabloyu doğru okuması lazım. Sayın Öcalan’ın dahil edilmediği bir süreçten Kürt sorununa çözüm çıkmayacaktır. Geleceğe doğru yön vermek isteyenler tabloyu doğru okumalıdır. Halkın siyasi tercihleri baskı politikasıyla değiştirilemeyecek kadar güçlüdür" diye konuştu.
DTK Genel Başkan Yardımcısı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk da nevruzda halkın devlete ’ya benim irademi tanıyacaksın, ya da seni reddediyorum’ mesajı verdiğini belirterek, "Beni iradem ve değerlerimle kabul et diyerek Öcalan’a özgürlük istemiştir" dedi.
Halkın verdiği mesajın, Kürt sorununun çözümünü dayattığını belirten Tuğluk, "Kürt meselesi halkımızın mücadelesiyle artık çözümünü dayatmaktadır. Bu sorun bu biçimde yönetilebilir olmaktan çıkmıştır. Anlamlı bir müzakere süreci başlatılarak bu sorun eşitlik ve özgürlük temelinde çözümlenecektir, yada bu mesele şiddet zemininde tutularak daha da derinleşerek aynı zihniyette devam edecektir. Karar vermesi gereken iktidarın kendisidir. Sorumluluk iktidara aittir" diye konuştu.
Aysel Tuğluk, 30 yıldır ’terörle mücadele siyasetle müzakere’ yapıldığını ancak sonuç alınamadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kürt siyasetinin muhatap sorunu yoktur. Birinci aktör Sayın Öcalan’dır. Hiçbirimiz sayın Öcalan’ı dışarıda bırakan çözümü kabul etmiyoruz. Çünkü burada çözüm görmüyoruz. Kandil de BDP de muhataptır. Kürtlerin muhatabı nettir. Talepleri de nettir. Esaslarımızı belirlemişiz. Kürt siyasetini bölmeye çalışmak, BDP’yi itibarsızlaştırmaya çalışmak, boşuna çabalardır. Bir yandan tutukluyorsun, sokakta linç ediyorsun. Bayramını kutlamak isteyen halka yasaklar koyuyorsun. Sonrada müzakereden bahsediyorsun. Kiminle müzakere yapacaksın." (dha)