Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Adana Milletvekili Murat Bozlak, 1/489 numaralı "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"na ilişkin muhalefet şerhini Meclis Adalet Komisyonu Başkanlığına sundu.
BDP'nin adalet komisyonunda kabul edilen kanun tasarısıyla ilgili görüşleri ve itirazları şöyle:
"Vergilendirme işleminde kaçırılan paranın önemli kısmının uluslararası terör örgütleriyle olan ilintisinden dolayı vergi kaybına uğrayan ülkeler uluslararası terör örgütlerinin mali kaynaklarını kurutmak istemektedirler. Bu istemlerin özünde yatan, kara parayla yapılan ticari alışverişlerin insanlığa verdiği zarar değil, kapitalist ülkelerin uğradığı ekonomik kayıplardır."
"Bu amaçla ön ayak olunan Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilerek 10 Ocak 2000'de imzaya açıldı. Sözleşme uyarınca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin listesine aldığı şu anda iki örgüt bulunuyor: El Kaide ve Taliban."
"Türkiye, sözleşmeye 12 yıl önce imzalamış olmasına rağmen mevzuat değişikliği yeni gündeme geldi. Bu sözleşmeyi takip ve yürütmekle görevli olan FAFT (BM Mali Eylem Görev Gücü) "22 Şubat 2013 tarihine kadar mevzuat değişikliğine gitmezseniz sizi kara listeye alacağız" diye Türkiye'yi tehdit edince, tasarı gündeme getirildi."
Bozlak, tasarı ile BM'nin kabul ettiği genel terör tanımının dışına çıkıldığını, hükümetin tasarıyı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçları da kapsayacak şekilde genişlettiğini ifade etti.
"Geniş çaplı bir düzenlemeye gidilerek, iktidar partisi ve hükümet bu tasarıyla genelde muhaliflerine özelde de Kürt halkına yönelik yürüttüğü baskı ve sindirme politikasını en üst düzeye çıkarmak istiyor."
"Tasarı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına aykırı ve mülkiyet hakkını ortadan kaldırıcı bir anlayış içeriyor."
Tasarının iç hukukta geniş bir uygulama alanı yarattığını söyleyen Bozlak, tasarı kabul edilirse olabilecekleri şöyle sıraladı:
"Hükümet; bireyler, şirketler, sendikalar, sivil toplum örgütleri, belediyeler, basın kuruluşları, dernekler, kısacası toplumun her kesimi üzerinde dilediği gibi baskı ve sindirme politikalarını rahatlıkla uygulayabilecektir."
"Tasarı, mal varlıklarının dondurulmasını mahkeme kararı aranmaksızın, idari bir kurulun kararına bağlıyor, idari kurula da, istihbari bilgilerle karar verme imkanı tanıyor. İstihbarat birimleri ve oluşacak idari kurulun direkt bakanlıklara ve başbakana bağlı olması nedeniyle, hükümet istediğini yapabilecek."
Bozlak, BM sözleşmesinin çizdiği sınırlar içerisinde kalan bir tasarının hazırlanıp Meclis Başkanlığına verilmesi gerektiğini belirtti. (BİANET)