BDP: Türkiye’nin desteklediği Suriyeli çetelerin Kürtlere saldırısı kabul edilemez!

BDP: Türkiye’nin desteklediği Suriyeli çetelerin Kürtlere saldırısı kabul edilemez!

BDP, MYK toplantısından sonra yapılan açıklamada Suriye’de Kürtlere yönelik saldırıların sorumlusu olarak Türkiye gösterildi. BDP yönetimi,  “Türkiye’nin desteklediği kimi silahlı çetelerin Suriye Kürdistan’ında çatışma çıkarması işgal girişiminde bulunması hiçbir şekilde kabul edilemez” dedi.

BDP Genel Merkezi, “Açlık grevlerinin, İmralı’dan gelen çağrı üzerine bitirilmesi; olası ölümlerin ve Türkiye’nin sürükleneceği kaosun önüne geçilmesi; barış ve çözümü konusunda Sayın Öcalan’ın rolü ve önemini bir kez daha açığa çıkarmıştır” açıklaması yaptı. BDP Suriye'nin kuzeyinde işlenen Celil cinayetinin siyasi sorumluluğunun Türkiye'ye ait olduğunu iddia etti.

 

‘Öcalan’ın rolü ve önemi bir kez daha ortaya çıktı’

 

BDP MYK toplantısından sonra yapılan açıklamada, toplumun hemen hemen her kesimi ve “Aleviler, sosyalistler, demokratlar, Müslümanlar”ın, açlık grevcilerinin taleplerini sahiplenerek, Hükümeti bu talepleri yerine getirmesi için göreve çağırdıklarını anımsatan BDP, “Açlık grevi süresince kamuoyu İmralı’daki tecridin hemen kaldırılmasını isteyerek Sayın Öcalan’ın sorunun çözümündeki rolüne de dikkat çekmiştir. Açlık grevlerinin, İmralı’dan gelen çağrı üzerine bitirilmesi; olası ölümlerin ve Türkiye’nin sürükleneceği kaosun önüne geçilmesi; barış ve çözümü konusunda Sayın Öcalan’ın rolü ve önemini bir kez daha açığa çıkarmıştır” görüşünü savundu. Partinin şimdiki görevinin “gelecekteki süreci, bir müzakere ve çözüm sürecine dönüştürebilmek için, çözüm isteyen bütün güçlerle birlikte mücadeleyi yükseltmek” olduğunu kaydede BDP MYK şöyle devam etti:

“Açlık grevleri kamuoyunun talepleri sahiplenmesi ve bir bütün olarak Kürt siyasi hareketinin sorumlu davranması nedeniyle, olumsuz bir sonuç yaşanmadan bitirilebilmiştir. Böylece cezaevlerinde olası ölümler engellenmiştir ama dışarıda her gün çatışmalarda onlarca kişi yaşamını yitirmektedir. Barış ve çözüm için güçlü bir mücadele yürüterek, dışarıdaki ölümleri durdurmak için de seferber olmalıyız.

‘Askeri operasyonlarla PKK’yi bitirme, KCK operasyonlarıyla BDP’yi bitirme, İmralı tecridi ile Sayın Öcalan’ı etkisiz kılma ve Kürt halkını statü ve anadil taleplerinden vazgeçirme’ tezi çökmüştür. Bu tezlerin kamuoyu açısından da hiçbir meşruluğu kalmamıştır. Açlık grevleri sürecinde, çözümün esas olarak halkların gücü ve kararlılığıyla gerçekleşeceği de ortaya çıkmıştır. Şimdi bu gücü, çözüm için harekete geçirme zamanıdır.”

 

'Celil cinayetinin siyasi sorumluluğu Türkiye'nin'

 

BDP bildirisinde Türkiye’yi cinayet işlemekle suçlayan şu satırlar da dikkati çekti:

“Son günlerde bazı silahlı gruplar Ceylanpınar üzerinden Suriye Kürdistan’ına geçirilmiş ve bu gruplar Serekaniye (Reseleyn)’de Kürt halkına karşı saldırı düzenlemiştir. Türkiye’den geçen silahlı gruplar 19 Kasım’da açıkça bir siyasi cinayet işlemiştir. Bu çeteler, demokratik bir halk gösterisi sırasında silahsız olan Serêkaniyê Halk Meclisi Başkanı Abid Celil’i katletmiştir. Bu cinayetin siyasi sorumluluğu Türkiye’ye aittir. Bu cinayetten sonra Serekani’de şiddetli çatışmalar yaşanmıştır. Dün akşam saatlerinde zırhlı araçların da Türkiye’den geçerek çatışmalara dahil oldukları yönünde iddialar gündeme gelmiştir. Bu, Kürtlerin topraklarına bir işgal girişimidir.”

 

‘Türkiye’nin desteklediği  Suriyeli çetelerin Kürtlere saldırısı kabul edilemez!’

 

“Suriye’deki Kürtler, yaşadıkları kasabalarda, tüm farklılıkların temsil edildiği Halk Meclisleri kurarak, Esad rejimine karşı kendilerini ve kentlerini korudular. Artık geri dönülmez bir biçimde statü kazanma ve kendi kendini yönetme sürecine doğru yürüyorlar. Şimdiye kadar Kürt bölgelerinde yoğun çatışma ve yıkım yaşanmadı. Şimdi Türkiye’nin desteklediği kimi silahlı çetelerin Suriye Kürdistan’ında, çatışma çıkarması, işgal girişiminde bulunması hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu gelişmelere karşı Türkiye’deki Kürtlerin ve demokratik kamuoyunun da sessiz kalmayacağını herkesin bilmesi gerekiyor.”

Türkiye’nin gerçekten demokrasi ve özgürlük esasına göre yeniden yapılanmış bir Ortadoğu politikası izliyorsa, ilk ittifak yapması gereken gücün Kürt halkı olduğunu iddia eden BDP, “AKP hükümeti Suriye’de Kürtlerin kazanımlarını engelleme politikasından derhal vazgeçmelidir. Barış ve Demokrasi Partisi olarak, Suriye’de demokratik bir gelecek perspektifiyle, Kürtlerin ve tüm kimliklerin özgürlük arayışını destekleyen bir politika izliyoruz. Ceylanpınar ve Serêkaniyê’deki gelişmeleri kaygıyla takip ediyoruz. Gerektiğinde halkımızla birlikte, en net tutumu alacağımızı tüm kamuoyuna deklere ediyoruz” dedi.

BDP MYK açlık grevleri sürecinde mücadele eden, söz söyleyen, talepleri sahiplenen bütün demokratik güçlerin, Kürt sorununun diyalog ve müzakere yöntemiyle çözüm talebi etrafında birleşmeleri için çalışmalar yürütülmesini, İl ve ilçe örgütlerinin aynı çalışmayı kendi il ve ilçelerinde yürütmesini, 24 Kasım’da, Nazmi Gür, Altan Tan ve İbrahim Binici’nin başkanlık ettiği bir heyetin Ceylanpınar ve Viranşehir’e gitmesini, 26 Kasım’da Suriye Kürdistanı’na sınırı olan illerin il, ilçe ve belde belediye başkanları, il ve ilçe başkanlarıyla, bu illerde görevli PM üyelerinin, Eş Başkan Gültan Kışanak başkanlığında Kızıltepe’de toplanmasını, 25 Kasım Kadına Yönelik Karşı Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle Kadın Meclisi’nin yaptığı planlama çerçevesinde illerde yürüyüş, panel ve toplantılar düzenlenmesini kararlaştırdı.